SE YF Dünya Haâdiseleri ı Hitlercilerin Görülmemiş Kongreleri Alman uasyonal sosyalist yani Hitlerin fırkası bir müddet evvel arki Prusya'da, BİIVürıııberg :qürenbug yşeh- | ir Mahşere| » d L di rinde sencli ON Benziyordu gresini yaptı. Bu şehirde 350 binden fazla nasyo- “nal sosyalist toplandı ve muhak- kak ki dünyanın en kalabalık ve ihtişamlı kongresi aktedildi. Kon- grenin azameti hakkında size bir kaç rakam zikrediyoruz: Kongre salonunun süslenmesi için 20 bin metro kumaş, 15 va- gön çiçek, uzunluğu 1,5 kilometre tutan buket, 11 bin bayrak, 150 bin kupa, 150 bin kişilik yemek levazımı, her biri 80 metre uzun- luğunda, 10 metre genişliğinde 75 büyük çadır, binlerce küçük çadır, 200 bin arabalık araba ve otomobil parkı, 500 bin kilo et ve sucuk — sarfolunup kullanılmış- tır. Bu münasebetle 2600 büyük tencere mütemadiyen kaynayıp duruyordu. Kongrede söylenen nu- tukları halka dıııî"mek için Nüren- berg şehrinin muhtelif noktalarına 25 mikrofon, 20 hoparlör konmuş- tu. Bütün davetlileri ve kongre mensuplarını — 340 tren taşımış- tır. Böş trenleri birer kenara c hareket zamanı — hazır :ılde bulundurmak için 110 | - kilometrelik bir şimendifer hattı | İşgal edilmiştir. İtalyadan mada büyük devlet- lerden hiçbiri kongrede siyasi mümessil — bulundurmamışlardır. Kongrede mümessil bulunduran hükümetler şunlardır : Estonya, Danimarka, Bolivya, Mısır, Portekiz, Hayti, Peru, Bul- an, Litvanya, Çin — İran, tin, Norveç, — Romanya, l.etnnyı. İsviçre, Meksika, Siyam, Macaristan, Yunanistan, İrlanda, Fenlândiya, Türkiye, Efganistan, Küba, Brezilya ilb.. Ecnebi mümessiller, 14 salonlu ve yataklı vagondan mürekkep husust bir trenle Nüremberge sl.tımqler. kongrenin devamı müd- ince bu trende oturmuşlardır. * Son zamanda kendilerini ırk nazariyelerine pek veren Almanların insan- lar üzerindeki tec- rübeleri — yetişmi- yormuş gibi bu tecrübelerini — bir de — leylekler Üzerinde yapmıya karar vermiş- lerdir. Çünkü Almanya çok ley- leği olan memlekettir. Bu tecrü- beler Losite şehrinde yapılacaktır. Almanyaya gelen — leylekler kısmen Balkanlar üzerinden ce- nuba, kısmen de İspanya üzerin- | den Amerikaya hicret ederler. | Kışı — oralarda — geçirir, tekrar gelirler. Losite'de bunlardan 300 tanesi toplanmış, ayaklarına işa- retler konmuştur. Üelecek mev- simde —bunların biribirlerinden ayrı durup durmiyacakları tetkik edilecek ve ırk nazariyesinin ley- lekler arasındaki — vaziyeti ve mahiyeti anlaşılmış olacaktır. O zaman, ırki münasebete ehem- miyet vermeyen bu kuşların öl- dürülmesine cevaz verilecektir. -— TAKVİM —— CUMA Hızır 29 EYLÜL 933 27 Arabi l Rumt 7 Coma, ahar — 1352 | 16 - Eylât - 1940 —— —— Vaklt | Ezan?