SON POSTA l Bir Ölünün Hâtıra Defterinden l ISTAN BUL A: İNGİLİZ CASUSLARI Greta Seni Çok Seviyorum' Beni Mi, Yoksa Haşmetlü İsterling Hazretlerini Mi Seviyorsun ? iüz Z b Hep beraber salona İndik. Kısa boylu, temiz giyinmiş bir Rum bizi bekliyordu. Biz, Grata He bir masaya oturduk. Mister Corc ile Vasilâki denilen o adam da başka bir masaya oturdu. Vasilâki, cebinden küçük, kü- çük paketler çıkarıyor, bunları açiyor, Mister Core'a birtakım kıymetli taşlar göstererek bunlar hakkında izahat veriyordu... Mis- ter Core ile Vasilâki arasında hararetli bir pazarlık başladığı zaman Greta'ya sordum: — Bizim patron, bu taşları ne yapar?.. Greta, hafifçe güldü. Kulağr ma eğildi: — Bu havada adaya gelmek için bir sebep lâzım değil mi?, Bizim patron da, burada Vasilâki isminde bir adamın elinde satılık kıymetli taşlar bulunduğunu ha- ber almış, onları almıya gelmiş.. Belki pazarlık uymaz.. Belki de taşları beğenip almaz... Hakikaten de öyle oldu. Hep- sİ için pazarlık uymadı. Mister Core, ancak birkaç küçük taş almakla iktifa etti. Demek ki bu alış veriş, buraya gelmekten maksadı örtmek için bir maske- den ibaretti. Mister Corc, bu — havada Adaya niçin gelmişti. Sadece benimle gizli görüşmek için mi ? Bunu . zannetmiyorum. — Çünkü onun odasına girdiğim zaman, masanın üstündeki cigara tabla- sında — birçok içilmiş asigaralar gözüme — çarptı. —Halbuki o, pipodan başka birşey içmezdi. Acaba, kimlerle görüşmüş.. Kim> | lere, ne gibi işler vermişti ?.. Bunu bilse, bilse, ancak Greta bilirdi. Halbuki bu kadından hiçbir şey öğrenmek mümkün değildi. Çünkü bu, bir pamuk kadar yumuşak olan dilber kadın, vazifesine tanllük eden işlerde, bir mermer kadar katı ve bir çelik kadar sertti. Mister Corc, İstanbula avdet ederken, elimi sıktı. Ve, şu kısa emri verdi: — Bundan sonra, kat'? bir mecburiyet olmadıkça beni göre- miyeceksiniz. — ( Kat'i mecburiyet ) dediği- niz meselâ ne gibi şeyler?.. — Greta, daima yanınızda değil mi?.. Tabil, © sizin çalışma- nızi takip edecektir. Böyle bir mecburiyeti, o, bisseder ve, size söyler... Gudbay... — Gudbay... Demek ki artık ben, büsbü- tün Greta ile başbaşa kalmış- tım. Halbuki onunla geçen haya- tın, birkaç gün süren bir rüya oluvermesinden ne kadar kor- kuyordum, Grotama aşkı, kalbimi tama- mile sarmıştı.. Mister Corc'un sarı İsterlingleri de, — zihnimde | gittikçe alevlenen bir ihtiras âteşi halini —almıştı. Bir kaç gün evvel, aklımdah ve haya- limden geçmiyen bu ikl sam- dete — kavuştuktan — sonra — be- nim için yapılacak ne vardı?.. Şüphesiz, bu hayatı Iidame etmek.. Maamafih — görüyordum — ki, günler geçtikçe vaziyetim nazik- leşiyordu. Yürüdüğüm bu tehli- keli yolda, biraz sendeliyecek olursam, — düşeceğim — uçurumun derinliğini pekâlâ farkediyordum. İtidal, zekâ, maharet.. Kaç gün- denberi yeni mürşitlerimdan aldı- ğıum ders bu idi. Demek ki bu dersi takip edecek ve ancak bununla muradıma erecektim. Gretanın bir billür gibi tan- nan sadası, kalbimi sardı: — Ne düşünüyorsun, Hamdi?. — Seni ve işlerimi sevgili. — İşleri., Bunu, anlarım... Fa- kat bana gelince, o kadar farla düşünmiye ne lüzum var? — Ah Greta.. Eğer sen ol- masaydın, hiç ben bu İşlere bur- numu sokar midim?.. — Hadi canım. ediyorsun. — Bilmem ki seni nasıl temin edeyim. İşte görüyorsunya.. Avı- cunun — İçinde — bir. balmumu gibi yumuşuyorum, Her şeyimi kaybettikten sonra, bir tatlı ca- nim kalmıştı. İşte onu da senin uğruna feda ediyorum. — Benim mi. “Yoksa kızın mı ?.. — Sarı kız da kim?.. — Malüm.. Haşmetlü