SON POSTA GÜL HANIM Haçlılar, Mücahitler, Fedailer Arasında 8 Doğan Kardeşine Sordu: Doğru Söyle» —. Yazanı Ömer Rıza — <EEEREN ! Gül Hanımı Seviyor Musun ? Ziyafet, son derece muhte- şemdi. Tâ Tolon zade zamanın- | danberi Mısır da yerleşen - Türk | kahramanlarından birinin torunu | olan Orhan Bey kendisi gibi bütün Türk asillerini davet et- | miş, bunların hepsi, Mısırın her | tarafından gelmişler ve ziyafette bulunmuşlardı. Hepsi de — taribi ailelere mensuptular, hepsi de cenk ve şeref meydanlarında şan kazanmış adamlardı. Bütün davetliler toplandıktan ve izaz olunduktan sonra Duman Bey genç biraderzadelerinin kah- ramanlıklarını anlatmış ve - ilâve etmişti: — Artık ben ihtiyarladım. Kılıç kullanmağa mecalim kalmadı. Fakat yüzlerce harp meydanında büyük zaferlere yardım eden şu kılıcı göğsüm kabara kabara bi- rader zadem Doğana hediye ediyorum.Onun bu kılıcı erkekçe, kahramanca kullanacağına, onun tarihini yükselteceğine tam bir emniyetim var. Biraderimin ikinci oğlu Kurt, mahzun olmasın. Ona daha şerefli bir kılıç hediye &de- zeğim: Şehit kardeşimin kılıcı; Benden çok yüce olan aziz kar- Jeşim, er meydanında Kkanlarına bulanarak can verirken bana bu kılıcı yadigâr bırakmıştı. Onun bu pek kıymetli yadigârı, en li- | yakatli ele, onun öz oğlunun eli- ne veriyorum. Bu iki kılıcı hepi- nizin karşısında biraderzadeleri- min beline takıyorum. Duman Bey bu sözleri söyle- dikten sonra misafirlerin başında bulunan ve herkes tarafından sa- yıldığı besbelli olan ak - sakallı mir oğlu Oruç Bey ayağa kalkmış: — Bu gençlerle hepimiz övü- Büyoruz. Onlar, bu kılıçlara lâ- yıktırlar. Haydi Duman Beyl bu gençleri sevindir! Demiş, Duman Beyle birlikte bütün devetliler- ayağa kalkmış, evvelâ Doğana, sonra Kurda yeni kılıçlar kuşatılmış ve bütün bu güzide askerler, bu şerefli kah- ramanlar, bu necip insanlar on- lara alkış tutmuştu, hepsi onları alınlarından öpmüşlerdi. Ziyafet bittikten sonra misa- firler dağılmışlar, iki kardeş te Yorgun, argın odalarına dönmüş- ler, yataklarına girmişlerdi. Evvelâ Doğan söze başladı: — Kardeşim Kurt! Seninle konuşulacak mühim bir mesele var. Soracağım süale dosdoğru, apaçık cevap ver. Amcamızın kızı Gül Hanımı sevivor musun? — Tabit seviyorum. Doğan! — Öylr. değil, onunla evlen- mek istiyor musun? — Düşünmedim. Doğan. — Düşün ve bana cevap ver! — Şimdilik bir şey diyemem kardeşim. Senin bir diyeceğin var mı ? — Hayır, Kurt, ben de bir şey diyemem ? — O halde ne diye bu bahsi açtın? — Çünkü bu meseleyi er geç kararlaştırmak lâzım! — Olabilir. Fakat bana ka- hrsa, bunu Gül Hanımın kendi- sine sormalı. İçimizden bangisini beğendiğini ondan anlamalı! — Ben öyle düşünmüyorum. | Bizim bir kere karar vermemizi daha doğru buluyorum. — Bana bak Doğan! Senin bu bahsi açmandan anlıyorum ki Gül Hamımı — seviyorsun. Onu almak istiyorsun. O halde bana | hiçbir şey sormamalıydın. — Maksadımı anlamadın, Kurt! Ben senin artık evlenmeni - isti- yorum. Senin Gül Hanım sevdi- ğini