Zohglıı'_a'ta Çülişanlar _nlalıyo . | Ocak A(nğlelçbr—î Arasında İTTİHAT ve TERAKKİ — Her hakkı mahfuzdur. — | Nasıl doğdu?.. Nasıl Yaşadı?.. Günde Ne Kazanırlar? Ne Kazandırırlar, Ne Muamele Görürler ? Ikinci Kısım No. 80 Nasıl Ölda?.. Ziya Paşa istifasının Sebebini Bita- temsil eden kuv- vetin, emin — ellere — geçmesi isteniliyordu... Merkezi —umumi, mütemadiyen Sait Paşaya telgraf- lar çekiyor: halkın hürmet ve iti- madını celbbeden zevttan mürek- kep bir vükelâ heyeti teşkilini talep ediyor.. Fakat Sait Paşa, bütün bu taleplere karşı, kendine has olan maharet ve pişkinlikle atlatıcı cevaplar vermekle iktifa eyliyordu. Veaziyetin korkunç akibetini pek yakın gören merkezi umumi, artık meseleyi filen halletmek Tâzım geldiğini hissetmiş ve İstan- bula selâhiyetdar bir heyet gön- dermiye karar vermişti... Temmu- zun on dokuzuncu cumartesi günü İstanbula gelen bu heyet, Talât, Cavit, Hüseyin Kadri Beylerden nürekkepti. Evvelce İstanbula gelen Rahmi, Hafız Hakkı ve Necip Dıraga Beyler de bu heyete işti- rak edecekti. Cemal Beyle Cavit Bey de heyete ayrılmış iscler de azimetlerini bir iki gün sonraya tehir etmişlerdi. Heyet, İstanbulda bulunan ce- miyet erkâm tarafından Sirkeci ga- rında istikbal edilmiş ve birer çay çirilmek için istasyonun gazinosuna getirilmişti. Masanın üstünde ga- zeteler duruyordu. Talât çay içerken, bunları karıştırıyordu. Gözleri, bir anda bir yazı üstünde durdu. Burada, Maliye Nazırı Ziya Paşanın istifasından bahs olunuyordu.. Talât Bey şu teklifte bulundu: — Hadin, kalkalım.. Ziya Pa- şaya gidelim... En evvel şu zatı dinliyelim.. Bunun istifasında şüp- hesiz birçok sebepler vardır. Me- selenin iç yüzünü öğrenmiş oluruz. Dedi, Bu teklif, derhal kabul etildi.. Talât, Rahmi, Hafız. Hakk Beyler, kalktılar; Ziya Paşanın Eren köyündeki köşküne gittiler; paşayı gördüler. Evvelâ, meşru- tiyet kararı verilirken — vükelâ meclisinde cereyan eden ahval hakkında izahat vermesini rica ettiler. Ziya Paşa, o gece Yıldız sarayında toplanan vükelâ mecli- sinde cereyan eden vekayil büyük bir bitaraflıkla anlattı. İ Sonra Talât Bey, paşa ile ko- nuşmiya başladı: — Paşa hazretleri, dedi. İstifa- namenizi okuduk. Efkârı umumiye- ye karşı verdiğiniz açık hesaptan, çok mütahassis olduk. *Şu anda size temamen itimat ediyoruz; ve fikirlerinizden istifade etmek istiyoruz... Anlıyoruz ki, Sait Pa- Şanın bu zamanda kabine riyasetin- de bulunması münasip değildir. Halbuki biz, ricali devleti yakın- dan bilmiyoruz, tanımıyoruz. A- caba Sait Paşanın yerine kimi getirmeli?.. Ziya Paşa, Talat Beyin bu sualine verilecek cevabı tasar- lamakla meşgul iken Rahmi Bey söze karıştı. Sabık Sadrazam Avlonyalı Ferit Paşanın faaliye- tini sena ettikten sonra — onun iş başına getirilmesi münasip ola- cağını söyledi. Ve sonra Ziya Paşaya: — Siz ne buyurursunuz, Paşa hazretleri?.. Hükümeti rdu. Bey, raflıkla Talât Beye Anlatıyordu Meşrutiyet devrinin ilk harbiye nazırı Ömer Rüştü Paşa Dedi. Ziya Paşa, aynen