dilerini hudut haricine attırmak | harekete geçti. Murat Bey aley- (CArkâası var ) | tehdidile sükün ve müvazeneyi AD Ğİ EİNE İN haay aa eei temine çalışıyordu. akşam ı;:t İstanbul ıı[ııîi“ıı T Tay’â.ra Baı?S" b k * 21,30 ehir Tiyafvos 'ayyare Cemiyeti İstani şu- |j Aradan seneler geçtiği halde, Pazartesi - ŞenirTiy Ü | besi taııLııııdın ber sene - tertip | daha hâlâ karanlık bir perdenin P b "“" ıuu âîl':.ı ÜŞ İN cerae . gubabal | altında an mühim bir sır &rşembea HİHL Cat | a H'Y'de ee B Yazan Perapalâs salonlarında verilecek- vardiriki; o da,: Murat İoşla av Müsahip Zade tir. Balonun pek mükemmel ok- ih deti meselesidir.. Acaba Murat Ceiâl Bay 4 sel ması için şimdiden ihzarata bap- Bey, İstanbula niçin avdet etmişti? | Komedi 3 perde lanmışi h # b İ ; Murat Bey, Abdülhamit'in Islahat Va- itlerine İna_nmak Saflığında Bulundu l* Fakat.. Ahmet Rıza Beyle ©- nun ( hakikt havari ) leri her türlü teklifleri reddetmekte devam edi yor ve anut bir gayeperverlikle mücadeleden sarfınazar etmiyor- lardı.. Bu neşriyat, mutedil tenki- data munhasır - kaldığı zamanlar, biçbir maniaya maruz kalmıyordu. Fakat bazan da aykırı mecralara taşıyor, Abdülhamide farzlaca ev- ham verecek bir şekil alıyordu. O zaman sefir Münir Bey, Fransa hükümetine —müracaat — ederek, gazetelerini kapattırmak ve ken- bir çoklarının iddia ettikleri gibi ( vatan basreti) ne mi dayanama- mıştı?.. Yoksa, Abdülhamin va- dettiği ikbal ve servete mi abk danmı:ştı?.. Bu iki iddiadan birincisi, ruhi bir mazeretlir. Hoşa gitmese bile ona hak kazandırabilir. - İkinci iddiaya gelince: Buna olduğu gi- bi inanmak insafa — mugayirdir. Çünkü Murat Bey İstanbula av- det etmekle, eskisinden pek çok fazla bir ikbal ve servete mail olmuş değildir. Binaenaleyh onu adi bir şantajcı gözile görmemek lâzımgelir, Şu halde... Burada — üçüncü bir iddia başlıyor ki, o da Ah- met Rıza Beyin çevirdiği mahi- rane bir. manevradır. Bu iki zatı yakından tanıyanlar ve her iki- sinin de hususiyetine vakıf olanlar diyorlar ki: — Murat Beyin avdetine en büyük Amil, Ahmet Rıza Bey olmuştur. Çünkü, günün birinde memlekette nasıl olsa bir inkılâp olacağına kani olan Ahmet Rıza Bey, (bürriyet mücadelesi ) nin başında yalnız kendisi bulunmak ve her türlü rekabetten azade kalmak — istiyordu. Murat Beyi ikna etmek ve İstanbula avdetini temin eylemek için Ahmet Celâ- lettin Paşa Avrupaya geldiği za- man, Ahmet Rıza Bey mühim bir rol oynadı. Murat Beyin dost- larına müracaat etti. (Abdülha- midin vaat ettiği ıslahatı, bir an İTTİHAT ve TERAKKİ — Her hakkı mahfuzdur. — evvel yaptırabilmek için o, İstan- bula — gitmeli. padişahı bizant ikna etmelidir. Burada bizim gibi beybude uğraşmaktansa, — böyle yapmak daha hayırlı olur.) Diye- rek Murat Beye bilvasıta telkin- lerde bulundu. Bu suretle onu iknaa muvaf- fak oldu. Murat Bey de gerek bunlara ve gerek — Abdülhamit tarafından — vadolunan — islahata inanmak safderunluğunda bulun- du. İstanbula avdet etti. O za- man Ahmel Rıza Bey derhal Halk Gecesi Hİ ERTUĞRUL & T. A, 'T. Kuşdi Bu gece: Gölge ve Kılıbık ANNY ONDRA Mister Bramn (JEAN DAX) ile beraber KiKki Fransızca sözlü ve şarkılı fi minde seyirciler