p ! Ç : ! h I £ İnglltere Hükümeti tarafından Gesl Hz. ne bediye d“_on foerlı tercümecesl ÇANAKKALE — 150 — Yazan: Ceneral Oşlander DonanmanınOrduya Yap- mış Olduğu Yardım Bundan maada, mart ayı zar- fmda yapılan harekâtı işkâl eden düşmanın — müteharrik top ve Havceitzelerinin geriye alındığı ve Türklerin ağır toplarının. cepha- mesinin bittiği de kuvvetle muh- temeldi. Bunün için yeniden bir deniz taarruzu yapılmasının | yalnız Marmara denizine vâsıl olmakla — hâsıl edeceği manevl tesiri değil, donanmanın Bulay- vın her iki tarafında bulunarak karadaki — orduya yapabileceği yardım da ileri sürülmekte idi. Çünki bu suretle Gelibolu yarım- adası ile İstanbul ve hatta Tür- kiyenin gerek kara, gerek deniz münakalesi tamamen kesilecek ve Geliboluda — bulunan Türk kuvretleri de müdafaada bulu- mamıyacak bir halde — kalacak- lardı. Fakat Erkânı Harbiyenin tav- siyeleri, bütün mes'uliyeti deruh- de etmiş bulunan ordu kumanda- nnn bu bapta — bir karar ver- mesinden — çok daha kolaydır. Bahusus ki — bu meselede baş kumandan — yalnız. donanmanın emniyetinden değil, bu donan- manın karadaki ordunun can da- marını teşkil etmesi itibarile ya- rımadada bulunan ordunun em- niyetinden de mes'uldu. Zaten Amiral de Rebeck de maiyetin- deki zabitanın bu fikrine iştirak etmiyordu. Donanmanın bir kıs- mumn Marmaraya — geçebilmesi | kabul olunsa bile bunun kat'i bir netice verebileceğini zannet- miyordu. Donanma bu işi hakkile başaramadan avdet ederse, zayi- atın telâfi odilemiyecek derece- de fazla olacağından korkuyor- du. Bunun için, bütün mes'üliye- ti üzerine alatak, deniz tarikile iaarruza — geçilmesini değil, hatta böyle bir hare- kete cıivar vermek - cihetlerine bile yanaşmak istemiyordu. Bu kanaatine rağmen —Amiral de kobeck 9 mayıs akşamı Oucen Elizabeth dritnavtında aktedilen bir içtimadan sonra bu meseleyi İngiltere — Bahriye — Nezaretinin | tasvip ve kararına ""'-("i karar verdi ve 10 mayıs sabahı da Bahriye Nezaretine şu telgrafı : | | | İ | | emretmek gönderdi: *Gelibolu — yar ... Jasındaki vaziyet berveçhiatidir: Ceneral Hamilton — ordunun — harekâtının tevkif edildiğini bildiriyor. Ahi- | baba sırtlarına karşı yapılan ta- | arruz, her defasında birkaç yarda Resim — Tahlili Tabistinizi — üğrenimez rekminizi S adet Ükte gönderini. Vübllle ve ada edilmez. Kuponu İMMiyorassıu ile bic- Rosminiz seraya kapon —— —.. İslm, Mmeslek — | veya #na'at? | earena eee raaee — Reslinin külşes! BO — <suruşluk Puraykabilladı gönderilesliie. ilerlemek suretile kabil olmakta | ve buradaki vaziyetin de Fransız | cephesindeki vaziyete düıııulıı—'ı den korkulmaktadır. Binaenaleyh 29 martta takdim ettiğim tek- grafla arzedilen vaziyet hâsıl olmuştur. Ordunun Kilidülbahre doğru olan ileri hareketi hakikaten tevkif edildi. Donanmanın, mev- cut istihkâmatı olduğu gibi bıra- karak boğazları zorlaması keyfi- yeti, filonun ordunun boğazlara doğru olacak harekâtını aşağıdan, yani muvasalasını kat'etmemek suretile Çanakkaleden mi yoksa merkezden uzaklaşarak Marma- radan mı daha ziyade teshil ede- ceğinin kararlaştırılmasına vabos- r. ş Donanmanın orduya yapmış olduğu yardım arzu edilen ve beklenilen derecede olmamıştır. Düşman bataryalarını — iskât etmek — hususunda — donanmanın ateşi