" -Son POSTA AHMET REİS Markiz Ve İstediğihî_i(l—y(;î Necatı Vereyim De- di, Ahmet Anlamamış Gibi Duruyordu | Markiz di Kastro, önde yürü- yen ve kendisine yol gösteren kılavuzu takip ederken vaziyet icabı nasıl vekarlı bir tavır ve hareket almak lâzım geldiğini kendi kendine soruyordu. Fikri bu düşüncelerle meşgul olduğu bir hâlde Ahmet reisin huzuru- na çıkarıldı. Evvelce, kendisine bir parçacık çekidüzen — ver- miş olduğu için vaziyetinde sük- lüm püklüm bir hâl yoktu. Abh- met reis, geniş bir odanın kır- Muzı deriden yapılmış geniş se- dirine uzanmış, uzün bir çubuk içiyordu, gözleri kapalı idi. Arka arkaya çektiği nefesler arasında dudaklarından bitmez tükenmez mırıltılar dökülüyordu. Bundan da, Ahmet reisin dua ile meşgul olduğu anlaşılıyordu. Bu hal, bir müddet, böylece devam etti. Markiz di Kastro Ahmedin bu süküt ve sükünetini hâl ve mevkil ile mütenasip bul- madı, ayakta durmaktansa Üze- rine oturacak bir iskemle araş- tırmak için gözlerini etrafa gez- dirdi. Fakat oda boştu ve Ah- met relsin Özerine yaslandığı di- vandan başka oturulacak bir şey yoktu. Bu hal, biraz daha böyle devam etti ve nihayet, iki çocuk analığına rağmen hâlA genç kak miş olan Markiz di Kastro'nun kanına dokundu. Dedi ki : — Beni iİstemişsin Ahmet. İşte geldim. Ümit ederim ki son günlerin — hâdiseleri — hakkında İzahat vereceksin. Zannetme ki bize yaptığın hakareti, arkada bıraktığımız akrabalarımız, vatan- daşlarımız. ve dostlarımız unuta- caklardır. Onun için senden hem izahat, hem de tarziye istiyoum, Sen Cenevizleri bilirsin ve onun için yine şüphe etmezsinki, bu hâdiseyi kolay kolay hazmetmiye- ceklerdir. Bu sözleri işiten Ahmet rels birdenbire gözlerini açtı. Bakış- larında derin bir #tihza vardı. Fa- kat hiç birşey söylemedi. Dudak- ları, anlaşılmaz bir takım kelime- leri tekrarlamakta devam edi- yordu. K Markiz di kastro, bu alâkasız- lığı görünce büsbütün asabileşti. ayağını yere vurdu. Fakat haki- katta bu, bir gösterişten ibaretti. Çünkü korkuyordu. Bu korkusu- mu belli etmemek için bu nüma- yişi yapıyordu. İlk sözlerini, baş- ka kelimelerle ifade ederek tek- rar bağırdı: — İğşitiyormusun Ahmetl! bizi burada alakoyabileceğini zannet- me. Hemen şimdiden istediğin fidyel necatın miktarımı tayin et. Zira aradaki mesafe uzundur ve parayı tedarik etmek zamana mühtaçlır. Onun için kocama damadıma, Yahut Andre Darya'e ya haber gönderip cevap almak epey sürebilir. Bu sözler de, ilk defa söyle- nenler gibi Alıı:_ııt Reisin üzerinde hiçbir. tesir yapmadı. Sadece, Uzandığı sedir Üzerinde bir tar Taftan diğer tarafa dönmesini etti. Sonra — çub: K BZ Yazan: Piyer Melan Di Kastro Kızdı külünü önündeki tablaya silkti ve hiçbir şey söylemedi. Yalnız, bir kolunun Üüzerine yaslanarak ve gülümsiyerek Markiz di Kas- troya bakıyordu. Kadın bir daha sesini yükseltti: — Son defa — söylüyorum, Ahmet! Cevap versene, İtalyan- cayı pekâlâ anlıyorsun. Öyleyse neden öyle bön, bön ve bir şey anlamıyormuş gibi bakıyorsun. Aramızda, mevzuubahs olabilecek mesele, sadece bir para İşinden ibaret bulanabilir.. Onun için istediğin miktarı söşle, fakat makul ol CArkası var ) KörlüktenKurtarılanHas- taların Yanıbaşında.. ( Baştarafı 8 inci sayfada ) yüzünden bu #ene faxülteye üç yüze yakın talebe müracaat etti. Doktorların zenginliğine ge- lince: İddia ederim ki tababet men- supları arasındaki refah ve servet her hangi diğer bir meslek er- babı arasında bir refah ve servet nispetinden mutlak surette aşağır dır. Apartman sahibi yedi sekiz doktor var. Bu zevat n hayatlarını tetkik ederseniz görürsünüz ki . hepsinin tıbbi kazançları haricinde aile servetleri vardır. Yahut sıh- hatin kıymetini takdir etmiş bir cömert zengine doktor olmak gibi fevkalâde bir talie mazhar olmuşlardır. Yapılan bu neşriyatta izzeti nefsimize en dokunan nokta da bazı malüm adamların - bizlere hamiyet dersleri vermiye kalk - malarıdır. Onlar unutmasınlar ki meşru- tiyete kadar, milleti istibdattan, meşrutiyette Türkocaklarında koz- mopolti.ikten kurtarmıya çalışan insanların — elebaşıları — arasında çok Türk doktorları vardı. Bu tözlerimle etibba sınıfın'n —— RADYO — 21 Şubat Salı İstanbul — ( 1200 metre ) 18 Muke bule H, 18.45 — Ürkestra, 19.9ö Fr. ders Gilerlemiş olanlara), 90 Hikmet Rıza B., 20.45 — Stüdyo Saz höy ti, ZL30 Nimot Vahit I, 21.90 gramolon Ajana ve Dorsa haberi, saat ayarı. Ankara — (15838 me're ) 12,80 OÖrkestra, 14 koza (Akadom!k fest u- vertürü Şopenyana siliti, Sult bal), 19 ajans haberlari, 1915 Hlöazam faslı, 2Ü hava raporu, 20,93 duns Müusikisi, Varşova — (I411 — metre) 1815 plâk,-16.60 keza, 18 senfonik könser, f müsiki, — müsahabeler, 21 li orkestra takımı — turafından er, mtisahabe, 23415 oax, 24 keza, Peşte — (550 metre) 18 p'yano keman konseri, — gürler. 19.20 Sigan müsik sİ, müsahabe, 20.35 Peşte ope- rasından naklen Le Chemineau İsimll opera temsili, mültoakıben caz, 24.20 tagannlli Sigan (yusikdel, Münih — (8932 metre) 18 Kuator oda Müsikisi, 20.83) Korö tağanni he- yeti, müsababe. 22.30 tagannili opera musikİsi, Viyana — GiT Mmetce) 18 çay müusikisi (Cbarly Gaüdri takımı,) 20.85 Orkestra musikisi (R. Strauss'un eser- lerinden ), 22 ( Tana eonubunda ) İle (Der Gespan — von - Semberla) isimli birer perdolik — temsiller, X3.18 Bar muslkisi ( keman, Saksofön, taganni). Prağ — (487 metre) — 18.50 plâk, alınanca neşriyat, 20.58 radyo orkşe- trası, 22,8ö koman konseri ve piyano, koman purçaları. Bükreş — (30 metre) — 18 plâk, 18 karışık konser, 10.23 mabadı. 20,40 p'âk, 21.05 eonfonik konser, müsaha- boe, 22.50 konserin devamı, Brealau — (825 metro) 20 parazlt ile mücadole (konferana), 20.50 - plâk, 21 karışık neşriyat, 24.03 konsor, Şti fevkalbeşer bir sımıf olduğunu iddia ediyorum — zannedilmesin. Yalnız bunların da memlekette cari haklardan her meslek erbabı gibi istifadeye hakları olduğunu, hiçbir san'attan yükseklik iddia- sında olmadıklarını, fakat alçak- Iğı da kabul ecemiyeceklerini anlatmak istiyorum. Sözlerini bitiren doktora te- şekklr ettim. Gördüklerimi ve duyduklarımı yazdım. Gülbanenin sömestr. tatilinde bile biç mecburiyeti yokken vazi- fedar olduğu günler khdar gay- retle çalışan kıymetli mütehassısı- mızdan kalbim derin bir takdir hissile dolu ayr Idım. SÖON POSTA stambul BORSASI 20-2. 