a i Markiz Bir Cariye Olmuştu Ahmet Reisle Lükrezya Esrarengiz Bir AHMET REİS Yazan; Pigyer Melon Surette Ortadan K_a_ı_yboldular O, inanamadığı bu vui!"r hakkında bir fikir edinmek - İçin etrafına —bakarak — gözü biraz ötede duran bir gölgeye rastladı. Bu Ahmet Reisin ta kendisi idi. Birkaç adım ileride, bir seccade- nin Üstüne oturmuş, bir taraftan elindeki doksan dokuzluk tespi- hini çekiyor, bir taraftan da uyur gibi yatan Maddalena'ya bake yordu. Denilebilir ki bu adamın © anda yaşıyan yegâne tarafı, acele acele tespih çeken ellerinin bafif çıtırdıları idi. Bir taraftan yerin — sertliği, Gbür — taraftan önünde duran manzara ile kalbi Üşüyen — Lukrezya — gayrühtiyari bir hareket yaptı. Fakat Ahmet Reiste yine bir hareket görük medi. Lukrezya bulunduğu yerden kalktı ve geniş balkon pencere- sine kadar gidip kenarına da- yandı. Bu sırada, sanki bir cisim kayıyormuş gibi bir hareket oldu. Baktı. Ahmet Reis yanına gelmiş ve o da pencerenin bir kenarına dayanmıştı. Uzun zaman her ikisi de bu hâlde ve sessizce kaldılar. Sonra kadına yavaş yavaş cesaret geldi ve yüksek sesle konuşmıya başladı : — Ahmet, dedi. Demin sana söylediğim şeyleri unutmak lâ- zundır. Kabul edersin ki bunlar, birdenbire içimi kaplıyan ani bir biddelin — tabil tezahürleri idi. Anlamaklığın lâzımdır ki, bildi- ğin şartlar içinde evimden uzak- laşmak, çocuklarımdan, babam ve kocamdan ayrılmak beni sinirli yaptı. Sonra bizden ne İstiyor sum? Onu da bilmiyoruz. Bu da ayrıca bir marak sebebidir. Ahinet Reis, genç kadına döndü ve başile: — Hakkır var! demek ister gibi bir İşaret yaptı. . Sonra, İtalyanı usulü Üzere ve büyük bir nezaketle kadının elini tuttu ve ikisi beraber, evin karanlık dehlizlerine daldılar. * Ahmet Reisle beraber esra- rengiz bir — surette — kaybolan Lükrezya tekrar büyük — salona döndüğü zaman, çehresinin eski düz çizgilerinden eser — kalma- mıştı, Bütün mevcudiyeti tanınmaz bir perişanlık içinde idi. Ahmet Rcisle beraber birçok merdiven- ler çıkmış, birkaç kat yüksşeklere ulaşmış, tekrar birtakım merdi- venler İnmiş ve nihayet evin öbür ucuna varmışlardı. Orada, bir delik vardı ki içinden dışa- rıya kuüvvetli bir ziya huzmesi fışkırıyordu. Evvelâ Ahmet Reis bu deliğe gözünü iliştirmiş, gör- düğü manzaradan memnun olmalı ki bakması için Lukrezya'ya İşa- ret etmişti. Lukrezya evvelâ hiç- bir şey görmemişti. Çünkü bak- tığı yer ©o derece aydınlıktı. Soara, karanlıktan çıkan gözleri yavaş yavaş aydınlığa alışınca şu sabne gözlüne ilişmişti: Arap tarzında ve binbir su- rette süslenmiş kuvvetli bir lâm- banın aydınlattığı bir oda... yer« de, tüylü halhıların Üzerine uzan- mvş, dev gibi cüsscli siyahi bir adam. — İstirahat hâlinde bulun- masına rağmen sırtındaki ipek gömleğin altından büklüm büklüm bir hâlde duran adalelerinin sert- liği seziliyor. Bu siyabinin ayakları dibinde ise elinde bir çay tepsisi tutan ve bir Arap kadını gibi giyim miş olan mağrur Markiz, bir cariye tavazuu ile çay sunuyor. Luükrezya bu manzarayı görür görmer — dayanamamış, — ağzına yükselen acı bir çığlığı dudak- larının