R | Yerine Ot | Dünya Hâdiseleri T m——— i Cm Dalaylama'nın Paytahtında | Elektrik Lasa, Tibet'in merkezi idaresi ve yirmi milyon» luk bir nüfusa hük- meden vE lama'nın “payta er Kalmadı tıdır. amala be- Demektir | raber (o Himalsya dağları eteklerinde, aylarca de vam eden bir yolun nihayetinde dünyadan uzak ve habersiz yaşı- yan bir şehirdir. Öyle ki yakın zamanlara kadar mukaddes sayı lan bu payitahtın eşiğinden bir ecnebi ayağı adım atmamıştı. Keşif maksadile bu yolun teh- likelerine göğüs gererek Lasaya gidenler yerliler tarafından öldü- rülmekte idi. Son zamanda İngilizlerin meş- hur olan “hulülü muslihane,, siya- setleri sayesinde mukaddees payi- taht kapılar nı ecnebilere bir va- kittenberi (o açmış bulunuyordu. Alınan haberlere göre bu şehre ecnebilerden sonra şimdi elektrik makineleri de girmiş bulunmak- tadır. Bir İngiliz elektrik şirketi tenvirat için imtiyaz almış ve bu hususta teşebbüslere girişmiştir. Hindistan yolile Lasa'ya harıl banl elektrik malzemesi gitmek- tedir, Avrunalıla- rın o Ayak Basmadığı * psa bu kadar çok terakki etmiş olmasına rağmen bazı âlimler eski âlimlerin bilgisini yabana atmak ta raftarı değildirler. Birçok Avrupa âlimleri. eski tabiplerin, | filozofların bügün külerle nisbet edilemiyecek kadar kıymetli ve kuvvetli olduklarını iddia ederler, Hayatlarını sırf eski nazariyeleri, itikat ve ilim- leri tetkik ile geçirenler, bütün zamanlarını bu işe hasredenler bugünkü Avrupalı âlimler arasın- dâ pek çoktur. Bu kabilden bir âlim, eski ilâçların bugünkü ilâç- A iyat larâ nazaren daha eyi olduğunu | idiaya kalkışmakta, ve eski ilâç- “lar tecrübe ederek iddiasını is- bata çalışmaktadır. Eskiyi öğen bu adamlara göre yaraları -eski hekimler gibi ot- larla tedavi etmek daha doğru bir tedavi usulü imiş. Bir cümleden olmak üzere ot ile tedavi tecrübesi. ilk'defa bir hayvan: üzerinde tatbik edilmiştir. Bazı kır otlarından mürekkep bir ilâç bir bez ile hayvanın yarası Üzerine bağlanmış, günlerce hiç görülmemiştir. Otlar yarayı piğir- miş kurtlandırmış ve neticede hiçhir ihtilâta meydan vermeden kurutmuştur. Bütün doktorlar bu fikri kabul. eder de tatbikine © kalkışırlarsa demek ki bundan sonra ameliyat, pek nadiren yapılacak bir şey olacaktır. -—Z TAKVİM — Gün CUMA 30 6 NİSAN 934 — Arabi Rumi 0 Zilhece 2 4 Mart-33sd Vak't | Eran Vasati 150 —a Vakit 538 | 12 16) Yatı 1016/15 548 İmasia Kanım |! : Tarihi Müsahabe Medet Mi, “Mes dettes,, Mi? SON POSTA Tek kelime Fransızca bilmeyen Salâhaddin Bey, böylece Imparator üçüncü Napoiyonun karşısına çıkarıldı Osmanlı İmparatorluğunu mu- kadder ölümden kurtarmak için çalışanlardan biri de Mustafa Re- şit Paşadır. Gün geçtikçe büyü- yen tehlikeyi sezmiş, görmüş ve bir şeyler yapmak istemişti. Tan- zimat devrini, o kaygu ile açtı. Memlekete garp harsın yine o düşünce ile sokmiya çalıştı: Babr- âliye, Avrupa siyaset cereyanla- rını görecek göz verdi, büyük devletlerin biribirile çarpışıp duran menfaatlerinden Osmanlı İmpara- torluğunu o müstefit etmek için çareler buldu, İngilizlerle Fransız- ları ve İtalyayı bir müddet kendi arzusuna göre kullandı, hatta bu üç, devletin ordularinı — Osmanlı ordularile hir safta bulundurdu. O, oğlu Cemil Paşayı da kendi fikrine uygun bir devlet adamı olarak yetiştirmiye çalış mıştı, iyi okutmuştu, iyi terbiye etmişti. Kendisi, genç yaşında Paris elçiliği yaparak birçok ders almiş oldüğu için oğlunu da ayni mesleğe sokmuştu, ayni vazife ile Parise