1933 a| 16,0325 4,1880 $,1375 1,9850 42375 8,8750 BOMUO S0,1450 1087,75 Losdru 1206 Parla Milano MAĞ Brükasl —— SAĞ Atina s233 Cenevre Sofya Amstardam Peşte .2M3 | Bükreş GiçiN | Belgrat 1,1798 | Moskova Hissa senetleri yara İşBank(NamalfİŞİZ yi iler : Tüüesee ö Osmanlı Bank. 35 — Se Anik 503 Lira Anade'un 00V. 37,10 Şark D Y — * 4635 İst. Tramvap — 5130 Üsküdar se — 1o Terkos 30,50 Hayagazi Üm Şirketi a Haliş e M60V. "26H0 | Telefan üi . 60 P. 2375 | Bomonti —« Bar Esham ve Tahvilar BORSA HARİCİ Tahvilât- Meskükal Lira Türk Alısı — KA lağı . A Pa. » “l: İnce beşibirlik altın Ras , KA A (Cümhuriyet ) ,00 Wıgm_l,“.",; (Hamit ) armalı 30,00 Kalın beşibirlik altın | (Çetab he a Lira (Reşat) 4, (Vahit) &» Tüümhüriyet) Mi (Hamit) “ Sayla © Bir Milyonerin K z | Tayy_şlç_ıle Kaçtı ( Baştarafı 1 inel sayfada ) sual olarak hizmetçiye Matmazel Tina'yı sormuşlardır. Hizmetçi Eleni Matmazelin erkenden İngi- lizce dersi almıya gittiğini, ora- dan da fatoğrafçıya uğrıyacağını haber vermiştir. Baba ve anne bt cevap ile tatmin edilmiş ve merak eseri göstermemişlerdir. Öğle zamanı Ni. Şor yemek için eve gelmiş, kızım yine sormuş ve gelmediği cevabını almıştı. M. Şor bu cevabı da tabil bulmuş ve: “Belki bir işi çıkmışbı. , demiştir. Fakat annesi merak etmiye başlamıştır. Polise Müracaat M. Şor öğleden —sonra iki defa evine telefon ederek kızının eve dönüp dönmediğini sormuş, fakat ikisine de menfi cevap alınca akrabalarına — telefon et- miştir. Hayret.... kız akrabalar- mın evinde de yoktur ve nerede olduğuna hiçbir kimse sarih bir cevap verememektedir. İşte bu menfi cevaplar Üzerine M. Şor kızının akıbetinden ciddi surette endişeye düşmüş ve fazla vakit kaybetmeden derhal polise mü- racaat ederek — kızının kayboldu- ğunu haber vermiştir. Bu haberi alan polis derhal faaliyete geçmiş, kızın kaçırılmış olması ihtimalini de göz önüne getirerek dün hareket — etmesi lâzımgelen bütün vapurları ara- mıştır. Fakat, — yok... Genç kız orltada yoktur. Tiyatro Marakı Zannediyoruz ki buraya kadar verdiğimiz izahat size zengin ve genç bir kızım bir lâhza içinde ortadan nasıl kaybolduğunu an- latmıştır. Fakat bunun çok me- raklı ve çok heyecanlı ilk safha- dır. çok maraklıdır. ve buraya gelen ecnebi kumpanyalarının oyunlarını hiç kaçırmamaktadır. Hatırlarsınız ki bir müddet evvel şehrimize Kivelli - Gabriyelidis fırmasile bir Yunan tiyatro kumpanyası gelmiş, Beyoğlundaki Fransız tiyatrosunda temsiller vermişti. Matmazel Tina bu kumpanyanın temsillerine her gitmiştir.. Kumpanyonm erkek artistleri aras nda î Papas ismindae güzel ve yakışıklı bir genç vardır. ve Jön prömiye rollerini oynamaktadır. Bu Adam Kimdir? Matmazel Tina arkadaşlarile zaman daima bu kum- p':'ıııyî:ı%. temsillerinden bahset- mekte ve bilhassa M. Papas'ın çok güzel rol yaptığımı söylemek- tedir, M. Papas'a gelince; bu genç adam Kivelli kumpanyası Atina'ya gittikten - sonra burada kalmış ve İpek film stüdyosunda çalış- mıya başlamıştr. Şunu da - söyli- yelim ki genç adam yıl başından evvel ,arkadaşlarile görüşürken şöyle bir cümle sarfetmiştir: * —Ben tayyare bileti alma- dim. Fakat İstanbul'dan büyük ikramiyeyi kazanarak gideceğim.., Tabil tahmin edersiniz ki bu- söz kimsenin pazarı dikkatini celbetmemiştir. Allahaısmarladık M. — Papas pazar — günü Fransız — tiyatrosuna — gelmiş, tiyatronun sahiplerinden Arditi'yi görmüş ve: “ Ben artık roman- yaya gidiyorum. Allahasmarladık,, demiş ve ayrılmıştır. M. Arditi Romanya ile bir iş yapmak iste- mektedir ve M. Papas'ın yard- mından istifade etmeyi aklına getirmiştir. M. Arditi dün sabah Romanya'ya gidecek olan vapura kâtibini göndermiş, M. Papas'a teslim edilmek üzere bir mektap vermiştir. Fakat kâtip vapur ha- Ç reket edinceye kadar beklediği halde M. Papas'ın gelmediğini görünce geriye dönmüştür. Kâtip efendi bu vaziyet karşışında M. Papas'ın oturduğu pansiyona gi- derek mektup — vermek istiyor. Fakat aldığı cevap kendisini şas gırtıyor. Çünkü pansiyonun mas damı, M. Papas'ın dün sabah tayyare ile Atina'ya gittiğini söye lemiştir. Tayyare İstasyonunda Büyükderedeki tayyare istas yonundan dün sabah onda Atina ve Brendiziya hareket eden tay- yareye baş — yolcu — binmiştir. Bunlar: Ekrem Rüştü Bey, bir Yunan miralayı, bir mühendis, M. Papas ve bir de Matmazel Smiryoti isminde genç bir kızdır. Fakat derhal haber verelim ki M. Papas Yunan konsoloshane- sinden sahte bir pasaport almıya muvaffak — olmuştur. Ancak bu pasaport kendisine ait değildir ve bunda Matmazel Smiryotis ismi yazılıdır. Fakat şunu da söy- liyelim ki Matmazel — Smiryotis Balkan Ticaret odasının Yunan mümessilinin kızıdır. ve bundan on gün evvel pederi ile birlikte deniz tarikile Atinaya gitmiştir. şu halde... Bir Macera Meftunu M. Papas'ı size bir az daha tanıtalım. Bu adam çok macera prest- tir ve daima macera hayatı ya- şamıştır. — Yunanistan'da iyi bir aile kızını iğfal — ederek onunla evlenmiş, bir müddet — beraber yaşamış, fakat terketmiştir. Bu genç kadın elyevm Paris'te yas şamaktadır. M. Papas Yunanistan da serseri - olarak tanmm ştır. ve bundan sonra ilk kaçıracağı kızı tayyare ile kaçıracağını — birkaç defa söylemiştir. — Şu Halde... Biraz evvel “şu balde., de« miş ve cümlenin altını getirme. miştik. Şimdi söyliyelim ki dün sabah tayyareye Smiryotis isımle le binen genç matmazel M Şor'un — kızı. Matmazel Tina olduğundan kimsenin şüphesi yok« tur. Temin edildiğine göre Mat- mazel Tina M. Papas ile seviş- miş ve dün sabah — tayyare ile kaçmışlardır. M. Şor'un Evinde.. » Matmazel Tina M. Şor'un yes güne kızıdır ve babası tarafından kendisine tamam iki yüz bin lira dirahoma ayrılmıştır. M. Şor ve karısı, biricik kızlarının birdene bire kaybolmasından çok mütessir ve hayli perişan olmuşlardır. Ne yapacaklarını bilemiyecek bir vas | ziyettedirler. Dün zabıta genç kıs zan ingilizce mualliminden ve fo- toğrafçıdan tahkikat yapmış, Mat. mazelin buralara uğramadığı tde- bit edilmiştir. Netice... Bu kadar izahattan sonra neticeyi kestirmek müşkül olma- a gu&lir. Geç kız sev; ilisile birlikte kaçınış ve şu dakikada Yunanistana — muvasalat — etmiş bulunmaktadır. İşin bundan — sonrası, kızın maceracı erkeğin elinden kurtas rılarak tekrar evine getirilmesi — için — yapılacak — teşebbüsat! an — ibarettir. En son — olarak ilâve edelim ki bu hâdise Beyoğlunda ğ ; büyük bir heyecana sebep oimuş- T tur.