31 Ocak 1933 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 7

31 Ocak 1933 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 7
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

381 Kânunusani — X AZAR OL GELNAR NK SK LN BOT MT KDUT LO D — MA d e ——— — —- Evde nekadar iyi, göze çarpa- cak eşya varsa oraya konulmuştur. Yerde kıymetli halılar, divarda renkli tablolar; şunlar, bunlar.. Siz ziyaret maksadile gidiyor- tunuzdeğillmi?. Kapının ziline par- mağınızın dokunmasile sanki içer- de zilin ahengi misafir parmağile çalındığını bildiriyor gibi, bir ayak bir koşuşma, a; ve nihayet on dakika müddet bekledikten sonra kapı açılır. arkadan — A, Buyrun! — Ne iyi ettiniz de geldiniz. — Mantonuzu paltonuzu çıkart- | maz mısınız?.. Bu sual, sualden ziyade emir halinde — derbal tatbik edilir. Kapı önünde şapkanızdan ş0so- Bsunuza kadar soyulmuşsunuzdur. — Buyurun efendim !.. Dışarının soğuğuna İçerideki soyunmak faslı da inzimam edin- ce artık Üşümek tahanımlil edil- mez bir hale gelmiştir. Sıcak odada alev alev yanan bir sobaya karşı içinizde büyük bir hasret vardır. E — Buyurun efendim. Sizl izzet ve ikramla misafir odasına almışlardır. Döşemesi mükemmel, herşeyi yerli yerinde fakat bir eksik var. Sıcaklık.. Sanki Everest dağının sekiz bin tepesinde imişsiniz gibi çeneleriniz tık tık Sölerken, ev sahibi karşınızda faratı nezaketinden, yahut ta soğuğun tesirinden ellerini uğuştura uğuş- tura özür diler.. — Affedersiniz, sizi biraz Üşü- teceğiz. metrelik Siz titriyen çenenizle vermiye kalkarsınız.. — Eeeestaafurullah bububurası soğuk değil.. Fakat bunu söylerken eviniz- deki sobalı odanız, hatta sokakta gelirken sırtınıza giydiğiniz pal- tonuz gözlerinizde tüter., Artık oturduğunuz. müddetçe siz titredikçe ev sahibi Gzür di- ler.. Fakat bir türlü; — Buyurün — içeride — sıcak odamız var, orada oturalım |.. Teklifini yapmaz. Çünkü mi- safir için bazırlanmış cicili bicili misafir odasından sizi ayırmıya gönlü razı olamaz. Nihayet kalkarsınız.. Tekrar BAYRAM cevap Lüzümu — Yok Kapı — çalındı, Hasan Beyin ka- PP c a Si ç rısı açtı. — Hasan Bey — Kim diyeyim.. — Lüzumu yok efendim.. Hasan — Beyin karısı bağırdı : — Hasan Bey, Hasan Bey.. zumu yok efendi geldi seni soruyor. Budalaca Komşu, Hasan Beye bir muhar- ririn eserinden bahsediyordu : — Okırdum Ha- san - Bey, dedi, fena bir kitap ini ben bile yazabilirim.. Hasan B. dik etti: — Hakkın var komsam, Ben de biligaram, — ço budalaca yazılnış! Benziyor. geldi Lü- tas- GÜZELLİK A SON POSTA . urma z — Bu gidişle elene Glane kalburda 4 A HAS MÜSABAKASI Sokakta Hasan B. yaya kaldırımında yü- rülyordu. Karşıdan gelen iri yarı bir adamla çarpıştı- lar. İri yarı adam bağırdı : — Görmüyor musun ?.. — Sen görmü- gor musun ?« — Ben duvarın kenarından yürü- yordum. Duvarın içine girecek de- #ilim ya. Hasan B. gül- dâ: — O senin bi- leceğin iş. Öyle bir şege niyet et- tinse ben mani olacak — değildim yak üzellik Seçmesinde Maksim'de güzellik seçmesi ya- pılıyorda. Güzeller bütün — güzel- liklerile ortada dolaşıyorlardı. Bir aralık Hasan B. elile işaret ederek sordua : — Ba da güzel ml?. — Hangisi dedim, mavili mi ? pembeli mi ? — Yok canım gözlüklü. Hasan Beyin gözlüklü dediği bizim Peyami Safa idi. Saç Hasan Beyin karısı bayram için süslenecekli. Saçlarını kıvırt- mıya bir yere gitti. Döndüğü zaman ' saçları yine gittiği zaman- daki gibi dümdüzdü. Hasan B, şaşırdı : — Bu ne hâl Hanım, bani saçlarını kıvırtmıya gitmiştin ?.. — Hasan Bay Insan — gençil- ğinde yapamadığı gçeyleri dü- şündükçe GSaçlarını —yolacağı geliyor.. — Evet amma, onlar da kal- mışsa |.. — Evet, berber güzel bir ondüle yapmıştı. Fakat çıkarken “bir lira — vereceksiniz , deyince sıçlarım birdenbire dimdik oldu. — paltonuza sonra da evinirdeki sıcak odanıza kavuşur, rahat bir nefes alırsınız... — Oh dünya varmış. * İşte benim tatlı dilli, güler yüzlü okuyucularım.. Misafir oda- mızı eğer İâyıkile ben evinize geldiği: di oturduğunuz bir odaya alın.. Siz de muazzep olmazsınız, ben de.. Pazar ola DA — — — Yanılmak İki kardeş - biribirlerine çok benzerlerdi. Ayırdetmiye İmkân yoktu. Yalnız birinin kulağı sa- Bardi. Geçen gün Hasan Bey bun- lardan birisini : — Merhaba koca sağır. İltifatile selâmladı.. Bu söze mubatap olan başımı çevirdi. z — Yanıldın, dedi, #ağır olan ben değilim; kardeşimdir, Meselesi Bir hanım yaşını söyledi: — Bu sene 29 yaşındayım.. —— Nasıl olur hanımefendi çen sene otur yaşında idiniz ?.. Hasan bey hanımı müdafaa etti. — Hanımefendi doğu söylüyor- lar.. ge- Geçen sene otaz yaşında imişler, ömürlerinden bir sene daha eksi- lince geriye yirmi dokuz kalmaz mı ? Hırsız Girince Hasan Bey yatıyordu. Sokak « tarafındaki pencere birdenbire açıldı, içeriye bir hırsız atladı. Bey avazı çıktığı kadar haykırdı, — Pencereyi kapa, soğuk alıp nezle olacağım!. Kar Yerde kar vardı. Hasan Be $ bizim kahveci Aceme göılırerezx — Bak, dedi, hâlâ kar kalk- madı.. — Bu da kar m?.. Hasan Bey işi anlamış gibi başını salladı; — Anladım, “Bizim Tahran- da kar yağınca bir senede te- mizlenmez ,, gibi bir iddiada bu- lunacaksın, — Yok, anladığın gibi değil Bizim İranda yağan kar çok so« ğuktur. Bir gün Tahrandan bir arabaya doldurmuş götürüyorlar- miş.. Araba yaklaştıkça Üç gün- lük uzak yerden herkes karın soğukluğunu hissedip kaçmışlar. Buradaki onun yanında çok g- cak, insan olile - tutabiliyor. DİYORL SAN BEY (li Sayfa 7 —. FH Alışkanlığın tesiri ! —— — Ü rrE SD Bizim musahhihlerden Şevket Hasan Beyle beraber Beyoğ- lu - caddesinde - bir aşağı — bir yukarı - dolaşıyorlardı. Karşı ta- raftan bir küçük hamımın kırıta kırtta geldiğini gördüler. Küçük Hanımın başında bir bere, berenin Üüstün de şimdi her bere şiyende olduğu gibi bir marka vardı. Yalnız şu farle- la ki bu küçük — hanımın bere- sindeki T markası L hbalinde başaşağı konulmuştu. -Musabih Şevket kendini tutamadı.. — Küçük hanım — berenizde marka ters.. Lütfen — düzeltiniz!. Köçük hanım kızdı: — Size ait mi?.. Hasan Bey atıldı., — Darılmaym — hammetfendi alışkanlığın tesirile söylemiş ola- cak.. Gazetede musahhihtir. Hırsız Hasan Beyin evine hırsız gir- mişti. Ertesi günü anlatıyordu. — Ben uyuyordum. O, oda kapısını açmış, her tarafı karış- tırmış, neden sonra uyandım. Dinliyenlerden biri sordu: — Ayak sesinden mi Hasan Bey?.. — Hayır canım, hırsız, komodi- nin Üzerinde çigara tabakamı buk muş “bu tabaka hakikaten gümüş mü, yoksa taklit mi ? , Diye sor« mak için beni dürtüp uyandırdı. İltifat Hasan Bey bir hamıma bir hanımdan bahsediyordu: — Ne güzel, ne de çirkin ne bileyim ben, kendisine ait hiçbir. hususiyeti olmıyan bayağı bir kadın işte.. — Merak ediyorum Hasan Bey, tamdıklardan acaba kime benziyor?. — Biraz sizi andını Ha- nımefendi | Za Pardon Hasan Beyir matbuat balo- sunda gördüm.. Göğsünde Üzeri- ne “PARDON,, yazılı bir levba asılıydı. — Bu ne Hasan Bey?.. Dedim.. — Ne olacak dansederken ikide bir kadınların ayağına ba- sıyorum. Âynı sözü mütemadiyen tokrar etmemek için bunu yaptım. eee — R Bayram günlerinde tatildi Işlor.. F ben nedense bulmadım rahati. Tebrik âdetlari ne güçmlüş meğar, Yaruldum Üç günde belKi Üçyüz katl.. Diyorlar, ey Hasan başın büyüktür | Büyükse doludur İçi, akıl var.. Diyorlar baynunda ağir bir yüktür. Ağırsa taşırım kime ne zarar 7. Sabahtı kapiyı çıaldılar erken, Bastırdı misalir, misatlr dorken ( Bir nefes almadık gelen gidenden, Evimiz doluydu her an, her saat., Diyorlar, ey Hasan dökülmüş saçın, İyi ya böylesi çok yarar.. Şapkamı yavaşça hele bir açın; Karanlık gecade lüke gibi parlar.. İkinci gün ben de giydim pepucu | Gazdim hep dostları, ne de yorucu.. Ka'madı bu şehrin bucağı, ucu, Nihayat tükendi vücutla takat. Diyorlar, ey Hasay ne küçük şapkan, Küçükse başımdan düştü mü b.r gün 7. Bayılır #sakaekta karşıma çıkan ; Üstümde gözleri herkesin bülün.. PAZAR OLA HASAN BEY Üç gün bayraem gezip eğlendikten seonra..

Bu sayıdan diğer sayfalar: