İi Ka rarm ae nan ae aa B ı......!. Ev sahibi — misafirini —teşyi | ediyordu.. — Perşembeye muhakkak yine gelmelisiniz. O akşam saat on bire kadar kızımı piyano çalacak | ben şarkı söyliyeceğim. Saat on birde de bep beraber yemek yi- yeceğiz. Sakın gelmemezlik et- meyin.. — Perşembe günü saat on birde değil mi? Muhakkak ge- Birim.. Ay Çocuk —mehtaplı bir gece babasına gök yüzündeki ayı gös- tererek sordu: — Baba nmiçin ayın yüzü bu kadar soluk ! — Bilmem çocuğum, belki gök yüzünde allık sürmek moda değildir. Pasta Anne oğul pastaneye girdiler. Annesi oğluna pastaları gösterdi. — İçlerinden beğendiğin bir tanesini seç te yel üç tanesini — biribiri Anwnesi farkına Çocuk arkasına — yedi. vardı : — Ben sana bir demiştim. — Hangisini seçeyim. Diye ben de birer birer yeyip tatlarına bakıyorum. Adres tane «seç ı Çocuk dua “ediyordu: — Aman Allahım ne olur, Büyük annemin hastalığı hemen Zeçsin, Arkadan ilâve etti: — Aksaray Muratpaşa mahal- lesi Şakirpaşa sokağı otur. beş Dumarada oturur. öi Mikey Kıskananlardan Fareyi L & Yetişir 8. bey hasisti. Oturduğu Mmahallede, bu huyunu her- kos öÜğrenmişti. —bir akyaın 8. Beyin bağazıntla — kdçıik kaldı. dökter S. Beyin bogamından — bunu — aldı. K. B. sordu: — Bu küçük ameliyat için ne vereceğim doktor?.. —Bizden fazla bir ge teyamem, dedi, ya! çık bogazınızda yat müdde cak — Glsaydı, birinde birini çıkup sizl — Bunden sonra kocamın hiç hbir sözüne Güzel Resim M. Hanım güzel değil- di.. Bir resaama resmini yaptıracaktı. Resmin güzel olmasnını — isteyordu... M Hanım oturdu, ressam res- me başladı. Fakat resim- den başka hiç bir tarala bakmıyordu... M. Hanım merak etti. — Retmi yapıyorsunuz, fakat hiç bana bakdığınız yok.. — Resmi güzel yapıyor bu deriten kurztaracağını — İnanmıiyacağım.. rum — Hanünetendi, başırm söyleseydi. “Onâ vermeyi — Demok arlık eskisi kadar çok konuşmu- — çevirip bakaraam belki te'» alanm Tanlını beni we — yorsun Ki kocen söz söylemek için wakit — sir altıda kalırım diye rin bulab Idi.. M Z a c : — Dars'te — Otomobille Eeraber Lokantada Muallim mektepte ders - veri- Bey yesi bir otomobil almıştı. .b ıı'wıık n Wdoij yarda.. a; | Eve döndüğü vaman karısı sordu: — Bu balık taze niye — Yıldızlar birer ev gibi ga rdin ?.. yerlerinde sabittirler. Seyyareli de kiracılar gibi daima yerlerini değiştirirler. Aşk Mektubu Aşik maşukasın- dün aldığı mektubu arkadaşlarına skur u. Benim biricik nevge'Tintl.. <Yalnız kuldır gim zamanlarda dar ima seri düşünüye- Ü bür metce | iş sandimdik | boyun, Banliin uzunluğun- ' daki kolların dok- tan Bi buçuk timlii | balin g münönüne göl Arcadaş miye başladılar.. Âşik kızardı.. — Ha, sahih, vize söylemeyi w- Dutmuştı e — Buhran çok fesa şoy; ya- K ÜÇ 5 Bil. Müm Na yapsekkrı ” — Vaşamanın — gllçleşdiğini ben sana daha evveldan söy- lemiştim, aynı mantoyu İkl güu birbir! arkasına giyince Insanı ayıplıyarlar.. Görünce şaştı güzel, Haddini aştı güzel; Bit an soevmek - diledim, Güysümden taştı güzeli Güzel, güzel, ah gürzel.. Gülüyor kab kah güzel, Seni masıl yaratmış? Yaradan Allah güzel!. Ah güzel, aman gürol; Vermezsin aman gürel.. Bon sana kul - olayım; No dersen, ferman ıjııll Aradım nerde güzel? — » Seni her yerde güzel, Gün gölir kavaşmaz mı ? İnsan sever de güzel!. soksen İki B — Bir yere uğradın mı? — Bir pastacıya.. — Seni obur seni! — Birşey yimedim, pastacıya E) z - Şiık Fakat aynı zamanda ucuz bir manto almak İistiyo- rum acaba nerede bulabilirim ? — Gazetelerin WHân — sayta- sına bak, yalnız orada vardır | horgey ateş pahası- Oğlu mektepten — dönünce babasına öğrendiklerini anlattı.. — Baba, Muallim Bey söy- ledi hayvanlar, her sene kürk- lerini değiştirirlermiş. Babası etrafıma bakındı.. — Yavaş söyle oğlum, #nnen duymasın!.. Bedava Tiyatro — Azizim seni her akşam tiyatroya giderken görüyorum. Bu kadar parayı nereden bulu- yorsun ? — Ben tiyatroya para vermi- yorum ki.. — Peki parasız nasıl giri- yorsun ? — Gayet kolay sıra ile her- gün bir aktörlün evine gidiyorum. Meşhur — kimselerin — imzalarını toplayıp kolleksiyon yaptığımı bu kolleksiyona konulmak üzere bir kâğıda imzasını atıp vermesini rica ediyorum. Aktör tabit meş- hor issanların imzaları arasında kendi imzası da bulunacağı için bu talebi reddetmiyor.. Boş bir kâğıda imza atıp veriyor. — Ve seni lütfen tiyatroya davet ediyor.. —- Hayır buna lüzum kalmı- yor. Ben aktörün imzaladığı kâ- ğgıdın Üstüne“varaka hâmiline bir | koltuk ayırınız,, kelimelerini yazıp | kâğıdı tiyatro kapıcısına gösteri- | yorum. Ve buyurun diye izzeti ikramla içeri alıyorlar. getirmesem — müşteriler sonra yemeğe mecbur kalacağız!. ıılıı o rTesmi Tenzilât Mağazanın kapı- tında büyük yazı ile: *« Mühim Tenzildi » Kolimeleri ya- zıilmıştı.. tçeride na idi. Müşteri ter- gÂltara sordu: Hani kapımın üzerine tenzilât var diye yazımış sınız. halbuki neyi sora- cak olgam — müdhiş bir Hat söyliyorsu- Yo-Yo kirak — j —e Dün Babitli caddesinden aşağı #niyordum. Hususi, lüks bir oto« mobil birdenbire durdu. Çok şık giyinmiş biri otomobilden ismimi seslendi. Baktım, eski arkadaş- lardan Necati idi: — Necati; bu ne hal, dedim. Piyanko, falan mı isabet etti? — Hayır canım, bir Yo - Yo fabrikası açtım.. — Desene sen de Kıralı oldun!.. K Konuşurken Fotograf amatörü destunun karısınm resmini çekmişti.. — Azizim, karımm enstantene bir resmini çektim.. Kendi bile farkına varmadı. Tam konuştuğu sırada alıverdim.. — Konuştuğu sırada aldınsa bana getirme!.. Yo- Yo muz.. — Bir çok eşya için teoxzlât yaptık.. — Peki onları gözeyim.. _o'ı"d“.,' — Tasarruf haftasında kazandiğiım — bütün gazamızda yok berayı birikdireceğim.. Ceçinmek için de o efendim!. zamana kadar biriktirdiğimi sariederizi. g— LA <-— —— — Geçen gün yine size te- sadül etmişlim, derhal koluma girmiş ve beraber yürürken beni sevdiğinizi söylemiştiniz.. — Evet amma © gün yağmur yağıyordu, eizin de şemşiye- niz vardı. | Nedense bütüa gençler, Poşinde şimdi senin!. koşayor birer - birer, Poşiude şimdi senin .. Ba bir garip bilmece, Dolağır gündüz goce, Göz kırparlar - gizlice, Peşlode şimdi seninl. Görenler seviyorlar, Tanışmak — is iyorlar, No de güzel diyorlar, Poşinde şimdi eenin!, Zarilsin bebek - gibi, Uçan kelehek — gibi, Sevenler etek gibi Poşlado şimdi senin?. Kaplumbağa Dostum Sabihin evine gittim. Odasında kocaman bir kaşlüm- bağa vardı. — Suphi, dedim, bu pis hay- vanı ne diye odana aldın ? — Merak ettim de! — Neyi? — Kaplümbağa üç yüz sene yaşar dediler. Bakalım hakikaten Üç yüz sene yaşıyacak m onu tecrübe edeceğim. Mağara Baba oğul kıra çıkmışlardı. Babası büyük bir mağarayı işa- retle: — İşte, dedi, bizim ecdadıe mız böyle mağaralarda yaşar- lardı. Oğlu mağaranın yanındaki küçük bir taş kovuğunu gördü: — Bak baba, bu da kapıcının odası olacak!.. Mikey — Fareyi Kıskananlardar