müessir — olmuş de gizli mitralyozlara karşı ordunun ilerlemesine muavenet etmek kabil olamamıştır. Zaten ileri harekâta | mâni olan da bu gizli mitralyoz- | isc lardır. Düşmanın müdafaa hususunda göslerdiği inada — bakılırsa, donanmanın Marmaraya girmesin- den de kat'i bir. netice elde edilemiyeceği anlaşılmaktadır . | Çünkü Boğazların - donanmanın geçişinden sonra tekrar kapatıl- | ması da muhtemeldir. Erzak ve cophane fıkdanı yüzünden gemi- lerin — ricat — etmesi ihtimalleri bertaraf edilirse bunun da ehen- | miyeti yoktur. | Filo Marmaraya girmiye mr | vaffak olduğu takdirde, karadaki | ordunun himayesi keyfiyeti diğer krovazörlere ve topları boğazları müessir bir surette bombardıman | etmiye kâfi olmıyan — Fransız | zaırhlıları da dahil olmak üzere diğer harp gemilerine — havale edilebilir. Tabüdir ki — bunların orduya — yapabilecekleri yardım eskisine nazaran çok zayıf olacak- | tır. Türk ordusunum ahval ve | harekâtından anlaşıldığına nararan boğazların zorlanmasındaa, hattâ donanmanın İstanbula girmesinin kat'i bir netice teşkil edemiyeceği anlaşılmaktadır. İ Binaenaleyh, karar verilmesi icapeden noktalar berveçhialidir. | 1 — Donanma, boğazları 20r- | lamakla istihdaf edilen m vaffa- l kiyeti temin edebilirmi ? i 2 — Donanıza mağlüp olursa - ki bu takdirde mağlübiyet tam olacaktır — ordunun vaziyeti; bü- töm harekâtın gayesini tehlikeye | düşürebilecek bir hal alır mı? Görüldüğü — gibi, bu - telgraf hiçbir muvaffakıyet vadetmemek- teydi Maamafih — Çanakkalede bulunanlar ve bu telgrafın çekil- diğini bilenler, denizden tekrar taarruz elmek için emir verilece- | gine hbiç Şşüphe — etmiyorlardı. | Fransız filosuna kumanda etmek- l te olan Amiral Güğpratte ta Fransa Bahriye Nozaretine telg- raf çekerek tamirde bulunan üç Fransız zırhlısının, — taarruaza iştirak etmek üzere derbal Ça- İ nakkaleye gönderilmesini — talep | #ylemişti. ı (C Arkamı vur) | yatı | ruşla, filvaki yemek çıkarabiliriz. Çocuk Açlıktan Bayıldı ( Baştarafı | inci sayfada ) felâketler — karşısında | lere yardım eder, çocuklara yar- dim prensipi haricindedir. Yalnız bu meseleyi bir mecliste hatırla- mışlım. Geçenlerde maarif müntesip- lerinden birkaçı ile konuşuyor- dük. — Mokteplerin birinde bir bayılma hâdisesi olmuş, araştır- mışlar, çocuğa sormuşlar : — “İki gündür açım!, demiş. İşte bu suretle ben, evvelki günkü kongremizde bunu azaya teklif ettim, Müzakere edildi. O sırada Fatihte pek âtıl kalan bir dispanserden 3 bin lira kadar *bir para kalmıştı. Bu parayı ge dasız çocuklara hasretmeyi dü- şündük ve çalışmıya başladık. Evvelâ, — çocuklara peynir ve poğaça vermeyi düşündük. Bir bdbrekçi ile uyuştuk.. Fılbul bu adamın yaptığı ğaçayı beğen- medik, roddıtdlrl'Somdıı';v- cuklara üç gün yüz dirhem ek- mek, peynir ve helva ve saire vermiye başladık. Bazı mıntakalarımızda, mesolâ, Kadiköy, Beşiktaş, Beykoz ve saire gibi yerlerde iktısat ederek çocuklara — sıcak yemek - veri- | mektedir. Buralardaki mektepler biribir- lerine çok yakın olduğu için, bu süretle bir müşkülât çıkmamak- tadır. Fakat İstanbul tarafındaki mektepler biribirinden çok uzak- | tadırlar. Meselâ Topkapıdaki bir mektepte bulunan — gidasız bir talebe, Beyazıde yimek almıya gelemez. Topkapı, Eyip ve sair yerler- deki Fıkaraperver Cemiyetleri ile anlaşmak meselesine gelince, bu | bizce kabil değildir. Çönkü, bu. cemiyetlerle Hilâliahmer arasında | bir ihtilâf çıkacağı tabüiidir. Om- lar çocuklara elbise ve ayakkabı gibi şeyler temin etmiye çalışa- caklardır. Halbaki, biz, prensi- bimiz haricinde, çocukların üç günlük gidasını düşünmek zaru- retindeyiz. Bu saretle faaliyetimizi arttır rarak, bu müddeti dört güne | çıkarmak istiyoruz. Ancak bundan sonradır ki, elimizde kâfi derecede balunacak olan imkânlarla gıda- sız Çocuklara sicak yemek vere- ceğir.. Yoksa sizin dediginiz — gibi, | her yerde bu sıcak yemeği tat- bik etmek kafi değildir. Çünkü Hilâliahmer bunu yaldız ve mua- | venetsiz olarak yapmaktadır. Ekmek, peynir ve tatlı sarlı- olarak —kullanıddan 75 - ku- Fakat yardan ettiğimiz çocuklar darmadağın bulundukları için şim- dilik bu suretle hareket etmek mecburiyetindeyiz. Voronofun Pabucu Dama Atıldı ( Baş tarafı | inci sayfada | sızlığın da önüne geçmek müm- kün olabilmektedir. Behçet Sabit B. Na Diyor ? Bu telgrafi aldıktan — #onra Voronof aşısını memleketimizde tatbik eden Dr. Behçet Sabit Beyi görerek — fikrini — sorduk, dedi ki: — Tıp âlemi mütemadiyen bu işlerle uğraşıyor, muhtemeldir ki, böyle bir netice elde edilmiş bu- lunsun. Ben Voronof aşısile meş- | gülüm.Ştaynah'ın usulünü okuma- dım. Bu hususta bir şey söyliye- mem. Yanlız. Voronof aşısının çok faideli olduğuna kanüm, Tıp âlemi, gerek kan tarikile, gerek | aşı tarikile olsun, henüz uzviyette mahiyeti malâüm — olmıyan bazı kuvvetlerin faaliyetini arttırmak, hayatı uzatmak — gençleştirmek için mütemadiyen çalışıyor. İnşa- allah bu haber, © sâyin hayırlı bir işaretidir. İ Dti ea AA Ze GAS 5 ye G zi yeri Kü ee BAF GA Di Mi ]plmatlaa | bile razı olmuyordu. Çünkü iddi- Hükmeden İngiliz Casus Teşkilâtının Misilsiz Dilberi: Flora ( Baştarafı 1 isoci sayfada ) yüksek kimselerle hemmeclis - labilmesine müsaade edecek bir mertebededir. Onuu içindir ki Entelicens ser- vis erkânı, bir bayağı devlet a- damını baştan çıkarmak veya haya- tının husasiyetlerine nüfuz etmek is- tedikleri zaman ona, güzel Flo- rvayı musallat ederler. Umumiyetle bu kadının ilk mülâkatı, avlamak istediği adamı kendisine rametb- miye kâfi gelir. Hatta bir ara, bu esrarengiz kadınla iki defa görüşen bir Fransız nazırı, ona, çoluğunu çocuğunu Feda ederek evlenmeyi bile teklif etmekten çekinmemişti. — Fakat, kadının maksadı böyle bir muvaffakıyet olmadığı için teklifi reddetti, almak ve öğrenmek istedikleri ile iktifa etmeyi müreccah gördü. Bugün, vak'amızın kahramanı, işte böyle müthiş bir kadındır. * 1915 senesi haziranı idi. İm- | giliz istihbarat teşkilâtı İsviçre- | de çalışan bir Alman profesörü- nün faaliyetinden zarar görüyor, sessiz. sadasız bir surette bu | adamı tuzağa bastırımak istiyordu. Bu işe güzel Flöra memur edildi. İngiliz istihbaratının tuzağa düşürmek istediği adamın ismi * Erhardtı. Kendisine profesör süsü | vererek Montrönün muhteşem pa-| laslarınddan birine yerleşmişti. Erhardla — tanışmak ve onun sohbetine girmek, kurnaz | ve sehhar kadın için; çok kolay : oldu. Adeta çocuk oyuncağı gibi | bir şey. Fakat, buna muhabil AF | man casusu da son derece - kür- i naz ve vehimli idi. Değil odasmına | ve salonuna yabancı