arasına neş'e saçıyor ve candan güldürüyor. ARTİSTİK'te Çarşamba akşamı HEY ARKADAŞLAR! Ramazanda gördüğün kalabalığın nereye gittiğini biliyor musun? Herkesi titretip coşturan YAHYA kaptanın kahbeler elindeli kahramanca şehadetini, NAŞİT'in hem ağlatan hem güldüren kahramanlıklarını, işgal faciala- rinı, saray mel'anet ve ihanetlerini mili muharebe ve zaferlerimizi görmeğe.... Nasıl doğdu?.. SON POSTA Nasıl Yaşadı?.. Nasıl Öldü?.. hinde neşriyata girişti. Bütün ci- hana karş, onu bir. muhteris ve ikbalperest olmak üzere gösterdi. Bu üç iddiadan hangisi doğ- rudur?.. Bize kalırsa. bunlardan ancak Üçüncüsüne itimat etmek lâzım gelir. Çüönkü, muzahakkak olan birşey varsa, o da, Murat Beyin "İstanbula avdeti üzerine Ahmet Rıza Beyin geniş bir nefes al- ması, mütemadiyen bu meseleden bahsederek kendisine bir çöhret yapmıya çalışmasıdır.. “Yakında ARTİSTİK sosnumncu JEAN MURAT nın emsale'z bir surette temsil ettiğ: çok eğ.enceli, hissi ve nefis bir eser. İKİ YÜZLÜ ADAM Filminin rejisörü RUBEN MAMULYAN iKi YÜZLÜ ADI.M Filmiai oynıyan değil, adeta yaratant FRİEDİRİK MARCH Amerika'da Film akademisinin yaptığı 1932 kenesinin en büyük rej'sörü ve en muvaffak artisli müsabakasında Birinciliği kazanmıştır. MELEK Sinemasında FERAHSsinema nın VARYETE PROGRAM'ını gördünüz mu ? Görmedinizse görenlere lütfen sordunuz mü? _7_7 Numaralı EV LİLY DAMİTA Maurice Decobra'nın son romanı B! SFENKS KONUŞTU aşk, ihtiras, tecssür ve heyecan filmidir. Pek yakında MAJİK'te | geçirdiler. BİR MİLLET UYANIYOR'a Matineler: 2,30- 5 Gece 8,15 - 10 -— ALEMDAR SİNEMASINDA Ö o ckl. ei “Kânunusani 2 (DiplomatlaraHükmeden GizliKuvvetle JeneralProtogerof'unHiz | metinden Casusluğa ( Baştarafı 1 inel asay'ada ) ile ve ihtiyaçlarına göre aşagıya iniyor, en yakın dükkândan ci- gara, süt, ekmek, yiyecek gibi şeyler alıyor, tekrar - odalarına çıkıyor ve yataklarının üzerine uzanarak cigaralarının dumanını tavana — savuruyorlardı. Üçüncn gün idi ki şehre çıktlar, biraz dolaşıp bir sinemaya gittiler, son- ra karınlarını doyurarak bir kah- veye girdiler ve gazetelere göz gezdirdiler. Bir ara gözlerine ilişen güzel bir kadınım peşini takip ettiler, fakat çabuk vaz geçtiler. Nihayet dördüncü gün geldi. O gün de Dordona tele- fon etmeyi vadeylemiştiler. Kendilerine söylenen zamanda telefon ettiler. Fakat aradıkları numara cevap vermedi. Bütün ısrarları boşa gitti. Akşam Üzeri garip bir endişenin sevkile tele- fon adresine koştular. Arabaya binecek kadar da paraları olma- dığı için bu mesafeyi yaya ka'e'- tiler. Dordon büyükçe bir apar- ftımanın sonuncu katında oturu- yordu. Kapısının üzerinde bir de kart vardı. Fakat kapıyı kimse açmıya gelmedi. Bu sessizlik onları derin bir meraka sevketti. | Viyana gibi bir şehirde beş pa- kalmaktan rasız ve yapayalnız doğan bir merak ve korku, Bir ara, merdivenleri çıkan ihtiyar bir kadınla karşılaştılar. Kadın, M. Dordon'un seyahate çıktığını, fakat geleceği zamanı bilmediğini söyledi. Naçar odar larına döndüler ve ©o geceyi aç Ertesi sabah tekrar Dordon'un evine uğradılar. Yine kapı kapalı.. Yine açan yok. Uzun zaman civarda dolaşarak bekle- diler. Fakat bu da neticesiz kak