Düveli Muazzama Sistemine Doğru Cemiyeti Akvamı nüfuzlarına alet etmek — istiyerek bugünkü — hakir menzileye sokan büyük devletler, nihayet emellerine eriyorlır : Avrupa, beynelmilel sahada, büyük harpten #evvelki vaziyetine dönüyor. Bütün meselalerde, bundan böyle, büyük addolunan dev'etlerin, yani İngiltere, Fransa, İtalya ve Almanyanın reyleri bâkim olacak. Bu devletler, hakikatte, Üç zümreye ayrılırı. Almanya ve İtalya bir tarafta, Fransa diğer ta- rafıa, İngltere, ihtişamlı İnfirat vazi- yet'ni muhafaza edecek ve hâdisatın bir nevi mazım — olacak. Hangi tarafın noktai nazarına ilühak eder- *ve o tarafa kaz>ndıracak, 1914 ten evvel “Düveli Munsza- Ma,,, “Düveli Fahime, tabirlerlle anılan bu devletlerin, mukadderat'a- tanı kendileri tayia alın — milletler — Üzerinde — kura- sakları hâkimiyet, elbette — ki fahammül edl'ir ber yük o'miyacak- tır. Fransaya bağlı bulunan küçük Wilâf bu vaziyeti kabul etmiyeceği gibl ufak, büyük diğer Avrupa mik letl.ri da, bir nevl #sürü we çoban waziyeli ihdas edea bu emrivakil hoş görmiyecekler. Roma mülâkatının ortaya çıkar- dığn bu Fikre Fransa bükü dedi. Fakat, belki, o da yi lecek. Ve dünya, büyük cevlet'erin kat'i tahakkümü altına girecekt'r. Şa bal gös'eriyor k Cemiyatl Akvam son günler.ni yaşıyor ve onun cesedi Üzerine ayak basan Av- rupa emperyalizmi, kazançlı — günle- vin gelmes'ni bekl yerek sevlaç için- da yüzüyor. — Silrevya Amerikada Musevilerin Bir Nümayişi New-York, 24 — On bin kar dar Yahudi belediye dairesine iderek Almanyadaki Yahudilere arşı yapılan bücumları protesto eden bir vesikayı belediye reisine vermişlerdir. Bir çoğu İngiliz uniforması giymiş olan bu yahudiler, Alınan e$ ibtiyari boykot yapılması teklifini de ileri sürmüşlerdir. İngilterede Bir Ölüm Londra, 24 — Muhalif amele fırkası Hideri M. Lansbury'nin karısı ölmüştür. etmek hakkını | Hitler l B el Diktatör Oldu Rayştag Meclisi, Hitler Kabinesine Tam Ve Mutlak Salâhiyet Verdi Berlin, 24 — Rayştag meclisi 49 muhalif reye karşı 441 rey ile hükümete tam salâhiyet vermiştir. Bu kararın verilmesini müteakip meclisin önünde bulunan çok ka- Tabalık bir halk kitlesi büyük te- zahürat yapmış, karar heyecanla alkışlanmıştır. Başvekil M. Hitler, balkona çıkarak söylediği kısa bir nutukta birinci merbaleye varılmış olduğu- nu bildirmiş, ikinci dileğin gerçek- leştirilmesi için milletin sadakat ve vefakârlık göstermesini iste- miştir. M. Hitler, bu ikinci dileğin Alman milletine eski hürriyetini, büyüklüğünü ve şerefini yeniden kazandırmak olduğunu da kaydet- miştir. Hükümete tam salâhiyet ve mezuniyet verilmesi hakkındaki kanun, Diktatörlük idaresine ka- nuna uygun bir şekil vermiştir. Merkez fırkası ve Bavyera halk- çları da bu kanundan yana rey vermek suretile bu Diktatörlüğe muvafakat etmiş oluyorlar. Üç Şey Lâzimi Berlin, 23 — M. Hitler Rayş- tagda söylediği bir nutukda Al- man etinin harp istediği hake kındaki haberleri şiddetle tekzip etmiş, tekmil dünya milletleri ile sulh Jfiçinde yuşamak arzusunda olduğunu ileri sürmüştür.. Hitler dünyayı kavuran iktısadi buhran için Üç çare göstermiştir: | - Gaye ri mahdut diktatörlük, 2 - Feynel- milel itimadın tekrar tesisi için büyük devletler tarafından sulhun kefalet altına alınması, 3 - Harp ve tamirat — borçlarının ilçasi, Hitler bilhassa Alman - Avusturya ittihadımın — lüözumundan bahset- miştir. Belçika Bütçesinde Açık Brüksel, 24 — Bütçenin 700 Milyonluk bir açk göstereceğine ibtimal veriliyor. Hükümet Tasar-« ruf yaparak — ve suiistimallerin önüne geçerek bütçeyi düzelte- cektir. Almanya Başvekili Hitler, zamanın büyük batiplerinden biridir. Sibirkâr hitabeti sayesinde halzı kendisine esir etmiştir. Son günlerde verdiği nutukları dan biriade alınmış güzel bir rermt. Fransada Sosyalistler Kabine İle Anlaştılar Paris, 24 — Meb'usan me>- lisindeki sosyalist grupu namma Başvekil M. Daladye'yi bir heyet ziyaret etmiş, muhtelif meseleler görüşülmüş ve kısımen mutabakat hasıl olmuştur. Sosyalist grupu ile hükümet bütçenin müzakero ve kabulü için bir anlaşma temin etmişlerdir. - Sosyalist grüpu — azasından birçoğu bütçenin kabulü işinde kolaylık göstermeği istemektedir. Sosyalist grupu, ananeleri hilâfına olarak, bütçenin heyeti umumi- yesini bile kabul temayülünü göstermektedir. Malt muvazene kanonunun kabulü işinin de bi- yük zorluklarla karşılaşmıyacağı zannedilmektedir. Susyalist liderlerinden biri sosyalist grupunun ileri sürdüğü mukabil projeleri bir tarafa bırak- mış, grupun bükümetle bir arada çalışmasını daha ziyade kuvvet- lendirmek için bu projelerde da- yandığı — sosyalistlik esaslarında ısrar göstermemeğe hazır gibi göründüğünü söylemiştir. İspanyada Yapılamıyan Bir Nümayiş Barselon, 24 — Sendikalist cümhuriyetçiler birtakım İtalyan Faşist gençlerinin yapmak iste« dikleri bir nümayişe mani olmuş- lardır, (Altı Kız 1Babasının Endişesi “ Altı kızım var. Bunlardan ikisini evlendirdim. Fakat mesut olmadılar. Diğerlerini de evlendir- mekten korkuyorum. Bu yüzden muztaribim. Ne yapayim? L. M Bu zamanda kız evlendirmek kolay şey değil, Bilhassa bir im sanın altı kızı olursa, 6 babanın astırabını tahmin — edebilirsiniz. Hem bir baba evlâdını. bedbaht görmek istemez. Evlenen iki kız neden bedbaht olmuşlar? Bir baba için ilk yapr lacak şey, bu iki evlenmede mev- cut kusurları arayıp bulmak, ve onların tekerrüründen kaç'nmak-e tır. Her evlenme mutlaka bedbah- H ile neticelenmez. Ya, damat bakkında İyi tabkikat yapılma« mıştır, ya talip reddedilmek is- tenmemiştir. Her halde işde bir ihmal olsa gerektir. Sonra ben olsam kızlarım biraz serbest bırakırım. Mademki siz evlendirince bedbaht oldular, bırakınız biraz da onlar evlenmek imkânını kındîle'r.l hazırlasınlar. * 23-3-933 tarihli nüshanızda bayatta kimsesi olmuyan ve as- kerliği yaklaştığı için karısını ne yapacağını düşünen gencin derdi ile adar oldum. Refikasının tahsili vo musikisi varsa ve taşra hayatına razı ise evim açıktır, buyursun, Hem tahsile, hem mu- sikiye ihliyacı olan çocuklarım vardır. Ayrıca on beş lira temin edebilirim, Söğüt Avukat Mustafa Rahıni! * Karaığıçta Kâmüran Beyet Kız sizi hâlâ seviyor. Fakat ailesine karşı yaziyeli kurtarınıya çalışyor. Bu kadarcık ta zekâ eserl göstermesin mi? * Ayvalık'ta Bilhaun Beye: Ayrılma davası açınız. Mahke- me kadını yanınıza getirmiye mecbur edemezse — ayrılımanıza hükmeder! HANINTEYZE — —mr —— GD TEFRİKA — İHTİYAT ZABİTİ ROMAN GA Muharriri Bürhan Cahit EEEE Ben kendi ufak cephemi an- gak İki takımla tutuyorum. Ta:- kımlar nöbetle siperlere giriyor- lar. İki takım daima kararçâhta kalıyor. Maamafih öteki bölükler tamamile birinci hatta, Cephe yerinde, Fakat İngilir- ler çok geride. Aramızda hemen hemen bazı yerlerde on kilometre uçıklık var. Bizim — müdafan — hattımızın merkezini Mantartepe teşkil edi- yor. Mantartepenin sağ ve sol letikametlerinde siperler var. İstihkâm — kıt'as — muntazam çalışıyor. K ş burada belli olmuyor. Mart ayındayız, 91T yılının üçüncü ayı. İstanbulda artık bahar