11 Mart 1933 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 9

11 Mart 1933 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 9
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

SON POSTA İTTİHAT ve TERAKKİ — Her hakkı mahfuzdur. — ':I_;f"r_i_l; No. 89 Nasıl doğdu?.. Nasıl Yaşadı?.. Nasıl Öldü?.. Canbolat Bey Nâzım Beyi Odaya İndirdi Bir Silâh Patladı Bu silâhı atan Mustafa Necip Beydi... Tertip edilen plân muci- bince Canbolat Bey tarafından Nâzım Bey sokak hizasındaki odaya getirilmiş bu esnada pen- cerenin dış tarafında bekliyen Mustafa Necip Bey tarafından da Nâzım Beyin Üzerine ateş edi- mişti. Necip B., Nâzım Beyin yere yuvarlandığını görür görmez, derhal firar etti. Bu firarı tesbil etmek için sokak başlarında bek- liyen diğer fedal zabitler, oradaki İşleri biter bitmez süratle Beyaz- kule bahçesine' gittiler. Sabırsız- hkla neticeyi bekiiyeniere: — Nâzım Bey, vuruldu.. Vur ran da kaçtı. , Dediler... — Fakat, Canbolat B. ne olmuştu?.. Oda iİçinde ce- reyan eden vak'anın 1tafsi âtını almak için, daha sabırsız! kla onu bekliyorlardı. Bu a:rada, (Ka- nun) lar oradan oraya koşuyor, doktor — aryorlardı. Bunlardan birini durdurdular, ve sordular. Kanun, safvetle cevap verdi: — Kumandan Beyle Canbolat B. odada konuşurlarken, Bulgar komitecileri, Üzerlerine kurşun sıkmışlar.. İkisini de yarslamışlar. — Ölmemişler ya?... — Hayır.. İkisi de bacakla- mndan yaralı,.. Kanunun, bir müjde gibi söy- Tediği son söz, o suali soranlara bir. yıldırım gibi tesir etmişti. Evvelâ, Nâzım Bey zararsız bir yerinden, vurulmuştu. Şu hale bazaran ya yine İscanbula çide- bilir veyahut ta cemiyet hakkın- da buradan da ifşaatta bulunur- du. Sonra da, Canbolat Bey, nasl olup ta vuruluyordu?.. Hal buki mesele gayet basitti, Zaten bütün gününü heyecau içinde geçiren Mustafa Necip Beyin Asabı tamamen sars İrsişti.. Ak- şamın alaca karanlığında — oda« tiın içinde bulunan ve bir gölge gibi görüneu Nâzun Beye ateş ederken eli fazlaca titremiş, pamlının ucu aşağıya çevrilmiş, yüksekten gelen kurşun Nâzım Beyi —bacağından — yaralıyarak sekmiş, Canbolat Beyia de aya- ğına isabet etmiş.. Bu muvaffakiyetsizlik, mer- keri umuminin Üzerinde faena bir tesir husu'e getirmişti. Ancık, biraz memnuniyeti mucip olan bir şey varsa o da, Nâzım Bey kendisinin Bulgarlar tarafından vurulduğuna bükmediyor, cemi- yetin bu kadar — mütecasirane hareket — edeceğini — zannetmi- yordu. Nâzım Beyin ( bir şahsı meç- bul) tarafından vurulduğu baberi İstanbula akseder etmez, büyük bir dikkat ve itina ile İstanbula nakledilnesi, Abdülhamit tara- fından irade edildi. Nâzım Bey, Ük trenle İstanbula gönderildi. y 324 senesi mayısının 20 uncu günü Selânikte bu bâdise vukua gelirken, Manastır te'grafhane- sinden de Mabeyin başkitabetine l ga telgraf çekilmiştir - (Gayet mühim ve mahrem maruzatimız — olduğundan serian İstanbula ce'bimiz müsterhamdır.) Alay Mof üsü Miralsy Mustafa Narmi Telgrafa derhal cevap geldi. Bu iki zat ilk vasıta ile İstanbula istenildi. İkisi de İstanbula gider- lerken meserret içindelerdi. Çün- kü bu miralay beyle bu alay müftüsü efendi, bir saman mü- bayaasında — ihtilâs ile ittiham edildikleri için, ikide birde Selâ- niğe celbedilerek sorguya çeki- liyorlar, bu mülevves işten bir törlü yakaların: kurtaramıyorlardı. Buna bir çare arayıp dururlarken cemiyetin Manaslır'da bulunan elercanlarından Vehip Beyle Salâ- baitlin Bey, bu iki zatı da çemi- yete 4imak istemişler; hatta boş bulunarak bazı sırları da — ifşa etmişlerdi. Bunu bir nimet telâkki eden bu iki zat, derhal başbaşa wermişler: — Gübp, bugündür. Eğer biz bunu şerkelliye arzedersek, hem Başımızdaki belâdan sıyrılır, hem rütbe ve nişanlara gark oluruz. Demiş'er ve derhal o telçrafı da çekmişlerdi. Nazmi Beyle Mustafa Efendi, aldanmadılar. Yıldız sarayına gi- dip te, bildiklerini söyledikleri xa- man, derhal bolca ihsan ile birer nişan aldlar, Manaslıra avdet ederek yıldız hesabına etrafı te- cessüse başladılar. Abdülhamit, gerek yaralı ola- rak İstanbula aldrılan Nâzm Beyden ve çerek bu ikl (sadık bende) den aldığı malâümat Üze- rine arlık cemiyetin maksadını ve bu maksada önayak olanları kıt- men Öğrenmişti. Bu husustakl malâmatı tamik için ferik İsmail Mahir - Paşanın riyaseti altında liva Yusuf va Recep Paşalardan mürekkep bir heyet teşkil etti. Selâniğe göndermiye karar verdi, * İstanbulda, Paşalardan — mü- rekkep olan tahkik heyeti, Selâ- niğe harekete hazırlanırken İş- kodrada da mühim bir hâdise zuhur etmişti... (Arkamı var) Çok Mühim Bir Fen Tecrübesi Yapılıyor ( Baçtarafı 1 inci sayfada ) tahlli süretile nesebin sabit olar ceğimi fen kabul etmiştir. Avru- pa tıbbiadli müesseseleri çoktanbe- ri bu şekilde kan tahlili suretile çocukların nesillerini tayin etmek- tedir. Bu hususta fikrini öğrenmek istiyen bir mubarririmize Adliye doktoru Hikmet Bey şunları söy- lemiştir: “— Nesep davalarında çocu- ğün, iddia clunan babaya ait o duğunu tayin etmek için bir nevi serom latbiki usulâ mevcuttur. Bu serom burada haz rlanamıyor, Avrapadan gelirliliyor.Çocuğun ve babası olduğu iddia edilen ada- | mın kanları alınır. Kanlar esasen gruplara — ayr.İdığı " için çocuğun kanının gösterdiği grupla ba- basının kanının - gösterdiği grop aynı olursa çocuğun o babaya ait olduğu kat'iyetle değil, fakat kuvvetli bir ihtimal olarak söyle- nebilir. Fakat çocuk ile babalığı iddia edilen adamın kan grup- larında mütabakat ve müşabehet bulunmazsa o çocuğun iddia olu- nan babaya Git olmadığı kat'l olarak söylenir ve iddia edilir.., Mesele her halde Adliyemizde yeni vuku bulduğu için çok me- raklıdır. Bakalım netice ne gös- terecek ? Şehrimizdeki Kıbrıs'lı Gençler Cemiyet Kurdu İçtimada bulunan gençlerden bir grap Darülfünun ve yüksek mek- “teplere devam eden K brıslı genç- ler dün Halkevinde toplanmışlar, kendi — aralarında bir cemiyet teşkili için görüşmüşlerdir. Mü- zakere hararetli olmuş ve netlce- de cemiyetin gayesi hakkında müşterek bir karar verilmiş ve hazırlanacak — nizamnamenin on beş gün sonra yapılacak başka bir. toplantıda görüşülmesi ta- karrür etimiştir. Darüllfünun ve yüksek mekteplere elyevm 65 Kıbrislı zenç devam etmektedir. İrgiltere — Fükümetil tarafından 039 Gz.na bediye edilen eserin taratmmay CANAKKALE —i Yazan: Ceneral Oglander İngiliz Kuvvetleri Tekrar Harekete Geçti Solda Cbocolate tepesinin şimalinde Lord Longford'un kur mandas ndaki 2 inci liva Scimitar tepesine gitmek Üzere İlerliyor- du. Sağda Jeneral Taylor'un kumandasındaki 2 inci Jliva ile LDinel liva, 88 mcı İiva mev- zilerini geçerek 112 — rakumlı tepeyi rzaptetmek üzere Yeşiltepe sırtlarına doğru İlerilemekte idi. 3 üncü liva bu harekâtı himaye ediyor ve 5 inci liva da ihtiyatta bulunuyordu" Saat 6 da 2 inci liva, 87 incl livanın sol cenabındaki eski İngi- liz mevzilerine vasıl oldu ve Sci- mitar tepesine yeni taarruz baş- ladı. Havanın hafif sisli olmasın- dan istifade eden İngilizler bir müddet tepeyi tırmanmıya baş- ladılar. Fakat yarı yolda Türkle- rin ezici ateşila karşılaştılar. Da- ha ileri gitinek kabil olmadı ve gayet büyük fedakârlıklar saye- sinda burada tutunmıya muvaffak olabildiler, Solda ise, bizzat Lerd Long- ford'ua kumandası altındaki efrat sırtların şimal ve merkez yamaç- larını xaptetmiye teşebbüls et- mekte idi. Burada Türklerin ateşi o kadar müecssir olmadığı İçin İngilizler o gün Ikinci defa olar rak zaptetmiye muvaffak oldular. Fakat bu muvaffakıyet uzun sür- medi. Derhal Türklerin yan ateşi ile bu kıtaat geri püskürtüldü, hatta daha ileriye gitmiş olan bir müfreze Türkler” taraf.'ndan esir edildi. Lord