İTTİHAT ve TERAKKİ — Her hakkı mahfuzdur. — Tefrika No. 77 Nasıl doğdu?.. Nasıl Yaşadı?.. Nasıl Öldü?.. Hükümet Ne Derece Aciz ve Zaaf İçinde Bulunduğunu Hissediyordu Ertesi günü, kasabanın bi- tün kahvelerinde bu hâdiseden bahsediliyor, ve artık © muhitin havasında, sanki ılık ve tatlı bir hürriyet rüzgârı esiyordu. Bu vak'a, yayda yayıla evve- 14 Selâniğe ve senra da İstanbu- la kadar aksetti. Bunun Üzerine mübim bir takibat yapılacağı zannediliyordu. Halbuki bu zan, tahakkuk etmedi. sadece Selâ- mikten birkaş'Hafiyo geldi. -Ek altından tahkikat icra edildi. Aradan bir ay sükünetle geçli. Günün birinde, ikinci avcı alayına dört yeni mülâzim gönde- rildi. Bu dört mülâzim, doğruca hstanbuldan ve yıldız. sarayından geliyorlardı. Bunlar, Abdülhami- din muhafızlar ndan” olan ( fesli zuhaf taburu ) na mensup Arna- vutlardı. Çavuş oldukları halde derhal terfi ettirilmiş ve bususl yazife verilerek (ikinci avcu ta- buruna gönderilmişlerdi. Vazife- leri de tabil, tabur zabitanının ahvalini tarassut etmek ve - artık İstanbulu faz'aca şüpbelendirmiye başlıyan - gizli cereyanları tetkik eyliyerek İstanbula bildirmekti. Tabur zabitanı bunu hisseder etmez, — hühbümetin anlamak için bir tecrübe yapmıya gizlice karar verdiler. O esnada maaş verilmiyor ; zabitan maişet hususunda — sıkıntı — çekiyerdu. Bir gün taburua - ikinci bölük kumandanı — yüzbaşı — Arnavut Mustafa EfL. odasında otururken bölük zabitlerinden Gani Bey birdenbire karşısına dikildi: — Yüzbaşım.. Kaç aydır, aylık alamıyoruz. Fena halde sıkıntı içindeyim. Eğer Öönümüz- deki perşembe gününe kadar bana maaş verilmezse, vazifemi terkedeceğim. — Size — şimdidea malümat veriyorum. Dedi. Yüzbaşı, bu cüretkâ- rane — hitap karşısında — evvelâ şaşırdı ; alıklaştı. Sonra, kendini topladı: — Fakat ben de almıyorum. Diye mırıldandı ve korkusun- dan bu bahsi derhal kapadı. Aradan dört gün geçti. Perşem- be günü geldi. O gün, Gani B. vazifesini — terkett.. — Yüzbaşı, doğru tabur kumandanına gitti. vaziyeti haber verdi Kumandan Şükrü Naili Bey, Gani Beye haber yolladı. Yüzbaşı da bera- ber olduğu halde, huzuruna ge- tirterek isticvaba başladı. Gani Bey vaziyeti acıklı bir lisan ile izah ettikten s#onra, bu şerait altında vazife ifa edemiyeceğini söyledi. Şükrü Naili Bey bu sözleri — dinlerken — resmiyetini muhafaza ediyor fakat, yüzbaşı görmeden de Gani Beye tasvip işaretleri veriyordu. Gani Beyin #özü. biter bitmez, güya, biraz nasibat ettl Sonra da; — Askerlikte, — böyle — şey olmaz.. Gik. İyice düşün, taşın.. gumartesi günü de — vazifenin başına gol Emrini verdi. Halbuki, ertesi cuma çünü vaziyet birdenbire vaziyetini alevlendi. Bütün zabitan, maaş | alamadıklarını — bahane — ettiler. Vazife başna gelmediler. Mesele, | Serez teşkilâtını Ikmal eden Binbaşi Naki B. derhal Selâniğe, ordu müşiriye- tine yazıldı. Fakat müşiriyetten, (idarei maslahat ediniz ) diye © zamanın modası olan bir cevap almdı. Şükrü Naili Bey, idarei maslahat mümkün olamıyacağın” dan bahsettikten sonra : (Zabita- na pek çok nasihat ettim ; fakat dinletemedim. Zaruret, herşeyi yaptırabilir.) Diye cesarane mu- kabelede — bulundu. — Müşiriyet, zaaf gösterdi: ( Zabitana derhal birer maaş veriniz. ) Demekle bı'nber. meseleyi tahkik için bir erkânıharp kaymakamı gön- derdi. Bu kaymakam, zabitanı isticvap etmek İstedi. Fakat acı hakaretlere maruz kalarâk der- Bu bâdişe inkilâba hazırlanan- ların oldukça mühim bir zaferi idi. Demek ki hükümet te ne derece aciz ve zaaf içinde bu- lunduğunu hissediyor, fa: ileri varmak — istemiyordu. — Nitekim, yine bu esnada, (Üsküp) te mer- kez kazası kaymakamı, müfettişi umumiye bir jurnal göndermiş: (Buralarda hükümet — aleyhinde gizli bir cemiyet teşekkül etmiş- tir. Gittikçe — tevessü — ediyor. Bunun önünü şimdiden " almak lâzımdır.) Demişti. Müfettişi umu- mi, Hüseyin Hilmi Paşa, bu jurnal münderecatından — bahse- derek Kosova valisi Mahmut Şevket Paşaya bir tahrirat çön- dermiş ve meselenin ehemmiyetle tahkik ve takibini emretmişti. Mahmut Şevket Paşa, bazı kim- seleri çağırttı, isticvap — ettirdi. Fakat, daha ileri gidemedi. Hatta, en çok şüpheli olanlara da busumet gösteremedi. Cemiyet, bu balleri gördükçe artık hükümet inzibat ve idare- sinin nekadar gevşediğini hisse- diyor; kendi kudret ve kuvve- karşı daha büyük bir emniyet ve İtimat husulo geti- riyordu. Yalnız vilâyetler değil, vasi âhiyete — malik — olan (müfettişi —umumllik) , makamı bile ayni vaziyette idi, —Yine bu sıralarda, selânik muhitinde büyük bir velvele husule geti- ren, mühim bir hâdise olmuş, hükümetin takip etmek istediği siyasete karşı bir darbe daha vurulmuşlu. tine (Arkası var) Açık Muhabere: Samsun'da, muhterem Faruk Beyet — Niyazi Bey merhumdan da sırası gelince bahsedeceğiz. Yarınki Sali günü —Tti deledişesi akşamı 21,30 da Sıhilmgnînm Koi ( SEVGİ m ll Haile & perde Muallim ve Talebe gecesi Mart ayı zarfında pa- günleri — de I ter vardiır. ARŞAMBA İMART Ç D — Ükce baal OD0 d KARIM gevi Yerli kudret, yerli ALDATIRSA müzik, yerli san'at, yerli dekor yalnız Türk eseri İstanbul'da ALEMDAR ve Kadı- köyünde HALE sinemalarında aynı zamanda başlıyacaktır. 1MART ÇARŞAMBA 8 GENÇ KIZLAR Klihi Bir genç kızın ilk aşkını tasvir eden bir film. Cevval, FRANZIS mütenasibülendam ve sevimli KA GAAL Macar dans ve şarkılarile dolu : PA P R i KA (Ateşin gençlik ) mükemmel komedi müzikalin m ARTİSTİK ümessilesidir. Kemali muvaffakiyetle Sinemasında gösterilmektedir. İlâveten: FOX JURNAL Ca | Üzere vergi vereceğiz. Sıtkı Beyin İddiası Neticesiz Kaldı Bir Kutu Kibrit İle Bir Tren Yürüyemiyor Şimdi (Bursa) da oturmakta olan sabık fizik muallimlerinden Sıtkı Bey iaminde yaşlı bir zat Darülfünunda fizik doktoru Fahir Beye bir mektup göndererek ta- | biattaki mevcut gizli enerjilerden istifade için yeni bir usul buldu- ğunu ve bu usul sayesinde bir kutu kibritten bir treni yürüte- ali kabil ok duğunu bildirm Sıtkı Bey usulüne girerken şu şekilde bir tasnif yapmaktır. A — Aetivite: Şualar B — Affinite: İnşialar C — Elffectivite: Mevcler D — Efficacite : Çehreler. Sıtkı Bey bu tasnifi müteakip atomlar hakkında malümat ver- mekte ve bulduğu usulün bir ne- ticesi olmak üzere tedris müd- detlerininin yarı — yarıya — İne- ceğini söylemektedir, İddia Doğrumu? Sıtkı B. tarafından ortaya at- lan bu iddiayı tetkik için fizik müderrislerinden Tevfik, Rasata- ne müdürü Fatin Beylerle di- ğer İki zatten mürekkep dört kişilik bir komisyon teşkil edik miş ve ilk tecrübeler yapılmıştır. Alâkadarlar Ne Diyorlar? Bu hususta bir muharririmiz alâkadarlarla görüşmüştür. Da- rülfünunda fizik doktoru ve fizik mecmussı müdürü Fahir Bey şun- Jarı söylemektedir: *— Dediğim şuki Sıtkı Bey tam yeni bir con Ahmettir. Bülün fizik kanunlarını kendine göre dört sınıfa ayırıyor. Yalnız ber- ce bu tasnifin hiç bir İlmt kıy- metl yoktur. Muhtelif kitaplarda tesadüf ettiği isimleri yan yana koymakla yeni bir tasnif yapıla» maz. Sıtkı Beyin iddialarını çü- rütmek için tahaffuz kanununu zikretmek kâfidir. Sıtkı Beyin tasnifi akıl ve mantık — haricinde — olduğundan atomlardan enerji istihsal edebi- bilecek bir usul bulabilmesi de varit değildir. Bu hususta benim de fikrimi sordular. Verdiğim cevap, Sıtkı Beyin fazla yoruk muş olduğunu söylemek oldu, ,, Bir Mutalea Daha Sanayi Müdürü Müderris Refik B. de şu fikirdedir : —— Tabiatteki enerjiler su, hava cereyanları