BİZi. — Paşam Erenköy —TT TT <ŞT EEM T İ SON POSTA DARE EDE NLER... İstasiyonunda Rıdvan Paşayı Vurmuşlar! Ali Şamil Paşanın Rengi Bembeyaz Oldu Muharriri X4 Her Hakkı Mahfuzdur —223— — Yanılıyorsunuz.. Biz, katil değiliz, tütün kaçakçısıyız.. Ora- dan — geçiyorduki — Silâh — sesleri duyduk. Korktuk. Kaçıyorduk. Demekle iktifa ettiler. Bu esnada Ali Şamil paşa da solâmlıktan dönüyordu. Üsküdara geçmiş, arabasına binmiş, eve geliyordu. Tam arabadan ineceği zaman bir (kanun) geldi. Şamil paşanın yaveri İbrahim Beye hâ- diseyi haber verdi. İbrahim Bey, derhal Ali Şamil paşaya yak- laştı : — Paşa Hazretleri... Erenköy istasiyonunda Rıdvan paşayı vur- muşlar. Dedi. O anda Ali şamil paşa- ma rengi bembeyaz kesildi Başı hafifçe sağ tarafa büküldü. — Vuranlar tutulmuş mu?. Diye sordu. Hiçbir şeyden pervası olmiıyan şimdi titriyordu.. Yaver İbrahim Bey, Şamil paşanın müteessir ol- duğunu anladı: — Hentiz belli değil Efendim. Siz içeri buyurun. Bendeniz bizzat gider tahkik ederim. Diye cevap verdi. Atına atla- de Vak'a — mahallina doğru döctaala sürmüye başladı. Lâkin, konaktan biraz uzaklaşınca, Ka- tillerin Fikritepede tutulduğunu haber aldı.. Atını, o tarafa sürdü. Saraya yaklaşınca duvar n kena- rında bir kalabalık gördü. Yan- larına yaklaştı. Polislerle jandar- | malar siyah elbiseli Üç adamın kollarından yakalamış duruyor, bunları nakletmek - için bekliyorlardı. yerde bohça gibi bağlanmış, alacalı bir menil du- | ruyor, mendilin kıvrımları arasın- dan, tabanca namluları görünü- yordu. Yaver İbrahim Bey bunları ieticvaba başladı. Fakat, hiç bir "eevap alamadı. Çünkü: — Biz, kürdüz.. türkçe meyiz. Diyorlar ve başka bir tek söz söylemiyorlardı. Hatta, polisler- den biri kızdı: — Ulan tutulduğunuz zaman bülbül gibi türkçe konuşuyordu- nuz. Şimdi ne çabuk — unuttunuz. ——— bil- Resim — Tahltli Kuponu inaer d İiş Tabiatinisi — üğrenmek — atiyorssau | rekminizi &S adet kupoa — İls bi Ücte gönderiniz Resminle sraf» Mbidir ve iade edilaee. lelim, meslek veya #na'at? Pulunduğu monleket Kosim ” ntizar eĞşcok ml ? Resimin klişesi 30 Kurup ua Vumukabilinde göndleri e n? bu adamın sesi, | imdat | | "ıdurııı asaletin foyası çok çıb | tahsisat bağlatmıştır. Bedirhan zade Abdürrezzak B Dedi, fakat, hitap ettiği adam, buna: — Vallahi, nezanim.. kurban... Diye cevap verdi. Bu sırada bir at şakırlısı işi- tildi. Ali Şamil Paşa, atını dört nala sürerek geldi. Herkes, geri çekildi... Şamil P. katillere yak- Taştı. Öfkel “bir. tavuria kürtçe olarak konuştu. Konuştukça öf- keleniyor, — büyük bir. asabiyet | gösteriyordu. Birdenbire yaver İbrahim Be- ye döndü: — Bu berifler, (tütün kaçak- çısıyız, katil değiliz) diyorlar..Polis- * Abdülbamidin To- rununu Babası | Evden Kovdu incl sayfadı ) mesini, Daksi — takdirde disini — evinden — kuvarak lâtlıktan reddedeceğini söy'emip | tir. Selim Efendi bu t « dit ile beraber genç Lübain dilberine de yol vermiştir. Fakat derin bir aşk ile yanıp — tutuşan Abdülkeri'n kızın arkasından ç - | karak onu bulmuş ve iki- gece beraber yaşadıktan sonra gizlice | nikâhın; - kıydırımıştır. Selim EL | nikâh hâdisesini duyunca oğlu Abdülkerimi evden kuvmuştur. | Kar sile birlikte beş parasız 40- kakta kalan — Abdülkerim, bir müddet karısndan şizli olara'< Berut eşrafından para toplamış, bu süretle yaşamış ve bu vazi- yete rağmen karısına “ Madamla Prenses — Ottoman , — Üuvanını | vermiştir. Fakat Baştarahı ken- ev- dilencilikle — başlayan meydana çıkmış ve Ab- kalmamıştr. Bunun — üzerine Abdüölkerim Evkaf İdaresine müracaat ede- rek kendisine ayda beş altın Lübnan — dilberine elince; genç kadın bu sefalete tahamınül edemediği için bir gün gizlice evden kaçmış ve Abdülkerimi terketmiştir. -Abdülkerim şimdi lraktadır. ve orada dolandırıcılık yapmak suretile yaşadığına dair | haberler alınmaktadır. —l" M <ei | ler, belki bunları ellerinden kaçı- | vırlar. - Siz başlarında bulunun. kışlaya bunların Beraberce şunda hapsettirin. Yarın tahkikat yaptırırız. * Abdülhamit, bu cinayeti ha- ber alralmaz fevkalâde — müte- essir oldu. Rıdvan paşanın - ihti- yar vüldesine taziyet için derhal | “adam gönderdi. Katillerin behe- mehal derdestile tahkikat icrası için de irade etti. Tahkikat heyeti, katilleri Se- limiye kışlasından aldılar. Beşik- taş karakolunda isticvaba başla- dilar. Aradan dört gün geçti. Sali günü Şamil paşa saraydan istenildi. Yanına yaveri İbrahim Beyle emirberi Ömer çavuşu alan | Şamil paşa saraya gitti. İçeri girdi. İbrahim Beyle Ömer çavuş koltuk — kapı bekliyorlardı. hademe civarında paşayı Bir saat sonra bir Ömer kolunda asılı olan Şamil paşanın pelerinini — istedi İbrahim Beye des — Paşa harretleri, geldi. çavuşun ve bu gece (Eve, selâm şvtürsünler, merak etmemelerini ayda kalacaklar... söylesinler) diyor. Haberini getirdi. İbrabim Bey | bu hıb—rdın neticenin nereye varabileceğini istidlâl etmişti. ( Arkasıvar İzmir sokuğı Tel, 20219 ZAHARYA Oredoluos Gören ve bilen var mı? Bundan 17 ssne kadar evvel Pizrenin Topayan nahiyesinde bulu- nan Erkânıharp rzabitlerinden dayı- mız Raşit oğlu Nuri Beyin bilâhare| Paşa olduğunu haber aldık. Ha- len nerede olduğunu bilmediği- mizden kendisini tanıyanların ve- | dülkerimin macerasını doymıyan | yahut nerede bulunduğunu bilen- lerin insaniyet nam'na bildirmeleri, 60 yaşında Üç kadın Bamına Bursada Camlikebir civarında Kadifeli kahvede Salih Ev yaptıracaklara!.. Kasımpaşada Süruri maballe- sinde Aynalıçeşmede iki sokağa nazır 420 arşin arsa - satılıktır. Görüşmek istiyenler Karaköyde Ada Hanında 17 No, da Sırrı Beye müracaat etmelidirler. | iyi tabiatli götürün. İtfaiye bölüğünün koğu- | | mişti. | ve tavassuta uğraşıyordu. Bu Sutunr_ ı Arkğdğış_ ! lardan birine girdiler. İlk sualler- Geüç ini? Yirmi beş yaşındal.. Güzel mi?.. Çok!.. Hiç evlanmcmiş ai? Bir defa evlenmiş, ayrılmış! Peki bu kadın bu kadar kusursur dediğin kadar da neye | ve namusludur da bana peşkeş çekiyorsun, kendin | evlensene... — Evvelâ benden hoşlanmaz, onün tipi değilim, sonra onu çocukluğundanberi tanırım. Sonra gibi, çok gezmiş, çok görmüş, çok okumuş adam- ları sever. (Merih) otelinin geniş salonu- nun rahat ko'tuklarında karşılıklı yaslanmış iki genç, sigaralarının savurarak, kahvele- o tam senin dumanlarını rini höpürdeterek konuşuyorlardı. Camal Fahirle, Celâl Nasır mek- tep arkadaşı idiler. Mektepten | sonra uzun seneler biribirlerini görmemişlerdi. Celâl Avrupaya Cemal Anadoluya geçti. Velhasıl tesadüf onları ancak geçenlerde İstanbulda karşı karşıya getire- bildi. İstanbulda tesadüflerinden | sonra beraber gerzdiler, içüler, | konuştular, eğlendiler, eski dost- lukları eski samimiyetle canlan- Bu akşam Üstü bahisleri izdivaca intikal etmiş, Cemal arkadaşına bekârlıktan şikâyette | bulunmuş, O da ona, bir kadını | methetmiş onunla