7 e W YÜ V ALAY S LO OAT T KERL 9 S 2Ye — Her hakkı mahfuzdur. ; SON POSTA İTTİHAT ve TERAKKİ Nasıl doğdu ?.. Nasıl Yaşadı?.. Nasıl Öldü?.. Mahmut Paşa İstanbula Dönmek İçin Münir Beyle Pazarlığa Girişti — Oo0 Paşa Hazretleri.. Hoş geldiniz.. Safa geldiniz. Canım, Marsilyadan — hareket — ederken haber vermek yok mu?. Hiç olnazsa istikbale gelirdik. Teş- rifinizi ancak gazetelerden haber aldık.. E, nasılsınız bakalım?.. Derkena, paşanın sağ tarafın- daki koltuğa, lâübal! bir vaziyette kuruldu. Ve bu suretle Damat Paşamnın göstermek istediği azar mete ilk darbeyi vurüu. Bu muameleden Mahmut Pş.nın biraz canı sıkılmakla beraber o da yavaş yavaş tabil hale avdete mecbur oldu. Usulen hal ve hatır soruldu. — Yolculuğa —ait — bazı şeyler bikâye olundu.. Nihayet, sözün sırası ( maksudu asli ) ye geldi. Münir Bey, başkitabetten aldığı — telgraftan — bahsederek Çiradei seniya ) yi tebliğ etti. Zaton Damat Paşa da, bunu beklemekte idi. Beş on saniye, başını önüne eğen ve düşünen Mahmut Paşa, derin bir (ah.. ) çoktikten sonra şu süretle cevap verdi: — Mirim.. Zat: âlinizic ne derece fatin ve zeki olduğunuzu bilirim. Ohnun için, şu (belâyı gürbet ) i ihtiyar etmek hususun daki fedakârlığımızı takdir buyu- racağınızdan da eminim. Malümu devletinizdir. ki, Hükümeti Os- maniye, inkıraza doğru yürüyor. Buna da (Zatı şahâne) nin ihmal ve teseyyübü sebep oluyor. Mem'ekette zulüm ve istibdat hadden aşı. Hürriyetten zerre kadar eser kalmadı. Kaç defalar bu hususu ( zıtı şahane ) ye ar- zetlim, ve bu ahvalin ıslahı için kendilerine hizmet etmeyi teklif eyledim; müsmir olmadı. Buna binaen Aartık şahsen bu halin önüne geçmek istedim. Şu gör- düğünüz mahdumlarımı ( efkârı ceyyide ) ile terbiye ederek ken dime zahir yapmıya sâyettim. Daha bu yaşta onları alim ve Fâdıllar derecesine yetiştirdim. İlmi kikmet, ilmi kimya, ilmi tarih, ilmi coğrafiya, ve hatta.. Çilmi — Fotoğrafya ) bile tahsil ettirdim. Bu söz üzerine Münir Paşa kendini zaptedemedi. Parlak bir kahkaha koyverdi: — A paşam.. (Saysi şahane) de istikballeri tamamen emin olan Beyefendiler Hazeratını bu kadar yormiya ne lüzüm vardı?.. Ayar sofya camisine batip mi, yoksa Sorbon darülfünununa müderria mi yapacaktınız?. Allah, efendi- mize tükenmez Öömürler versin.. Sayelerinde.... — Evet amma, mirim.. Bazan (saye) ler de İüzumu kadar gölge vermez — oluyor. Bir zamanlar, ( zatı şahane ) nin birhayli in'am ve ihsanını gördüğümü inkâr edemem. Ancak, son — zaman- larda kendilerinden — gör- :Ililı 'hl:ıkııılıklırı da l.ş. meyliyemem... Ne ise... Artık bunları tadat etmiye lüzum kab- madı. Münir Paşa, sözün tam kıva- ma geldiğini anlamıştı. Derhal #özünü kesti ve pek teklifsiz bir vaziyet alarak : tesisattan olan borcunu taksil ödiyerek tesisata tamamı olur; ve bu süretli istihlâk malı olur. abi tilen muayyen zamanda N | umumiye toplanarak idare 'yM mürkıpları ve müdürü Seniha Sultanın sarayına tahki- kat için giden mabaynci Ragıp B. — Paşam.. Bunlar, efendimiz- l6 sizin aranızda halledilecek yler. Şimdi söyleyiniz bakalım.. stanbula avdet etmek için ne iatiyorsunuz. Mahmut paşa, hafifçe öksür- dü. Sözlerinin tesirini arttırmak için sesine bir halâvet verdi : — Mahdumum beylere, kaydi hayat şartile ikişer yüz lira ma- Aş... Fakat bu maaş, Kredi Liyo- ne Bankasından mahbemah alına- cak ve bu hususta banka tara- fından da bizlere teminat verile- cek... Sonra, mahza meşguliyet olmak Üzere birer Şürayı devlet azalığı... — E, zatı âliniz bir şey ta- lep büyürmiyor. musunuz?... — Ben, fazla bir şey istemi- yorum, miri muhteremim... Keza banka teminatile mahiye beş yüz lira maaş ile mukaddema talep ettiğim imtiyazların ihsan ve bu baptaki Fermanların da buraya irsal buyurulmasını istirham edi- yorum. Dedi ve sözlerine hitam ver- di.. Münir Bey de bu sözlere hiçbir şey ilâve etmiye lüzum gör- miyerek veda etti.! Sefarethaneye | gelerek vaziyeti İstanbula bildirdi. * Damat Mahmut Paşanın Parise vürudu, Orada bulunan alınmıştı. Bunlardan ağırbaşlıları teenni ile hareket ediyor, paşa- nın buraya gelmekten maksadını | henüiz bilmedikleri için birdenbire kendisile temasa gelmek istemi- yorlardı. Fakat, her na şekilde olursa — olusun — kendilerine bir ikbal kapısı açınak istiyenler, paşa ile görüşmiye can atıyor- lardı. Fakat Mahmut Paşa henüz İstanbuldan bir cevap almadığı | ederek « | için - İhtiyata — riayet biraz rahatsız olduğunu ileri sü- rüyor, bunlarla mülâkattan İcti- nap eyliyordu. Nihayet otel müdürüne haber gönderdi: — (Türk) ziyaretçilerden her kim gelirse savulsun.. Bizleri ta- ciz etmesinler.. Ancak (Ahmet Rıza Bey) isminde bir zat vardır. Şayet o gelirse, salona alınsı Bize haber verilsin... Asıl intizar- da bulunduğumuz (Mösyö Pol) isminde bir zattır. Şayet o zat teşrif ederse, bilâ ihmal, daire- mize gönderilsin... ( O Arkası var) Gençler Ne Düşünüyor ? ( Buştaralı 1 ine ıı_xhılı ) daha çok iyi anlıyorum. Yarın, inkilâbım:za, tapınmaktan daha büyük bir vecitle bağlanacag.z ! Türk inkılâbımn tarihe serp- tiği nur, Gazinin âleşin reugidir Bu renk inkılâbımızın firmasıdır! İnkılâp bize neler vermedi ki: Kalamız işliyor, ruhumuz işli- yor, dilimiz işliyor. Hürriyeti in- kılâbın - varl gile idrak ettik.. Maddi, 'manevi pastan; küflen kurtulduk! Dün, bugün ve yarın o kadar kuvvetli ki; yarının ötesi bile be- ni — korkutmuyor. — İnkılâbımızın emirlerini kalbimde — taşıyorum Bu emirler benim imanımdır. O- imant kalbimden ecel bile silemez! Buhran dünyayı yakıp kayu- ran bir âfet halinde devam edi- yor, belki yarın siyasi bir Tâun da olacak! Fakat, öyle iman ediyorumki; Cemiyetteki buhrandan mülevel- Kit sarsıntılar, çöküntüler; inkılâ- bımızdan aldığımız yüksek enerji- nin sahibi oldukça imanımızı sar- samaz, kalp hareketlerimizi sek- teye uğratamaz. Ben korkmamak azmindeyim, onun için — buhrandan da kork- orum. Dindarım, — bir softa — gibi Hayatta İnanarak yaşamamıa en büyük saadet olduğuna ka- niim. Kıfıyı bozmıyacak, derun! hayata kudret akıtacak - bir ina- nış yaratan dine, daima mubtaç | olduğum için dindarım. Din, ruhta | Din, iyi ok- | inzibat tesis eder... mayı ve iyilik yapmayı emreden içtimal bir gaye olduktan sonra, neden dindar olmiyayım ? Mütekâmil — aile, en büyük mektep. — inkisarları, — ıstirapları dindirecek bir şefkat ve sami- miyet bucağı olduğu gibi, insan- | ları hedeflerine daha hizli koş- turan bir ulaştırıcıdır. da.. Bugün Türkiyemizde mütekâ- mil nile pek azdır. Aile hayati- mızda eskilikten yeııılızı geçerken doğmuş bir anarşi ve aksülâmeller | hükümferma. Tabidir ki güârenk — aksllâmeller — nihayete erecek, makul ve mütekâmil ai- leler çoğalacaktır. - Hayat hakkında sabit fikrim şudur ki; hayat kendinden kor- kanlar için