A ŞD Lu Sayfa Haftada Bir Defa Neşro- hanur Ve Bütün Dürya ibuatını Size Getirir. Almanyada | Dilencilik | Müthiş Alman Dilencileri Merha- met Dilenmiyor, Hak İster Gibi El Uzatıyarlar Prağda çıkan Nerodni Politrika gazetesinin Berlin muhabiri yazı- yor: Her tarafta onlara rastgeli- yoruz. Şehrin en şık garp cadde- lerinde ve şehrin merkezinde ol- duğu gibi, amele ve fakir mahak lelerde de onlar göze çarpıyor. Size Hitlercilerden, veyahut çe- lik miğferlilerden bahsetmiyorum. Hayır, bunlar kimseden emir #lmıyan başı bozuk — ordusudur: Dilenciler, Harpten evvel Ber- lini tanıyanlar bogünkü manzara- yı görseler gözlerine inanmak istemiyeceklerdir. Fakat bakikat budur.Fakat dilencilik- vardır, dilen- | çilik vardır. Berlin dilencilerini ne stanbul, ne Roma, ne de: Mad- rit dilencilerile muxzayese müm- kün değildir. Bura dilencileri siz- | de merhamet uyandırmıya çalışan | ve size kendisini acındıran kim- sekten bir atışları vardır. Alman ordu disiplini buraya kadür gir- miştir. Sanki hepsi ayni mektep- | ton çıkmış bir meslek sahibi gi- | bidirler. Dilenmeziler işsizlik için Yardım isterler. Berlin dilencisi size fakrinden, sefaletinden bahsetmez. Yalvar- * maz, Para vermezseniz İsrar - et- | mez. Kızmaz. Faka ayni derece- | de nankördür. İster kırk para Veriniz, ister bir lira, size daima öyai soğük kanlılıkla teşekkür eder ve geçır. Sanki aldığı para kendi hakkıdır. Dilenciler, — ekseriyetle — işsiz kalmış gençlerden mürekkeptir, Üstleri başları ter temizdir. Dilen- ciliğe, zamanın ortaya çıkardığı yeni bir meslek nazarile bakar- lar. Ellerini gururla ve bir hak İ erlermiş gibi uzatırlar. | Dilenciler arasında ihtiyarlara Hadiren — tesadüf — olunur; ihti- | Yarlar ölümü dilenciliğe tercih ediyorlar ve avuç açmıya cesaret edemiyorlar. Kendilerinde bu ce- Sareti görenler de, o kadar mah- ©up ve o kadar silik bir şekilde U işi yapıyorlar ki, gençlerden hefes almıya imkân bulamıyorlar. | Dilencilik eden kadınlar da az- | d iliğin diğer bir şek- li olan fuhşi tercih ediyorlar. Ber- hin zengin ve buzlu caddelerinde er dakika ince bir kadın sesinin 'âvetkâr sesi size hitap ettiğini | ifirsiniz: | — Yavrum, gelsen al | Sokakların neş'esine yardım | tden dilencilerde vardır. Köşe | aşlarında — çalgı — çalan, - şari ı Söyliyen, gramofon çalan dilen- tilere tesadüf olunur. Fakat en Tiyade çaldıkları çalğı armoniktir. Geçen akşam lokantada ye- Bek yerken, kapıdan bir genç Saatte 150 Kilometre ART T yi - * Dünya” Matbuatında GÖRDÜKLER İMİZ ALMANYADA NÜMAYİŞÇİ KIZLAR Bu hafta Almanyada intihap lııftıııdır.. Intihap haftası nümayiş haftası demektir. Burada Hitlerci genç kızların sokaklarda yaptıkları - nümayişi görüyoruz. Bu kızlar Potesdamda toplanan ilk gençlik korultayına iştirak etmişler ve nümayişi © vesile ile yapmışlardır. seler değildir. Bilâkis gayet yük- Pırsızları Yakalama Tecrübesi Geçen gün Londrada garip bir vak'a olmuş. Adamın biri bir. mücevherat mağazasına girmiş, cebinden I?ir tabanca çıkarmış, dükkân sahibine, duvara dayanarak ellerini yuka- V Dük- || ri kaldırmasını emretmiş. kân sahibi düuvara dayanarak ellerini kaldırmış. Hırsız. kasayı boşaltarak sokağa fırlamış fakat kapıda toplanan polis ve halkın kucağına düşmüş. Meğer tecrübe yapıyarlarmış. Mağaza sahibi, hırsızlara karşı yeni tedbirler almış bulunduğu tezgâbın — arkasındaki — duvara gözle görünmiyen küçük döğ- meler yaptırmayış. Bu düğmelere basınca mağazanın dış tarafında imdat çanı çalınıya ve imdat lâmbaları yanmıya başlarmış. Bu tertibalın muvaffakıyetle | işleyip işlemediğini anlamak Üzre | bir tecrübe yapmak istemiş. Po- | listen bir sivil memur istemiş. Tecrübe muvaffak yetle netice- lenmiş. Halk ve polis, hırsız var zannile mağazaya koşmuştur. —a K TEE S | girdi. Şöyle otrafı bir