Sahip SON POSTA Molla nın Yalısı Arandı Evrakı Muzırra Bulunmadı Ancak Bazı Manidar Mektuplar Bulundu . Muharrirl 4 HerHakkı Mahfuzdur —263— Onların müsterihane hareket- lerini gördükçe bu teharriden hiçbir şey çıkmıyacağını anlıyor; Molla Beye karşı mümkün ol- duğu kadar nazikâne davranıyor- du. Fakat Tatar Şakir Paşa, her zaman ve her İşte olduğu gibi burada da fFazlaca sertlik ve Aişgüzarlık gösteriyor.. Minderleri kaldırtıyor, sandıkları kırdırtıyor, dıvar deliklerine varıncıya kadar aratıyor.. Sahip Molla Beyin adamlarını, haşır haşır haşlıyordu. Bu muameleden, Çerkes Meh- met paşa bile utanmıştı. Hatta bir lık Molla beye yaklaşmış, özür t .. ah.... Bu gibi şeyler olmasa çok iyi olur amma.. Ma- lüm ya... Demişti. Sahip Molla Bey, bu sözlere karşı, derin derin göğüs geçirmiş ve sadece: — Bu da geçer yahul.. cevabını vermekle iktifa eylemişti. * Taharriyat, akşam ezanına doğ- ru hitam bulmuştu. Aile mektubu, resmi muharrerat, bakkal defteri vesaire gibi kâğıt ve yazıdan mürekkep ne varsa hepsi toplan- miş, bir. çuvala doldurulmuş, mabeyne götürülmüştü. Ayni za- manda da Molla Beyin yalısının etrafi hafiyelerle çevirilmişti. Mabeyne — götürülen — evrak serian gözden geçirildi. Abdül- hamide, şu yolda bir jurnal veril- di : ( Sahip Molla beyin yalısının taharrisi esnasında ele geçirilen evrak arasında herne kadar (Ev- rakı müzırra) iHakına şayan bir şey meycut değildir. Ancak, (Ce- sadiye) ler ve (Komita- sında teati edilen mek- tuplar, t ele geçerse yabancı- lar tarafındun anlaşılmamak - için kendilerince malüm ve şifreli ke- limelerden mürekkep olduğu gibi sahip Molla beyin evrakı arasın- da da bazı mektupların tarzı tah- riri gayet manidar cümle ve kelimelerden mürekkep olduğun- dan bunlardan bir çoklarının (Er- babı fesat) ile muhabereyi teşkil eden evraktan ibaret olduğuna zerre kadar şek ve şüphe bulun- ç Resim — TFahlili Kuponu 'Tabiatinisi — öğrenmek — istiyorsanu resminlii & adet kupoa e di Lkte gönderiniz. — Resminiz sıcaya tübidir. ve lade edilmez. —LRLZLAo— — İslma, meslex veya san'at? Bulunduğu memleket Resi uıln .m. 3.) Ku Put mucabillada göndeccin.. madığından iktizayı halin ifa bu- yurulması maruzdur ferman... | Abdülbamit, bu jarnalı müp- hem bulmuştu. Eğer başka bir zaman olsaydı, bu evrakı birer birer tetkik ve tahlil ettirir, bun- lar hakkında kat'? bir kanaat peyda etmeye oğraşırdı. Fakat © esvada (Rumeli hadisatı ) ve (İttihat — Tarakki cemiyetinin, Seolânik ve Manastırdaki harekâ- tı) İle pek farla meşğul olan hünkâr, meseleyi uzatmak isteme- di. Belki de, sahip Molla bey gibi daima zan ve şüpha al- tında bulunan bir zatın, böyle karışık bir zamanda İstanbul'da bulunmasından endişa etti. Baş- kâtip Tahsin Paşayı çağırttı: — Şimdi, Sadrazam Paşaya bir tezkere yazınız.. Sahip Mollanın ( ilmiye rütbesi ), ( mül kiye rütbesi ) ne tahvil edilsin.. Ve, Anadoluda bir mutasarrıflığa gönderilsin.. Diye #emir verdi. Abdülhamidin — bu “iradesi, derhal Babialiye tebliğ edildi, Sadrazam Ferit Paşa, Başkitabe- Ün bu tezkeresini alır almaz, hemen işe girişti. Bir taraftan Sahip Molla Beyin ( rütbei ilmi- ye ) sinin ( rütbel mülkiye ) ye tahvili muamelesile meşgul oluyor. Diğer taraftan da Anadolunun tam merkezinde ve sahillerden uzak bir yerde bir mutasarrıflığa tayini hakkındaki (arz tozkeresi)- ni yazdırıyordu. Arlik Molla Bey, gidiyordu. Onu bu felâkoetten kurtaracak, hiçbir kuvvet yoktu. Bunca se1e Şürayı Devlet batta riyasetinde bulunan — ve ilmiye — rütbesinin en yüksek payesine