SÖON POSTA GÜL HANIM Haçlılar, Mücahitler, Fedailer Arasında 'V ' Şeyîı Yazanı Ömer Rıza Gül Hanımı Sevmişti Onu Almak İstiyordu > Her ağacın altında ve şurada “burada kurulmuş çadırlar, seril- | — müş balhlar vardı. Ziyafette şarap | — içenler bu halıların üzerine yatı- yor. Derin bir uykuya dalıyorlardı. Kurt sordu: tan fazla delirmişe benziyorlardı. bunlar arasıra kalkıyor, dimdik yürüyor; büyümüş; mahımurlaşınış gözlerle etrafa bakıyorlardı. İç- lerinden halılara. serili kalanlar ise —uyumamakta, gök yüzüne — dikdik bakarak bir şeyler mırıl- — danmakta — idiler. — Yüzlerinde, — baygın ve süflü bir ihtirasın ifa- — desi okunuyordu. Halılar üzerinde yatanlar ara- sıra kalkarak kollarını açıp yü- — rüyor, sonra görünmeyen bir şeyi kucaklamış gibi kollarınmı -kapı- yor, başlarını o kucaklanan şe- yin üzerine alıyor, sonra üzerin- den kalktıkları halılara dönüp | — tekrar yatıyorlardı. Bunlar bu garip haller içinde — yerlerine uzandıktan sonra peri -— gibi beyaz kadınlar ağaçların — arkasından belirerek uyuyanların — baş ucumda çömelmekte ve on- farın kulaklarına bir şeyler fisıl- | damaktaydılar. Yatanlar kalkıp » luyor, kadınların — uzattıkları — kadehleri içiyor ve tekrar yere düşüp sızıyorlardı. Kadınlar, yatanların hepsine birer kadeh sunduktan sonra iki kardeşin yanına da geldiler. Kadehleri onlara da uzattılar. , Fakat Kurtla Doğan yüz çevire- — Tek yürüdüler. Kızların bir ikisi güldü. Birisi: İ — Bugün içmiyor musunuz? - Dedi. zarar yok, yarın elbet - içersiniz. Biri de: —Küçük beyler! dedi. Neden cenneti özlemiyor, neden kaç- yorsunuz? - Doğan döndü ve: f — Bizi bugün affediniz! dedi, | Vakti gelince biz de sizin şara- | binizi içer, sizi memnun ederiz. Kurt : y — Haydi, kardeşim, haydil — dedi, çünkü bu halıları gördükçe gözümde uyku tütüyor, ve şarap, — gu kızların gözleri gibi parlayor. Yürüdüler. Uzaktan bir su — şımiltisini düydülar ve ona doğru ; © ilerlediler. Berrak bir su ay ışığı | Â | lar. Mağaranın ağın altında bir elmas gibi akıyordu. İkisi de çömelip içtiler, ellerini — yüzlerini yıkadılar ve oturdular. k Etraflarında yine bir takım kadınlar - dolaşıyorlardı. kalktılar hiç bir kümsenin yatmadığı, hiç — bir kadının dolaşmadığı bir yere vardılar ve konuşmuıya başladılar, Kurt sordu: — Şa gördüklerimizin Hası ne? Doğan cevap verdi: — Gördüklerimizin — manasını O anlamamak için kör veya sağır "elmak gerek. Şeyhülcebel deni- — len du herif Gül Hanımı sevdi. — Onu almak istiyor. Kurt, içini derinden çekti ve: f — Yemin ederim ki, dedi, — bu herifin canım — eehenneme — gönderirdim. Buıııı / yaparsam, mia- | yerdir. e. bizi de sağ bırakmazlar, fakat başka çare de yok! — Haklısın Kurt!' Sen bu işi bu akşam da ziyafet sofrasında yapmak üzere idin. Bana kalırsa biraz sabredelim! Belki kurtu- luruz. — Ya vakit geçer ve vaziyet telâfi edilemiyecek bir mahiyet alırsa... — Zannetmiyorum.. — Dikkat etmedin mi? Gül Hammın mü- cevherleri arasında murassa bir bıçak ta vardı. Kendisi bu bıçağı kullanmaktan âciz değildir. Ona itimat edebiliriz. Bize gelince, icap ederse bu dağlıların unuta- mıyacağı bir şekilde ölürüz. Hem yürüyor, hem konuşu- yorlardı. Birdenbire büyük bir çam ağacının arkasından beyaz bir kadının çıktığını gördüler. Kurt : — Durmıyalım ! dedi. yine bir kadeh uzatacaklar! Fakat kadın önlara yetişti ve: — Durun! dedi. Bu ses Mesrurenin sesi idi. Durdular. Mesrüre rica etti: — Beni takip edin. Size söy- leyöcek sözüm var, Mesrure de elindeki sürahiden kadehini — doldurdu. — Gençlere uzattı. İkisi de; Bize — Teşekkür ederiz! dediler | ve kadehi reddettiler. Mesrure: — Aferin, dedi, ve kadehi yere dökerek önden yürüdü. Arasıra ağaçların gölgesinden yürüyor, arasıra açıktan gidiyor- lardı. — Nihayet, çırılçıplak bir kayanin yanıma vardılar. Bu ka- ya, mahut uçurumun kenarında idi. Kayanın tam karşısında bir tepe, ve tepenin üzerinde ağaçlar ara- sında büyük bir kapı görünüyor- du. Mesrure belinden bir anahtar çıkararak, — etrafa — bakmdıktan sonra kapıyı açtı. Ve iki kardeşe: — Girin! Dedi. Girdiler. İçerisi kapkaranlıktı. Mesrure kapıyı kapadı. ve kar- deşlere bakarak: — Burası nispeten emin bir Dedi, yabut ben öyle zannediyorum. Şimdi sizinle daha ışıklı bir yere gideceğiz ve ko- nuşacağız. Mesruüre bir elile Doğanı, bir elile Kurdu tutarak yürüdü. Yol | düz ve yumuşaktı. Gilgide ay ışığını gördüler, ve bir mağara- nın ağyında durduklarını anladı- çalılarla Öör- tülmüştü. un — dipleri yükselen bir taş dimdik uzanıyor ve dışarıda gördükleri kayaya ulaşıyordu. Mesrure bunu” göste- rerek anlattı: — Masyef kalesini hariçle —.. eee — Zonguldak Ticaret i - bitiştiren biricik yol budur. Bir de o daracık köprü var. Kurt baktı baktı sonra: — Çok Fena, çok - tehlikeli bir yol! dedi. Mesrure: — Haklısın! dedi. Fakat Du- han ile Reyhan bu yoluda geçe- bilirler. Bu yola"da alışıktırlar. Bu yol geçildikten sonra solda dağın tepesine varan bir yokuş var. Bu yokuşa varılırsa selâmete ermek, hürriyete kavuşmak işten değildir! Gün doğmadan evvel, herşey olur biter. ( Arkası var ) SON POSTA Istanbul BORSASI 29-8-1933 | Bökseç GA — Belgrat ÇİT2) | Mossova Hlase Sonetier! Litrn Lira ePank(Kama) ÜŞÜ Anade'a K İĞOV. 27,50 » (Hâmlle) — OÇ0 | Şark DY — Sagis YÜĞ— |i Tramvap — 4850 Bzküdar «4 1100 Terkos 21,90 Hevagail a “deler 1300 Bazcall 25 Amuterdam 53 Şirketi Hayriye 15,00 Heliç (l Amadolu KSOV, 25,) . P. 'i Esham ve Tahvllât Lira 1889 Tkmamtyeli 05 ,00 | letikratı Kat'lerazı Dahlil 97,00 Düyüna Ma — 5480 | Üdrütrinr a — I90 bağdat terilp ©OÇS | Tett 4A0 " » M OL75 | Hlekirik * e BORSA HARİCI Tahvllât - Meskükâl Lira #72,00 Lira 3,60 | 491 18,00 Refi Tramvay Ristim Etei TÜ a (Reşat ağa ap . 1055 | (Vazıltı ddi 'ç 53 İnce beşibirilk alın Li a ge WCllanha KT Mecidiye B aSUN GAS 4 Miaadii Haai J) Bank :et (Oe B.) 458 K ha b Kaba başibir ik aa /| VVa — * e V.h(ııl tey eli vAmla) Vazamlti © Yüldür. İşarecille, görmemlşür. » « HL dÜ | bugdü — masmele —e ve Sanayi Odasından: Meşrutiyet mahallesinde Zonguldan Ticaret Odası binasını tev- si ve ikmal etmek üzere inşası mukarrer olan ve 3558 lira S0 ku- ruş bedeli keşifli üçüncü katının inşası Eylülün 9uncu Cumartesi ihalesi icra edilmek üzere 20/8/933 tarihinden itibaren yirmi gün müddetle kapalı zarf usulile münakasaya konulmuştur. Plân keşifname ve şartnameyi görmek istiyenlerin Odasına _ın;ıcpıdın_hmm: ilân olunur. y Zonguldak Ticaret Baştarafı 1 inci sayfada ) Büyük Gazi güneşin ilk ışık- larile — beraber Türk ordusuna “Hücum!,, emri- ni verdi. Bütün telefonlar şimşek hizile işledi ve bu emir tam vak- tinde birlikleri- mize yetiştirildi. Bu emirden bi- raz sonra cephe- nin Vaziyeti büs- bütün değişti ve şu müthiş man- zarayı aldi: 16 ıncı fırka Çalkö- yün şimalinde ge- niş bir kıvrım yapmış, Gİ inci fırka Çalderesinin şimal sahasında kuvvetli bir dir- sek çevirmiş, 11 inci fırkamız alköyün cenp tarafını kuşatmış, inci fırkamız Selkisaray n şi- fırkamız — Aslihanlar'ın — şimalini adamakıllı çevirerek — kilitlemiş, üçüncü fırkamız ağaç köyün şimalini baskılamış, süvari kolor- dumuz da düşmanın Kızıltaş dere- sinden kaçması tehlikesini önle- mek için bu istikamete doğru harekete geçmişti. Anlıyorsunuz ya.. düşman kuv- vetlerinin büyük kısmı 30 ağustos sabahı Çalköy mıntakasında çep çevre sarılmıştı. Bu geniş çenberi çeviren kuvvetlerimiz tam bu sıra- da yıldırım şiddetile hep birden taarruza bi . ! bir yığından başka birşey olm- yan düşmanı büsbütün karıştır- dılar. Kaçmak ve kurtulak im- kânsızdı. Düşman bu imkânsızlığa rağmen bir kurtuluş hareketi yap- mak, Türk çenberini yarıp Dumlu- pınar istikametine doğru yürümek istedi, fakat mümkün mü?.. Mw- hasara kuvvetlerimizi — yerinden hilevlîızlud:gtîem&. it öğle olmuş, gün yarı- lanmıştı. İşte bu sırada Türk or- dusu öyle şiddetli bir taarruz yap- dıki düşman kuvvetleri taham- mül edemedi ve bel kemiğinden kırıldı. O dehşet manzarasını görü- Düşmanın tamam yedi fırkası var, fakat sımsıkı bir çember içine hapsedilmiş... Bu çemberi çeviren kuvvetlerimiz, allakbullak bir kütle halindeki — düşmana durmadan, dinlenmeden hücum ediyor, gülle, bomba, kurşun, süngü biribirine karışarak düş- man yığınının Üstüne felâket yağmuru gibi dökülüyor. " Ve bu Ççember arasında sıkışıp kalan o perişan kütle her geçen dakika- da biraz daha kırılıp eriyor. işte Dumlupinar meydan mu- harebesi denilen eşsiz savaş böyle başladı, akşama kadar, artan ve | çoğalan bir şiddetle devam - etti. Mubarebe akşam güneş battık- tan bir saat sonraya:kadar sür- dü. Artık düşmanm eler tutar yeri kalmamıştı. Düşmanın birinci ve ikinci kolor ları olduğu gibi elimize düşmüştü. 