Fransa İle tspanya Niçin Anlaşamadılar ? Fransız Başvekili M. Heriyo, bir- vrupa merkezlerinden endişe | Ve dedikodu uyandıran İspanya se- m»:ımd.n döndü. Fransız Başveki- aht bayanatına göre, bu hatte Sı’ı'." hiçbir mesele görüşülr . ce, Avrupanın en eski cümhuri- etlerinden birinin reisi, demokrasi ':yıı..,. yeai dahil olan komşu ve İE 6 .cümhuriyete kanaat ve nezaket m'nlı lüzüumlu gördüğü bir ziya- reke, bulunmuştur. Fakat bu ziya- BaplEt evvel Alman ve İtalyan mem- MN Â - he idlı_rı Orlaya atlığı İddialar şun Fransa, İspanyayı kendi ittifak ı"_'-baıı içine :!mıvu çalışıyor. Bunun ,s: Amerikanın — İspanyaya açtığı ._"lyı İptal ettirerek ayni parayı ı.:'”" vermek — teahhüdünde bu- Muştur. aWKAYTİ zaznanda M. Heriyo, bir harp sayılfunda Afrikadan Fransaya asker Maçidi kolaylâştıracak bir. vaziyet SA4 etmek için Fransız ve İspanyol _'.' mıntakalarında, ufak tefek bazı p"l tadilâtını müzakere edecek, 'Adsız mıntakasından İspanyaya bazı örizlerde bulunarak buna mukabil __';*'-ılı barı arazi parçaları ala- . __B- dedikodu, seyahatten evvelki m vaziyate İişaret ediyordu. ı_mıımıı dönüş beyanatı bu şayia- tekzip etmekle ae Pa e m tenah matbuatı, bu ziyaretin hiç Hetice vermediğini söylemekle, Te *kilin gayri muvaffak bir ziya- Ay, “Pmak uıdıfııı da işaret etti. ..’" Zamanda, İspanyanın, Fransız t.:'ekiliıı. gösterdiği kabul şekli de kiğetilmedi. Bu istikbal resimesinin Mıf'ı:n soğuk, kısmen de fazla Iâü. Yor, Olduğunu iddia edildi ve edili- di Hatta bu Iübaliliğin bir vi T İspanyol Başv n ltriyoyu “ seyyah . — kelin.c. le ettiği —ileri sürülüyor ki, şekil — konuşuş, — beynelmilel teleşet âleminde nadir görülür hâdi- Tden olduğu için mazarı dikkati ıı"İlyıııv. Tansız sağ cenah matbuatı, ay- Bir takım komünlatlerin, Baş- lin dizi Gstüne beyanname ko- Yel ı" kadar ileri gittiklerini, İspan- aü dare adamlarının İse bu garip te Yişlere mani- olamadıklarını acı 5 kaydederek şikâyette — bulunu- M Sâr. Franta ile İıpııyı arasında .."_Hr münasebet tesis için ihtiyar ”" bu zahmetli seyahat, İşte Bupa bir. garip netice ile hitam .,_:vııuı. Yapılan — gürültü, el İayadan temin ..mmııl gizli bir an- Ayı Örtmek İçin koparılmış de- &:;nluıu:ı(“bu k.ld" acı lı'. ağ l çıkan siyaci ziyaret, tarihte u m._u..l,. diyıyblliriı. teli t ita, Ve —TEFRIKA NUMARASI: — 1 MEREEKEDEREZ — seddüt içinde gülüştüler.. Söyle- | hakikat — onlara 35 Bin Çin Gönüllüsü Japonlar Hücuma Başladılar İle Japonlar Arasında Kanlı Bir Muharebe Başladı Harbin, 23 — Çin - Japon muharebesi hakkındaki Layton Komisyonunun raporu bugünlerde Milletler Cemiyetinde müzakere edilecektir. Buna rağınen Japon- lar Mançurinin şimalinde giriştik- leri harekâta davam etmektedir- ler, 35 bin Çin gönüllüsü ile aymı miktarda Japon kuvveti arasında kanlı bir muharebe devam et- mektedir. Japonlar şiddetli bir muharebeden sonra Puaşuan'ı ele geçirmişlerdir. Aynı zamanda Japonlar Çin gönüllülerini kova- rak Helimg Kiyang eyaletinin geniş mıntakalarının kontrolunu ellerine almışlardır. Çinliler Puaşuan'ı Japonların şiddetli hücumlarına rağmen hâlâ ellerinde tuttuklarını iİddia et- mektedirler. Tokyo, 23 — 40 kadar Japon | kadın ve çocuğu, rehine olarak Su Pen Uan tarafından mevkuf tutulmaktadır. Bunların Sovyet arazisindeki Matzenska'ya iltica etmelerine ruhsat verilmiştir. İspanyada Diktatörlük Maznunları Madrit, 23 — Diktatörlük ha- reketine iştirak eden maznunla- rın mahkemesinde, Müddeiumumi, maznunların da sabık Kıral ka- dar mücrim olduklarını söylemiş ve 20 sene hapise mahküm edil- melerini istemiştir. Müthiş Bir Feyezan Bagdat, Kolombiya 23 — Fe- | 100 kişi