Türk-Fransız İtilafı Ve Fransız Efkârı Türk Cümhuriyoti, vaktile Fransa namına bareket eden murahhas Franklen Buyyon'la bir itilâf yap- mişt. Bu anlaşma neticesi olarak, Suriye hudutlarında bazı değişiklik» ler yapılmal: İcap ediyordu. Esan konulan, fakat nihai şekli verilmiyen bu anlaşma, son günlerde Fransız sefiri M. dö Şamkröa'da müzakereye memur edilmesi ile tatbik sahasına Hrml. oluyor. Bu itilâfın birinci amı, mübadele edilecek tarafeyn emlâkine aittir. İkinci kısma gelince; bu da Bağdat hattının karışık baki- resi olan şimendifer meselesine aittr. Bu itilâf münasebetile Fransız #ikârının iİntibalarım tespit etmeyi faydalı bulduk. Fransızlar diyorlar kâı “Her şeyden evvel tasrih edilmek lâzımdır ki yapılan İtilâf Türk ve Suriye şimendifer hatlarının işletll- mesine münhasırdır. Bağdat hattının Mmüstakbel akıbeti, bülün sermaye, hisse ve tahvilâtile 1921 denberi muvakkat bir suretta devam eden bir vaziyeti sadece tebdil demek olan buügünkü itilâf ila alâkadar değitdir.Filvaki bu meselenin menşo'ne varabilmek için 1921 de tespit olu- nan Franklen Buyyon - itilâfının 10 uncu maddesine müracaat İcap eder. Bu madde ile Türkiye Hükümeti Bağdat hattının Pozantıdan itibar eden Toros çıkışından müntaha nok- tası olan Nusaybine kadar kısmın bir Franaız şirketi tarafından İşle- tilmesi esasını kabul ediyordu. Adana ile Poxzanti arasındaki lasım haklı surette hiçbir zaman bu kum- tarafından işletilmemiştir. Şu Fransız kumpanyasının İşletmekle meşgul olduğu hat, hemen tamamen Türk arazisinde bulunu- yordu. Çünki Suriyeye nit kasımlar 1 1 — İskenderon « Payas » Topkale Arasındaki I4 kilometrelik parça ile; 2 — Halebe varmak icin hattın Suriyo arazisinde teşkil ettiği “ V . şeklindeki parça. İş 400 kilometrelik menşfede Türk Suriye hududunu çizen bü hatlıp Ço- *-nb-ııw*' Platformu da Türk arazisindedir. Türklerin, bizim için hiçbir. men- Pat temin etmiyen bir şekli Idareyi değiştirmek istemelerini tabli görmek fAzımdır.Bu itibarla meseleyi dostane bir #urette halletmek muvafıktı. Şimdi, bu itilâf mucibinçe hattın munhası- ran Suriyeye ait kısımları Fransız mpanyasına — geçecektir. —Yalnız Adana - Fevzipaşa parçası altı ay sönra Türkiyeye İntikal edecektir. Üra Fevzipaşa ile Diyarıbekir ara- tunda hat tıkları için, bu par ıı.umı,.ı':f'mın.dî;îılı. ŞU haldet Bu itilâf, bir intikal vaziyeti ifade #der: Yapılacak tecrübe gelecek bir sene içinde başlıyacak, muvafık Rörülmezse ilk dört sene içinde bun- | işte bundan il HANEEN TEFRİKA NUMARASI: Vaşington 24 — M. Huver, borçlarıı tehiri talebi hakkında mühi, beyanatta bulunmuştur. Bu beyanatta Amerikanın alacak« larını — istiyeceğini — söylemiştir. Amerikan gazete'eri umumiyetle | miyecek derece- bu beyanatı iyi kerşılamışlardır. l de fazladır. Yalnız Detroit Eres Pres gazelesi | Ruzvelt'i kışa pörüşlü olmakla itham etmektedir. Reisicümhur Ruzvelt te beyanatta bulunarak Huver'le ayni fikirde olduğunu söylemiştir. Fransa Endişe İçinde | Paris 24 — Huver'in beyanatı burada hayret değilse bile bir Ümitsizlik uyandırmıştır. Bu şayamı hayret kararın akişleri pek bedbinane bir suret- te karşılanmıştır. Artık tasdik edik miyecek olan Lozan itilâflarının tevlit etmiş olduğu itimadın mah« volması, — Stresa'da — sarfedilmiş olan gayretlerin felce uğraması, cihan iktısat konferansının kendi- liğinden teahhür etmesi ve İngiliz lirası, Fransız ahvali maliyesi ve hatta paraların dolara tahvili dolayısile umumiyetle kambiyo piyasasında hâsıl olacak felâketli akisler, bu kararın doğuracağı meş'um neticelerdir. Almanyanın tediyatta bulun- masına nihayet veren amilin M. Huver'in teşebbüsü olduğunu ha- tırlatan gazeteler, bu