şu cevabı verdi: — Ferit Paşa, sekiz sene ka- dar sadaret makamında bulundu. Son üç sene ben de onun kabi- nesinde çalıştım. Filhakika ciddi, cesur ve faal olduğuna şahadet ederim.. Fakat bugün sadaret makamına kimin getirilmesi mu- vafıktır, diyorsunuz. Rica ederim bunu bana sormayınız. Size, isim tasrih ederek cevap vermekte mazurum. Kimsenin leh ve aley- hinde mütalaa beyam için ken- dimde bir salahiyet bulmuyorum.. Yalmz size şunu tavsiye ederim ki bu zamanda makamı sadarete getirilecek ve kabine teşkiline memur edilecek zatta her şeyden evvel şunları arayınız. Birincisi, bu zat bugün haiz olduğu rütbe, memuriyet ve makamı resmiyi ne cisi, halk nazarındaki haysiyet ve şe- refi neden ibarettir?.. Üçüncüsü jarnalcılık etmişmidir?.. Hele bu nokta üzerinde çok — durunuz. Çünkü derecei iktidarı her ne olursa olsun, böyle bir ayıpla şa- ibedar olan bir adamı Sadaret makamına getirirseniz, hem balkı sukutu hayale uğratırsınız.. Hem- de Padişaha, bu işte ciddiyet ol- madığına dair bir fikir ilka etmiş olursunuz. Benim size söyliyecek- lerim, bunlardan ibarettir. Dedi.. Ve bahsi değiştirmek için, şu mühim bahse temas etmek suretile sözlerine devam etti: — Beyler!. Çok ağır bir yük altına — girdiğinizi, unutmayınız.. Eğer devletin idaresi, sizin müra- kabeniz altında devam edecekse, göreceğiniz çok mühim işler var. Fakat evvelâ, bunların en mü- himlerinden başlamalısınız. Nazarı dikkatınızı en evvel ikinci ordu üzerine celbederim. Bu ordunun yakında erzaksız kalması ihtimali vardır. Buna da siz sebep oldu- nuz. Çünkü meşrutiyet ilân edi- lirken ihtiyatsızca propagandalar yaptınız. Her tarafta yanlış te- lâkkilere kapı — açtımız... Buna binaen bir an evvel anarşiye hi- tam vermeli ve sükünu temin etmelisiniz. — Yoksa, memleketi kurtarmak için başladığınız bu hayırlı iş, muhakkak bir felâke- te müacer — olur. Meşrutiyeti kaybetmek — şu tarafa dursun, memleket inhilâl 'eder. Dedi ve bu sözlerle cemiye- tin büyük bir telmih etmek istedi. ( Malüm ya; meşrutiyete ta- kaddüm eden günlerde cemiyet tarafından neşredilen beyannamc- ler de hükümet memurları aley- hinde çok ağır lisanlar — kulla- nılmiş.. Masüm — ve mürtekip biribirinden — ayrılmıyarak - bütün devlet idare kuvveti hakkında bir kin ve nefret uyandırılmıştı. Meşıııtiyeü takip eden gün- lerde bütün — vilâyetlerde .halk hatasını memurlara hakaret etmiş.. İdare | ve maliye memurlarından pek çokları — mevkilerini — terkederek ortadan — çekilmiş. — Birçok o işlerle alâkası olmıyanların elle- rine — geçmişti. Köylerden on para bile tahsil etmenin imkânı yoktu. Çünkü köye giden tahsil- darlar, — sopalarla — kovuluyordu. Halbuki maliye, Zzaruret içinde kıvranıyor.. Askeri möteahhitler, haftalıklarını alamadıkları — için erzak veremiyor.. Ordularda açlık tehlikesi başgösteriyordu.