| Kara Cehennem Her Hakkı Mahfuzdur e$ Tekika No, 24 Eyvallah Sultanım.. Emir Senin!.. Fato, birdenbire karşısında Sultan Mahmudu görünce... Emrini vermişti... İmamı bul- mak için etrafa dağılan askerler, çarçabuk imamı bularak getir- » mişlerdi. Kara Cehennem, imam bir köşeye çekmiş: — Bak imam.. bu sana söy- lediğim, devlet işidir. Eğer de- diklerimi hüve hüvesine yapmaz- san, sarığınla asıldığın gündür. Şu hasta hatunu görüyorsun. Bu, şimdi senin evine nakledilecektir. Amma, o nakledilinceye kadar, evinde — bulunan — bacını, oğul uşağını bir yere göndereceksin. Bu hatunu bir tek allah kuluna göstermiyeceksin. Her tarafı muh- kem kilitleyip bunun da bir tara- fa firarma meydan — vermiye- ceksin. Bir meseleden dolayı gece kendisi istintak edilecektir. İstintaka memur olan zat ile ben geleceğim. O zaman da bir müd- det için haneyi terkedeceksin. anlaşıldı mı ?.. Dedi. Korkudan titreyen imam, elini göğsüne koyup, başını önüne eğerek: — Eyvallah, sultanım. Emir, senin... Cevabını verdi. Fato, imamın evine nakledildi. Kara Cehennem, ihtıyata riyeten Daz Aliye talimat vererek onu dört neferle evin alt katına yer- leştirdi. Ve sonra, saraya koşarak ikinci Mahmuda, vak'ayı olduğu gibi hikâye etti. Mahmudun, sevincine payan yoktu. Şimdi o, sabırsızlıkla gece olmasını bekliyordu. * Doğan, doğruca İstinyeye git- miş; Fatoyu orada bulamayınca, çıldıracak hale gelmişti. Papaz; mahirane bir rol oynamış, Doğanı müteessir bir tavırla karşılıyarak: — Senin ortadan kaybolman üzerine kendisine âdeta deli gibi bir hal geldi. Gidip seni aramak istiyordu, çok yalvardık, fakat onu zaptetmiye muvaffak olama- dık. Bizim haberimiz olmadan çıkmış, gitmiş. Diye kandırmıştı. Doğan, oradan bu acı habe- ri aldıktan sonra perişan bir halde çıkmış, hissiz ve şuursuz bir halde dolaşmıya başlamıştı. İstanbula gelip arkadaşlarını bulduğu zaman bu feci vaziyeti onlara anlatmış; ve fatoyu bul- mak hususunda kendisine yardım etmeleri için yalvarmıştı. Bütün bu namdar kabadayı- lar, şimdi İstanbulun dört köşe- sine yayılmışlar; Fatoyu aramıya başlamışlardı. Vakıa, Balıkpazarı hâdisesini hepsi de haber almış- lardı. Fakat bu vak'anın Fato yüzünden olduğuna hiç ihtimal vermemişlerdi. Çünkü Fato gibi bir kadının 0 sokaklarda dolaş- masını akıllarından bile geçirme- _ımişk—rıîi., Esasen bu vak'a, ağız- î"tlıp_ıgın yayılırken şeklini de- H 'ş; — Hamallar, alüfte güruhun- — dan bir avrat getirip meyhane- de oynatmaya kıyam ettikleri zaman meyanelerinde bir müna- zaa zuhur etmiş. Şekline girmişti. * birdenbire Mahmudu görünce büyük bir korku ile titremişti. Şu anda, kendisinin en küçük bir müda- faadan bile âciz olduğunu takdir ediyor; yapacağı her türlü muka- vemetin, nihayet bir hiçe müncer olacağını biliyordu. Onun yüzüne kendisinin kızı olduğunu haykır- mak ve bu süretle utandırmak Fato, karşısında istedi. Fakat aralarındaki çirkin | maceradan sonra bunu ağzına almıya hicap hissetti. Bu adam, hiç şüphesiz ki bunu bir yalan telâkki edecek ve o zaman bile bile tekrar o iğrenç vaziyete düşecekti. Buna binaen Fato, kendini feda — etmekten başka çare göremiyor; bunun için de artık tamamen nefret ettiği bu adamı kızdırarak kendisini öl- dürtmek.. ve ancak ölürken: — Ben senin kızındım. Diyerek