süzdü. | onra masaları tetkike koyuldu. Derken lokanta sahibi yanına sokuldu ve eline birkaç sıkıştırdı. Bunun üzerine ziyaretçi, — Hanımlar, efendiler, dedi, birkaç nişan almış eski bir garip zabit sizi. selâmlar ve teşekkür | eder. Deyip çıktı gitti Almanyada, saatte 150 kilometre giden yeni bir tren. Adı “Yıldırım treni,, dir, Berlinle Hamburg arasında işlemektedir, para | —a LA |İKARİKATÜRLER) | — Amerikada Relsicümhur Inti- habatında İkl fırka çarpışıyor. ı Bunların ikisl de burjuva tır- Kalarıdır. ve doların hizmetçi- | sidir. Yukardaki karikatür onu Hade ediyor. Sarhoş — Allah belâzını ver- sin, bani İÇçeri almişlar, — Ben yalnız hırsat düştükçe içki içerim. — No gibi meselâ? — Meselâ rakı içliğim xa- manlar. 250 Bin ; vebli Lira Mükâfat İngiliz gazeteleri arasında ga- rip bir müsabaka yarışı başladı. Zaten İngiliz gazeteleri öteden- | beri dünyada karilerine en çok hediye veren gazetelerdir. Bu müsabakada 50 - 60 bin lira, ya- hut kaydi hayat şartile senede 1000 lira filân verdikleri vakidir. Fakat bu defaki müsabaka- larda vadedilen mükâfatlar haki- katen aklın almıyacağı bir dere- ceye varmıştır. İngiliz gazetelerinden biri, o haftanın futbol maçlarında kimin kazanacağını tahmin edeceklere | 100 bin lira mükâfat vadetti. Bir diğer gazete bu mükâfatı 150 bin liraya çıkardı. Birinci gazete der- hal 200 bin lira mükâfat verece- ğini ilân etti. Bununla da kalma- di, diğer - birtakım mükâfatlar daha vadederek mükâfat mikta- rını tam 250 bin liraya çıkardı. Bir hafta süren bir müsabaka için yalmız bir gazetenin verdiği mükâfat miktarı 250 bin lira. Bizim aklımızın alacağı işler- den değil. l Sokaklarda Nasıl Gezeceğiz ? | Bu Sayfada Dünya Matbuatında Çıkan Meraklı Hikâye, Yazı Ve Makaleleri Bulacaksınız. ——— —» Harp Devrinin Çocukları İngiliz Terbiyecileri Harp Esnasında Doğan Çocuk- ları Tetkik Ediyorlar Harp çocukları, bugün bütün dünyada hayata atılmak üzere bulunan yeni nesli teşkil ediyor. Bu çocuklar, dünyada en ziyade mahrumiyet içinde yetiş- miş nesli teşkil ederler. Vesika ekmeği ile büyümüşlerdir. Baba himayesinden mahrum yaşamış- lardır. Mümkün olduğu derece kötü bir terbiye almışlardır. Ce- miyet onlara karşı vazifesini ya- pamamıştır. — Analarının memelerini çeke çeke, ağlıya ağlıya, ıslırap ve mahrumiyet içinde yetişmişlerdir. 1914 - 1918 seneleri arasında doğan bu çocuklar bugün artık hayata girmek üzeredirler. Lise ve orta tahsillerini bitirmişlerdir. K cdilerine İş aramıya başla- mışlardır. İngiliz terbiyecileri, doğdukları günden itibaren bu nesli takip | etmiş, onlar hakkında müşahe- | deler, vak'alar, rakamlar tespit | etmiş ve birçok neticelere var- | mıştır. Elde edilen neticelerin bir kısmı şunlardır: Bu neslin sıhhati bozuktur. | Ekserisinde mide ve barsak ra- hatsızlığı, kan zafiyeti vardır. Ekserisi zayıftır. ve hastalığa müstaitlir, sert ve çetin işe ta- hammülleri yoktur. Ahlâk - itibarile, bu” çocuklar çetin, hırçın, asabi ve haylaz olmuşlardır. Çabuk kızar, çabuk müteessir. ve çabuk nevmidiye düşerler. Zekâ ve tahsil ilibarile ondan sonra doğan çocuklardan geri- dirler. Baba ve mektep terbiye- sini tam göremedikleri için, ma- lümatları ve zekâları kâfi dere- cede tekâmül edememişlir. Şimdi bu çocuklar hayatta ne yapacaklar, ne dereceye kadar muvaffak olacaklardır? İşte İngiliz terbiyecileri şimdi bu meseleyi tetkik ile meşguldürler. Bizim harp neslini tetkik etsek acaba nasıl bir netice alırız, burası belli değil ! n aa Bu gördüğünüz resim, şehir sokaklarında zehirli gaze karşı korunmak için maske takarak gezen halkı hafta Roma üzerine bir tayyare sokaklara bu kıyafetle çıkmıya göstermektedir. Geçen taarruzu manevresi yapılınış ve . İk mecbur olmuştur. Yarın bir harp çıkarsa, hepimiz sokaklarda böyle gezeceğiz. Mükemmel değil mi?