|Vasat 11 36| 3 S4| Akşam Jİ2 — |17 57 Mehmet Ali Paşa, Mısır kıt'a- sına tamamen hâkim olmıya ka- rar verdiği zaman ona engel olan bir kuvvet vardı. O da (Kö- İemenler ) di. Buna binaen evve- Jâ bu kuvveti ortadan kaldırmak lâzımdı. Buna karar veren Meh- met Ali Paşa, çok güzel bir plân tertip etti. Evvelâ, bütün Mısır sokakla- rında tellâllar bağırttı; hacetmek üzere Hicaza gideceğini ilân et- tirdi. Bu münasebetle bütün M- sır Ümerasına bir veda ziyafeti verecekti. Ziyafet Kahirenin kalesindeki ıırı da hazırlanıyordu. Mehmet 'aşa, O gece en itimat etti- mdırl.ınndııı Hasan Paşa ile g' alih Koç'u ve bir de kethüdası Lâz oğlu Mehmet Beyi gizlice sarayına getirtti. Düşündüğü plâ- nı bunlara izah etti. Ertesi gün ziyafeti mütcakip bütün Kölemen beylerinin, bir darbede katlü idam edilmesi- ne karar verildi. Ziyafete davet edilen beyler, en müzeyyen elbiselerini glyıniş— ler, en kıymetli atlarına ler, kaleye gelerek sarayın önün- de atlarından inmişlerdi... Mü- kemmelen — yenilmiş, — içilmiş... Mehmet Ali Paşanın sıhhat ve selâmetle Hicaza gidip gelmesine dualar edilmiş.. sonra da, paşayı teşyi etmek Üzere atlara binil- mişti. Gidiş alayı saraydan hareket ederek kale kapısına — müntehi olıu yokuştan aşağa doğru yola üzülmüştü. En önde — bulunan Mııırın yerli askerleri, kale kapı- sını geçmişlerdi. Bunları — takip eden Rumeli silâhşorlarının ba- şında, Salih Koç bulunuyordu. Salih Koç kale kapısına gelir gel- mez derhal kapıcılara emir verdi; kale kapılarını kapattırdı. Rumeli askerinin arkasında bulunan kö- lemen beyleri, birdenbire dar bir yokuş içinde kalmışlar ve şaşır mışlardı. Kölemen beylerinin ar- kasında da lâz oğlu Mehmet Ali paşa vardı. O anda, bir silâh patladı. O zaman, kölemen beyleri, nasıl bir hileye kurban olduklarını anla- mışlardı... Derhal kılıçlarını çek- tiler.. atlarını mahmuzlıyarak öne ve arkaya hücıım etmek - istedi- ler. Fıkı!. ğası İbrahim Aiıııuı alandı: ep biıduı.. nöbet ateş... Dıye baj; . Rümeli silâh- wlıqla;ı !-e "mı..uw at Ağ ai 0 xh Ğ SON POSTA TARİHİ MUSAHABE. Dahılek Mehmet Ali Başal.. Mehmet Ali Paşa Kölemen' Beylerini Bır Zıyafete Çagırmış, Sonra » Öldürmüştür çevirmişler; mütemadiyen — ateş ediyorlar.. atlarından inmeye bile imkân olmıyan bu zavallıları ta- kım takım yere seriyorlardı... Bunlardan îıhin Beyle Süleyman Bey altlarındaki atların kulaklarını ısırarak önlerine yığılan cesetle- rin üzerlerinden atlamışlar, kılıç larını çekerek önlerine gelenlere saldırmıya başlamışlardı. Şahin Bey, bir kurşun darbe- gile yere serildi. Derhal başı kesilerek bir mızrağın ucuna ge- çirildi. Süleyman Bey bu hali görür görmez atını kale bürcle- rine doğru sürdü. Burada atından atlıyarak bir yere saklanacağını Ümit ediyordu. Fakat, o da bir kurşunla yere devrildi. Onun da başı kesilerek Mehmet Ali Paşaya getirildi. Mehmet Ali Paşanın silâhşor- ları, ilk ateşte devirebildiklerini devirmiş.. Ve Kölemen beylerine de lüzumu kadar dehşet vermiş oldukları için, tüfek ve tabanca- ları bırakmişlar, geri kalan bey- leri kılıç ve hançerle öldürmeye