ona ebedi bir vicdan azabı vermek istiyordu. Nitekim Mahmut, şikârı olan ceylan etrafında dolaşan yırtıcı bir sırtlan hırsı ve vahşetile diş- lerini göstererek: E, şimdi ne yapacaksın, Fotini..? — Görüyorsun ki, artık tamamen elimdesin. Şu anda, se- ni kurtaracak hiç bir kuvvet yok... Hadi söyle bakalım, yaptık- larına nedamet ettin mi?.. Yoksa gönlün, daha hâlâ o serseridemi?.. Dediği zaman Fato nefretinin bütün kin ve gayzını saçarak: — Ne yaptıklarımdan ve ne de söylediklerimden pişman de- ğgilim. Hayatım ve kalbim, tama- men Doğanındır. Onun için ya- şayacağım; onun için öleceğim. Cevabını vermişti. Mahmut, halde onu fikrinden vazgeçireme- mişti. Ne en acı ölüm tehditleri ve ne de en yüksek taltif vaatleri, Fatonun ruhunda en küçük bir tesir husule getirememişti. Mah- mut ikide birde hançerine saldı- rıyor; fakat meçhul bir kuvvetin tesiri altında ezilerek o hançeri kınından çekip çıkaramıyordu. Nihayet, bütün iradesi elinden gitmiş; bütün insanlık hislerini unutarak Fotini'nin üstüne hücum etmiş.. fakat yine o hain maksa- dımı temin eyliyememişti. Yeis ve husranın en acı ıstıraplarını çek- mekten hiddet ve infialin son haddine — vasıl olan Mahmut, o zaman fırlıyarak ayağa kalkmış: (SArksüni , var.) Eskişeahir sulh hukule hâkim- üğinden: 19/44/933 - Tarihinde Üskü- darda Müttehiren vefât eden Eskişe- hirde Çeri başı Ali Bey değirmeni müzrte'ciri Çiftçi Kemal Beyin mirası mirasçıları tarafından red ile resmi tasfiye talebinde bulundukları gibi bu kerrede alacaklılardan Evkaf idaresi işbu talebe iştirak etmiş olduğundan kanunu medeninin mevadı mahsuşa- sına tevfikan müteveffamın tereke- sinin tasfiyesine ve işbu tasfiye mu- amelesinin mahkeme baş kâtip muavini Ahmet Efendinin —me- mur tayinine mahkemece karar ve. rildiğinden terekede alacaklı olanla- nn mahkeme kalemine müracaatla kayt ettirmeleri ilân olunur. “7528, ifasına saatlarca uğraştığı | :C ümlenin Maksu- I?du Bir Amma Ri- ivayet Muhtelif A — Güneşten yanmamak için şemsiyeler |.. Daktf—loldrdan VAf | 'Di ileyorum (Baştarafı 5 inci sayfada ) | namus paradan hatta candan daha kıymetlidir. (yani düşündüğünüz gibi değildir.) Tekrar ediyorum iyilik te fenalık ta her iki tarafın aile terbiyelerile ahlâk ve yarzularına tabidir. — * ' Aynı zamanda siz buları yazmakla çalışan hanımların kısmetlerine de mani olarak birçok günah almış olu- yorsunz. Çünkü: her halde bu günkü nüshanızın bu sütununu okuyan bir genç erkek bir işte ( namusile ) çalışan bir hanım ile evlenmek için muhakkak aylarca düşünür ve bekâr yaşamağı tercih eder. (Çünkü yazılarınızı oku- yunca kız. olduğum halde bende böyle düşündüm) değil mi? Lütfen düşüncelerinizi ve herhangi | bir işte çalışan (evlerinin ihtiyaçlarını temin ötmek için ) genç kızların, o işte yani yanında çalıştığı erkeklerin | zevk, eğlence ve ihtiras aletleri olma- | dığının tashihini ben ve arkadaşlarım namına sizden rica ederim. Bayarzıt! Daktilograf Nâzıme Hakkınız var. Ben hüküm ver- mekte, mütaleamı yazmıya acele ettim, maksadım sizlerin müdafiiniz olmak, dertlerinize iştirak ederek size kuvvet vermekti. Onun için yine bana dertlerinizi ve şikâyetlerinizi bildiriniz. ve beni samimi bir dert ortağı olarak kabul ediniz. HANIMTEYZE Muhtelit