Longford İle tabur. kur mandanı büsbütün ortadan kay- boldu ve kendilerinden bir daha haber alınamadı. Karanlık — bastıktan — sonra Türklerin ateşl hafifledi ve xabit- ler efradı toplayıp sırtların garp yamaçlarında yeni bir hat kazmı- ya teşebbüs ettiler. Fakat karan- lıkta ve kargaşalık arasında bunu yapmak kabil değildi. Bir müd- det sonra sol cenahtan ansızın “geriyel, diye bağırınca şaşkın- hk büsbütün arttı va zaten yor- gun olan efrat bu nereden gel- diği anlaşılamıyan emir Üüzerine alelâcale ve gayri muntazam bir surelte geriye Tricat ettiler ve daha aşağılarda toplanabildiler. 86 incı livanın cepbesinde va- ziyet gittikçe feci bir hal ah mıştı. Karanlıkta biribirini bula- mıyan ve dağılan efradı topla» mak kabil değildi. Bu tehlike karşısında kumancanları derhal Yeşillepenin gerilerine çekilmek için emir verdi. 112 rakımlı tepeyi zaptedecek >olan 4 Bacü ve 1 inci livalar hiç bir şey yapamamışlardı. Her iki livanın kumandanları da kendi- lerinden ne beklendiğini bilm- yorlardı. Binaenaleyh — livaların kısmı azamı yeni bir emre inti- zaren Yeşiltepenin cenubunda konaklamakta Idi. Fakat bun- lardan bazı perakende kuvvetler fundalıkların arasında yollarını tepenin yamaçlarındaki kıtaata iltihak edebilmiş diğer kısımları da Hetman çayırı civarında Türkler tarafından illâf edilmişti. Akşam saat dokuzda bu taar- rouzun da tamamile akım kaldığı anlaşldı. 60 Rakımlı Teps Muharebeleri 21 ağustosta Anzac cephesim de girişilen harekât her ne kdar 9Yuncu kolorduya yardım etmek mahiyetinde idise de, ayni za- manda kendine göre de bazı mühim ve sevkalcişi hedefleri vardı, Jeneral Birdwood'un mak- sâdı sol cenahile Susakkuyu movkil ve 60 rakımlı tepeyi zaptetmekti, Bu suretle ölde edilecek yeni bir hattın Azmak- deredeki iki kolordunun irtibat noktasını takviye edeceği gibi, Anzac'dan Suvla'ya giden yolu himaye edecek ve her iki Anar farta köyünü de meydana çıka- racaktı. 60 rakımlı tepenin tayyareden alınmış fotoğrafı yoktu ve tepe» nin yamaçları okadar fundalıklı idi ki İngiliz mevzilerinden bur rada bulunan Türk siperlerinin mevkiini tayin etmek kabil değil idi, Maamafik Türk siperlerinin ancak tepede ve bir daireden Ibaret olduğu ve bunun xzaptile bütün topenin ele geçirileceği zannolunuyordu. Halbuki bu tahmin hiç te doğru değildi. Gerçi Türk sipers leri dairev! bir şekilde idi. Fakat bunlar tepede değil, tepenin ön yamacında idi ve Azmak deresim den de arkadaki siperlerle Irti- batı wardı. Binaenaleyh şimal tarafı görebilmek için yalnız bu siperleri değil, fakat aynı zaman- da münakale siperlerinin de ce- nup kısmını zaptetmek lâzımdı. Maalesef bu hakikat çok geç anlaşıldı. Mütemadi muharebe- lerden ve 2500 telefat verildikten sonra G0 rakımlı tepe zaptedildi ve tayin edilen bedeflerin kısmı azamı istihsal edildi. Fakat bu meyanda Türkler münakale - perlerini büsbütün — müstahkem bir mevki hâline koydular ve buradan bir daha çıkmadılar. İngilizler de bir türlü tepenin şimal tarafındaki araziyi göre- mediler. Avustralya ve Yeni Ze- landalıların Gelibolu'da giriştik- leri bu en çetin mubarebe artık Anzac cephesindeki küvvetlerin bütün tahammülüncü aşmıştı. ( Arkan var 1 GGRCERENIT C ENEMRE I Yevmi, Siyasiı, Havadis ve Halk gazetesi İstanbul » Eski Zaptiyey İdare: gea Ka liren — 'Telefont İstanbul - 20203 Posta kutusus İstanbul - 741 Teolgrah İstanbul SONPOSTA | ABÖNE FIATİ 'ı'oıııd_!! ECNEBİ 1400 Kr. 1 Sene 37CCKr 750 » GAy 1400 , 400 « 3 « 800 | SUU 6 e 300 , Gelen evrak geri verilmez Hknlardan — mes'uliyot alınmaz || cevap için mektupl! (6) kuruşluk kaybetmiş bir kısmı Scimitar | NB Ülcet li eçi Gul İlâvesi Iâzımdır. | Adres Geğiştirilmesi (20) kuruştur. [ Ganotesilade Çıkan resim ve yomların bütüm hakları mahfur ve gasetemize ehtir.

Bu sayıdan diğer sayfalar: