SON POSTA GÜL HANIM Haçlılar, Mücahitler, Fedailer Arasında nnn — Yazanı Ömer Ruza Mesrüre Bü Gençlere Kıymakla Çok Fena Etmiş Doğrusu Onların yemeğe başlamalarile görünmeyen bir yerde sazlar çal- dı. Güzel sesli kadınlar şarkılar okudular. Nihâyet bizmet eden kızların en güzellerinden biri şarap sura- hisi getirerek sofraya koydu, ve şuh, şakrak, bir sesle: — Buyunm! dedi. İki kardeş birbirlerine baktı- lar ve Mesrarenin dediklerini ha- tırladılar. Bu şarap tehlikeli idi. Onun için yalnız su içtiler ve şarap surahisine dokunmadılar. Yemekten sonra güzel kadın- lar sofrajı kâldımp yerlere yatak- lar serdiler. Ve çekilip gittiler. İki kardeş de yorgundular, günlerdenberi yatağa hasrettiler. Onlar da soyundular. ve yataklara serildiler, Uyandıkları — zaman, ortalık ağarmıştı. Kurt sordu: — Rabhat uyudun mu Doğan! — Çok rahat uyudum.. yalnız geceleyin bir takım adamların Buraya gelip bana baktıklarını rüyamda görür gibi oldum. — Ben de ayni rüyayı gör- düm! Fakat bunun rüya değil hakikat olduğunu zanaediyorum. | Çünkü dikkat ettim. Geceleyin üşümeyim diye üstüme ikinci bir Öörtü Öörtmüşler! Doğan da baktı onun da üs- tüne ikinci bir örtü örtülmüştü. Yataklarından kalktılar. Ve gi- yinmiye başladılar. Tam bu sırada içeriye birkaç Zenci girdi. Ve iki kardeşi alıp hamama soktu- lar. Onları sıcak, soğuk sularla yıkadılar. Üuı'l:nu ıllyaglınlc sonra tekrar odalarına götürdü- ler, arkalarına temiz elbiseler giydirdiler. Bu sırada akşamki kızlar gelmişler, kahvcaltı getir- mişlerdi. İki kardeş yemeği mü- teakip yalnız kaldıktan sonra karşı karşıya bekliyerek sıkılmak- tan ve türlü türlü düşüncelere dalıp sinirlenmektense - zırhlarını temizlemeyi düşündüler. Ve bir- kaç bez parçası çıkararak bir müddet meşgul oldular. Onların bu işle meşgul oldukları nasılsa görüldüğü için kızlardan — hiri, onlara deri parçalarile bir miktar beyaz tuz getirdi, sonra kızların birkaçı gelerek , 2 çömeldiler ve iki kardeşe . yesdım — etmiye başladılar. Bunlar zırh temiz- lemekte amma da mahirdiler. Çünkü zırhları gümüş gibi par- latıyorlardı. Doğan ile Kurt mah- muzlarını da mağferlerini de par- lattılar, kalıçlarını, — hançerlerini sildiler, bir taş parçası üzerinde iyice bilediler. Genç kadınlar zırhları parla- tirken konuşuyor, fısıldaşıyor, fa- kat iki kardeş arapça bilmiyor gibi davrandıkları için onların sözlerini anlamamazlığa — geliyor- lar, yalmız dikkat ediyorlardı : * Kızların biri: 3 — Gençlerin ikisi de güzel! Dedi. Bunların biri kocam olsay- di nehdır bahtiyar olurdum! Cl- ;Bııhılmnepıktı bıuı- ’.K.ıılırükıı baştan aşa- AA eee a | ğa tahlil ederek gözleri, kqlın. | boyları posları üzerinde ayrı ayrı koınqtnlar. nibhayet içlerinden biri : | — Mesrure, dedi, bu genç- lere acımamış ta buraya getir- | miş! keşke onların gözünü aç- | saydı... Öteki cevap verdi: — Zaten Mesrure katı yürek- Hidir. Erkekleri sevmez gibi gö- Yünür. Fakat birini sevecek olur- sa onuü candan sever. Birinci kız yine sorda: — Bu gençler casus mu? — Öyle olacak. Fakat topu casus olan bir cemaata karşı ca- susluk yapmak, sersemliktir. Kim bilir zavallıların akıbeti ne ola- tak?!.. — Başkalarının akibetinden farksız olacak.. İlk önce eğlenir- ler, iyi bir vakit geçirirler. Sonra işe yararlarsa ne âlâ! yoksa öl- dürülürler. Doğrusunu isterseniz Mesrure bu gençlere kıymakla pek fena etmiş. Belki de bu | detikanllar şehrimizi merak eden ! bir