vâsıl olan bu asil zat, Anadolunun en Ücra - bir küıo— <e—rrm e— —a MA —— Ferit | | | | azalıklarında ve | | Amerika sine atılacak ve orada ömrünün sonuna kadar kalacaktı. Lâkin, bir mucize, Molla Beyin imdadına yetişti. Mabeyin erkâ- nından - burada İsmini söylemiye mezun olmadığımız - bir rzat, Ab- dülhamide şu yolda bir ariza takdim etti: ( Sahip Molla Bey kullarının yalısında ele geçirilen ( evrakı muzurra ) atlakına şayan — hiçbir şey mevcut değildir. Zatı şaha- nolerine karşı ihlâs ve sadakati mubakkak olan ve ancak arada sırada zabtı lisana kadir olamı: yağ bu kulunuz, bu vesile ile ağ- razı şahsiyeye kurban olmaktadır. | evrakın yeniden tetkiki halinde hakikatin tamamile tezahlr. ede- ceği asikâr ise de, her halde ve katıbei umur ve ahvalde, emrll | forman ve lütfu ihsan, padişahı celilüşşan — efendimiz harretleri- nindir. ) (C Arkası var ) 'Üç Katil Linç Edildi Sofya, 30 — Muhaksme edilmeak üzere Baliça İstasyonuna götürül mekte olan katil maznunu 3 make- donyalı, balkın bücumuna “'maruz kalmıştır. Halk, — katilleri :polisin elinden almış ve hemen İinç ederek öldürmüştür. Harp Borçlarında Tadilât Yapılmalıdır Vaşingloni 30 — Amerika Ticaret Odası, harp borçları hakkkında bütün Ticaret Odaları arasında bir anket yapmıştır. Ankâte verilen cevaplarda oda aralarının büyük bir ekveriyeti, harp borçları için yenl bir moratoryum ilânı, teslihat mas- raflarının azaltı'ması ederek borçlarda — tm lehindedir. v eee K eeet İspanyadan Sürülenler Menfadan Kaçlılar Menfalarından kaçan İspanya sürgünleri Geçenlerde İspanyada bir işyan patlak vermiş, San Jurjo isminde bir Jeneral, Cümhuriyeti devirmek istemiş, fakat bunun önüne çabuk geçilmişti. İspanya hükümeti İş- wana İstirak edenlerden bir kısmı- mı Fas müstemlikesine sürmüştü. Fakat isyan sürgünleri bir kola- yımı bulup Fastaki zindandan kaçıp Portekize iltica etmişler ve orada yerleşmişlerdir. Kânususani S1 HİKÂYE Bu Sütunda Çektiği... Bülbülün Size anlatacağım vak'ada o- nun en mühim rolü oynayacak olan en esaslı tabiatını söyleye- yim: müfteridir. Kulaklarına varan koskoca ağ- zının içinde, deliğinden başı gö- rünen bir sarı yılan gibi ucu be- liren etli dilinin salyalarını önüne gelene bulaştırmaktan bir zevk duyar. Ortalığa filanın karısıle filanın kocası arasında gizli bir münasebet — olduğunu — atmadığı günler, Ffilanın arzına — filanın namusuna bir kir bulaşdırmadığı zamanlar adeta ekmek yememiş su İçmemiş İnsanların ıstırabile kıvranır, Onun iftiralarından yakasilken büyük bir halk yığınının içinde, hatta başında hamamcı İbrahim çavuş gelir. Müfteri Kasım, İb. rahim çavuşun hamamının kur- naları başında, kirlerini döküp çıktığı her sefer soluğu kasabar nıa kahvesinde alır, daha peyke- ye bağdaş kurmadan: — “Namusu kıt herif, der, kasabanın ortasına hamam değil, eşkiya yalağı kurmuş. , Müfterinin etrafını bir sürü çenesi düşük mütecessisler, mevzu arayan dedikoducular çevirir. O, şiddetle —parlıyan — mayısböceği boyunda düşman bakışlı gözlerini sözlerinin bıraktığı tesiri anlamak ister gibi, etrafını çevirenlerin Özerinde dolaştırır: — Ne zamana kadar birader, ne zamana kadar bu hayduda s0- yulmakta devam edeceğiz., Diye devam eder. Mektep, medrese görmeden, erlik ve kahvecilik gibi biribirile alâkası olmıyan Üç sıfatı kendisinde toplamış olan kasaba kahvecisi Çolak İsmallin eline tutuşturduğu bulaşık suyu misillâ kahveden bir yudum çek- tikten sonra; —“Bir ay evvel altın saatımı, ondan bir hafta sonra gümlüş kösteğimi bir hafta evvel nikel