dı. Akşam üzeri kapının altından iki satırlık bir pusula yazıp ber raktılar. Bunda adreslerile — beraber çaresiz hallerini bildiriyorlar, gelir gelmez kendilerini — aramalarını rica ediyorlardı. O geceyi de aç geçirmek mukadderdi. Bir yere rehin koyabilecek bir şeyleri olup olmadığını araş- tırdılar. Toz tutar bir şey bula- madılar, Ertesi sabah, — Per- vof'un müteşebbisliği bir parça kederlerini giderdi. Pansiyon sa- hibinden veresiye birkaç ekmek almıya müvaffak olmuştu. Bunla- rın Üzerine aç kurtlar gibi atıldı- lar ve birkaç dakika içinde bi- tirdiler. Şimdi, sinirleri bir parça yumşamıştı. Pervof, bir ceset gibi yata- ğının Üzerine kapanarak çocuk gibi hıçkırıklarla ağlarken Poçef'te Dordon'nun evi önünde bir aşağı, beş yukarı dolaşıyor ve hırsından dişlerini gıc rdatıyordu. Fakat bu beklemiye uzun müddet tahammül edemedi. —Halsizlikten ayakları GEORGES mba ç:l:;:mı Beyaz perdenin müthiş adamı Muazzam ve Fransızca sözlü son filminde DENİZLER DEV ELHAMRA serasıi titriyordu. Tekrar pansiyona dö dü vo geceyi yatağının Üstünde soyunmadan geçirdi. Fakat ertesi sabahla beraber sefil odalarına selâmet te girmiş oluyurdu. Çünkü kapıya ufak birf vuruşla beraber eşiğin Üzerind M. Dordon görünmüştü. Sırtında şık bir siyah pardesü, ayağınd beyaz getler, başında da ipek birf şapka vardı. Ayakta durarak elind ki beyaz — oldivenleri çıkarırkenm göz ucu ile odadaki vaziyeti tı kik ediyordu. Sonra kapı yanım” daki eski bir iskemleye şöyle b ilişti. Bu sırada Pervofla Poçef d yataklarından doğrulmuş, mahcu” bane birsurette kendilerine çeki düzen — veriyorlardı. M. Dord vaziyeti anlamıştı. Derhal pansiyon sahibinl çı ğgırttı. Kendisine para vere: yiyecek, içecek gelirtti. Bul, rın” iyice karınlarını doyurmaları! bekledi. Sonra söze başladı ilk iş olarak komitecilerin Buk garistana dönmeleri lâzım geld ğgini söyledi. Bu haber pervofl Paçefi derin bir dehşete sokmuşlu çünkü kendilerini orada bekli; feci akibeti gayet iyi biliyorlard Cevap vereceklerine Dordon'ı biraz evvel masa Üzerine bır. tığı paralarını ceplerine indirdilar, Çünkü Dordon'la anlaşamıyacı larını görmüş, ihtiyatlı bulun istiyorlardı. Fakat o, sanki cut tehlikeden haberdar de; miş gibi İâkayt — davranıyord Yaptığı muhakeme şu idi: Bulgaristana dönünce doğrü İvan Mikaylof'a müracaat e! ve Mnkedonya komitesi hesab çalışmakta devam ettiklerini söy* lemek. —Ayni zamanda Protogerof'un — tarzı hareketli tasvip etmediklerini de Mikay” lof'a anlatacaklardı. Dordon eğer — fikrini kabe ettirirse bir taşla iki kuş vurn olacaktı. Hem Mikaylofun Y goslavyaya karşı olan devam edecek, hem de bu adam vasıtasile Makedonya mitesinin - faaliyetinden istihbaratını günü gününe dar eyliyecekti. Fakat Bulgarlar bu tekli kabül etmemekte israr — edi lardı. Dordon ise her muka! met gördükçe masa Üzerine b miktar daha para çıkarıp kıyordu. O süretle ki ortada yığılı para Pervofla Paoçefin tereddit ve mukayemetlerini kıracak bi dereceye çıktı. Nihayet arad mutabakat hasıl oldu ve Bulg ristana döndüler. Fakat pasaportla değil, hakikt büviyı ve pasaportlarile... Maamafib hududa ayak b basmaz derhal tevkif edildiler. ( Arkası var ) BANKROFT EVLÂT)