| ( Arkası var ) Açık Mfuhabere: ( Ödemiş - İsmail ) imzalı sahıbine; — Teşekkürler ederiz. Sırası mektup ge- | lince bahsedeceğiz. SON POSTA İstanbul BORSASI 10 -7-1933 ( Sacış ) kürü VO 26,00 ğ e BU 00 209 20 knrer V ş'lin Avaa 20 fr. Felçisa 20 dralml 20 fr. Yevlçra 20 leva V florta Londra Nev « yörk izak Lira Anade'a $ 100V. 37,50 DY S hat Tramvay Üsküdar s4 Terkas — ,96 | Havagnıl Haa 14 460V. 2,10 | Telefar sb0 P.t 2325 | Bomenll Eeham ve Tahvllât Lira öra İşBank.(Nama) I.= 51,30 Te 29,5) l 180) * Güücesla 6 — Camaalı Bani, 3$,— Se'ünik —a 58) A Hayriye 1500 Şirketi 0,96 1983 ikramiyeli 95,v0 Hetikren Gea, fetikraza Dehlil Döyünü a e şdak tertip | ”'*_ W 1125 BORSA Tahvllât - Lira Rihtim Üsulltar oa Terkus Elektrlk HARİCI Meskükât Türk Altıaı — S79,00 biğ 10,55 h ı Rus 1046 Mecidiye 3750 Bankaet (0s. B.) 240 MReşat) oşAa (Vahli) ..:;, İnce beşibirlik altım WCümhuriyet) BS55 (Hamlt; u—ı.;ı?ı,u (Reşati JÖŞ Bin Bir Tehlike İc;îrı_de Geçen Bir Hayat — Zonguldaktan bir 'mreklıırp al- | dık, altında kömür ocaklarını yakmdan görmüş bir zatın imzası, içinde de ehemmiyetli bir dilek silsilesi var. Okuduk ve okutmayı dâ bir vazife bulduk. İşte bu mektubun anlattıkları; * Zonguldakta 60, en ziyade 70 uruştan ibaret cüzi bir yeviniye ile çalışan ameleler.. Sabahleyin beşte kazmaları elinde olarak yüz seksen metro derinliğindeki yere iniyor... Ve çalışıyorlar.. İdarece her ba- | caya üç amele verilmiştir.. Onlar- dan mukannen on araba kömürü yevmiye hasılâtı olarak isterler ve bu bir (randaman) itibar olu- nur. On araba kömür deyip te geçmiyelim... Her arabanın yarım ton istiabı olduğuna göre yevmiye beş ton kömür istihsal etmiye mecbur bir- amele takımı karşı- sındayız demektir ki bu her gün için pek te kolay olmıyan bir iştir. Amele.. akşam üzeri çıkarken bu kömürü vermiye mecburdur. Bazı günler pek güç surette elde edilen bu miktarı doldura- bilmek- için öğle paydoslarında da çalışmak - zaruüreti hasıl - olur, zira (randman) elde edilmedik- çe amelenin yarım ve bazan bü- tün yevmiyesi bile kesilmek teh- likesini gösterir. * Fakat başka bir gün meselâ arazi müsaade ettikçe on araba yerine on dört on beş araba randmanı veren bir olmaz değil, ancak bunun ne bir ikramiyesi.. Ne de yevmiye faz- | dası yoktur.. - Bundan - istifade eden sadece ocak olur. * Bu tehlikeli çalışmıya mukabil ikramsız ve iltifatsız olan bu hayat her an içinde ölümle karşı karşı- yadır. Patlıyan bir (gırizo) herşeyi mahvedebilir.. O civar tamamile çöker bir kısım amele ölür.. Bir aralı olarak — kurtulur.. #ı:l':t I?ıınulınlırın da artık ocak- ta yeri yoktur. Tedavi edildikten sonra da ekseriya ocaktan - iltifat görmez ve “iş yok,, cevabını alır. İşsiz kalan amelelerin ailesi, çoluk Ççocuğu sefil ve perişan kalacak diye düşünen varmı?.. Hatta — ölenlerin - diyetini ocak k mecburiyetinde iken bunu mezzm / Evvelki günkü sayımızda, Ma- arif. Vekâletince erkek ve kız il inin tamamen ni yazmıştık. Dünkü Sabah gazetelerinden birisi neşriyatımızı teyit, diğer ikisi tekzip etmiştir. Tekzip eden- lerin fikrini karıştıran ta şu- dur: Bir sene evvel Maarif Vekâ- leti muallim mekteplerinin tahsil