takım yolculardır. Tam bu sırada perde aralan- dı ve Mesrurenin kendisi görün- dü. Mesrüre beyaz ipekten bir elbise içinde idi. Sol tarafından | kıpkızıl bir bançer sarkıyordu. Uzun saçları omuzlarına dökül- | nn bir. kısmımı gizliyordu. İki kardeş, bu kadını, hiçbir vakit bu kadar güzel görmemişlerdi. Mesrure: — Selâm! Doğan ve Kurt Beyler! dedi. Sabah sabah zıhla- ve biledinir. galiba?.. Kurt: — Evet, dedi. Sonra oda, kardeşide ayağa kalktılar, ve Mesrureyi selâmla- dilar. Zırhları temizliyen kadınla- rın hepisi de ayağa kalkmışlar, kollarımı kavuşturmuşlardı. Mes- rürenin burada mühim bir mevki Kurt onu takip ettiler. müştü. Başındaki ince örtü saçı- | IN URADKĞ İ sahibi olduğu anlaşılıyordu. Mes- rüre genç kadınlara bakarak sert sert söylendi: — Bana bakın! dedi, bir iş yaparken işinizle meşgul olun! Gevezelik etmeyin. Haydi beyle- rin zırhlarını verin! Kızlar koştular, her biri bir zırlı aldı. Fakat Doğanın zırhını Kurta Kurdun zırhim - Doğana veriyorlardı. Mesrure bağırdı: — Bu zırh Doğan Beyin! Verin onu! Ben giydireyim! Mesrure'zırhi çekerek aldı ve ilerledi. Sırtını döndüğü zaman kızlar biribirlerine baktılar. Doğanla Kurt zırllarını giydik- ten sonra kalıçlarını taktılar ve durdular. — Mesrure onlara: — EFendimiz! dedi. Ve bu kelimeyi söylerken başını eğdi. Bütün kadinlar da başlarını eydiler. Sonra devam ettir — Efendimiz! sizi birazdan kabul edecek! Şimdi bahçeye çıkalım! Mesrure yürüdü ve Doğanla Perde aralığından — çıkıyorken Mesrüre kulaklarıma fısıldadı: — Dediklerimin birini de unut- mayınız. Yoksa hayatınız tehlike- | ye girer. Her şeyden fazla şarap- tan sakının. Perdeyi geçtikten sonra bir koridora çıktılar. Koridorun so- nunda beyaz elbiseli muhafızlar duruyordu. Hepsi de ellerinde mız- raklar — taşıyorlardı.. Bunlar bir söz söylemeden Mesrure ile iki kardeşi takip ettiler. İki kardeş Lön ahıra doğru giderek içeri gir- diler ve Duhan ile Reyhanı ziya- ret ettiler, okşayıp sevdiler. Bu asil atlar onları kaç kere ölüm- lerden kurtarmışlardı. Ahırdan çıkarak bahçeye git- tiler. Bu bahçe, en güzel bahçesi idi. En madir ağaçlar, en nefis çiçekler orada yetiştiriliyordu. ( Arkası var serere ee ALAMAA $ * »îw—.mww» sesesesansacan 21 Ağustos Pazartesi İstanbul — 18 Gramolon: meşriyatı, 1930 Fr. dera ( müpted mahsus), 19 Hikmet Rıza H, 19 Nihal Tevfik TL, 20.30 Münir Nuret u B ve arkadaşları, Plâk neşriyati, 22 Anadolu borsaa haberi, saat ayarı. Ankara — 12.80 Gramofon, 18 sslon orkestrası, 19 alaturka saz, 2015 ajına baberleri. Varşova — 21 Plâk.ile — Manon operası, 2345 dans havaları. Peşte — 20 Piyano gramolon — plâkları, 2250 selon arkestmaı, Palermo — 21 Haber ve gramo- lnnî 2245 salon arkestrası, 23.15 gra- yolan. çe Müaih — 20 Kolonyadan — naklea konser, 21 örkestra, 21,50 Magdelena isminde bir operet. leyııu —peî'l Şen müsiki, 21065 orkestra, E205 muzahabe, 2240 uk- v haberleri, 22.10 Viyanadan kato- k kongresi, 23.15 akşam konseri. Prag — 20 Gazate haberleri, 20.10 piyano konseri. Bükreş p' ajansi, i, 2105 erı, — 20 Musükabe, 20.20 ses konseri, 2040 — Radyo — Üniveesite 21 salon orkestramı. Breslan — 21 İki kardeş — musiki- şinaa, YL3O gramofon: | 22 Ağustos Salı Varşova — 2005 Çingene orkes- tram, 2205 kooser, 2350 dans huva- lan, Prag- — 2015 Konser, 20.50 öpe- ret, 2320 Çek şarkıdarı. Laypzig — 21.20 Taganni konseri, 23.30 haberler, sonra org konseri. Tuluz — 8005 Havaiyen