Mübade- le Tasfiyesini Hü- hümet Yapacak ( Baştarafı 1 inci sayfada ) bütçelerine ağır bir masraf tah- | mil eden bu idarenin sureti kati- yede ilgasıma karar verdikten sonra tasfiye işile Türk hükü- metinin alâkadar olması üzerin- de mutabık kalmışlardır. Komisyonda — halen halledil- memiş mesail arasında bazı tev- ziat işleri bulunmaktadır. Bunlar en yakın bir zamanda tamamile ikmal edilecektir. Komisyonun bütün teşkilâtı ellerindeki eşki işleri bırakarak münhasıran tas- fiye işlerile meşgul — olacaktır. Bu bittikten sonra halle muhtaç ufak tefek meseleler mahlli ve muhtelit mahkemeler tarafından halledilecektir. Fatih Sulh Mahkemesi Satış Memurluğundan: Ligor elendi ile Yunan tabaasından Apostol elendinin şayian mutasarrıf oldukları Samatyada Sulumanastır. kilisesi vaklından Koca- mustafapaşada — yazmacı Berberkalos sokağında 22 — mükerrer No, lu dükkâm müştemil 19 — No, lu banenin izalei şuyuu zımnında 21/10/ 933 cumartesi zünü saat 15 kadar satılaca, mezkü: hammen kıymetinin yüy tini bulmadığı takdirde B/11 santta müzayede dair gazetelerle ilân edildiği ve mera- simi lâzimesinin ifa kılındığı ve hangi günde bizzat ve bilvekâle hazır büej İunması — bususu ikametgâhi meçhu. | bulunan hissedar Apostol elendiye ilâ, l nen tebliğ olunur. (75.2) kaspar ve icra HİKÂYE Bu Sütunda Hergün Nakleden: Hatice Hatip ğükrü Beyin Yaz Tatili Şükrü Beyin bütün emeli ve arzusu bir yaz mevsimini çoluğu çocuğile beraber Adada geçir- mekti. Bunun için de kaç za- mandanberi, kendini bin türlü şeylerden mahrum ederek buna | mi lâzım olan parayı biriktirmiye uğraşmıştı. Fakat şüphesizki bu şeyde bir uğursuzluk vardı. Bü- tün senede hazirladığı bu para daima tam sayfiyeye gidileceği zamanda büsbütün başka bir şeye harcolunuyordu. Meselâ evvelki seneki kayın- valdesinin acele icabeden ameli- yatına, geçen seneki ise oğlunun sünnet düğününe masraf olun- muştu, fakat bu defa... Bu defa | dünya alt üst olsa, Şükrü Bey, tam bir senedir metle biriktirdiği yüzlerce liracı- ğımı Adada - kiralıyacağı evden başka bir yere vermiyecekti. Dairede onun bu arzusunu, her defasında da bu arzusuna mani olan ani sebepleri bilen ve görmüş olanların hepsi onunla alay ediyorlardı. — “Ey Şükrü Bey bü- sene ada safası var mı?,, — “E ne zaman teşrif?,, — “Haydi canım... Bu sayfi- yeye gitmek arzusu her zaman bir fikir halinde kalacaktır!,, — “Bu sene de buna baka- lm ne mani olacak!,, * Şükrü B. bugün bu sözlere ehemmiyet vermiyerek azametle omuzlarını — silkti ve sağ elini göğsünün üstüne koyarek cüz- danını yavaşça okşadı. Kelimeleri ağır ağır telâffuz ederek: — “Boş lâf ediyorsunuz! De- di. Param hazır. Kıyamet kopsa bu sene Adada ev kiralıyacağım. Bir haftaya kadar izin alıyorum. Hiç olmazsa on on beş gün Ada- da nefes alayım!,, Rıfkı kahkahalarla güldü: — “Gidemiyeceksin — Şükrü Bey, dedi. Bu sene de gidemiye- ceksin. Biz her sene aynı naka- ratı dinledik!,, Şükrü B. dudaklarını büktü ve cevap vermedi. Rıfkı devam ediyordu: — “Azizim bahse girer misin? Dedi. İşte şurada — altı kişiyiz. Eğer sen bu sene sayfiyeye gi- dersen avdetinde ben hepinize birden mükellef bir ziyafet verece- ğim. İstediğiniz kadar yeyip içe- ceksiniz. Fakat eğer, gidemezsen bu ziyafeti sen vereceksin ne