"nızdaki hanımı isteriz. Onu tes- GÜL HANIM Haçlılar, Mücahitler, Fedailer Arasında Yazan: SON POSTA Ömer Rıza “İki Kardeş Gül Hanımı, Zaloğlunun Elinden Kurtardılar İki genç te hemen kılıçlarını I çektiler ve Kurt bagırdı : — Atları mahmuzlayın! Hepsi de atlarını mahmuzlıya- | yak ilerilemek üzere iken ansızın durdular. Çünkü önlerine de sekiz on kişi çıkmış, yolu kesmişlerdi. Yol dar, bir tarafı deniz, bir tarafı bataklıktı, Düşmanlar çoktu. Bu vaziyet karşısında ne yapıla- bilirdi 71... Doğan birkaç adım ilerileye- rek bağırdı: — Bizden ne istiyorsunuz? Atlarımızdan ve silâhlarımızdan başka bir şeyimiz yok.. bunlara- mu tama ediyorsunuz? * Yüzü örtülü, kılıçlı adamların içinden biri, bir diğerinin kula- ğma bir şeyler fısıldadı, oda tevap verdi: — Sizin atlarınızda, silâhları- nızda gözümüz zok! fakat yanı- lim ederseniz kanınızı dökmeyiz! » Doğan bir adım daha ilerledi: — Siz bizi amcalarının kızım haydutlara teslim edecek kadar alçakmı sanıyorsunuz! pekil siz, kimin hesabına amcamızın kızını İ elimizden almak istiyorsunuz?... Karşı taraftaki iki adam yine fısıldadılar ve demin cevap veren adam tekrar cevap yerdi. — Bir kimse namına değil! amcanızın kizini kim görse onu ister, Fakat mutlaka bir isim is- tiyorsunuz o halde bizim kahra- man Zaloğlu namına hareket et- tiğimizi söyliyebiliriz. Gül H. Zaloğlu ismini duyun- ca sararmış, titremişti. Bu Zaloğlu, nüfuzlu, kuvvetli bir adamdı. O- da bu civardandı. Gemileri var- dı. Kendisi bir aralık Gül Ha- omla evlenmek istemiş, fakat, Gülün babası Duman Bey onu reddetmiş, Zaloğlu reddolunduğu için ağzına geleni söylemiş, bu yüz- den Doğanla ikisi döğüşmüşler ve onu yaralamıştı. Gül Hanım, bunları düşünür- ken Doğan cevap veriyordu: ! — Ohalde Zaloğlu da aranız- ) da mı? O da en bayağı korkak- lar gibi yüzünü örtmüş mü? Za- © loğlu üçinizde ise onunla karşılaş- mak ve başladığımız işi bitirmek işlerim. Karşıdan ses seda çıkmadı. Kurt, kararın bildirdi: — Birader, dedi. Gülü ara- mıza alalım ve hamle edelim! Ne olursa olsun! Karşıdakiler Kurt'un ne söy- lediğini duyar gibi oldukları için deminki adam şu sözleri söyldi: — Genç yiğitleri üzerimize atılmayı düşünuyorsanız yazıktır. Çünkü biz ber şeyden evvel, atr- nızı Oöldüreceğizl Bu kiymetli, bu asil atlara kıymak istemeyiz! atlarınız öldürdükten sonra sizi elimize geçirmek kolaydır. İki adam, ne kadar cesur olursa ol- © osun, bu kadar hasma karşı gele- mez. Size bir dakika müsaade Şimdiye kadar hiçbir şey söy- lemiyen Gül Hanım, birden söze * karıştı ve: — (Amcamın oğulları! dedi. Beni Zaloğlunun eline diri ver | l sert sert meyiniz. Evvelâ beni öldürün, sonra me isterseniz yapm. İki kardeş bir şey söyleme- i diler, evvelâ koyun suyuna, sonra biribirlerine baktılar ve başlarını eğdiler. Doğan Gül Hanıma dö- merek anlattı; — Gül Hanım! Kurtulman için yalnız bir çare var. Atımı çevir ve koyun suyuna dal! Kork- ma! Sular pek derin değildir. Atın da asildir, Koyun öbür ucuna geçerek “konağa varmıya bak, sana bir kimse yetişemez! Kurt ilâve etti: — Haydil Gül Hanımın gözleri doldu. Fakat bir lâhza kaybetmeden atım çevirdi, mahmuzladı ve asil at suya atıldı. Bir aralık hay- van batmış gibi göründise de az sonra başı yükselmiş ve koyun ucuna doğru