İmpara- toriçe İsterling Hazretleri.. Her halde, bafifçe kızarır gibi Aktörlük sarı oldi Amerikada Son buhran, Amerikada, eşhas ve şirketler için olduğu kadar bilhassa sigorla kumpanyaları için de büyük bir felâket olmuştur. Çünkü sigorta parası, vaziyetleri bozulan insanlar için bir tahlisiye simiti mahiyetini almıştır. Onun içindir ki bir çok insanlar, evle- rini, apartımanlarını yakarak para almak yolunu bulmuşlardır. Fakat bu yangınlar birbirini takip edip te sigorta kumpanyaları kesenin ağzını açmıya mecbur kalınca, şüpheler uyanmış, tetkikler ve tahkikler yapılmış, fakat bir ne- tice hasıl olamayınca mesele, fen laboratuvarlarına havale edilmiş- tir. Bu laboratuvarların uzun tet- kikleri neticesindedir ki, şimdi, bir yangının kasten mi, yoksa bir kara — neticesi mi çıktığı kat'i surette tesbit olunmaya baş- lamıştır. Bu hususta kullanılan alet mikroskoptur. Her maddenin yanığı ayrı bir ix bıraktığı için mikroskop bu izleri gayet İyi göstermekte Herkes Sîgorta— Yere Vurmaya Çalışıyor — Seni, böyle düşünmekte haklı buluyorum. — Çünkü hep kalbi para için çarpan insanlarla karşılaşmışsın. Greta, açıktan açığa çöğslünü | geçirdi. | — Belki böyledir Hamdi. | Onun — bu zaafından — İstifade | etmek istedim. — Fakat, insanların birax da aşka.. biraz da sevmiye ve sevi- miye muhtaç olduğunu inkâr ede- bilir misin ? — Hayır.. aşk, sevmek edemem. Fakat.. sevilmek, — bütün bunlar kendi — mukadderatına bizzat hâkim İnsanlar içindir. Bizim gibi, hayatı esaret ağıyla örülmüş kimseler kalplerine ve hislerine değil, en basit bir hak- larına bile malik olamazlar. — Fakat bu ağı parçalamak elinde değil mi Greta?.. — Oco, dostum.. sen, tehlikeli mevzulara giriyorsun... Şimdi bu sözleri bırak ta, cevap ver bana.. işe ne zaman başlıyorsun? — İstanbul'a ne zaman ine- ceğiz?. — Mister Corc, Üç gün daha burada kalmamızı söyledi. — ©O halde.. işe başlıyorum. — Üç günü, büsbütün boş geçirmek doğru değil.. sen ister- sen yarın sabah İstanbula in, ne yapacaksan onun ilk hazırlıklarına başla, akşam, — tekrar — avdet edersin. — Olur mu?.. — Olur. üç gün sonra Kasti Yan- gınlar Moda Oldu Kumpanyalarını ve yangının kastene mi, yoksa kazaen mi çıktığı anlaşılmakta- dır. Şimdiye kadar, bu suretle mey çıkarılan kasti yangın- lariın adedi iki bindir. | adam kadının kulağına eğildi: Bu Sütunda Hergün Nakleden: Şevket INAT_ Vaktile bir adamın dalma haklı olmak İstiyen bir karısı vardı; zavallı adamcağız daima onun her dediğine boyun eğmek mecburiyetinde kalıyordu. Bir gün kapının önünde oturmuşlar, tepe- lerinden geçen bir karga sürüsüne bakıyorlardı. En önde giden bir karga ötekilere kılavuzluk ediyor- du. Kadın kocasına: — Bak, kocacığım! dedi. Şu önde giden kuşu görüyor musun? İşte o kuş benim olaun. Kocası: — Yooo... Olmaz! diye cevap verdi. O, kuşların en önünde gi- diyor. Bütün diğerlerine yol göz teriyor, onları (dare ediyor, benim de sana karşı vaziyetim tıpkı bunun gibidir. Şu halde en öndeki kuşun benim olması lâzımgelir. . — Hayır, senin değil, benim, — Olmaz, benim. Böylece münakaşa ederlerken birden tutuştular, hiddetlendiler. Nihayet kadını — Eğer en öndeki benim olmazsa ölürüm, diye sözü kesti. Beriki: — Ölürsen öi, diye cevap verdi. Hiç olmazsa bir defacık olsun haklı çıkmak İsterim. Kadın sırt Üstü yatarak ölmüş gibi yaptı. Bütün gün, bütün gece bu vaziyette kaldı. Ertesi gün kocası dayanamadı: — Hanım, kalk, dedi. Eğer kalkmazsan seni yıkatmak — ve gömdürmek için adam çağırta- cağım. Kadın hâlâ ısrar ediyordur — En öndeki benim mi? — Hayır! — Öyle ise beni yıkat ve gömdür. Adam hemen dışarı koştu. Ölü yıkayan kadınları bulup getirdi, işe başladılar. Onlar meşgul iken — Hanım kalk. Yoksa bütün köye öldüğünü ilân edeceğim. — En öndeki ben mi? — Hayirl — Git, her tarafa ilân etl — Kadınlar İşlerini bitirdiler. Kefenlediler. Sıra mezarlığa gö- türmiye geldi. Adam bir bahene ile yeniden karısının kılağına eğildi: — Hanım kalk, yoksa İmamı ve ahaliyi seni mezare götürme- lerl için çağıracağım. — En öndeki benim mi? — Hayır! — Madem ki en öndeki be- nim değil öyle ise beni mezarlı- ğa götürsünler, Adam karısının öldüğünü bü- | tün köye ilân etti. İmam geldi Bir kısım ahali de merasime İşti- rak için evin önüne toplandılar. İmam son duayı okuduktan sonra | bahçe kapısından dışarı çıktı. | Kadının kocası kimseye sezdir- maden ve ağlar gibi yaparak | yine tabuta yaklaştı. Yavaşca: — Ey bedbaht kadın! Kalk! dedi. Mezara götürülmek ÜUzere olduğunu görmüyor musun? — En öndeki benim mi? — Hayır! — Madamki en öndeki benim değil, beni mezara götürüp göm- sünler! : Nihayet cemaat yola düzüldü. Mezarlığa vardılar. Hazırlanmış İmam son duayı yapmakla meş- & güldü. Kadının kocası İmamın yanma yaklaşarak karısının vasi- yeti mucibince mezarını kendisi Fi dolduracağını söyledi. Bunun üze- * rine İmam çukura bir avuç top- rak atarak mezarlıktan çıkmağa P başladı. Adam etrafta biriken ahaliye doğru dönerekı — Arkadaşlar, dedi. Artık gidebilirsiniz. Ona vıdıtüğlıı: gibi mezarını yalnız doldura- cağım. e Ahalinin bir kısmı çekildi, İ bir kısmı orada kaldı. Adam çukura indi ve karısının duyabi- leceği bir sesle bağırdı: | — Behey sersem kadın, kalki | İşte çukurunu dolduruyorlar, | Kadin hâlâ 1srar ediyordu. — En öndeki benim mi? Ko- cası yine “hayır!, deyince ilâve , etti: F — Kocacığım. Eve dön. Ru- f0 humun İstirahati için bütün ce- | nazeme gelen insanlara yiyecek İşa ve içecek ver ve beni gömsünler. | Nihayet hiçbir şeyin para et- mediğini gören zavallı adam da- * yanamıyarak tabutun — kapağını | açtı : — Allah belânı versin, kalk, an öndeki senin. Dedi, Kadın tabuttan sevinçle sıç- . radı. Üzerinde bembeyaz kefen olduğu halde uzaklaşan ahalinin arkasından: — Ehn öndeki benim, deki benimm, diye bağırarak koş> V: mıya başladı. h Ahali bu hali görünce ölünün '€ öteki dünyadan geri döndüğünü zannettiler ve hepsi birden kaç-. mıya başladılar. Epey uzaklaşmış 1; olan imam arkasındaki — müthiş 1( gürültüyü —duydu, gerl dbndü.lz Ahalinin kendisine doğru koştu- 2) ğunu ve bunları kovalıyan hort- 2) lağın “en öndeki benim ,, diye bağırdığını işidince şaşırdı. En önde kendisinden başka kimse yoktu. Birden sarığı, cüppeyl bir tarafa atarak bacaklarının bütün kuvvetile kaçmıya başladı. Kadı! H bütün ahaliyi geçmiş ve şimdi K imamın arkasından koşuyordu: Tam yaklaşacağı sırada zaval Ihtiyar dayanamadı, cansız bli halde yere yuvarlandı. Fakat , kadın onun da yanından en ön deki benim, en Öndeki benit diye bağırarak geçti. Bahsi ka'l! zanmış olmanın sevincile tı evin kadar geldi. Tuvalet Salonu |, Belediye So—n S_istem Bif Halâ Yaptıracak Sultanahmet parkının tesviy?, işi epayce ilerlemiştir. Eski Bizat hamamları — önündeki kısımlaı çiçek tarhları tamamean ikmi edilmiştir. Tramvay caddesi t rafına çınar parkın — köşetine tesadül 4 aptesaaede kaldırılmıştır. Belad? ye buraya bir yeraltı tuvalet 3* lonu yaptırmıya karar vermişt!" Salonun plânları hazıslandığı olan çukura tabutü — İndirdiler. l yakında İşm başanacaktır.