4 üncü, inci, 9 züncü, 12 inci ve 13üncü düşman fırkaları tamamen, birinci ve 7 ânci düş- man fırkaları da kısmen esir edilmişti. Alman ganaim — sayıl- mıyacak kadar çoktu. Bu fır- kalara ait bütün toplar, otomo- biller, kamyonlar, bütün silâhlar ve ağırlıklar da elimize geçmişti. mede düşman or- x Başkumandan Meydan M_ıı_lıarebesı' Türk Ordusu Kat'i Zaferi Bugün Kazandı Size, düşman başkumandanı Jeneral Trikupisin nasıl esir edil- diğini de anlatmadan geçmiye- ceğim: meydan muhare- besi devam — ederken Jeneral Tril Türk çemberinin içinden imkânı olmadığını an- lamış ve yanında bulunan 1200 kişilik bir kuvvetle, son bir ümit olmak üzere bir gedik aramıya başlamış. Düşman başkumandanı bir dağ eteğinden giderken an- sızın bizim 80 mevcutlu bir is- tihkâm bölüğümüzle karşılaşmış. İstihkâm bölüğünün — kahraman kumandanı, birdenbire karşısında 1200 — kişilik düşman kuvvetini görünce askerlerine derhal mevzi =p düşmana ateş açmaları em- F':l:rdüşmııı silâha davra- nacağı yerde teslim bayrağını çekerek olduğu gibi 80 mevcutlu kahraman istihkâm bölüğümüze teslim olmuş. İşte düşman başku- mandamı bu şekilde esir edilmiştir * © Dumlupınar meydan muhare- besi bittikten ve düşman ardu- sunun büyük kısm tamamecı felce uğratıldıktan sonra Başku- mandan Büyük Gazi ile bü Erkânı harbiye Reisi Fevzi ?:— ve Garp cephesi Kumandamı met Pş. hep birlikte muharebe meydanından geçerek Dumlu- pınara gittiler ve geceyi orada geçirdiler. Biraz sonra Garp cephesi kumandanı tarafından ordumuza mıüı ve kıymetli tebliğ gön- *Afyonkarahisar - Dumlupımnar büyük meydan — muharebesinde düşman orduyuaslisinin imha saf- hasım teşkil eden 30 ağustos 922 muharebesi; şimalden 61 inci fırka ve Gincı kolordu ve ce- nuptan 4 üncü kolordunun iştira- kile süvari kolordusunun tesirinde ( Aslıhanlar, îAL en kasında ve Çalköy ş; birinci hatta 11 inci fırka nezdin- de bulunan Başkumandan Mus- tafa Kemal Paşa Hazretleri ne- zareti ıltm:ı cenym meticci kat'iyeye iktiran e n Byuey muharebenin — cereyanı- umuuilı'itq”“. davamız lehine tebdil etmiş ve Trikupis ve Diyenis gibi en bü- yük — kumandanları — başlarında olduğu halde düşman ordusumm enkazı tarumarisi mütemadiyen her taraftan kıtaatımızın aguşu teslimine atılmıştır. Ordularımız için bir hatırai tarihiye olmak ve Başkumandanı- mıza muhabbet ve merbutiyet ve lâyetezelzel itimadımıza yeni bir delil teşkil etmek üzere mezkür 30 Ağustos 922 muharebesine &r kumandan mqydıu müaharebesi ) namı - verilmiştir. , el A — ( Devamı 9 uncu sayfada ) )