8 Temmuz 1933 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 5

8 Temmuz 1933 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 5
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

19203 07 SON POSTA İşimiz Nelere Kaldı? Aşağıdaki satırları muhtelif Ame- rikan gazetelerinin neşriyatından ikti- bas ettim. Dünya vaziyetini mecazi işaretlerle tasvir eden bu gazeteler içinde çırpındığımız buhranın azamö- bize, bu suretle daha iyi anlat- mış oluyorlar. Bunları siralıyorum: “ Yeni bir muharebeye girmeden evvel, Amerikan vergi mükellefinin böyle bir yüke tahammülü olmadığını Avrupa milletlerinin bilmeleri lüzmlu olur., - Nev-york Times - * Bir Fransız heyet alimi, yeni bir semavi âlem keşfettiği iddiasındadır. Londra konferansında takip - ettiği siyasete müzaheret — etlirmek - için belki Fransa da otada yeni bir müt- tefik bulabilecektir.,, -Jackson News- * * Silâhları tahdit konferansı, tarih- te, bilhassa kendi faaliyet sahasını tahdit etmiş olmakla şöhret alacak- tır. » * New-Orleans Statös - Bütün dünya, doğarken “ Nikbin . damgasını taşıyan hizmet ve fikirlere muhtaçtır. Acaba sinema muharrir- lerine bu nevi senaryolar yazdırılsa da tatbik edilse, dünyayı buhrandan kur- tarmak mümkün olmaz mı? * Görülüyor ki |dünyayı buhrandan kurtarmak için İşimiz biraz da Allaha kaldı, demektir. — Süreyya Bir Müstemlekede İsyan Var! Oran 7 — Birçok yerli halk ellerinde sopalar olduğu halde s0- kaklara dökülmüşler ve mağaza- ları tahrip etmişlerdir. Jandarma- lar birçok kimseleri tevkif etmiş- tir. Fevkalâde tetbirler alınmıştır. Manalı Bir Ziyaret! Londra 7 — Silâhları bırak- ma konferansı reisi M. Henderson bir müddet sonra Avrupa hükü- met merkezlerinden bir çoğunu ziyaret edecektir. M. Henderson Romada M. Musolini ilede görü- şecektir. Fransanın Suriye Komiseri Berut 7 — Fransanın Suriye fevkalâde komiseri M. Ponso Fransaya hareket etmiştir. Eylâl sonlarına doğru dönmesi muhte- meldir. —— —— M. Ruzvelt Diyor Ki: Muvakkat Tedbirler Hiçbir İşe Yara- ! maz, Kati Kararlar Lâzımdır «ondra, 7 — Amerika Cüm- hur Reisi M. Ruzvelt Londra kon- feransına gönderdiği muhtırada, ihtiyaç ve siyasetleri müşterek olmıyan devletler arasında mu- vakkat bir istikrar yapılmasının hiçbir fayda temin etmiyeceğini, bilâkis bu devletlere dahili işlerin- dezorluk çektireceğini bildirmek- tedir. M. Ruzvelt konferansın hakiki gayesinin iktısadi buhranı hafif- letmek ve mümkünse ortadân kaldırmak - olduğunu, kendisinin bu esas üzerinde konferansa da- ima müzaharet edeceğini söyle- mekte ve doların tekrar kıymet- lendirilmesinin Amerikalıların re- refah derecesine bağlı olduğunu da ilâve etmektedir. M. Ruzvelt Üzor İi “Fransa, İtalya ve Belçıkanın paraları düştüğü zaman Amerika hiç sesini çıkarmamış, İngihcrc altın esasından ayrıldığı -zaman bu hâdiseyi de samimiyetle kar- şılamıştı. Bugünkü sıkıntıdan kur- tulmak kâfi değildir. Tekrar sıkın- tıya düşmemek için de şimdiden tedbirler alınmalıdır. Nevyork, 7 —M. Ruzvelt Lon- dradaki Amerika murahhaslarına gönderdiği yeni talimatta fiatlerin yükseltilmesi için bir dünya pro- gramı kabulü hususunda çalışıl- masını bildirmiştir. Son Vaziyet Nedir ? Londra, 7 — Altın esasını terketmiş — olan — iskandiyavya devletleri bir aralık könferansın geri bırakılması lehinde gözükü- yorlardı. Fakat bu husustaki mü- zakereler ilerledikçe konferansın akamete uğramaması lâzım geldi- ği düşüncesi hâkim olmaya başla- mıştır. Bu hususta neşredilen resmi tebliğde deniliyor ki: “ Konferans divanı, konferansın mesaisine ge- niş nisbette devam — etmesine karar vermiştir. Altın — esasını Alman - Avusturya - İhtilâtı Hitlercilerin Avusturyada yaptıkları son harekâttan #onra Viyanada ir kıt'a Avusturya topçusunun bir