arasında boğarak olduğu. yerde donmuş ve düşmemek için gayri ihtiyari Ahmet Reisin ko- lunu tutmuştu. Bu halde ve yarı baygın bir vaziyette tekrar ilk çıktıkları salona döndükleri zaman Luk- rexya ayakta duramamış ve bir külçe gibi yere yıgılmıştı. Ahmet — Reis, — Lukrezya'ya ehemmiyet bile vermemiş, doğru Maddalena'nın yanına gitmiş va büyük bir dikkatle genç kızı kollarının arasına alarak yandaki odaya götürmüştü. Orada, kıy- metli yükünü yumuşak bir sedir üzerine bırakmış ve serin bir su ile şakaklarım — banyo — etmiye, yüzünü rüzgürlandırmıya — başla- mıştı. Bu serinliğin tesirile Madda- Tena'nın vücudü hafifçe - kıpırda- mıya başladı, uzaktan, — sanki dünyalar ötesi bir yerden geli- yormuş gibi hafif bir çocuk vesi reisin kulağına fısıldıyordu : — Koş, Ahmet, boz eşek yine kaçtı | Efendiler, 1 . yi .. . e Biliniz Ki: ( Baştarafı 6 ıncı — sayfada) hâkim olmaması çok canımı s.ktı. Bizim” ekmeğimizi yiyenler dili- mizi de konuşmiya mecburdur. Yavrularımızın dünkü şenliklerini işittim. —Allah”” hepsinden razı olsun.,, Murat Bey (Fabrikatör) — Yataklı vagon şirketin- deki memurun haraketini büyük bir nankörlük telâkki ettim. Canm sıkılıp duruyordum. Hatta bir gazeteye ağırca bir tenkit mek- tubu da yazdım. Postaya verece- ğim zaman son hâdiseyi İşittim. Gençliğin ateşli Alâka've heyeca- manı - görmekle hıı."l'ik gibi göğüsüm kabardı. Aferin çocuk- lara. , Niyari Bey ( Sultanahmette Reklâm bakaliyesi sahibi ) “— Dil, bir milletin hürmet edilmesi lâzım gelen yegâne var- lığıdır. Şu adamlar memleketimiz- de para kazanıyorlar. Ekmek yediği kapıya hakaret etmek bence affedilmez bir küçüklüktür.,, Avukat Ali Beyi *— Bütün mevcudiyetimle Darülfünnuluları tebrik ederim. Da- ima milli meselelerde böyle hassaa olmalıdırlar. Hüdiseden fevkalâ- de mütehassis oldum. Ahmet Reis, büyük bir heye- can içinde ayağa kalkmıştı. Yüzü değişmiş bir balde idi Sert ve başin korsanlık hayatınm çehre- sine vurduğu damgalardan eser yoktu. Ayaklarının ucuna basarak kapıdan dışarı çıktı. Büyük sa- londa ise, Lükrezya hâlâ yığıldığı yerde idi ve bir yıldirımla vuru- muş gibi hareketsiz , duruyor, Ahmet Reise bakıyordu. Kuvvetli adam, kenardan bir seccade ala- rak Lükrezya'nın yanma çekti, üstüne oturdu, bir müddet böyle kaldı; sonra konuşmıya başladı. Ük evvel Lükrezya hiçbir şey anlamadı. Çünkü Ahmet Reisin sesi, mutlarit bir fısıllı halinde yükseliyordu. Fakat yavaş, yavaş kelimeleri — geçmiye, — cümleleri anlamıya başladı ve başımı kaldı- rarak dinledi. Ahmet Reia, bütün hayatmın hatıralarını nakladiyordu. Erkek- lik çağından başlıyarak, içinde yaşadıkları gün ve saate kadar olan hatıralarını, Dudakları oy- narken gözlerile duvarın beyaz- hığını tesbit ediyor, Lükrezya'ya hiç bakmıyordu ve arka arkaya gençliğinden, amiral Andre Dorya tarafından asir — edilmesinden, Markinin “hizmetinde — geçirdiği bahçıvanlıktan, iki kızın Cene- veye gelişinden ve onlarla bera- ber içinden kızıl bir güneş gibi yükselmiş duygu tufanından bah- setti O zaman Lükrezya'yı derin bir mubabbetle seyvmişti. Bunu açığa vurmakta şimdi hiçbir beis görmüyordu. (Arkası “var) — NĞ_zım Vapurun- danTümen Tümen Eşya Çıkıyor ( Baştarafı 1 inel tayfada ) risi, yine Üç Pâarça kürk derisi, Iki tane ayrı sarı kürk manto, bir kalpak, bir tabanca, havyar- lar, çuvallar dolusu toz ve kesme şekerler.. Vapurun ihrakıye için bülundurduğu yüz kirk beş ton kömürün de kaçak olduğu ve he- nüz boşaltılmamış olan kömürler arasında diğer bir kısım kaçak eşya bulunduğu tahmin edilmek- tedir. Öğrendiğimize göre yine Falkavan Zadelerin Üsküdar va- purunun ambarları da mühürlen- miştir. Bu ambarlar da araştırıla- caktır, Üsküdar vaâapuru derince- dedir. Muhafaza memurlarından mürekkep bir heyetin ambarların boşaltılmasına nezaret — edeceği söylenmektedir. AAA A — TA KVM — Gün PAZARTESİ Kasım 28 27 ŞUBAT 933 li T Arabt Ruat 30 * Şaval — 1861 18 - Şabat - 1548 Eranl | w | Vakit (Ezanl 1243|6 39 |Akşam | 12— | 17 58 & Sol12z7 İ Yataa JA 31 | 19 26 0 32 | 15 32) kasak | Ti 63 | 5 v0 | Vakdt Güneş Oğla İkindi ÇANAKKALE -3 - İrgiltere Fükümeti tarafından Gasl Gz.ne kediye edilen eserin terelimes Yazan: Cenerat Oglander Topçu Kuvvetleri Şark Cihetine Çekiliyordu İz Henüxz şiddetli bir harekete geç- mediler, bilâkis gayet ihtiyatlı ve korkak bir tarzda ilerilemek- tedirler. İleri postalarına tarafı- mızdan muvaffakiyetli topçu ateşi açılm:ştır. Faik kuvvetler karşısında 10 rakımlı - tepeyi tahliye etmek mecburiyeti hasıl oldu, Kircç tepe ile Mestan tepe elimizde bulunmaktadır. Mestan tepeye bu gece taarruz edileceğini tahmin ediyorum. Düşman yalnız deniz- den top ateşi açmıştır. Topçur larımız bundan hiçbir zarar gör memişlerdir. ” Aüncü süvari alayı oğleden sonra saat 5 te Çamlıtekkeyo var sıl oldu ve piyade hizmeti gör- mek Üzere Anafarta sırtlarına ikame edildi. "Mitralyoz kıtaatı benüz vasıl olmadı. Her ne bahasina olursa ob- sun İsmail tepe mevzilerini mü- hafaza edeceğiz. 16/mcı kolordu- muvasalatının tacil buyrulmasımı rica ederim.,, Gece yarısı 3linci alayın birinci tabur kumandanı Binbaşı Wilmere gönderdiği bir raporda Mestan topeden pek az zayiat vererek — çekildiğiğin ve İsmail tepe sırtlarına vasıl olduğunu bildirmişti. Binaenaley 8 ağustos sabahı Suvla mıntakasındaki Türk kuv- vetlerinin vaziyeti şöyle idi: Kireçtepe — sırtlarında — bulu- nan Gelibolu —jandarma ala- yının Üç taburu mevkilerini mu- hafaza etmekte idiler ve rayiat- ları çok Fazla değildi. Buradan Bakababaya kadar bütün Suvla ovası ve onun şarkındaki Tek- ke tepe sırtlarında Türk kıtaatı yoktu. Bakababanın cenubundan İsmailtepe sırtlarına kadar uza- nan ve binbaşı Wilmerin asıl müdafan hattını teşkil eden 3000 yardalı bir cepbede 1100 nefer ve beş cebal topu bulunmakta idi. 7 ağustos sabahı Tekke te- penin İleri yamaçlarından ateş eden İki bataryadan mürekkep topçu kuvvetleri öğle Üzeri te- penin şark cihetine çekilmişlerdi. Bolayerden hareket eden ve sıkı bir yürüyüş yapan 3 tabur Selvili mevkiinden geçmiş, Tursun köyün iki mil şarkında konaklamakta idi. Feyzi Beyin — kuvvetlerinin mütebaki aksamı benüz geriler- de bulunmakta idi. Bundan da anlaşılacağı