tütün tabakamı yok ettiler, bu- gün de baba yadigârı gümüş enfiye kutumu çaldılar.,, Der. Dinleyenler arasında müfteri Kasımın mayasını bilenler bu if- tiraların yüzde doksanını iskonto ederler, Onu daha iyi bilenler hiç birisine — inanmazlar, fakat tanımıyanlar -Hamamcı İbrahim Çavuş hakkında haldı olarak fe- na fikir beslemiye başlarlar. gızdan ağıza yayıla yayıla Kası- mın bu fena iftiraları Hamamcı İbrahim çavuşa bir çok müşteri- lerini kaybetirmiş ve onun kasa- bada ötedenberi eyi tanman is- mine fena bir damğa vurmuştur. Hamamcı İbrahim çavuş his- settiği bu fena gidişin sebebinin Kasımın iftiraları olduğunu anla- makta gecikmedi. Bir gün etra- fına toplanan hamam uşaklarına — " Ekmeğim ve haysiyatimle oynayan Kasım denilen o mende- bur herifi bir daha buraya sok- mayacaksınır. , Emrini verdi. x Kirleri kabırıp da halveti öz- leyüp,'kasabanım biricik hamamının tokmağını sallayan Kasım, lbra- him çavuşun fena bir hiddetle asık suzatı, derin bir. kinle, kız- bir. demir — gibi — insanıa A | Hergin | Naci Sadullak — Yazan : gözlerini — dağlayan — bakışlarile karşılaştı İbrahim çavuş nezle görmemiş sesiler — “Bu tokmağa elin nasıl vardı? Kâinata hırgız yatağı diye ilân ettiğin bu kubbenin altına ayakların seni nasıl getirdi. Hem kendinin hem de benim başları- mızi nara yakmak İstemiyorsan ne bir daha buraya gel, ne de gözüme görüni ,, dedi. Hiç ummadığı bu muamele karşısında — Kasım, — dapdalğın duürürken — ensesine kızğın bir topuz yemiş gibi, afalladı. Fakat kendini çabuk topladı. Onun misli görülmemiş iftiralar halk eden menhus zekâsı aynı xaman- da kendisini herhangi bir vazi- yette, — zeytinyağı gibi — suyun Östüne de çıkaracak bir kuvvete malikti. Sahte bir safiyetler —"Haşa çavuş!... İftira etmiş- ler. Ben öyle bir şey demedim ,, dedi. Çavuş cevap verdi, Kasım altında kalmadı. Biri hamam kapısının — İçinde, biri dışında uzunboylu münakaşa ettiler. Ne- Hcede İbrahim çavuş okadar Fazla delil gösterdi ki, Kasım onun aleyhinde ettiği iftiraları inkâr etmekte devam edemedi. Fakat epeyce zaman konuşmakla, Kasım'ı — gördüğü — dakikadaki mütbiş hiddeti bir derecoyo ka- dar teskin olmuş olan İbrahlm çavuş, — iftiracının — tatlı dillerine yenildi ve bir şartla onu hama- mında yıkanmıya müsaade etti: Kasım bir daha kat'iyen ötede beride İbrahim çavuşun hama- mında — ötesinin berisinin yok edildiğine dalr Iftiralarda bıluı- mayacaktı. * Kasım halvete girdi. Tezgâhın başında orucun - tesirile fılıın dalgın düşünen İbrahim çavuşun iri gözleri, kıymetli bir şey bul- muş iİnsanların sevincile parladı. Aklına bir muziplik gelmişti ve aklına geleni yaptı. İftiracı Kasım soyunduğu yere geldiği zaman bohçasının içinden hançerile — kırmızı — kuşağından başka her şeyinin yo! edildiğini ördü, Düşündü taşındı nihayet eline kırmızı kuşağı sardı, han- çerini taktı ve çırçıplak İbrahim Çavuşun ve adamlarının önünde dikildi. Ellerini Allah der gibi iki yazına açtı, hepsine birden hitaben: — * Burada bir şeyim çalındı demiyorum. Fakat insaf — edin ben ! sama bu kıyafetle mi geldim ,, dedi. Uyuşturucu 'Maddeler Yunanistandan Mısıra Kaçakçılık Yapılıyor Kahire (Hususl ) — Musir za- | bitasi uyuşturucu — maddelerle müc (dele için fevkalâde tedbirler alıyor. Mısır Polis Müdiri Umu- misi Resül Paşa demiştir ki: « Mısıra uyuşturucu — maddelerin sokulmaması için şiddetli tedbir- ler aldık. Şimdi uyuşturucu mad- delerin imal merkezi Türkiyeden Balkanlara geçmişlir. Mısıra ea çok kaçakçılık yapanlar da - Ye- manlılardır. , '