gitare konaeri, 20.30 senfonik orkestra, 20.50 öpera purçaları, £105 armonik kon- seri, 21.50 operet parçaları, 22.05 Straw- sun ep güzel valsleri, 2250 opera par- çaları, 2480 şarkılar, 21,10 Arjantin orkestram. Bükreş — 2105 Taganai konseri, 21.25 -orkestra, 22 20 radyo orkestrası. Belgrat — 2005 Radyo orkestrası, 23.83 — haberler, sonra çingene — ur- kestrası Varşova — 2105 Orkesira konse- m, 2305 dana havaları. Amerika İçki İstiyor Senluir 90 — Missuri'de yapılan omumi reye müracaatın ilk neticesi içki yasağının kaldırılması lehine bü- yük bu— ekseriyet Yolduğunu gösteri- belki de Şarkın | —— Spor Hareketleri —— lRusyadan Dönen Gen çle- !rımızeÇayZıyafetıVerıldı kasının İstanbul Merkezinde Rus- ya'dan — dönen sporcularımızın şucf'ne bır çay afeti wnl ıeyıi iştirak edeıılıdıı ve İıtınbul'dı kalan- ların iştirakile — hemen bütün spor âlemini toplamış ve pek samimi olmuş, ve birçok hâtıra- ların nakli ile geçmiştir. * Sporcularımızın anlattıklarına göre: Halkın spora karşı gösterdiği fevkalâde alâkayı güzel idare eden spor teşkilâtı Rus kadınla- | rının da bedeni terbiyelerine dik- kat etmektedirler. Her uğranan şehirde elliden üçyüze kadar ka- dın atlet çıkaran Ruslar spor ku- lüplerinde tayyareciliğe de büyük | ehemmiyet vermişlerdir. Yetişmiş | gençlerin ekserisi motörsüz tay- | arelerle uçuşlar yapmakta ve :hulık binicilik hğmlmm de spor proğramı olarak tatbik et- mektedirler. x4 Sovyet spor - teşkilâtının bil- hassa ehemmiyet verdiği şey fert- ten ziyade kütle yetiştirmektir. Bunun için ferdi ve mücadele sporları olan güreş ve atletizm- de adetçe bize çok faik oldukları halde derece itibarile bizden bi- raz daha düşüktürler. Rus spor proğramının esasını j evvela adet, sonra ihtisas teşkil ediyor. Güreşçilerimizin her çarpışma- da mağlüp ettikleri Rus şampi- yonlarımın kuvvetli gençler olduğu- nu kafile ile gidenlerin hepsi tastik etmektedirler. Yalnız tec- rübe ve maharet i:'ıhınk henüz eynelmilel derecelere varama- :.. olan Rusların pek yıkıı bu istikbalde çok mühim takımına da malik Dün öğleden sonra Halk Fır- | Sporcularımızın istikbalinden bir intiba terdiği spor aşkını ve statyom- lara biriken kalabalık miktarım söyleye söyleye bitiremiyen s>or- cularımız. Rusyadan faydalı inti- balarla avdet etmişlerdir. Kafilenin avdeti münasebetile, her müsabakada yüzümüzü ağart- mış olan güreşçilerimizle atletle- rimizi bir daha tebrik ederiz. Sporcularımıza Verilen Hediyeler Dün sporcu kafilemiz tara- fından ziyaret edilen hayvarat bahçesinden Türkiyeye Rusya'da yetişen vahşi hayvanlardan birkaç nümune hediye etmişlerdir. Bun- ların arasında bir beyarz ayı, bir de sincap vardır. Ayrıca, Rus sporcularının — uçuş talimleri yap- tıkları motörsüz tayyarelerden bir tanesi de kafilemize hediye edilmiştir. — Bunların haricinde Ruslar gençlerimiz için iki top bez kumaş vermişlerdir. Fakat İstanbul Gümrük İdaresi mua- melesini yapmak üzere bu kumaş- ları alıkoymuştur. Soma'da Altmışlık İuııu 20 Yaşında Bir Genci Öldürdü şan 60 yaşında Afyonlu Mustafa ile 20 yaşında Mehmet arasında bir kavga olmuş, Mustafa Meh- medi ağir surette yaralamıştır. Kıvgınıfın sebebi MZhıedı ait keçinin Mustafanın bahçesine mâ. Mehmet keçisini ılm'lı,; istediği zaman Mustafa bu benim bahçemde zazar yaptı, zararımı ödemedikçe vııı:u demiş, kav- ga da bundan çıkmıştır. Mehmet hastahanededir. ve hltâı bir haldedir, Janmıştır.