VAİmâvn—;r_âda Komünistlik Mücadelesi Yine Başladı Birçok Kimseler Tevkif Edildi Berlin, 7 — Zabıta komünist- lerin tahrikâtta bulunduklarına dair bazı deliller ele geçirmiştir. Gerek Almanya dahilinde, gerekse hariçte, Alanyada tethiş hareket- leri yapıldığına dair yalan haber- ler neşreden komünist fırkasının reislerinden beşi tevkif edilmiştir. Berlin, 7 — Prusya hükümeti dahilinde mekteplerde komünist fırkasına mensup talebe bulunma- ması hakkında tedabir ve mukar- rerat ittihaz edilmiştir. Prusya henüz terketmemiş olan memle- ketler ise para işlerine ait mü- zakerelere iştirak etmenin ken- dileri için mümkün olmadığını bildirmişlerdir.., Fransızlara Gelince... Londra, 7 — Fransız murah- hası M. Boönne para işleri komite- sinde demiştir ki: “ Bir para mü- tarekesi yapılmadığı taktirde ka- Dünkülerin Romanı v Burhan Cahit Evveli günakü ve dünkü Kısımların Hulâsaları: (Meşrutiyetin ilk seneleri, Kabi: he buhranları, — oazir — iatifaları biribirini takip ediyor. Nazır Hal- açyan Efendi de çekilmiştir. Genç H" Sözete muhbiri olan Ahmet recı: EL havadis almak için Na- gA Nezaretine gidiyor, Talât Paşa * çok samimi bir mülâkat yapı- Yor. Genç muhbir Babiâlinin meş- hur mılhınirien'lc, maruf hükümet adamlarile sıkı fiki olmaktan mü- :vulhı bir mesti içindedir. B Sralik güzete aahibinin sesi isitiliyor. İ Bi Ablaşıldı kabine meselesi - yok. | huj:;l_k_ılıîy_ı 'Ona göre yazalım. S z SI gişiriniz. Yarın da meclise ı'u'mîu',ı. s:daı-bıı.. Zabitlar — eksik Muharrirlerin çalıştıkları arkadaşlar arasında dereden den sohbetler oluyur. / odada Edebi Roman Ahmet Reşit ilâve ediyor: — Şimdi hürriyet var, hep kardeşiz dedik amma daha — hürriyetin ilk gününde Araplar, Arnavutlar hususi eemiyetler açtılar, içerde kumpas kuruyorlar... Vatandaş diye el azat- tıklarımız boğuazımıza sarı en hâülâ bu ittihadı adasır politikasına de vam etmekte ne mana var bilmem?) Karnik Efendi gözlüğünü sildi. İngilizçe gazeteleri evde okumak üzere paket yapıyordu: — Bu iş medeniyet işidir, dedi. Türkler devlet idare etmiş- ler amma idare ettikleri millet- lerden geri kalmışlar. Mademki meşrutiyet vardır. Her millet memleketin siyasetine karışacaktır. Ahmet Reşit kıp kırmızı oldu: — Siyasete karışmak - gizli komitecilik etmekle olmaz efendi, diye bağırdı. Türk topraklarında yaşayan vatandaşlar hangi mil- letten olurlarsa olsunlar siyasi işlere karışmak - isterlerse ancak - bir Türk gibi. düşünerek bir Türk gibi hissederek — kanşa - bilir- ler, Gözleri akropolun tepesine dikilen bir Rum, başında komi- tecilik yelleri esen bir Ermeni, gözlerinde hâlâ aşiret çapulculu- ğu tüten bir Arap ve nihayet karısının adını soran nüfus me- murunu bir kurşunla yere seren cahil Arnavut için devlet kapı- sında iş yoktur. Kamik Efendi mıştı: — Azizim, dedi. Bütün bunlar hep sizin kabahatinizdir. Toprak zaptetmek kolay amma idare et- mek güçtür.. her millet kendi ha- vasında gidiyor, diye hiç kızma- yın. Onlar sizden ümit kestikleri için başlarının çaresine bakıyorlar ayağa kalk- Ahmet Reşitin dudaklarında acı bir tebessüm belirdi; — Şimdi biraz samimi oldun Karnik Efendi, dedi. Kabahat bizim, ve biz hâlâ bu kabahati ahmakça yapmakta devam - edi- yoruz. Hâlâ “Osmanlılık,, denilen ve siyasi teşekküller arasında hiç kıymeti olmıyan vahimeye saplanıp | kalıyoruz. Hâlâ meclisi meb'usana Türkçe bilmez çöl araplarını so- kup ellerine, kafalarma devleti da- resi veriyoruz. ve nihayet hâlâ * Hallaçyan ,, Efendi nazırlıktan ». ! ı —T A e— — Maarif nazırı, komünist fırkasına mensup bulunan talebelerin darül- fünunlardan ve yüksek mektep- lerden çıkarılmalarını emretmiştir. Bu emir derhal infaz edilecektir. Altona, 7 — Zabıta, komünist fırkasının yeni bir gizli teşkilât vücude getirmiş olduğunu mey- dana çıkırm.