ök yezanlar — dolayisile müş, bir çok kimseler yersiz yort- suz kalmıştır. — a Feci Bir Suikast Nigo, 23 — İki sindikalist amele, aylardanberi grev yap- makta olan mücehhezler cemiyeti avukatı M. Ondrade'yı ruvelverle ağır surette yaralamışlardır. Mü- tearrızlar, kaçmışlarsa da polis tarafından takip edilmişlerdir. Polisler şiddetli bir ateş aç- tıktan sonra ikisini de tevkif etmişlerdir. “MİLLİ ROMAN,, — Muharriri: Burhan Cahit — BEREKEEEEEEE Odada Üç genç zabittiler. h.':%"l Faruk dik erkânı bi? Üniforması içinde göğsünü A gererek konuşuyordu: meydanı en büyük Ptir azizim. Eski kuman- nda terbiye görmüşler. zdemir oğlu Osman Mühaç pp adamın bütün ömrü Yaztık bede geçmiş. Başı pamuklu me — Sörmemiş. Ayağından çiz- Actmîkhil işitilmemiş. — Onun 'trd. T karşı olan muharebe- Lem_ ı"_u"'dlil tabiye ne mü- bin xn.d"' On bin kişi ile kırk Baçanılde bir düşman ordusunu Tldiy Va çevirmek kolay iş de- Yüzüübiye, Ah tabiye, KN Nihat güldü ; ıly“t alnız muharebede değil Yü:l,d. labiye,, — PU Zeki ilâve etti: EH'H' ilta aşkta : ! barbiye duiresibin bu küçük istihbarat odasında sohbe- tin en tatlı noktasına gelen üç genç zabit birdenbire sustular. Telefon çalmıştı. Yüzbaşı Faruk açtı: — Benim Kumandan Bey. — Emredersiniz. efendim. — Zaten bekleniyordu efendim. — Peki efendim. Yüzbaşı Faruk - telefonu ka- patırken haykırdı : — Harp başladı! Üçü de ayaga kalkmışlardı. Bu iki kelime esrarlı bir âlemin bir anda cle geçmiş anahtarı gibi üç silâh arkadaşını hayrete düşürmüştü. Üç ağız birden tekrar etti: — Harp başladı ! Ve bunun manasını daha iyi anlamak ister gibi biribirlerine bakıyorlardı. Yüzbaşı Zeki gülümsedi: — Hazır ol, istikamet.. İkmal edemediler. Ve bu te- Güstav Adoli Ve Stokholm'daki Sarayı lsveç tarihinin en büyük siması, on altıncı asırda Kıral bulunan Güstav - Adolf'tur. Cesur. ve kıymetli bir asker, mükemmel bir devlet adamı şöbretini kazanaa — Kırala, İsveçliler «Büyük islahatçı» unvanın! vermişlerdir. Hiçbir müharebede mağlüp olmıyan Güstay - Adolf, Luçen muharebesiade Joneral Valenştaynın ordusunu ricata mecbur etmiş, yaralanmış ve 30 yaşında iken ölmüştür, Bu sene Güstar - Adolf'un ölümünün 300 üneü senei devriyesini tesit etmek için İsueç'in hemen her kasabasında morasim yapılmıştır. Resmimiz solda Stokholm'da Kıralın sarayını, solda Güstav- Adolf'un hey- kelini göntermektedir. Alman Hükümeti Hitler MüzakereI;d;n Sonra Acaba Kabineyi Teşkil Edebilecek Mi? Berlin, 23 — Kabine buhra- nnn önüne geçmek için Him- denburgla Hitler arasındaki te- maslar devam etmektedir, Hin- 'dsnbıırı. bir riyaseti cümhur Reisicümhur beş şart dahilinde Hitlerin kabine teşkilini ileri sür- müştü. — Hitler | cümhurun fırkası, — Reisi- ileri sürdüğü — bu mek istedikleri pek sert gelmişti. Her akşam dairede işlerini bitirip çıkarlarken — biribirlerine sorarlardı: — E, Zeki Bey, istikamet? — Taksim bahçesi. — Arnavutköy. Ve mesleğe yeni atılmış üç erkânı harp zabiti plir neş'e ay- rilir, gezmiye giderlerdi. Bugün kumandanın - telefonla verdiği harp haberi üzerine gidi- lecek istikametin artık bir eğ- lence yeri olmadığı anlaşılmıştı. Yüzbaşı Nihat gülümsedi: — Zavallı Faruk, daha da yeni evlendin! Arkadaşı omuzlarını silkti: — Vazife aşka galiptir. Yüzbaşı Zeki elini arkadaşı- nın oMUzuUNnA deu: — Demir — gibi için epey üzüntülü olacak. Yüzbaşı Faruk başıdı salladı : — Hayır. Narin, bir asker karısı olduğunu bilerek kendini hazırlamıştır. Yüzbaşı Nihat: ÖRTEĞ ÜĞ D b L A e) şartlar | bir hükümet teşkilini imkâsız ol- | duğu şeklinde bir muhtura tan- zim edecektir. Bu muhtıra yarın Hidenburga verilecektir. trik etmiş, iki kişi ölmüş, üç kişi ya- ralanmıştır. Bina tamamile harap olmuşlur. adamsın Faruk. Fakat (bu iş genç karın dahilinde — parlâmenter kabinesi — teşkilini değil, parlâ- f t mento esasına müstenit bir ka- |Bulgaristanda Bir Motör Patladı bine — teşkilini — düşünmektedir. Belgrat, 23 — S Ratima elek- santralının motörü infilâk — Endişeye lüzum yok, dedi. Sıra evvelâ biz bekârlarındır. Yüzbaşı Faruk - titizlendi, ince kumral kaşları çatılır. gibi oldu: — Hayir arzizim, dedi. Mem- leket — davasında — evli, — beklir yoktur. Düşman kurşunu aşıkların hesabına yumuşar mı ? — O halde marş, marş! * Harp ilânı haberi İstanbulda hiç telâş uyandırmadı. Hazırlık, askere alınma hareketleri hafta- lardanberi devam ettiği için bu haber zaten bekleniyordu. Yüksek tahsil görmüş gençler ihtiyat zabiti olmak için Harbiye Mektebinde talime başlamışlardı. Avrupada tahsil görmüş, Mük kiye Mektebini, Hukuk Fakültesi ni bitirmiş gençlerden mürekkep zapit namzedi . bölükleri hergün Şişli tepelerinde harp ekzersizleri yapıyorlardı. Telâş ve heyecan yoktu. Çünkü herkes Paris üzerine yürüyen Kayser ardularının da- vayı kesip atacağından ve bize de bu zaferin çiçeklerini toplamak işi kalacağından emindi. İlân edilen haber adeta bir Karilerin Suallerine Cevaplarım “22 yaşındayım. İki senedir üzel bir kızla — sevişiyordum. k sevdiğim bir arkadaşım da ayni kızı sevmiş ve babasından istemiş. Kız bana haber verdi. Ben askerliğim olduğu için evle- nemiyeceğimi söyledim ve nişan- lamasını tavsiye ettim. Nişanlan- dılar. Fakat şimdi aldandığımı hissediyorum. Derken ben de sevdiğim kızın bir arkadaşile nişanlandım. Nişanlandığım kız da güzel ve temiz kalpli, fakat öte- ki kızdan da vazgeçemiyorum. Ne yapayım? B. G. Oğlum, artık bir emrivaki karşısında bulunuyorsun. Sevgilin de nişanlanımış, sen de nişanlan- mışsın. Sonradan gelen akıl para etmez. Madamki niıınlımrızı kıza karşı da lâkayt değilsin, » halde birinci sevgilinle teması va alâkanı bütün bütün kes. Onu görmemiye ve onunla me- miye çalış. Kalbinl nişanlına ver. | Mesele kendiliğinden hallolur. * Vanişada N, E. Beye: Her aşk münasebeti böyle başlar, tabil seyrini takibeder ve mukadder neticesine ulaşır. Neye acele ediyorsunuz? “İki sene evvel genç bir Rum | kızı ile tanıştım. Şimdi sevişiyoruz, ailem ve ailesi bu münaşebetten haberdar. Evlenmemize taraftar- dırlar. Yalnız annesi razı olmıyor. Onu nasıl kandıralım? Y. Hilmi Mademki kızın akrabası olan- lar bu izdivaca razıdırlar, O halde annesini kandırmak için de onların delâlet ve yardımıma müracaat edinir. HANIMTEYZE -— TAKVİM — ÇARŞAMBA 3000a .23- 2ci TEŞRİN 932 Kasimi5 Rumt 1351 | 10 - Zci Teşrim- DU İ Za "..,l' Vak Güneş |2 10|3 SölAkşam |iz Uğa P7 12512 00 | Yata D is|s 2 Hendi p45 Pa zi| nni Fizas|s 12 Süreyya ——— —e —— — — e aA bayram sevinci vermişti. Bütün İstanbul sabaha kadar davul ve zurna sesleri, yaşasın ve kahrolsun feryatlarile çalkandı. Yüzbaşı Faruk Rumelihisarın- daki evine gelirken halkin bu nümayişlerinden çok — heyecana düşmüştü. Fakat vapurda yalnız kaldığı zaman vaziyeti bir bilgili asker kafasile mütalea etmekten kendini alamadı. Zihninden geçen fikirler bu nümayişler kadar vazıh değildi. Hayalinde yürüttüğü hâdiseler bu yaşasın ve kahrolsun feryatları gibi kat'l şekil alamıyordu. Vapurda bir ihtiyar adam ona sordu: — Bey oğlum, değil mi? — Sahidir efendim. Yaşlı zat donuk gözlerini meçhul bir tarafa dikerek mırıl- dandı: — Allah hayırlı etsin! Bütün bu levhalar müsbet ve menfi bareketler genç Erkânı harbın asker ruhunda bulanık, vuzuhsuz birer şekilde kaynaşı- yordu. haber — sahi ( Arkası var )