biliyorum. Aramızda hiçbir ayrılık bulunmasın. Veya bulundu- ğu zannedilmesin diye bu bahsı açtım. ÂAmcanın seni reddetmi- yeceğine eminim! İkisi de bir lahza Sözü yine Kurt açtı ve: — Kardeşim Doğan! dedi, fakat Gül Hanımı sen de sevi- yorsun, sen de onu almayı düşü- nüyorsun. Ben böyle anlıyorum. Doğan biraz kızarmış fakat inkâr etmemişti: — Dediğin doğru! Fakat Gül Hamım bu hissime aşina değildir. Sen de sesini çıkarmazsan mesele kalmaz. Zannederimki sen bu ma- sum hissimi kıskanmazsın! — Öhalde ne yapalım? İkimir de onun kalbini çalışalım! sustular. kazanmıyamı — Hayır, ben birşey istemi- yorum. Biliyorsunya ben harp adamıyım. Kılıca — gönül bağla- mış, camını vazileye — vakfetmiş bir adamım! Başka hiçbir şeyde gözüm yok... — Sevgili kardeşim Doğan! Çok fedakârsın. Beni sevdiğin için fazla fedakârlığa katlanmana razı olmam. Ben yakında buradan ayrılacağım Eyüp oğlu Selâhttinin ordusuna gireceğim ve muhare- beye iştirak edeceğim. — Yani Gül Hanımı bana br- rakacaksın. Fakat — bil ki ben seni harbe yalnız göndermiyece- ğim. Birlikte gideceğiz. Sen şunu bunu bırak. Ben Gül Hammın seni sevdiğine kaniim? — İşin tuhafı, Doğan, ben de Onun seni sevdiğine inanıyorum. — Bu çıkmazın içinden nasıl çıkacağız? ü — Bana kalırsa, ikimizde bir- likte amcamızın karşısına - gide- lim. İkimiz de kızına talip olalım. Evvelâ sen, sonra ben talip olu- rum. Amcamız kızile istişare et- sin. Gül Hanım da ikimizden birine karar versin. — Alâ! Fakat bu müracaat peticesinde her halde birimiz reddolunacak, Acaba bu yüzden aramza bir kara kedi girecek mi? — Öyle şey olmaz, Doğan. Seninle bir misak yapalım. Yani hangimiz reddolunursa zerre kadar iğibrar duymıyacağına ikimiz de yemin edelim! Bunu kabul edi- yor mısın? — Kabul ediyorum! Kurt. Doğan kalktı ve yeşil ipekten' bir kese içinde —duvarda asılı duran kur'anı getirdi. İkisi de ellerini kur'anın üzerine koydu- lar yemin ettiler; bu yemin mu- gibince ikisi de Gül Hanımın vereceği kararı kabul edecek, bu yüzden birbirlerine karşı kıs- * . <a z & ) kançlık duymıyacak, - birbirlerine karşı eski vaziyetlerini değiştir- miyeceklerdi. İki kardeş yemin ettikten sonra kuramı kesesine koyarak astılar, İçleri ferahlamıştı. Çünkü büyük bir meseleyi halletmişlerdi. İki kardeş kararlarını verdik- ten sonra - kalktılar, - kılıçlarını kuşandılar. İkisi de amcaları Du- man Beyin yanına gittiler. İhtiyar Duman B. biraderzade- lerini - karşılayıp yanına — almış, Doğan ayağa kalkarak: — Amca! demişti. Sizden bir Şşey rica etmeye geldik! Duman Bey gözlerini dört aça- rak bekledi: — Müsaade ederseniz - keri- meniz Gül kanıma talibiz! Duman B. şaşırmıştı: — Bu ne demek? ikiniz de mi talipsiniz? ( Arkası var ) lsla;bı; Tramvay Şirkoîi ve Şark Demiryolları Kumpanyası Muhterem ahaliye ilân Halkın deniz banyolarına de- vamını kolaylaştırmak maksadile 14 Temmuz 1933 ten itibaren, tee- rübe olarak ve diğer bir karara kadar İstanbul » Florya - Plâj arasında gidip gelme - tenzilâtlı birleşik biletler satılmağa baş- lanacağı muhterem ahaliye ilân olunur. Bu biletler tramvayla şehrin her hangi bir mahallinden kesik- siz seferle Eminönü veya Sirke- ciye Demiryolu ile Sirkeciden- Floryaya, ( Küçük Çekmece ) azi- met ve Haylâyf, ,büyük — Plâj îdımece plâjı ile Küçük plâj- an birine girmek ve demiryo- ha ile Sirkeciye ve Sirkeciden ayai araba içinde şebekenin her hangi bir mahalline —tramvayla avdet için mutebrdir. TARİFE Nakliye verg.si ve köprüler rüsmmu dahil olduğu hülde: "4 ten 10 Büyükler - yaşına kadar öeağle Tramvayın _l_"'" 50 hangi mevkil ve Demiryolu 1 nci mevki Tramvayın her hangi mevküi ve Demiryolu 2 inci mevki Tramvayın ber 6426 mg'.mevkiive İ Demiryolu 8 üncü mevki Bilet yukarıda isimleri beyan olunun dört plâjdan her hangi birine girmeğe salâhiyet verdiği gibi bu plâjlar dahilindeki tek- mil tarifeler Üzerinden * 20 ve Küçük Çekmecedeki İstasyon bü- fesinden ** 10 tenzilâta dahi sa- lâhiyet verir. İşbu biletler Sir- keciden geçen veya Eminönüne varan tramvay arabalarında bi- letçiler tarafından verilir. Ahali mezkür biletleri tramvay hatları müntaha noktalarının bir çoğunda plântonlardan dahi te- darik edebilirler, 1340 Sahte Paral ( Baştazafı | inci sayfada ) dradan - öyle bir haber aldık ki bize, paralarımızın hariçte - taklit edildikleri nok- tası üzerinde yapılan — tah- minleri — teyit edecek mahi- yette göründü. Bu haber şu- B Muhtelif mem- leketlerin yüz liralık parala- rını sahte ola- rak tabederek tedavüle çıka- ran beynelmi- lel bir teşki- lât —meydana yüz lira kıymetindeki sürmekte idi. Fakat bu sahte pa- ralar okadar büyük bir maharet- le basılıyordu ki bunları asılların- dan ayırt edebilmek için fenni vasıtalara ihtiyaç vardı. Bununla beraber bu büyük sahtekârlık İngiliz Banka memurlarından biri tarafından — tesadüfen meydana çıkarılmış ve yapılan tetkikatta bu sahtekârlığın bütün dünyaya şamil bir teşkilât tarafından ida- re edildiği anlaşılmıştır. Bunun üzerine İngiltere, meşhur dedektiflerinden birkaçını bu teş- kilâtı meydana çı aya memur etmiştir. Muhtelif lisanlar bilen | ve dünyanın her tarafında tanın- İ ( Baştarafı 1 inci sayfada ) Vekâletimize de müracaat ederek, meselenin — ehemmiyetle — nazarı dikkate alınmasını rica - etmişler- dir. Geçen ay Kalküta'da, birçok beynelmilel Aavukatların ve bu meyanda iki Türk avukatının da iştirakile davaya başlanmış, ve Madam Canikyanın İstanbol Pat- rikhanesinden — çıkardığı, Emir- hanyanın torunu olduğuna dair | neticelenmiştir. olan hüviyet cüzdanı sayesinde karar Madam Canikyan lehine 36 milyon İngiliz liralık büyük ve muazzam bir servet sayılan bu miras davasının by şekilde neticelenmesi, Türkiye'de bulu- nan — varisleri: müteessir etmiş ve bunlar birçok ecnebi ma- hafilinden başka, Hariciye Ve- .7 36 Milyon İngiüz Liralık Bir Dava... — nnn — arın Nerede Basıldığı Anlaşıldı miş olan bu memurlar tayyare- lerle bütün Avrupa payitahtla- rında mekik dokumağa başlamışlardır. Paris, —Roma, — Viyana, Prag, Berlin, — Cenevre