başlamışlardı. Bütün kale dahi- linde boğaz boğaza kanlı bir mukatele devam ediyor, yükselen korkunç feryatlar, kale bürçlerini aşarak şehire akseyliyordu. Böyle bir baskına uğrayacak- larını — akıllarından — geçirmeyen beyler, ancak süs ve zinetten iba- ret olan hafif silâhlarla mücehhez oldukları için kendilerini lâyikile müdafaa edemiyorlar; silâhşorların ağır palaları altında can veriyorlar.. Bazıları da silâhşorların ellerin- den alabildikleri kılıç ve yata- ğanlarla kendilerine bir istinat moktası bularak hayatlarını müm- kün olduğu kadar pahalı satmıya çalışıyorlardı. Kalede cereyan eden bu kan- h hâdise, çarçabuk duyulmuş.. Kalenin etrafı îıılk ile dolmuştu. Şehirde, hanlar, dükkânlar, çar- şılar kapanıyor. Huüsüle gelen velvele, her tarafa dehşet saçı- yordu. Kalenin çevresi etrafında, kölemenlere — taraftar — olanlarla Mehmet Ali Paşa —mensupları arasında da şiddetli kavgalar oluyor.. İki tarafın feryat ve fi- ganı biribirine karışarak sema- lara yükseliyordu. Kale haricinden gelen bu korkunç sosler, kalede henüz sağ kalan birkaç Kölemen beyinin cür'et ve kuvvetini artlırmıştı.. Bunlar, arkalarını — bir bir ümitle hayatlarını müdafaaya çalışıyorlardı. Rumeli silahşorları, kılıç ve pala ile bunlara mukavemet ede- miyeceklerini anlamışlar,.. Bunları süre süre getirerek dar bir sa- haya sıkıştırmışlar.. Tüfek ve ta- bancalarını yeniden doldurarak yarım ay şeklinde etraflarını al- mışlardı. Bunlardan Merzuk Bey, elindeki kılıcın ucunu yere batır- miş: — Dahilek, ya Mehmet Ali Paşa...Evlâtlarının başı için bizim hayatımızı bağışla.. İstersen şu anda Mısın terkedelim.. Çıkıp başka bir diyara gidelim.$ Diye bağırdı. Fakat onun bu sözlerini, derhal diğer Beylerin isyankâr feryatları karşıladı: — Hayır.. Hayır... Ölüme de- halet ederiz.. Fakat, ona... Asla.. Bu merdane sözler, bir yay- hm ateşinin şiddetli tarrakasile boğuldu. Açılan ağızlar birden- bire kapanmış.. Hepsi de göğüs- lerinden vurularak kanlar içinde çırpınıyordu. Ayakta yalnız Emin” Bey isminde bir Kölemen Bu da etrafa bıkmıyoı,k= bir şey arıyordu. Silâhşorlar, bunun — üzerine de bir daha ateş etmiye hazırlanırken Emin Bey birdenbire yerinden sıçradı. Orada suvarisiz kalan bir atın Üstüne atladı. Kale burçlarına atı sürmeye başladı. doğg.lıı esnada yondı bulunan Mehmet Ali Paşa ve maiyeti ile Rumeli silâhşorları: — Kaçacak yer arıyor.. fakat bulamıyacak... Diye söyleniyorlar ve Emin Beyin bu hareketini şaşkınlığa atfederek katıla katıla gülüyor- lardı, Fakat Emin Bey, şaşkınca bir hareket yapmıyor, bilâkis çok iyi dhıüııerek hiç kimsenin yapamı- yacağı bir harekete - atılıyordu,.. Atını dört nala kale burcuna süren Emin Bey, kale duva- rının yanına gelir gelmez atın boynuna eğilerek iki elile hayva nın gözlerini kapamış.. —A: daki altın mılıınîılırı bütu:ı.kğııı:- vetile atın karnına saplamıştı... nünü görmiyen hayvan, birden- bire kalenin o korkunç duvarından sıçramış.. ve işte ozaman, gerek kalede olanlar, ve gerek kale dibinde bulunanlar, bu emsalsiz cür'et karşısında, şaşırmış kal- mışlardı. Artık herkes, bu ınmıııı B-vhln düşer düş- Kai gae Tekirdağında 'Cumartesi Günü Cumartesi günü kasabanın birçok dükkâları kapalıdır. Ses» bebi "cumartesi günleri Yahudi» lerin çalışmaması, behemehal tatil yapmalarıdır. Her cumartesi Te- kirdağ en tenha zamanını yaşar, ne bir (tek köylü gelir, ne"de en ufak hareket olur, Kasabanın hayatı Yahudilerin istediklerine bağlıdır. Cumartesi günü limanda vapur varsa yük alamaz, alışveriş durur. Cuma günü de bizim resmi tatil günümüzdür. İster istemez ayni günde kasaba ayni halde- dir, yalnız bir fark vardır. Cuma günü herkes eğlenir ve kasaba- da bir hareket olur. Cumartesi günü buda yoktur. Tekirdağ'da bu Yahudi tahakkümü halkı sinir- lendirmektedir, Yahudilerin Türk« lere intıbak etmesi, cumartesi günü — ticareti durdurmamaları Tâzımdır, aksi takdirde Türkleri rencide ettiklerini bilmelidirler. k Tekirdağ: Fethi Adapazarında Fuhuşla Mücadeld Burada fuhuşla mücadele edile ,memekte, — şehirde dağnık bit halde dolaşan umumi kadınların muayeneye — tâbi — tutulmama: yüzünden birçok gençler zühre hastalıklara yakalanmaktadır. Adapazan: A. T. Bölediyeden Bir Rıca Efendim; Bizler Kasımpaşa Tahtakadı mahallesi sakinlerindeniz.. Mahali lemizde belediye teşkilâtı olmat sına rağmen bundan altı ay evvel belli başlı sokağın, yüksekliği bahanesile belediye — tarafınd toprağı kaldırılmış ve öylece - çuk, kur bir halde bırakılmıştı. Yığı murlardan mahallenin suyu orayd toplanınca geçilmez bir hal alıyon Belediye bunu kaldırsın, Hayri, Talât Mürefteliler Bandırma Vapurunu İstiyorlar Seyrisefain idaresi Tekirdağ Karabiga hattına Bandırma vas purunu — işletirdi ve bu vapuı emtia nakliyatına çok elveıl.lî idi. Hör sene Mürefteden şarap fıçıları, hep Bandırma ile sevkes dilirdi. Kasabamızın başlıca ihraş catını teşkil eden şarap fıçılar| tahmil ve tahliye esnasında soy derece dikkate ihtiyaç gösteri mektedir. Uafk bir sademe 900 kilo şarabın akıp gitmesine sebep olur. Yeni idare Tekirdağ Kara- biga hattına Mersin, Gerere ve, Antalya vapurlarını tahsis etmiş- tir. Bu vapurlar mükemmel ve büyük —olmakla berber şarap sevkiyatı noktainazarından iste- nilen tesisat ve kolaylıktan mah- rumdurlar. Rica ederiz. Tekirdağ Karabiga hattına yine eskisi gibi Bandırma vapuru işletilsin. Mürefte: Talât Behçet D SAĞT cağını — bekliyordu.. Fakat bu; olmadı. Çünkü Emin - Bey, atı üzengileyip te kale — burcundan aşağı müthiş bir süratle inerken hayvanın üzerinde muvazenesini güzelce muhafaza etmiş.. ve tani yere sukut edeceği zaman da, ayaklarını kuvvetle — üzengilere basarak kendisi hayvandan sıçra« — tıp bir tarafa atıvermiş.. Hayvan parça -parça olduğu — halde bu ıunllı lııyıhııı kurtarabilmişti. ' j