hareketin mantıksızlığ na işaret eylemektedirler İnglitere Ne Fikirde ? Londra 24 — M. Huver'in beyanatı burada pek iyi bir intiba bırakmamıştır. l:gmm Ameri- kanın notasımı alır almaz hemen cevabını verecektir. İngiltere bu cevabında tediyatın gecikmesinin sebeplerini bütün teferrüatile izah edecektir. Bura mehafili, kânunuevvelin 15 inde tediyesi icap eden taksi- tin behemehal ödenmesi hususun- da Amerikanın ısrar edeceğine ihtimal vermemektedir. İ dan — vazgeçilecektir. * Son Törk - Fransız itilâfı müna- sebetile — Frı | | | Alman yada işsizlik, — diğer mem le ket ler le kıyas kabul et © İşsizler haks kında bir- fikir edinmek için bu resme bak- mak kâfidir. Bu bina bir iş ida- kalabalık ta, iş bulmak — üzere müracant eden- lerdir. Bu — binanın önü hergün böy- le işsizlerle do- lar boşalır. Hitler Baş—v;ğil Olmıyacak Mı? Fon Papenîkr; Başvekil Oluyor bur Hi zı:.; ü verdiği ce- ur ça verdiği ce- yap hakkında, resmi mıEmdı büküm süren zan ve tahmine göre, —bu cevap, müzakerelere devam hususunda kapıyı açık bir rıkîth. L onuşmalara devam için Hit- lerin bir usul teklif eu?î,? söy- lenmektedir. Reisicümhurun ka- rarını bugün vermesi ihtimal da- hilinde — görülmektedir. Her iki taraf ta kabine buhranının bir an evvel ortadan kalkmasını arzu etmektedir. Fon Papen Tekrar Geliyor mu? Berlin, Fon Papenin reisicümhur tarafından sabık ka- bineyi yeni baştan teşkile me- mur edilmesi ihtimali pek kuv- vetlidir. Yeni —kabine, - galiba eskisinin ayni olamıyacaktır. Me- sai, ziraat nazırlıklarının başka ellere geçmesi muhtemeldir. Bu- na rağmen yeni hükümet, selefi ibi mütehakkim, mutlak salâ- E;y:tlarlc mücehhez bir “Reisi- cümhur kabinesi,, olacaktır. Hitlerin muhturasını bir daha tetkikten sonra cümhur reisinin Alman Faşistler liderine yeni tekliflerde — bulunmamayı karar altına aldığı söylenmektedir. “MİLLİ ROMAN,, GA — Muharriri: Barhan Coahit Dünkü Kısmın Hulâsası Erkânı harp yüzbaşısı Faruk ve Arkadaşları, bir telefon muhavere- Ainden sonra harbin başladığını öğ- Teniyorlar. Yüzbaşı Faruk daha yeni #vlonmiştir. Arkadaşları, harbe ov- Velâ biz bekârlar gideriz! diyorlar. Fakat Faruk, memloket davasında Svli bekâr yoktur! cevabını veriyor. rbin İlânı davul zurnalarla ilân #diliyor. Almanyanın bütün mesole- bri kolayca balledecağini zanneden halk hiçbir te iş eseri göstermiyor. Farak Rumelihisarındaki evine gi- dörken harbi düşünüyor, zihninde Yüzühsuz lovbalar kaynaşıyor: L_Bu umum! bareketler arasında e dine ait olanı yok gibidi. Tam tsker duygusile hâdiselerin Yalnız Beyircisi gibiydi. ü Yalnız vapor Hisara yaklaşır- © uzakta, koyu gölgeler içinde —.'Nhın ibaret evini gördüğü —,:n kalbinde hafif bir titreme u BERREBELLI hkta, bahçede bekliyordu. Her akşam büyük bahçenin karanlık bir köşesine saklanır, o geçerken birdenbire önüne atılarak ellerine sarılırdı. Karanlıkta — başları — birleşir, dar yolda yanyana yürüyebilmek için - biribirlerine sokulur, kırk elli adımlık yolu bazan yarım saatte yürürlerdi. Narin bu akşam kim bilir hariği ağacın arkasında ona taze bir sürpriz hazırlıyordu. Genç zabit şimdi harbi, nü- mayişleri hepsini unutmuştu. Bir an evvel köşke varmak için hatta kalabalık — arasında ondan fazla izahat istiyen tanı- dıklarını baştan savarak yokuşa tırmandı. — Fa fa... — Ni ni. Faruk sesin geldiği yeri bir — Senç kadın şimdi onu karaa- | türlü tayin edemiyorda. E SĞ L Bü ee K d Genç kadın karanlık bahçede kaybolmuştu. O yaklaştıkça ses uzaklaşıyordu. — Ni Nil Geriden cevap geliyor: — Fa Fa. Sesin geldiği tarafa yürüyen genç zabit onu çağırıyordu: — Ni Ni Bu sefer ileriden bir ses ce- vap veriyordu: — Fafal Faruk onu kolay bulamıyaca- ğinı anladı. Teslim oldu: — Mühim haberler var Narin, *D-:’h% bitirmeden genç kadın onu bel kayışından yaka- — Ne var Faruk? Genç erkânıharp iki kelime ile havadis verdi. Narin o zaman Üzı İ man olmuş gibi ona m;" — Darıldınımı bana! — Kabil mi? Fakat şeytan gibi nasıl gürültü etmeden etra- fımda dolaştın! Genç kadın henüz kızlık, mek- teplilik duyğularından kurtulama- dığını gösteren yaramazlıkla aya- ğını yere vurdü: — İşte hep kabahat bunların! dolabımı — karıştırırken mektepte jimnastik yaptığım lâs- tik ayakkaplarımı gördüm.Hemen aklıma bunu yapmak geldi. — Şeytan! — Genç kadın ona sokuldu: - ğmdl muharebe mi var? — Muharebe var. j — Sen muharebeye gidecek misin? — Zabit değil miyim! — Ben? — Kocaları muharebeye gi- den kadınlar gibi evinde otura- caksın ! Genç kadın sükünetle söyle- nen bu üÜç dört kelimenin mana- sını anlamamış gibiydi. Yüzbaşı Faruk onu göğsüne çekti: — Şimdi giden gelen yok Narin. İçeri girelim de konu- şuruz. Aydınlığa yaklaştıkça kenet- lenen kolları gevşedi. Balkonda onları bekliyen (Narin)in annesi seslendi: — Haâlâ sşaklambaç mı oynu- yorsunuz çocuklar? Geç oldu. Yemek hazır. Evlendiklerinin — üçüncü ayı idi. Fakat çocukluktanberi tanı- gıyorlardı: (Narin) kısa çoraplı bukleli saçlı bir kollej talebesi iken yine Rumelibisarında komşu (Karilerin r Suallerine Amerika Alacağını İstiyo Bu VaziyetFransa Ve İngilterede Büyük Bir Endişe İle Karşılanı v Cevaplarım Yirmi yaşında bir kızla evlen- mem icap ediyor. Fakat kızın babasının bundan sekiz sene evvel veremden ölmesi beni dü- şündürüyor acaba sıhhi bir mah- zür var mıdır ne dersin? MA Son iddialara göre verem sarl değildir. Siz kızın bugünkü sıh- hatine bakınız. Ciğerlerinin fo- toğrafisini aldırınız. Hiçbir arı- za yoksa, tehlike yoktur san- rım, Herhalde her ikiniz de ken- dinizi doktora muayene ettir- melisiniz. * * 19 yaşında fakir bir aileye mensup fakat hayatını kazanmış istikbali parlak bir gencim. Memleketimizin yüksek aile- sine mensup bir genç kızı sevi- yorum onun da beni sevdiğini birbirimizle karşılaştığımız zaman onun bana tatlı tatlı bakışım- dan anlıyorum. Fakat sevgimizi biribirimize — izhar edemiyoruz. Ne yapayım ? Manisa, MN N Küçük yerlerde gözle veya mektupla anlaşmak güçtür. Bir- birinizi sevdiğinizi anlamak kâfi- dir. Ondan sonra yapılacak şey kızı ailesinden istemektir. Niye- tiniz evlenmek değilse, bu alâ- kayı burada kesip ayrılmaktır. * Manisa'da E. K. Böye: Hanımteyzo aşk mektapçasu değildir oşahııı. Daha mıh':îı: asını sevme! ee uu dile getirir. HANIMTEYZE — TAKVIM — CUMA *25- 2cl TEŞRİN 932 Kasimi7 Arabl Rumt | 25 - Rocep — 1351 | 12 - 2cl Toşrla. 13W0 Vakit Günsp Emanl (vasa'i Vak'ı |Eraal t el — 2 d0lA SölAkşam J. — | & 46 Te 15 |12. OO Yataı D ı6|as 22 vas lın si) sasac Jiz26İs 12 İkali idiler. O zaman Faruk Erkânı Harbiye Mektebine devam edi- Rumelihisarının yemyeşil ağaç- ları altında, bazan Baltalimanı çayırının sakin ve serin - dere kenarlarında uzun uzun konuşur- lardı. Onları dost yapan ilk sebep spordu, (Narin) çok güzel yüzma ve mükemmel kürek çeken, yek- ken kullanan tam bir Boğaziçi kızıydı. Arnavutköy Amerikan kolle- jinin bu sporcu talebesi daha on beş yaşında iken ilk defa Hisar- dan Kandilliye — kadar boğam yüzerek geçmişti. Köy halkının bazı geri fikirli- leri arasında pek de hoş görül- miyen bü hevesler genç zabiti çok alâkadar ettiği için (Narin)le dost olmak arzusu arttı. Ve bir garip tesadüf görüş melerine fırsat verdi. Bir sonbahar sabahı Kollej'e yetişmek için iskeleye inen (Narin) sisten vapurların işlemediğini g rünce mektep — arkadaşlarını şAnoı) le bir sandala binip kadar inmeğe — kurar verdi. ( Arkası vaz) A A di d