TE ETE YY YAY AY EEE ÇANAKKALE i gilteras Hükümeti ars Pr. ne bediyeedilen eserin — 152 — İngiliz Filosu Marmaraya Girecek Olursa.. Frzasız donanmasına gelince: | İtalyan filosunu takviye etmek | üzre Çanakkaleden ayrılan İngiliz doldurmak xrhllarimn Oo yerini hususu mazarı itibara alınarak Guöpratte geri alınarak yerine i Amiral Nicol tayin edildi. | Çanakkaledeki Fıransız kuv- vetlerinin kumandasında yapılan tebeddülât bununla kalmadı. 14 mayısta Jeneral D'Amadeyi istih- | lâf etmek üzere Ceneral Gouruavd geldi. İki gün-sonra Gelibolu yarım adasını terkeden Jeneral D'Amada taurruzlar esnasında ileri hatlara gidip efratla birlikte © çalıştığı dan ve kendisini bunlara pek çok sevdirdiğinden bütün askerlerin samimi tezahuratı arasında ayrıla- bildi. Bahriye © Nezaretinin Amiral | | | de Robeck'e göndermiş olduğu telgraf Boğazların tekrar deniz- den zorlanması teklifini reddet- | mekle kalmıyor,. ayni zamanda | Çanakkale seferinin ; ileride ala | cağı şekil hakkında da bir fikir veriyordu. Kânunusanide tama mile müstakil ve istenildiği zaman | terkedilebilecek bir deniz teşeb- büsü olarak telâkki ve kabul edilen Çanakkale seleri, şubat ayında az bir miktar piyade ile takviye edilen bir deniz taarruzu İ şeklini almıştı. Nisan ayında ise | bu teşebbüs büyük bir tahavvdl | geçirmiş ve gerek karadan, ge- rekse denizden Boğazları zorla" mayı istihdaf eden bir: bareket olmuştu. Şimdi ise Bahriye Ne- zarelinin bu telgrafına nazaran, bir ay teahhurdan sonra, baziran ayında müthiş bir mevkii mlis- | tahkem şeklini almış olan bir | yere karşı mun>zum bir hareketi | askeriye şeklini alacaktı. İşte İZ mayısta bötün cep- helerdeki ve bilhassa Gelibolu yarımadasındaki vaziyeti tetkik | etmek. üzere 19 marttan sonra harp meclisinin tekrar içtima ettiği zaman vaziyet bu merkezde idi. Harp meclisinin 18 mart ha- rekâtından sonra Boğazlar bak- kında vermiş olduğu evvelki ka- rarı “Mümasip gördüğü takdirde Boğarlara karşı yapılmakta olan harekâta devam etmesi hususu- nun Amiral de Robeck'e tebliği, | merkezinde idi. Fakat o tarihten | sonra vaziyet esaslı bir surette değişmişti. Ordu karaya çikmiş | ve Fransız cephesi müstesna ok | ! tahtelbahirine tekrar İ Resim o Tahlili Üğreninek kupon isliyorüğnis He bir Tezminiz slraya Tatiatinisi resminizi S adet likte gönderiniz tübiğie ve Zade edilmez. İ isim, meslez o | veya san'at? —j Lulubduğu memleket vu datji “decek mi ? Hüsimin klişesi BO Karuşine Pumukabilinde gönderisrlr. Yazan: Ceneral Oglander ! mak iz her iki cephede de (14000 ) telefat vererek tev- kif edilmiş idi. Diğer taraftan ordunun işgal etmekte olduğu saha yarımadanın ancak (sahil kısmına inhisar ediyor ve bu sahil de düşmanın topçu ateşine maruz bulunuyordu. Hattın gerisinde ise efradı istirahate çekebilecek bir saha yoktu. İlerlemek hususunda tesadüf edilen müşkülât, tahmin edildi ğinden çok fazla idi Takviye kıtaatı ve daha fazla cepbane gelmedikçe ilerlemek kabil değil di. Halbuki daha bir aya kadar | ne takviye kılaalı, ne de cep- hane gelmesi ihtimali yoktu. İngiliz filosu Marmaraya gir- diği takdirde İKlanbul civarında ta- | arruza geçerek müttefiklerle teş- riki mesai etmesi kararlaştırılan ! Rus kolorduşundan da ümit yoktu. Çünkü Avusturya ve Alman kıta- alının 2 mayısta başlamış olduk- ları şiddetli bir taarruz netice- sinde Galiçyadaki Rus cephesi mütemadiyen geriye pöskürtül- mekte ve esliba ve çephanenin | yoksuzluğundan dolayı © sahnei | harpte vaziyet çok fena bir halde | idi, Diğer taraftan donanmadan İ da pek büyük bir yardım bek- l lenemezdi. Gemilerin topları düş- | man siperlerine ve mitraliyozla- | rma karşı müessir olamamış ve | Bahriye Nezareti de, karadaki ! ordu boğazın sahillerini tamamen | zaptetmedikçe donanma tarfından | taarruza geçilmesini kabul etme- mişti. Bahriye Nezaretinin müla- leasına nazaran Çanakkale seferi donanmanın değil, ordunun başa racağı bir hareket şeklini almıştı. bir müddet sonra ordunun. muvaffak olacağı kanaati hâsıl olmuş ve bahriye birinci lordu da nihayet üç ay zarfında harekâtın kat'i bir surette ve muvaffakiyetle nelicelenmesi eden şimdiden ittihaz edilmesini emret- Zamanla ve azimle hususunda icap tedabirin | mişti, i Fakat boğarlara gönderilecek | takviye kıtaatı bulunsa bile bun- ların denizden nakli hususu çok büyük müşkülât arzetmekte idi. Evvelâ nakliye gemisi çök azdı ve bu yoksuzluk mevcut gemi- lerin taşımakla oldukları erzaki tabliye idinciye kadar Mondrosta i teskif edilmelerile bir kat daha İ artınıştı, o Lusilania © vapurunun biraz evvel batırlması oOAlman nazarıcli kati celbetmişti, Bunun meticesi olarak İngilterenin bütü deniz kuvvetlerinin o bile (o Geliboluda | teşebbüs edilecek muazzam bir hareketi askerişenin ihtiyaçlarını temin — edememesinden korku makta idi, Bundan maada yalnız Geli bolu seferini de düşünmek kabil değildi. Bu sefer, Fransadaki harekâta nazaran ikinci derecede telâkki ediliyordu. Halbuki Fran- | sz cephesinden gelen haberler | bile çok fena idi. Jeneral Frenik | olsun, Geliboludaki O kumandan olsun, mütemadiyen asker ve cephane istiyorlardı. k lArkar vaar) va £ çoğaltılacağını ; bine * ikmalden sonra » yapmıştır. | n *Çatalâda Min Yapıldı 403 “m sayfada ni asralt, Küçükçekmeceden İ Büyükçekmeceye kadar geçilmesi kabil, fakat Büyükçekmeceden Çatalcaya kadar kısmen tamir edilmekte, kismen de dikkat ve itina ile gidilmesi icap etmekte idi. Vali Bey hükümet cephesin i den, Cevdet Kerim Bey fırka cephesinden Küçük! ve Büyük- çekmeceyi teftiş ettiler. Bu iki kasaba bayraklarla donatılmıştı. Saat birde Çatalcada Ku- mandan Fuat Paşa da hazır olduğu halde merasime başlandı. Üsküdar Fırka muzikası da yek mişti. Ortamektep talebesi İs- tiklâl marşını okudu. Mektebin müdürü, halktan birisi, © Vali nutuk söylediler ve Kurdele kesildi, mektep gezildi. Nutuklarda işaret edildiğine göre Çatalca şimdiye kadar ilk- mektep ile idare ediliyordu. Bu- radan mezun olup ta tahsile devam etmek istiyenler İstanbul lise veya örfamekteplerine git- mekten başka çare bulâmıyor- lardı. Bu, çocuklar için hem masraflı ve hem de külfetli olu yordu. Çocuklar tahsilden sonra Çatalcaya veya köylerine dön müyorlardı. Burada bir ortamel- tebinin açılması çocukların tahsil İ için İstanbula gelmek ihtiyacını kaldırdı. Külfetsiz ve masrafsız olarak (oÇatalcada (o kalmalarına sebep oldu. Çatalca gibi merkezi olan başka kazalarda da orta- mektep tesisi mümkün olsa İs İ tanbula talebe göndermekten ve İstanbul mekteplerini talebe ka bul edemiyecek bir hale sok- maktan kurtarınış olurduk. » Çatalca, bu ortamektebini | tesis ile kalmadı. Bir de köylerini, köylerdeki müstakbel muhtar ve ihtiyar heyetlerine adam yetiştir- ! meyi de düşündü ve yirmi yataklı bir talebe yurdu yaptı. Yurt müdürünün mutkundan © sonra ! Cevdet Kerim Bey, bu eserin Çatalcalıların olduğunu ve ge lecek sene yatak adedinin daha söyliyerek küşat resmini kumandan Fuat Paşadan icn etti, Fuat Paşa, okumamış * asker altı ayda yetişirse okumu- şu iki ayda yetiştiğini ve bina- snaleyh o okumuşun orduya ve memlekete çok faydası olduğunu söyledi ve yurdun kurdelesini kesti. Yurdun tesisi için Çatalça- kılar iyi düşünmüşlerdir. — Beş dershaneli o mektebi olan köy mezunlarından birer tanesini ihti- yar heyeli Çatalca Ortamekte- göndermek mecburiyetin- dedir, Çocuk mektepte okuyacak ve yurtla yatacak ve beslenecek- | tr. İhtiyar heyeti her çocuk için © yurda ayda dokuz fira vermek- tedir. Köy (kanununun tatbik © edildiği bu yerde orta tahsilini askerliklerini köy idaresini İşte talebe tesis edik bitiren © çocuklar ellerine alacaklardır. yurdu bu maksatla miştir. Dün, Çataler halki bayram Dükkünlar kapanmış, taklar kurulmuş, ber taraf bay- raklarla süslenmiştir. - Şehirden gelen bu misafirler © kasabayı ayaklandırmıştı. — Mazka oçalır yordu. Kız ve erkek mektepliler heyetin o önünden sıra ile geçi yorlardı. Çata'ca heyecanlı bir- gün yaşamıştır. Bilhassa” şebrin kasabaya gelmesi ve böyle vesi- delerle halka biraz hareket. ver- i mesi her vakit arzu edilecek şeylerdendir. | babın sağiçte ve Zeki ile Fikre- HİKÂYE | Bu Sütunda Hergin Yazan: Naci Sadullah TARAK Kadının dizleri önünde dize | gelmiş yalvarıyordu: | — Belkis; zalim olma... Ne | olur baygin, müstehzi gözlerinde bir lâhzecik olsun muhabbetin kıvılcımını göster bana!... Seni ondan kıskanıyorum, an | liyor musun?!, Kıskançlık çıldır tacak beni... Kıskançlık kızdırık mış bir tunçtan topuz gibi hiç durup dinlenmeden zavallı beyni- mi dövüyor... Bilmem ne istiyorsün?!.. Bil miyorum bir erkek bir kadına verebilecek daha nelere malik: tir! Gözlerinden ruhuma ahmak- ıslatan gibi dinmeden yağan sev- dan orada dereler, nehirler, sek | ler, şelâleler yarattı. Şimdi sen içimde benim bile erişemiyeceğim bir şahikasın! Canlı, “cilveli bir o şahika ki, dudaklarının en ufak bir kımıl danışına ömrümü ve ömrümün en mukaddes şeylerini fedâ ederdim. Hem de zevkle, hem de hiç dü- şünmeden, tereddüt etmeden fe- dâ-ederdim... Genç kadın, genç çocuğun ! saçlarını şefkatle okşadı. İ — Çocuğum, dedi, çok genç sin daha... İlk sevda çeken her delikanlıda olduğu gibi ateşli göğnünde fazla hezeyan, hislarine tecüman olan kelimelerinde bir sürü mübalâğa var. Fakat geçer! Bu, sıtma nöbeti gibi çok sarsar, fakat saman alevi kadar ömür- süzdür yavrum. Ben otuz yaşında bir kadınım. Sen on sekiz yaşın- da bir çocuksun. İran Hariciye Veziri Fürugi Han dün Feshane fabrikalarını ziyaret etmiştir. İzmirliler Milk Takim İle Çok Yaz okından Alâkadar Oldular ( Baştaralt 1 isci sayfada ) | tin hücum hattında oynaması şar | tile takımın diğer tarafları İzmir- den ikmal edilirse, herhangi bir milli takımın bugün için daha | ziyada muvaffak olacağı şüp- ; hesizdir. Latfi ve İhsana gelince, bu iki oyuncunun yerleri diğer ele- manlarla kıyas kabul edilemiye- cek kadar yüksektir. İzmirsporun umum kaptanı: Nazmi ile Saidin yerleri Bulk | gar maçlarında açık kaldı kanaa- | tndeyim. Bu iki oyuncuyu Bul İ i oynatılması lâzımdı. ? kımda oynamalıdır. Daha ayva tüyleri pirıldayan, hayat cefasile yıpranmamış yü- zünde cinsiyetinin hatlarını oka- dar az inkişaf etmişki sana bir erkek diye bakamıyorum bile... Zihniyet buya.. ben üst du- dakları boş olanları erkek say- i miyorum. Halbuki senin üst du- dağında daha bıyık izleri bile belli değil Daha çocuk, daha ! çok çocuksun yavrum. * Mehmet, yeni terliyen biyık- larını uzattı. Birgün: — Belkis dedi, nasıl? artık benim de bıyıklarım var!.. Belkis güldü: — Oh, dedi, ne yanlış anla- yış yarabbi! ben tüylerin toplan- malarından müteşekkil karaltıları kasdetmedim. Bıyık — diye... Dolgun, sert, oOüzerinde bir tarağın o kolaylıkla durabileceği bıyıklardan , erkek bıyıklarından bahsediyorum. Mehmet: — Bir gün dedi, bende bi yıklarımın üzerinde tarak durdu- rursam beni de sever misin ? Genç kadm bir daha güldü: — Evet, dedi! — Söz mü? — Sözl... Bir anda gözlerinde mecnun gözlerinin (o mânasız (o parlaklığı yandı söndü. Cebinden tarağını çıkardı. Sivri uçlarını Ost duda- ğına bütün kuvetile sapladı. Du- dağının Üstünden, ağzının yan garlara karşı oynatsaydık netice başka türlü olabilirdi. Göztepe umum kaptanı: Alâ eddin ile İneği Bulgarlara karşı Oynatılma- malarının sebebini anlıyamadım. Bana kalırsa, Fuat ta mill te- İzmirin spor muharriri Hikmet Nuri Bev: Cenah haflığına Nar miyi getirmek lâzımdır iddiam dayım, diyor. Yeni Neşriyat , Molivut o Holiyüt'un 1 9 Tari ş k güzel resimler vo dilim loriiş İntişar etmiştir. Ha tarihli nüshum rönkü olarak