yollamıştı. Cemil Paşa, dürüst bir adam olmakla beraber babasının yük- sek meziyetlerini haiz değildi, Belki babasından iyi dil biliyor- du, yine ondan yüksek bilgi sa- hibi idi. - Fakat siyaset cereyan- larını kavramakta babasının yüz- de biri derecesinde kabiliyet gös- teremiyordu. Reşit Paşa, Parisin gözünü kamaştıran bir zekâ idi. Cemil Paşa, Pariste gözü kama- şan bir elçi oldu. Bununla beraber Üçüncü Na- polyon, onu çok seviyordu. Fran- sanın o günkü devlet adamları da kendisine hürmet VE mu- habbet ( gösteriyorlardı. Çünkü Reşit Paşanın oğlu idi. Hatta bu sebepledir ki gaf veya iskandal sayılacak bazı hareketlerini hoş görüyorlardı. Bunlardan biri de “Salâhattin Bey,, hâdisesidir. Salâhattin Bey, Paris Sefareti Başkâtibi idi. Fransızca tek keli- me bilmezdi. Fakat bu, kendisi- nin o işe memur edilmesine mâni teşkil etmemişti. Cemil Paşa, usul ve âdet mucibince, onu İmpera- tora takdim etmek mecburiyetin- de idi. Tayin olunan günde saraya gidilirken Salâhattin Beye şöyle bir öğüt verdi. Lake, sizin gibi yaban- cılara daima ayni şeyi sorar: — « Parisi beğendiniz mi? » der. Sanada mutlaka böyle diye- cektir. Sen "sadece: sın. Oda başka bir şey söylemez ve böylelikle senin dil bilmediğin meydana çıkmaz! Fakat evdeki hesap çarşıya uymaz. Çemil Paşa, « Başkâtibi- * miz Salâhaddin Bey » diye fran- sızca bilmez memuru takdim edince İmparator onun meşhur Eyüp oğlu Salâhaddin soyundan olduğu zehabına kapılır ve heye- canla sorar: — Ya, siz obüyük hüküm- darın torunlarındansınız, öyle mi? Salâhaddin Bey, mırıldanır; — Oni sirel Cemil Paşa, dayanamaz, tas- hihe kalkışır: —Non sire! İmparator hayret içinde, baş kâtibe döner: — Onun torunu değilmisiniz? — Oui Sirel Cemil Pş yine eder: — Non sire Bu görüşme sırasında, hazır bulunan Başvekil o ve Hariciye Nazırı gülüşürler, Cemil Paşa da işin doğrusunu anlatır ve kome- , diye nihayet verilir. İşte, Reşit Paşanin bu genç yaşta vezir ve sefir olan oğlu, pek sevdiği hocalardan birini de sefaret imamı sıfatile Parise gö- türmüştü. O devirde her sefaret- hanede -göya beş vakit namaz kılınıyormuş gibi- birer de imam. —erarereram saran eeneanansm sase sarsnaaseaaaam saa ARENA müdâhale SON POSTA Yevmi, Siyasi, Havadis ve Halk gazetesi > 1 N : ğ İdare Ölü ann sokağı KEİ Telefon : — 20203 Posta kutumu: İstanrul — 749 Telgraf : Jetaubol SONPOSTA Abone Fiatı TÜRKİYE EBCNEBİ 1400 Kr. 1 Sene 6 Ay iz 1. Abone bedsli peşindir. Gelen evrak geri varılmez. İlânlardan mes'uliyet alınmaz, Cevap işm mektuplara (10) kuruşluk ilâvesi lâzımdır. Adres değiştirilmesi (25) kuruştur. Gazotemizdeçıkan resim ve yazıların bütün hakları mahfuz ve gezelemize Mittir.. «,Oui Sire « dersin, ensar | bulundurulurdu. Netekim Türki- yedeki elçilerin de yanlarında papaslar ve sefarethanelerde hu- susi kiliseler bulunurdu. Cemil Pş. bizzat seçip Parise kadar götürdüğü bu hocaya çok fazla yüz verirdi. Sofrasında bera- ber bulundururdu, tenezzühlerinde arabasına alırdı, hemen her vakit kendisini gözden uzak tutmazdı. Fakat imam efendi, bir türlü Paris'e ısınamamıştı. Ne ara sira kaçamak yaparak gittiği barlar, kafeşantanlar, ne de sarığına ve cübbesine kıymet vererek kendi- sine güler yüz gösteren çeşit çeşit “kadınlar, onu İstanbulu düşünmekten ve özlemekten alı- koyamıyordu. O, Beyant meyda” nında bir ağaç altında nargile tokurdatarak veya bir medrese odasında çay kaynatıp kendi gibi- lerle siya üzerinde çene yarışına çıkmak iştiyakile için