dersin? kabul ediyor musun? Bu defa Şükrü Bey güldü, Ve arkadaşına elini uzatarak: — Vereceğin — ziyafete çok teşekkür ederim, dedi. Sana öyle masraf yaptıracağiım ki bir daha böyle münasebetsiz bahislere gir- mekten vazgeçeceksin! Gülüştüler. Ve içlerinden ek- serisi bu bahsi Şükrü Beyin kay- bedeceğine kanidi. * Fakat bu defa her seneki gi- bi olmadı. Şükrü Beyin hazırlık ları başlamıştı. Karısı ile beraber bir cuma günü bir sepette yemek hazırladılar. Adaya indiler. Hem gezecekler hem de eve bakacak- lardı. Burgazda iki odalı mükem- mel ve mütevazı bir evceğizi bin türlü zah- | gözlerine kestirdiler denize yakın güneş içinde kutu gibi bir şey. Ev sahibinin adresini not defte- rine yazan Şükrü Bey karısına: — Artık diyordu. Seneden seneye hırnkhğım mezuniyeti- de bu sene isterim.. On beş, yirmi gün karıcığım seninle başbaşa kahırız. n Ertesi gün cumartesi olduğun- dan Şükrü Bey gidip ev sahibile görüşemedi. Fakat mütemadiyen arkadaşına: — İşte diyordu. Adaya gidiyo- rum bakalım dönüşte ne ziyafeti vereceksin. * Kâşke gidip te ev sahibile gö- rüşeydi pey verir para verir her halde bir şey olurdu. Halbu ki.. İşte olmadı. Ve akşam üstü tam buradan çıkacağı zamanda eski bir mektep arkadaşı onu ziyarete geldi. Rengi sarı, gözleri birkaç gece uykusuz kalmış veya çok ağlamış gibi kıpkırmızı idi ona derdini anlattı. Karısına çok zaaf gelmişti ve doktor muhakkak surette iki ay hava tebdili tavsiye ediyordu. İki ay hava tebdili ve güzel ye- mek onu verem olmaktan kurta- racaktı. Fakat kendi parası yok- tu. Ona yüz lira, tam yüz İira lâzımdı. Bu yüz lira karısının ha- yatını kurtaracaktı. Geçen gün Şükrü Beye rast — geldiği za- man Şükrü — Bey ona bu sene Adaya gitmek için para biriktirdiğinden bahsetmişti. Ta- bit en iyi arkadaşının karısının hayatını kurtarmak — mevzubahs olunca ©o bu eğlence kabilinden olan tebdilhavadan vazgeçer diye düşünmüştü. Ve yanılmamıştı. Şükrü Bey, cüzdanını çıkardı. İki ellilik kâğıdı arkadaşına uzattı ve onu kapıdan çıkarırken: — Dinle amma, dedi, rica ederim, gelecek seneye kadar ödemekliğin —lâzım. — Gelecek sene muhakkak Adaya gideceğim. * Şükrü Bey ©o gece karışile yüzyüze — gelebilmek — cesaretini kendinde bulmak için altı kadeh rakı içti vo eve girince evden, Adadan bahsetmedi: — Hanım, dedi, gelecek cu- maya altı kişi davet ettim. Bize güzel bir ziyafet hazırla.. y — Hayr ola bey.. Adaya gitmiyor muyuz? Şükrü Bey şarkı söyleyerek yatak odasına gitti ve böylelikle karısının — sualini duymamazlığa geldi ve cevap vermedi. eeei Istanbul - Asilye Mahkemesi incı Hukük Dalresinden : mriye Hanım tarafından Etyemezde Bayazıt cedit mahallesinde Kudum tekkesi caddesinde 14 No, lı hanede mukim iken elyevm ikametgâhı meç- hul olduğu anlaşılan Yusuf Ziya E& aleyhine tesçil talâk davası ikame olunup tahkikat ikmal edilerek icrayi muhakemesi 4/10/933 çarşamba saat 13,30 tayin ve bu bapta imla kı- lman davetiye varakası mahkeme di vanhanesine talik kılınmış ve on bet gün müddetle ilânen tebligat icrast karargir olmuş bulunduğundan )'f"' mü ve vakti mezkürda İstanbul Asliy9 mahkemesi 6 ıncı hukuk dairesinde heyeti hâkime huzuruna gelmediğ! takdirde gıyabında mahkeme kj_ olunacağı tebliğ makamına 'kmim mak üzere ilân olunur efendim (7