derecesini kâfi görmemiş ve mu- allim mekteplerinin tahsil müdde- tini 5 senden 6 seneye çıkarmıştır. Bu suretle muallim mektepleri mezunlarına lise derecesinde bir tahsil gördürmek imkânı elde edilmiştir. Kalın beşibirlik altın | (Ç gaa Misar Kr.Fo, 1886 16330 i * * w İYİL vi,S0 C) Yaldız. işeretiller bugün muamele görmemilştir. Bu vaziyetle yeni vaziyet ara- sındaki fark (rek barizdir: Maarif Vekâleti şimdi muallim mektep- letini kadrosile, tahsisatile —teş- kilâtile tamamen orladan kaldır- takım da | £ -— TAKVİM | 18 Rebiülevve! bile yapsa yapsa diğer ameleler- den keseceği birkaç günlük yev- miyeyi bir araya getirip kendisi hiç bir santim zarara girmeden yapar, * Bir kaza.. Bir grizo, bir çök- me.. Her zaman için ameley' mes'ul - birakır.. Hiçbir. zaman bundan idare mes'ul olamaz.. Meselâ bir varagel kuyunun üsi! başında bir vinççi vardır. Arz yerde de yolu tamir eden ma- rıuış;ılı amelesi... inççinin aşağıya gönderdiği arabadan kı-.ndilgeı,iııig korumal için kuyu ortasındaki hususi yere giren marangozla amelesi bir aralık araba gelmeden hariçte kalmış olsalar... Derhal ezilecek- lerdir. Bu ise vinççinin mutlaka hapse girmesine.. ve mahkümiye- tine sebebiyet verir... Harekât ve işte intizam bu- lunmayışından iki aile reisinin biri ademe.. biri hapse giderken idare mes'uliyeti üzerinden atmış demektir. » Ramazan ve kurban bayram- ları arasında yalınız on iki tane vefat vardır. İ$ mart 1933 tari- hinde patlıyan grizoda sekiz kişi yaralanmış ve ikisi hastahanede vefat etmiştir. Bu hadiseden bel- ki maden dairesinin haberi var.. Fakat bir İtalyan çavuşunun se- — bebiyet verdiği 24 veya 25 nis san tarihindeki grizo hâdisesine — den maden dairesinin haberdar edildiğini ben henüz işitmedim. Eğer yanılmıyorsam bu hâdisede bir pervanecinin ellerile yüzü yanmış.. Yedi amele yaralanmış- tır. Fakat Salvadori ismini taşı- yan bu amele çavuşu henüz va- zifesindedir. * Amelelerin yatıp kalktığı ku- lübelere gelince: Bunlar badana- sız.. Kirli ve pis yerlerdir.. Sene- de bir defa olsun badana edildi- ği görülmüyormuş... Amelenin içtiği su da pek berbat bir haldedir. Temizce ve daha iyi bir su temini pek kolay iken bu da yapılamamak- tadır. Bu halleri görmek.. Ve bu zavallı amelelere acımamak, şikâ- yetlerine hak vermemek... Müm- kün olmuyar... * - ——7 | Verdiğimiz Habîr çanlışîeğildir Muallim Mektepleri Ta- mamen Lâğvediliyor — Vekâletin Kararı 'T;Vb*lğrEdilmek Üzere maktadır. Buna mukabil liselerin 9, 10 ve İlinci sınıflarında terbiye, ruhiyat ve içtimaiyat dersleri da- ha mufassal okutulacak ve bura- — lardan çıkacaklar muallim - ola- bileceklerdir. Son aldığımız ha- bere göre kız ve erkek muallim mekteplerinin lâğvı hakkındaki karar — bugünlerde — vilâyetlere bildirilmek Üzeredir. SALI Hıze İN TEMMUZ 933 V/ Gün j_l w Arabi Rumi 4382 (23 - Haziran - 134) Voki Vakit (Faanl Vanati | Ezani|Vara'f Güneş | 63514 27 Öğle |336 8 ikindi | 8 37 | 16 19 asşa a |A2 — | 1942 z00 ( 42 639|4 21 9 Yam sabk Ğ