korkunç oluyor Hayat korkonç değildir ki; korkayım.:. Ekseriya tehlikeler, felâketler, korkularımızın, tereddütlerimizin, vehimlerimizin Piçleridir. Temiz şöhretli bir hayat iste- rim. Çünkü şöhret muvaffakıyet- lerin bilânçosudur, Maddi, manevi bir huzura ka- vuşarak ve vatanıma müfit bir uzuv, Cümhuriyetin Feragatkâr bir bekçisi olarak yaşamak - arzusun- dayım... (Jön | Türk) ler tarafından derhal haber | | zamanla bu ren> | &0 MA JİK SİNEMASI « | —RİCHARD TAUBER'i Büyük gala olarak BİR AŞK NA ĞMESİ filminde takdim edecektir. İlâveten: RADYO - NEWS Telefon: 40690 Yerlerinizi evvelden temin ediniz. ELHAMRA ve MELEK Sinemaları Müdiriyeti; Muhterem İstanbul halkına ve bütün sinema müdavimlerine sesli filimlerin başladığı tarihtenberi yapılan bütün filimlerin EN GÜZEL! - EN MUAZZAMI - ve HEYECANLISI olan ve GRETA GARBO - RAMON NOVARRO tarafından misilsiz bir surette ibda edilen MATA-HARİ san'at ve güzellik âbidesini 19 Birinci Kânun PAZARTESİ axşamı Büylük sinema müsameresi olarak takdim edeceğinl müjdelemekle itibar oder, FİATLARDA ZAM YOKTUR. DİKKAT: Bu muazzam şahesc müzdeki Cumartesi günü saat 11 de ELKHAMRA sinemesında MATBUAT erkânına, müntesibinine, şehrimiz sinema ve film müesseseleri müdirlerine bususi bir ssans olarak takdim edilecektir. Motro - Göldwyn - Mayer filmidir. KUYRUKLU YILDIZ GEÇİYOR: Harikulâde müzik Harikulâde film Harikulâde san'at Harikulâde kadın MAVİ TUNA Dünyanın en büyük san'atkâr kadını ve en b orkestrası aynı film içindedir. Mümessili Müzik Kontes rolünde Budapeşte Çigan BRİGİTTE HELM RODE - SANDOR Bugüin ALEMD AR Sinemasında başladı. Matineler : 2,30-5 gece 9,30- Cuma 1,3,5,7 gece 9,30 MEKD Bu akşam: GLORYA'da BÜYÜK GALA OLARAK Bütün filimlerin en muazzamı ve en harikulâdesi BEN-HUR Baş rollerde: RAMON NOVARRO ve MAY MC AVOY İnanılmıyacak derecede zengin bir mizansen Yeni seslendirilmiş kopyesi - Metro - Göldwyn - Mayer mamulilı İlâveten! FOX JURNAL | | Bu akşamdan itibaren AŞ Rİ Sinemada Aşk ve Ihtiraslarile bütün İspanya- Kahkaha - gözyaşı, şarkı... ÂŞIK RAHİBE Tamamen Fransızca sözlü filminde Matbuatımızın — tenkitlerinden hazı cümleler: — Eser fotoğraf ve ses İtibarile kusursuzdur. Oynayanlar — takdir celbedecek bir varlık göstermişler- dir. Sahiplerini bu sahada göster- dikleri sebattan ve cesaretten do- layı tebrik ederiz. (Son POSTA) İstanbul'da yapılan ilk Türkçe Baş rollerde : ıııı.. İstikbal ıçhı(çluıkşü:ı'llu RAMON NOVARRO ve ) SUZY. VERNON ,.’.T.Tılîî'..'."'i.i'iı'“.'ı':l'.' e recede ileri atılmış bir adımdır. (Vâ - NO) — Heyeti umumiyesi itibarile bu muvaffak olmuş muazzam bir film- dir. (Fransızca AKŞAM) — Bu film memleketimiz sinema ilk mükemmel üâbide- (Stambul ) ŞIK sinema PARİSLİ —— " ÂŞIKLAR Ne sevimli filminin — sevimli artistleri HENRY GARAT ve MEG LEMONNİER tarafından Fransızca sözlü ve eğlenceli — komedi: akşam saat ı.muuıııuı 21,30 da Şclııı'Tgıînm Üç Saat KU Operati Sperde 77 table Yazan: Ekrem Reşit — Türkçe tülmcllik: senayti işla rej sörüne şeref veren ve istikbal için hayırlı ler müjdeleyen ha- kiki bir eser. (Mesacero İtalyano) Bu tam münasile bir istikbal mücadelesi filmidir. Ç(AKŞAM) Yeni sahneler ilâve edilerek MELEK ve ELHAMRA sinemalarında büyük muvaffakiyetle devam ediyor. BEKARLIĞA VEDA Bostoliyan : Cemal Roşit Umuma FRANZ LEHAR'ın :—_-—- glan aparetin Meşhur — Opereti