zabıtaları da İngiliz dedektiflerine — yardım için emir almışlardır. Bu dedektifler bütün Avrupa- yı taramışlar ve nihayet Berlinc'e teşkilâtm — merkezini — bulma; « Muvaffak olmuşlardır. Bu teşh- — lât beynelmilel meşhur sahtekâ-- — lar tarafından kurulmuştur. Be- — linde mükemmel bir matbaaltır vardır. Muhtelif — memleketler x ğ büyük paraları bu matbascua hazırlanmakta, ve teşkilâtın me- — Mmurları vasıtasile bütün dünyaya — yayılmasını temin etmektedirler. Türkiyede tedavüle çıkarılan — sahte yüzlüklerin de bu teşkilât — tarafından memleketimize sokul- muş olması muhtemeldir. ! Piyıu_y.ı sürdükleri sahte İngiliz paralarının yekünu 20 milyon sterlindir., * Görülüyor ki bu haberde sah- te Türk kâğıtlarının da (Berlin) de tutulan sahtekârlar tarafından yapılmış olması ihtimali sadece “bir ihtimal olarak kaydedilmek- tedir. Hakikat beynelmilel zabıla tarafından başlamılan tahkikatın seyri esnasında anlaşılacaktır. Tabii karilerimiz. bu salha- lardan da haberdar olacaklardır. Amerikanın kalkınması Vaşington 19 — Reisicümhur M. Ruzvelt tarafından teşkil edilen ve kabine azasile muhtelif zevattan mü- rekkep olan * İktisadi kalkınma , komisyonu dün toplanmıştır. Beyaz Eve bir mukavele projesi verilmiştir. kületine baş vurmuşlardır. Ya- pilan adli teşebbüsler neticesinde Kalküta adliyesi, meselenin ma- hiyetini tekrar araştırmak üzere kararın nakzını kabul etmiştir.. Şimdi Türkiye'deki varislerin başında bulunan Karabet Emir- hanyan Efendi, bu davanın sarih — bir şekilde neticelenmesile uğraş- maktadır. Verilen malümata göre Mısır- da yaşayan Madam Canikya'nın şehrimizdeki Ermeni Patrikhane- t sinden çıkardığı hüviyet varaka- sını tetkike ve bunu verenlerin isticvabına başlanacaktır. Bu dava, Türkiye'deki varis- ler tarafından kazanıldığı takdir- * de memleketimize 30 milyon İngiliz lirasından fazla büyük bir servet girmiş olacaktır. Şirketi Hayriyenin İki Vapuîu Arasında ( Baştarah 1 inci sayfada 58 numaralı vapur köprüden kalk- l mıştı, Üsküdara gidecekti. Tam osırada 47 numaralı vapur Beykoz- dan geliyordu, her ikisi birden Kabataş önünde karşılaştılar. Bu sırada küçük bir manevre yanlış- lığı oldu: Hangisi daha evvel geçecekti. Bunu tayin için geçen tereddütlü | bir an, 47 numaralının baş tara- finın 58 numaralının kıç tarafına | saplanmasını mucip oldu. Ve ta- tabii her iki vapurun yolcuları | uıı:ndı da korkulu bir dakika | geçti. Fakat yukarda da söyledi- ğimiz veçhile hâdise bundan iba- iki vapur yekdiğerinden ayrıldılar ve yollarına devam ettiler. Maddi zarara gelince: 47 nu- maralının baş taraf saçının par- çalanması, 58 numaralının da ar- ka taraf tahta kuşağımnın ezilme- sinden ibarettir. iSTANBUL «mx Havagazı Şirketi 22 Temmuz Cumartesi günü saat 14,30 da Beyazıt'ta Elek- trik Evinde verilecek olan ameli yemek ve pasta pişirme dersi- ne bütün Hammefendileri da- vet eder. iktısadi Ş yet kaldı. Bu çarpışmayı müteakıp yalmız —— | İ İ | â * B | â ğ AŞ