veçhile 8 ağustos günü şafak vakti mu- zafferiyet kap sı henüz açıktı ve 9 uncu İngilir kolordusu bu ka- pıdan girebilirdi. İlk baskın o ka- dar muvaffakıyetli olmuştuki, bi- Jâhara vaki olan techhürlere rağ- men bedefi istihsal etmek ka- bildi. Fakat artık kaybedilecek vakit kalmamıştı. Nihayet 9 ağus- tos sabahı bu kapı kapanacak ve yalnız sürgülenmeyip demir- lenecekti bile! Akşam saat 6 da Jeneral Hamilton, Amiral De Kobecikle | kısa bir müzakereden sonra ya- nna Kolonel Keyes ve kolonel Aspinall'i alarak Jonbuil gemisin- de Jenera! Stopforda mülâki oldu. Jeneral Stopford her şeyin yo- lunda gittiğini, efradın daha fazs la tapçu kuvvetlerine ve tekrar ma geçmezden evvol bir ge- celik istirahate ihtiyaçları oldu- ğunu, maamafih ferdası sabah ll::ln' taarruz edeceğini — söy- Jeneral Hamilton ferdası gü- nü beklemekle pek geç kalınmış olmak ihtimali bulunduğunu, hiç olmazsa evvelki gece Teketepe sırtlarının zaptedilmesinin gayet mübhim olduğunu — söyledi — ve” Hammerel'nin derhal harekete ge- $ip geçemiyeceğini sordu. Stopford, 11 inci fırka kw mandanımın, gece taarruz etme- nin kabil olamıyacağı fikrinde - bulunduğunu söyledi. Bunun üze- rine Jenoral Hamilton bizzat fırka kumandamı Hammersly ile görür şeceğini ve derhal karaya çıkar cağını söyledi. Kaybedilecek bir saniye bile yoktu. Bir müddet sonra Jeneral Hamiltoü bir kayığa atladı ve Lalababaya doğru gitti. Ayni za- manda Jeneral Stopford da Ham- mersiye İşaretle baberi gön- lye işaretle şu g Saat 6,45 Başkumandan bir an evvel taarruza başlamamızı istes mektedir. (Arkası var) —ÖOÖ Bir Ziya Değerli muallimlerimizden Bale riye Hanımın ve Kırklareli Maarif Müdürü Lâtif Beyin validesi Ayşe Hanun vefat etmiştir. Allah rahmet eylesin —— RADYO — 27 Şubat Pazartesi İstanbul. — 18 Vedia Rma H, 18446 Orkestra, 19.95 Fr. döre ( müp- todilere mabaua ), 20 Darillbedayi tom- sili, £0,)0 Safiye H. ve arkadaşları, 21.50 Orkesira, ajans ve borsa haber- leri, snat ayarı. Viyana — 8.90 plâ: konseri, 10.dü müsiki, 1130 oda müsikisi, — 12.90 Senfonik konser, 15.40 konser, 16.80 oda musikisi, 17.4$ konser, 20.25 şar- kı, 21 müsiki, 28.15 dans musiki. Lelpzig — 7.15 — jimnastik, — 7.985 konser, 9.30 Org könseri, 13.55 kone ser; 16 musiki, 17 kontor, 21 tagane ni, £3.05 dans ve haber. t Bükreş — 11.3) — dint merasim, 18 askeri musiki, — 19 p âk, 14 plak, 18 kongor, 1129 künmer, 20240 plâk, 21 İki öperet. Roma — 20.90 ve 21 baber, YL45 operet, t Peşte — 1235 konser, 15 plâk, 17,80 haber sonra Ç'gan musikisi, 18.15 konser, £0.30 Operet, 28 Çigan müki- kisi, 24,45 jazlant, Noskova — 22,568 — Kızıl meydan 28305 havadis. dü Varşova — 18313 Sonfonik mati- ne, 17.25 plâk, 19 piyâano konseri, 19 konser, ©1 Adman könseri, 29.10 kon- sor, 24 darın, İş Arıyorum 25 yaşındayim. Lise tahsilim vardır. Frans.zca bilirim. Daktilo ile yazı yazabilirim. Herhan; bir ticarethanede; fabrikada veya müessesede geçine bilecek k: maaşla sabahtan akşama ki çalışmak üzere İş eriyorur yacı olanların gazetemiz sile (S. P. ) adresine Hlraca larımı reca ederim. | £ B j 1