ve atmosferdeki elektrik ve güneş hararetidir. Bir kutu kibritle bu enerjiler arasın- daki münasebeti göremiyorum. Maamafih muhteriin raporunu gör- dükten sonradır ki kat'i bir şey söylemek mümkün olabilir. ,, x Sanayi — Müfettişl Kudret Bey: Mühendis ak sure- tile tabiattan büyük enerji istihsali bugün prensip itibarile bulunmuş- tur. Meselenin balli bir tatbikat ve İiktısadi hesap — meselesidir. Meselâ: Aynştayn dünya enerji kon- feransında b'r damla sudan iki yüz beygirlik kuvvet çıkarılabile- ceğini söylemiştir. Buna muvaffak olunursa birçok vesaitten istifade kabildir. ve kibrit kutusu da bu vasıtalardan biri olabilir. ,, Kazanç Vergisinin Yeni Şekline İtiral Ediliyor ( Baştarafı | inci sayfad bir kısmının da beyanname ver- miye mecbur tutulmalarıdır. Meselâ: Beyanname vermek mecburiyetinde olanlardan borsa ncenteleri, mübayâacılar, simsar- lar, sigortacılar, komisyoncular, moterler, mültezimler, dalyan ve madenleri kiraya verenler, apar- tımanları toptan kiralayıp pera- kende icare verenler, ikrazatçılar ve saire maktu vergi verecekleri gibi doktorlar, avukatlar, diş ta- bipleri, mühendisler — mimarlar, alelümum müşavirler çifte vergi vereceklerdir. Bunlardan başka şimdiye kadar beyanname Üze- rinden kazanç vergisi veren tice- ret, san'at ve meslek erbabı işgal ettikleri binaların gayrisafi iratları matrah ittihaz edilmek Üzere vergiye tâbi tutulacaklardır. Yeni kanun projesi alâkadarlar arasından dikkatle takip edi- mekte, bir kısım memnun, diğer bir kısım da gayri mumnun ol- maktadırlar. Bu hususta — alâkadarlardan bazılarının fikirlerini neşrediyoruz: Manifatura tacirlerinden Me- nazır ııdı_Ahıdnımı B. diyor ki; * — Biz şimdiye kadar İrazanç beyanname Üzerinden duk. Yeni kanunda bu esas ildiğinden bundan sonra işçal ettiğimiz binaların gayrisafi iratları matrah ittinaz edilmek Bu - vazi- yet bzim kazanç vergimiz tak- | dir üzerin: alınacak demektir. Bizden, Fransada olduğu gibi ciro Özerinden ve yahut maktu | şekilde kazanç vergisi ahuması daha muvafık ve faydalı olurdu ve bu şeklin kabul edilmesini te- meoni ederiz.,, ç Avukat Abdurrahman Ali B. diyorki; - * — Avukatlardan iki şekilde kazanç verçisi almması biraz ağır olur, Saniyen avukatların s.nıfla- ra ayrılması doğru değildir. S- nıflara ayırmakta esas ne ola- caktır? Bu, kolay kolay yapılabilecek şeylerden midir?,, Yeni kanunda beyanname ye- rine maktu vergiye tâbi tutulan- lardan noterler ve zahire borsası mübayaacıları — vaziyetten — çok memnun oldukları halde para borsası acenteleri maktu ver; şeklini değil, daha ziyade es me usulünü istemektedirler. İstanbul ikinci noteri Hasan Bey diyorki: *“— Beyanname usulü bize uygun gelmiyordu. Defter tutmak vue bin türlü. kırtasiyecilik, vergi vaktini geçirmek suretile cezaya çarpılmak ve saire bizi üzüyordu. Yeni kazanç vergisi kanununda maktu bir vergi vermekliğimiz tensip edilmiştir. Çok memnu- nuz.,, Zahire borsa mübayaacıların- dan Hidayet ve Hacı Molla zade Kâmil Beyler diyorlarki: * — Defter tutmak, hiç o mazsa ayda 30-40 lira maaşlı bir kâtip tutmağı icabetliriyordu. Biz maktu vergi şeklini istiyorduk. Hükümetin bunu kabual ettiğini gördük memnun olduk.,, Para borsası acenteleri umu- mi kâtibi Nedim Bey de şu f>- kirdedir: , * — Bizim işimiz resmli bir muameledir. Binaenaleyh bizden eskisi gidi beyanname Üzerinden kazanç vergisi alınmalıdır.,, Para borsası acentelerinden Refik Bey “ — Bize en ziyade uygun gelen şekil beyanname Üzerinden kazanç vergisi vermektir. ve bu şekilde veriyoruz. Maktu vergi olduğu tahdirde kazansak ta ka- zanmasak ta vermek icabederki bu, bizim için faydalı değildir. Biz eskisi gibi beyanname Üzerinden vermeliyiz.,,