alâ- metleri başlamıştır. Burada ne kış var ne bahar. Çok şükür ki — bugünlerde harp te yok. Bu müthiş sicakta muharebe etmak kolay değil. Yüzbaşım: N27 — MEREEEEEENN — Burada muharebe gündüz olmaz. Dedi. — Gece mi? dedim. — Tabil, tenvir fişeklerini “yakar, gündüzden keşfi yapar, serinde taarruza geçersin. İhtiyaçlar neler yaptırıyor. Yüzbaşı Sadi B. buna Çanak- kalede —bazan iki tarafın da içecek suyu kalmadığı zaman işarelleşip ateş kestiklerini söy- ledi, Hatta siperden sipere taze su ikram edildiği bile olurmuş, İnsan gariptir. Serinlesin diye taze su verir. Peşinden ölsün di- ye kızgin kurşun gönderir. Gazze tamamile beyaz arap- larla dolu. Etrafı bahçelik güzel bir yer. Cenup kısmında Gazze vadsi denilen engin sahra başlbyor ki bunun oa, ön beş kilometre ile- | risinde İngilizlerin ileri karakol- | lart var. Karargâhta her akşam İngi- Kaymakam Tiller memnun: — İşi bir mukabele yapa- cağ z! - Diyor. Karargâh yaveri mülâzim Su- ata İngilir kuvvetleri hakkında haber sordum. — Keşif raporlarına bakılırsa kuvvetii süvari kataları var. Dedi. Daha pek Muharebe - tecrü- bem yok amma böyle açık bir sahada süvari kuvvetinin tesirli bir iş göreceğine pek aklım yatmıyor. Bütün kürargâhta adeta se- vdaç var. İngiliz taa-ruzu bayram günü gibi Gekleniyor. Cephede — silâh — arkadaşlığı gerideki gibi değil, Burada her- kes hısm, akraba şibi, Hata efrat ile zabitan arasın da bile sıkı bir dostluk var. Başçavuşum Beykozlu Hüsnü ile her sabah şafkal şıyorurz. O B Şöziçi idman yurdunda sağ açık oyniyormuş. Ben Fenerbahçeliyim, Ona bir sabah! — Şuradan bir futbol takımı yapabilir misin Hüsnü. Dedim. Mahmuzlarını şıkırdattı: -— lizlerin bazırlığından bahsedi iyor. || — Emredersiniz Beyim. — Hevesli var mı? — On bir kişilik takım çıkar beyim. — " — Sen yine sağaçık mı ola- caksın ? — Hep — sağaçık beyim. — O halde bizim Kemal Beye söyleyelim. 79 uncu alaydan da bir takım hazırlasın. — İslihkâm bölüğü bugün'erde zaten bavyar kesiyor. Şurada siperlerin arka- sında bir meydan yaparız, — Olür beyim.. Fakat.. — Ne var? X. 79 'dncu yoktur. beyim| Neden? — Onların çoğu Arap. Ha elar zilli maşa ile kıvırmaktan başka şey bilmiyorlar. — Peki o halde bizim alayın öteki taburlarına başvuralım, — İstihkâm, mitralyoz kaıt'a- larında küçük zabitler var, Onlar futbol biliyorlar, — O halde ben alay kuman- danı ile görüşeyim. Hüsnü bu işe pek sevindi, Mubharebe yokken hem efrada oynadım alaydan — hayır | idman olur, hem iyi vakit geçer. Hatta aklıma başka geldi. şeyler de Yüzbaşı Çanakkalede bazan ateş kkesip siperden sipere su ikram edildiğini söylüyordu. İngilizler — #porcu — millettir. Londralı hassa alaylarının karşır mıza geldiği de söyleniyor. Bizim takım iyi bir netice alırsa İng> lizlere bir maç tel etmek te fona oluriyacak! Akşam tabldotta bunu arka- daşlara söyledim. — Heriflerle bugün yarın sün- gü maçı yapacağız yahu alay mı ediyorsun! dediler. Haber âğızdan ağıza (Tiller) e kadar çitti. Almanın kırmızı yüzü katmar. leşti. Güldü. Ben bunda gülüşecek veyahut kızlacak bir şey görmiyordum. Burada silâh başında bekleşip duruyoruz. Ateş başladığı zaman hazırız. Fakat ortada bir şey yökken neden futbol oynamıyar bm. İngilizlere böyle bir teklif yapılsa herhalde hoşlarına gider, Teklife makul bir ret cevabı veren olmadı. Yüzbaşım benim fikirlerime zaten itraz etmemeği kendine meslek yapmıştı. Çünkü manasız şey söylemiyordum. O razı olduk- dan, (Tiller) de sesi çıkarmadık- tan sonra kim ne karışır. ( Arkası var )