için kavru- luyordu. : En özlediği, ut ve tanbur gibi şark sazları idi, Hicazden bir peş- rev, İsfahandan bir semai, uşşak- tan bir gazel dinlemek için derin ve pek derin bir iştiyak taşıyor- du, Paris sazı, Paris nağmesi ona biçbir zevk vermiyordu. Mozara murdar deyip geçiyordu, Bethovene küfredip kulak tıkı- yordu. Cemil Paşa ile müsteşar ve maslahatgüzar gibi büyük şah- siyetlerin sefarethanede bulunma" dıkları geceler, imam efendi için bayram neşesi verirdi. Çünkü on- ların yokluğu kendisine istediği gibi gazel okumak fırsatım veri- yordu. Koca imam, sefayethane- nin boş kalacağı geceleri sezer sezmez, gündüzden hazırlanırdı, hançeresini bir iyi temizlerdi ve paşa ile beylerin gitmesini imü- tenkıp * konağın üst katına, bak konuna © çıkardı, : Kâğıthanede veya çamlıca tepesinde “ bulunu- yormuş gibi bağıra bağıra gazel okumaya girişirdi. — Medet, medet, medet.. Sefarethanenin: yanıbaşında bir gece osmanlı sefarethanesi bak konundan yanık bir sesin yüksel rdu ve ve | “> Nisan 6 Kari Mektupları Köylü Sigarala- rına Dikkat Edilmiyor İnhisar İdaresi köylü sigara- lanma hiç dikkat etmiyor, bus ların içerisinden tahta, çuval ve saire parçaları çıkıyor. Bunlar acaba İdareye varidat temin etmiyor, zarar veriyor da onun için mi böyle gelişigüzel yapılıyor. İdareye istediği kadar nümune gönderebilirim. Bergama : Hamiz ISon Posta: Kariimizin göw derdiği bir nümune sigarası mat baamızdadır. Inhisar İdaresi isterse aldırabilir.| Bir Tavzih Aldığımız mektuptur: “Gazetenisin 3-4 - 934 tarihli nöshasmda sabık Niğde İnhisar memurlarından Mehmet Edip Ef, isminde birisinin İnhiserlar Umum : Müdürü Hüsnü Beye tehdit mektubu yazdığından evrakile ciheti adliyeye teslim edildiği görülmüştür. Ben de Niğdede İnhisar Müdürü ve Başmemuru olarak bulunduğum için isim iltibam ile bir yanlış anlayışa meydan kalmamak üzere bu cibetin tavzibini rica ederim efendim. Tütün İnhisarının 749 sicil Nel sabıkNiğde Müdürü Mehmet Edip Yerinde Bir Sual Göztepe istasyonunda Hay- darpaşaya gitmek üzere 15 - 20 yolcu beklerken trenin İstasyonü muvasalatından evvel gişe açık mamiş, ve tren İstasyona gelince bilet verilmeğe başlamıştır. Ancâk bir kişi bilet alabilmiş, diğer yolcular bir saat sonra treni beklemek mecburiyetinde kalmıştır. Gişe trenin muvasala- tından birkaç dakika evvel açılsâ olmaz mi? — M. Asım Mürdin Örtamektebi hakkında mek- tap gönderen kariimize — Mektubunuzda adresiniz ve hüviyetiniz yazılı değildir. Adres ve hüviyetinizi gönderiniz. mek- z tubunuzu neşredelim efendim. » Akatlılar çiftliği sahibi A. Namik At bakımına ve biniciliğe' ait eserlerin en yenisi «Sipahi Ocağı» tarafından neşredilmiş olan «Binici kitabı» dır. Oğlunuz için Sipahi Ocağına. müracaat ettik, Hayvan o halde ocağa aza kaydedilebile- ceğini öğrendik efendim. zavallı hocanın O “borçlarından,, şikâyet ettiğine zahip oluyordu. Markiz, bir kere, iki kere, üç. kere bu yanık, bu acıklı inleyişe tahammül) etti, dördüncüde daya- nâamadı, bir mektup yazdı, imam “ efendinin borçlarından dolayı duy- duğu ıstırap zerine Cemil Paşa” nın dikkatini celbetti ve “zavallı ladamr bü vaziyetten kurtarmak için yardımda bulunmak istedi- gini,, bildirdi. Sefir, ancak bu mektup üze rine imamın yaptığı edepsizliği öğrendi ve hemen pasaportunu eline” vererek yola çıkardı: .— Git bre terbiyesiz. dedi, medresede ızırla. Pariste gazel. okuyup ta sefareti ele güne müf- lis göstermek ne demektir?.. Sem- de hiç mi e ey e? g