bir adam | sokmak, kendisi otelde bulunma- dığı zaman temizlik yapılmasına | Profesör asına göre, gayet kıymetli kob- leksiyonları — vardı. Onun için, odasında temizlik yapılırken ken- | disi de beraber bulunurdu. Fakat hakikatte bu kollekşi- yonlar, muhtelif casuslardan ge- len istihbarat evrakının dosyala- rından başka şeyler değildi. En- telicens servis işte bu dosyaları ele geçirmek iştiyordu. Çünkü bunlar — sayesinde kontrol etmek istediği — bazı — şeyler — vardı. Sonra, bunlardan — istifade ettik- | ten sonra profesör Erhard'ın bir casus olduğunu İsviçre hüküme- | tine bildirip bu iddiayı ispat ede- rek hudut haricine — attırmayı da esas maksat olarak güdüyordu. Demiştik ki Mis Flora son | derece — carzibeli bir kadındır. Bu cezibe çok geçmeden Profe- sör Erhard üzerinde tesirini gös- termekte gecikmedi. Flora, bir gün, adamcağızı o derece tahrik etti ki profesör cenapları artık | dayanamadı, kadını öteldeki da- | iresine yemeğe davet etli. Kurnaz Flora için frsat saali çaldı, demekti. — Yediler İçtiler, bir çok tatlı şeyler konuştular. Bu müddet zarfında, her ikisi de çakır keyif olmuşlardı. Genç kadının aklına pudrası- ni tazelemek geldi. Fakat el çan- tasını odasında onutmuşu.: Profe- sörden bunu gelirimesini rica etti, Bir casvs sıfatile Profesör Erhard bu ricayı atlatmak gerek- ti. Fakat insan sıfatile zayıf dav- | olmuş, randı, kadının el çantasını getir- mek Üzera odadan çıktı. Genç kadın, yalnız kalır kab maz derhal toplandı. İşine yara- tanzim ettiler ve her şeyi mü- kemmel bir surette tertip ettik- | ten sonra genç kadım sabaha | karşı serbest bıraktılar. Fakat birkaç gün sonra mat hükümetinden Profesör barda gelen şiddetli tevbih, zel Floranın kendisine nasıl Ak- Er- gü- bir Doyun oynadığını göstermiş olu- * yordu. * 1918 senesinde, Mis Florayı İstanbulda görüyoruz. Bu defa da ismini değiştirmiş, işitilince te- reddüt uayandırmıyacak - bir İm- giliz işmi taşımaktadır. Perapa- las otelinde oturuyor ve Fener Patirikhanesinin hayır müessele- rile yakından alâkadar oluyor. | Niçin, diyeceksiniz? Evet niçin? Fakat —onun — İstanbulda, — Fee- ner Patrikhanesinin bayırkâr iş- lerile —alâkası çok — sürmüyor. Aldığı talimat ile tekrar Londra- nn yolünü - tütüyor. Göğsünde kalp yerine bir taş taşıyan, zahirl görünüşüne rağmen bir granitten daha sert olan bu kadın, adedi ondan fazlayı bulan — bavullarının arasında, sekiz yaşında bir de Ermeüi kızı götürüyor. Birçokları bu zengin ve asil İngiliz. kadmı- min biçare ve kimsesiz bir çocuğu evlâtlık almasından — mütehassis lamış, küçük Ermeninin taliine de belki gıbta etmişlerdir. Halbuki ©, böyle küçük hislerin mağlübu olabilecek bir tabiat değildir. O, daha şimdiden, kendi yerine bıra- kacak — şerrülhalefler arıyor - ve Entelicens — servisin — müstakbel küadrolarını tâmamlıyor. Hazınlnlz güç ibe MAZ" MEYVA TUZU yardımınıza hazırdır. Kabizi izala eder, Hazmi - düzeltir. Mide - ve barsakları ağrısız temizlor. BASURU KÖKÜNDEN KESER Mazon ismlac dikkat ve asrarla MAZON isteyiniz. Memnan ve wüştefit olmuyanların parası indö edilir. Hüyük şişesi İstanbulda 100 kuruş Deposus İş Bankıası 18 No. MAZON ve BOTTON ECZA DEPOSU arkasında — OŞTİNİSAN A& GizliKuvvetler Ü bunu gözyaşlarile karşır — e resasenesasanak |