yürümüştü. Haydutlar, bu manzara karşı- sında dona kaldılar, fakat baş- larında bulunan adam birdenbire bağırdı: — Bu gençleri öldürün ve kayığa koşun! Yetişelim! İki kardeş, tam kayığın bağlı i olduğu yerde duruyorlardı. Yol dar olduğu için iki kardeş, mü- kemmel bir surette mukavemet ediyor, şimşek gibi çakan kılıç- larile üzerlerine gelenleri yere eriyorlardı. © Mücadele pek müsait bir şe- kilde devam etmekte idi. Gül Hanımın atı, koyun ucunu bul- muş, karaya çıkmış ve karada yol almıya başlamıştı, demek ki Gül kurtulmuştu. Haydutlarn başındaki adam, emirlerle adamlarını ! saldırmıya davet ediyor, fakat bunlar, iki kardeşin kılıçlarından yıldıkları için onlara yanaşamıyor, yalnız ellerine geçen taşları üzer- lerine. iğdırıyorlardı. ş konuştular; — Ne yapabiliriz? Kurt cevap verdi: Gülü kurtardık. ölebiliriz. — Hay hayl İki kardeş, 7 sile hamle et- tiler. Haydutlar, toplandılar, ay- rıldılar, nihayet bunların içinden biri Doğana bir kılıç sallıyabildi. Doğanın kanları akıyordu. Kurt ona: — Aman! Dişini sık! dedi. Ve kolunu kardeşinin belineğ sararak atını mahmuzladı. İki at kuş gibi uçuyordu. Kurt, bir aralık ortalığı kıp- kızıl her tarafı ateş ve kan içinde görmüş, sonra bütün seslerin ke- sildiğini duymuş, ondan sonra bu manzara da gözünden silinmiş ve beyninin içini karanlık Okapla- mıştı. —3— Doğan, rüyasında kendini öl- müş görüyor, bütün yeryüzünün alevden bir top gibi yanıp tutuş- tuğunu, kendisinin fezada yüzdü- günü, bir takım semavi mahluk- ların etrafında uçuştuklarını, bun- ların kendisile konuştuklarını his- sediyordu. Bazan, haçlılarla dö- ğüşürken şehit düşen babasının rahile kavuşuyor, babasının bir takım semavi varlıklarla konuştu- ğunu duyuyordu: — Bu ruh oğlumun ruhumu? ( Arkası var ) Yunan'ıların abideye çelenk koyma merasiminden bir intiba i i İY © Gözlüldü Yanakiyi Nasıl Tüttular 7 BeşLiraBir AdamınHayatınaMalOluyor! Dünkü nüshamızda haber vardı, bu haberde de: — Edirnekapıda © yanaşması Ahmet Necibi öldüren Yanaki tevkif edilmiştir, deniliyordu. Zabıtanın yaptığı tahkikata bakılırsa bu iki satırın içine sı- kışan bu vaka çok feci bir ci- nayeti anlatmaktadır. “ Katil olmak zannile tevkif edilen Yanaki Yanyalı bir Rum dur. Gözlüklü lâkabile anılmak- tadır. Ölen Ahmet Necipte bu adamın yanında çalışmakta olen 17 yaşında bir gençtir. Vaka nasıl oldu? Hâdisenin Allahtan başka şahidi yoktur, Binaenaleyh bütün malümat maddi ve manevi delillere istinat eden birer tahminden ibarettir, ve şüphe yokki bu tahminler de mahkemenin huzurunda aydınla- nacaktır. Yalnız iddia edildiğine bakı- hırsa; Ahmet Necip aylığı olan pa- rayı almaz, ustasınm yanında bırakarak biriktirirmiş, fakat ge- çenlerde mıktarı 25 lirayı bulan bu paraya ihtiyacı olmuş, istemiş, fakat alamamış, ve bu suretle aradan epeyce zaman geçmiş! Geçen akşam Ahmet Necip tekrar paraya ibtiyaç hissetmiş, aynı talebi serdetmek üzere us- tasını aramış, bulamamış, sormuş: — Edirmekapıda, meyhanede içiyor, demişler. Oraya gitmiş, ustasını görmüş: — Paranın hepsinden © vaz- geçtim, bana yalnız beş lirasını ver, hastayım, gidip hastahane- ye yatacağım, demiş. Gözlüklü Yanaki: — Peki, demiş, git beni kale kapısında (o bekle, şimdi gelirim, dükkâna gideriz, istediğin parayı veririm! Çocuk (gitmiş, (bir müddet sonra da ustasının ni” geldiğini gör- | kısa bir | müş! İ bundan sonra ne oldu, çocuk ustasım kızdırdı mı, yoksa adam kendisinden mütemadiyen para istenilmesinin verdiği hid- detle aklım mı kaçırdı, bilinemez fakat aralarında kavga başlamış, çocuk yaralanmış ve yarasından akan kanın tesirile ölmüş! Yanakiye gelince; o, bu kav- gadan sonra mekânma gitmiş, fakat orada farketmiş ki, gözlü- ğü burnunda değildir. Cinayet mahallinde düşmüş olması ihti- malini düşünmüş, aleyhinde de- lil teşkil etmesinden korkmuş, gi- dip almaya karar vermiş. Bir Tesadüf.. Bu müddet zarfında hâdise- nin seyrini değiştiren bir tesa- düf olmuştur. Bu tesadüf te.. Ka- le dışı korucularından Ramiz Efendinin hâdise yerinden geç- mesidir. Filhakika Ramiz Ef. buradan geçerken ölüye rast gelmiş, üze- rine eğilmiş, bakmış, gözüne yer- de parlayan bir gözlük ilişmiş, eğilerek almış. Ve sonra dadü- şünmüş kis Bu cinayeti yapan mutlaka düşürdüğü gözlüğü aramak üzere buralara gelecektir, bekleyelim bakalım! Ramiz Efendi pusuya yatarak beklemiş, ve bir az sonra bek- lediğinin geldiğini görmüş! Bu gelen gözlüklü Yanakidir ve cesedin yanında gözlüğünü aramaktadır. Ramiz Ef, hemen pususundan çıkmış ve daha ev- — Teslim! diye bağırmış! Yanaki bu korucuyu tanr maktadır. — Aman, demiş, Ramiz Ef, ne oluyorsun, benimi çırağını aramıya gelmiştim. * İşin sonu Ramiz ef&ndi Yana- kiyi kamera jandarmaya tes- Zabıta Esrarengiz Bir Mesele Karimi ( Baştarafı 1 inelsayfada ) Bu ihbar üzerine adamın bu- lunduğu yere gelen memurlar bir karşısında ( bulunduklarını anlamışlardır. Vaziyet olduğu gibi muhafaza edilmiş nöbetçi müddeiumumiliği de haberdar edilerek tahkikata giri- şilmiştir. Tabanca kurşunile öldü- gü görülen bu adamın biraz ileri- sinde şarjörü çıkarılmış bir ta- banca ve ayrıcada bir şarjör ele geçirilmiştir. Bu şekilde şarjörün ayrı, ta- bancanın da ayrı yerlerde bulun- ması ve kurşun yarası da mak- tulün başında görülmesi birçok şüpheleri tevlit etmiş ve cinayet veya kaza ihtimalleri üzerinde yürünmiye başlanmıştır. Tabanca da muayene edildiği zaman içinden aynca bir boş kurşun kovanı da düşmüştür. Tahminen 29 yaşlarında görü- len bu cesedin, üst ve başının gayet muntazam olması, kendisi- nin ölümünde bir cinayetin âmil olduğu Wii tevlit etmiştir. Hatıra iki ihtimal gel- miştir. (Bunlardan biri parasına tamaan idiz de Mai bir kin ve intikama kurban gitmiş bulunmasıdır. Fakat tetkikat ilerileyince cinayetin inti- kam kastile yapıldığı ihtimal kuvvetlenmiştir. Filbakika ilk ke- şifler ve araştırmalar yapıldıktan sonra bir defa da maktulün üzeri aranmış ve bir banka çeki, bir zarf içinde 80 lira kadar para, altın saat ve sairesi bulunmuştur. Bunların bulunması, para için öldü- rülmesi ( ihtimallerini Otamamen ortadan kaldırmış, bu ihtimallerin yerine maktulün bir intikama kurban gitmiş: olduğu ihtimalini, hem de kuvvetle meydana çıkar- r. za Kim Öldürdü? Maktul Fatihde Maltaçarşısın- da oturur, bal ve vakti yerinde- dir. Zabıta şimdi bu zatin müna- sebellerini tetkik etmekte, ne gibi bir kine kurban gitmesi ihtimali olduğunu araştırmaktadır Ceset morga nakledilmiştir. Matbuat Cemiyeti tarafından tertip edilen 1933 MATBUAT ALMANAĞI çıktı. Her kitapçıda bulunur. Fiat 1 liradır.