izdivaca iknaa, | Biraz münakaşadan sonra Celâl Cemali ikna etti, bir gün bir yerde ka« dını göstermeyi vadetti, ayrıldılar. Klnııwıvvıl ” H İKAYE İ Hergin Nurı Sadullah Vazifesi Yazan: den, cevaplardan, ilk kavuşma- sarfolunan beylik cümle- lerin tükenmesinden sonra Celalk: — Nasıl” dedi, —hayatından memnun musun?.. Cemalin rengi sarardı, eda ile: — AÂzizim dedi ben seninle asıl bu meseleye dair konuşmak istiyordum. Hayatımdan da, ka- rımdan da çok memnunum. Yak- nız bir nokta zihnimi bulandırı- yor: Evlenmeden larda gözleri — bulutlandı, ve müphem bir evvel Melihanın | mühim miktarda geliri vardı. Ev- lendiğimiz zaman bunun arkası kesildi. Ben buna o kadar ehem- miyet vermiyecektim, fakat bir gün karımın hesapsızca sarfolun- muş bir cümlesinden ona bu geliri senin temin ettiğini Öğren- diğim zaman afalladım. Zannede- rimki bunu örenmek - istemek benim en sarih hakkımdır. Sen karım için neydin, karım senin neyin oluyordu ki onun masrafını sen görüyordun azizim... Celâl gülümsedi: — Evet dedi, yalan - değil, geliri temin eden bendim. Comal sarardı, — kısılmış bir sesle gürledi: — Demek itiraf Celâl sakindi: — Evaet dedi, itiraf ediyorum. Fakat neyi?... Şunu itiraf ediyorum ki Me- liha seninle evlenmeden evvel benim karımdı azizim! Meliha çok iyi bir kadındı, fakat fikir- ediyorsun?.. | lerimiz tabiatlerimiz onunla ta- Cemal Melihayı çok beğendi, Meliha da ondan hoşlandı, üç ay sonra evlendiler. Bal aylarını geçirmek Üzere Nise — gittiler. Ondan sonra aradan aylar geçti, Celâl Cemale rasgelmedi. * — O. merhaba dostum! — Morhaba azizim, nasilsın | bakalım? — Fena değilim, yalnız se- ninle biraz görüşmek islerdim!.. —| Cemalle Celâl, yakın gazino- | Resminizi Bize ban tabana zıddı. Ben onun için bir koca, o benim için bir karı olamazdı. Fakat bir kadınla bir erkek arasında aşktan başka | yakınlıkların, dostlukların yaşa- | masına İmkân yok mu?.. Nitekim oldu. Onunla iyi iki arkadaş ol- duk. Ve ben ona seni, sana onu buluncaya kadar onun masrafını bu sıfatla gördüm. Arkadaşlık vazifem bittikten sonra sizi baş- başa bırakıp çekildim!., - ..) Gönderiniz, Size Tabiatinizi Söyliyelim... Resminizi kupon İle göndaeriniz 16 Mersin'de Mustafa Kemal 8.: Mütevazi - — ve sokulgandır.İş- lerine, — mua- melesine yalan ve riya karış vmak İstemez, daha — ziyade olduğu . gibi görünmiye mü- temayildir, Sa- AAT deliği — sever, meşakkat ve müşkülâta tahammül | gösterir, — mes'ulivetten — endişe eder. B 36 Feride H. ( Talebek (Fotoğ: rafının dercini” “istemiyor.) Zeki ve çalışkandır. Kitaplarımı iyi kul- lanır ve çantasına intizamla yer. | leştirir. Menfaatlerine — karşı tok | gözlü davranır. Sakin ve mahzun bir bakışı vardır. Kupon diğer sayfamızdadır. Mersinde A, D.Bey: (Fotog- rafının dercini istemiyor) — Girgin ve müteşebbistir. Çok — kimseyi tanır. İş adamı tarz ve hareket- lerile kendi sevdirir. Kıymetli gördüğü kimselere karşı hürmet- kârdır. Usul ve merasim baricinde iş görmiye taraftar değildir. Tuttu- ğu sişte sonuna wvarmak ister, müdekkik ve azimkâr olur. His meselelerine lükayt kalmak istemez. ı Mersinde $. H. Beyi Fotog- talımıu dercini istemiyor) Çekingen ve kısmen tütuktür. Fazla açılmaz, sokulmaz, tavur ve hareketleri manalı ve kapalı kalır. Başkalarına minnet etmekte müstağni davranır, Arkadaşlığına itimat — edilebilir, kusurlarının — şüyuundan — endişe eder, Bazen gözü pek ve hırçın olur.