ı;lıı. Yapılan tahki- kat neticesinde yetmiş kişi tevkif edilmiştir. Bu gizli teşkilât bütün Şlezvig vilâyetine şamil bulun- maktadır. zançlı bir netice elde edilmesi çok şüphelidir. Çünkü arap spe- külâsyonlarının. önüne geçmek için böyle bir mütareke mutlaka lâzımdır. ,.! M. Hul Ne Yapıyor? Londra, 7 — Amerika hari- ciye nazırı M. Hul artık durgun ve düşünceli değildir. Keyifli olduğu anlaşılıyor. istifa etti, diye telâş ediyoruz, evet kabahat bizim! Kamrmik Efendi uzayacağını anladı. koltuğuna — aldı, selâmladı, çıktı. Tahrir müdürü gülüyordu: — Yahu amma ateş kesildin. Ne müthiş fikirlerin var. Ahmet Reşit hâlâ bulmamıştı. — Bizim halimiz muamma, dedi. Biz neyiz anlayamadık ki | Muharebeyi yapan Türk askeri, devletin adı Türk devleti. Sonra Çeşit çeşit milletler de içimizde ayrı ayrı varlıklar. Hükümetin adı. Osmanlı hükümeti. Bu ne karışık iş! — Senin hukuku esasiye ho- can ne diyor bu işel — Ne diyecek birader, o da Arap. O da Elmüntediyüledebi azasından. Gülüştüler. K Almanca mütercimi Mehmet Emin yazdığı birkaç dünya hava- disini tahrir müdürünün önüne koydu : — Hükümet Avrupaya kırk talebe gönderecekmiş, dedi. Pa- riste, Berlinde tahsil ettirecekmiş, Ahmet Reşit atıldı: münakaşanın Gazetelerini Arkadaşlarını sükünet Gönül İşleri 18 Yaşındayım 5 Senedir Seviyorum Vaktile —analarımızın 13, 16 yaşında evlendiklerini söyledikleri zaman gülerdik. Fakat okuyan- larımdan — aldığım — mektuplar Şarkta çocukluk devrinin çabuk geçtiğini, 13 yaşında çocukların seviştiklerinini ve evlenmek arzı- suna düştüklerini gösteriyor. İşte size bir misal daha: Bur- « hanettin Ahmet isminde bir genç 18 yaşındadır, fakat beş seneden beri âşıktır, hem de ne aşk! Ken- rivayetine bakılırsa sevgilisi ndisine — iltifat etmediği — için hayata küsmüştür. ölümü bile göze almıştır. Fakat kabahât kendisindedir. O kadar -çoktur ki daha sevgilisini idare etmekten âcizdir. Sevdasıni önüne gelene söyler. Kızı rencide eder. Sonra da aksi mukabele görünce renci- de olur. Bu zavallı çocuklara acıyorum. Çocukluk aşkını ciddi bir şey zannediyor, bu uğurda hayatla- rından bile bıkıyorlar. Halbuki bu yaşta ciddi aşk olabilir mi? Buna geçii hırs derler. Yaşla kendili sönüp gider. Hatta kalbte iz bile ırakmaz. Hem senin kulağına söyliye- başkalarile yimmi — oğlum, kız değil seninle meşguldur. Senin başkasını sevdiğinden bahsetmesi senin tarafından şiddetle sevil- mek istediğine delâlet eder. O, senden daha zeki olmalı ki işi daha iyi lidare ediyor, nevmit olmıya İüzum yok. Ne bu aşkın vam edeceğine inan, ne de sevilmediğine! n HANIMTEYZE Sulh Meselesi Sağlamlaşmış! Londra, 7 — Hariciye Nazırı Sir Con Simon Avam kamara- sında beyanatta bulunarak M. Musolininin teşebbüsü ile yapılan dört devlet misakının sulhu sağ- lama bağlamak hususunda mühim bir merhale olduğunu söylemiştir. —e aa ea — Fena değil. Bir yolunu bulsak ta gitsek. — Gönderilecek — talebeden onu Türk, onu Ermeni, onu Rum, onu Arap olacakmış. Ahmet Reşit gene alevlendi: — Yahu, hâlâ öğrenemediler deye haykırdı. Bunlar Avrupa: bizim paramızla gezecekler, öğ- renecekler. Sonra kendi cemaat- leri için çalışacaklar. Tahrir müdürü işi alaya döktü: - — Hayd. efendiler, daha üç sütun yazı isterim. Lâfı bırakın da kaleme sarılın bakalım. Emin Bey sen gazeteleri şöyle bir ka- rıştır, Ahmet Reşit, evlâdım, sen de şu imtihanlara ait bir havadis yaz, daha saray, babıâli muhbir- leri de gelmediler. Başlar yine masanın üzerine eğildi. Odaya mürekkep kokulu bir sükünet yayıldı, * Ahmet Reşit gece yarısına doğru Şehzadebaşındaki — evine döndü. Onlar üç-arkadaş daha mek- tepte iken edebiyata, gazeteciliğe sarılmışlardı. Cemil Hakkı, Meh- met Rıfkı, AM(RU!&-

Bu sayıdan diğer sayfalar: