6 Teşrinisani [ BDünya Hadiseleri î_j ; © Kulağınızın Dibinde Bomba Gibi Pat- 10 Ayda Beş Senelik İş Yapılmış Romadan yazılıyor: Faşizmin onuncu yıl dönümü münasebetile Başvekil M. Musolini tarafından da eski Romanın, yepyeni bir hale getirilmiş olarak küşat resmi yapılacaktır. Eski Romanın, eski eserlerile meydana çıkarılması, bunun haricinde de İtalyan payı- tahtınm bugünkü ihtiyaçlara ce- vap verecek bir hale getirilmesi için beş senelik bir plân ypılmış- tı. Bu plânın dört senesi geçtiği balde büyük bir netice elde edi- lememişti. Bu vaziyet karşısında başvekilin bizzat işe vaz'ıyet et- mesile bu plânın tahakkuk - etti- yile nemiş olan azim kısmı on ayda tamamlanmıştır. Bunun . için eski Roma dahilinde 16 bin eski ev yıktırılmış, bunlarm sekenesi başta yerlere nakledilmiş, sonra gşehri başlan başa kateden muaz- zam bir asfalt cadde vücuda ge- tirilmiştir.. Bu —cadde, etrafını kapıyan duvarlarile bütün göz- lerden saklı bulunuyor. Fakat resmi küşat günü bu muvakkat duvarlar Romanın belkemiği şeklinde şeh- vi baştan başa bir şerit gibi ya- mp yeçen muazram cadde de seyrisefere açılacaktır. Müsolini | tuğladan bir şebri mermerleştire- ceğini — vadetmişti. Şimdi, bu betice ile bu sözünü tutmuş oluyor. Kundaklı Domuzlar Viyanadan bildiriliyor: Avus- turyo:Macar hududü, son - aylar zarfında kesif bir kaçakçılığın merkezi haline gelmişti. Bu kaçak- çılığın meydana çıkması tama- | men tesadüfi olmuştar: Bir müddettenberi Macaristan arazisinden Avusturyaya geçen köylü kadınların kucaklarındaki çocuklar nazarı dikkati celbede- cek bir hale gelmişti. Hatta bun- lardan bazılarının kucaklarında, | kundaklı iki çucuga bile tesadüf | etmek mümkündü. Bu kadınların ekserisi Macaristandan Avustur- yaya kucaklarındaki çocuklarla geçtikleri halde dönüşte bu ço- | cuklardan — eser — görülmiyordu. Bu hal, Avusturya gümrük memur- Jarının nazarı dikkatini celbedi- yordu. Nihayet memurlardan biri, bu kundaklardan birini muayene etmiş ve içinde, bebek yerine bir domuz yayrusu bulunduğunu görmüştür. Bu suretle anlaşılmış- tir ki Avusturyaya geçirilirken ağır gümrük resmi alınan domuz yavruları, kundaklanmak suretile birer bebek haline getiriliyor ve böylece günrük tarılıyor. Macar kadınları, bu hay- vanların kucaklarında titizlik yap- | mamaları ve foyayı meydana çı- karmamaları için bunlara afyonlu | yem vermekte ve uyutmakta edi- ler. 500 kadın bu suretle cezaya | çarpılmıştır. Berlin Operasında Bir Facia Berlin — Şehir operası, geçen akşam kanlı bir hâdiseye sahne olmuştur. OÖpera artistlerinden Madam Gertrude Buldernagel © geceki rölünü yaptıktan sonra evine dönerken tiyatro kulesinde kocası tarafından ağır suürette yaralanmıştır. Artistin kocası Binbaşı Hinçe İsminde eski bir askerdi. Harp- ten sonra borsa hayatına atılan Binbaşı Hinçe Madam Buiderna- el ile sevişerek evlenmişlerdi. leri son derece İyi gidiyordu. Burada, — Opera artistlerinden birçokları, çok para kazanan Binbaşıya iktısat ettikleri para- ları vererek faiz mukabilinde işlettiriyorlardı. Fakat zamanla Hinçenin — işleri - bozuldu. Bu borcu, karısı Üzerine aldı. Ayni zamanda kadının tiyatrodan al- dığı aya da kocası vaz'ıyet ınıinî" suretle ki Irılııı. kâmilen yıkılacak ve | lıyan Bir Ses: 40 Bin Liraaaa! Vurmıyacağına Dair Eli Vapurda, trende, tramvayda, yolda, nerede olursanız olun, onlar mutlaka karşınızdadır. Ala- beklerlerler. — Yolda — giderken yarsınız: — 40 bin liral!... Eğer dalgınlığınız. Üstünüzde V ise tatlı bir çarpıntı ile yüreğiniz giciklanir gibi olur. Düşünün bir | kere: 40 bin lira bu... Bin değil, beş bin değil, on bin tamam kırk bin İira... Ayni sesin devamı: — Kazanan kırk - bin alıyor... Sizi bir parça yumşak bu- | hursa, gayet ustalıkla sokulurlar: Beyefendi... tepmeyin... Çoktan ayaklarınız biribirine dolaşmıya — başlamıştır. — Onlar, | bunu hissederek — heyecanınızı | arttırmak isterler: j — Ben, kime bilet asattımsa, | hepsi büyük ikramiye kazandı... lira Kısmetinizi — Haddim olmıyarak tavsiye ederim, şu bileti alınız... resminden kur- | | — Son pişmanlık fayda ver- merz... | | — Bir buçuk lira ile kırk bin ! lira kazanacaksınız! İ Hasılı böyle vayında, beni bu piyango bileti satıcılarının ameli zekâsına hay- ret ettiren bir — vak'aya şahit oldum. Tramvay dehşetli kalabalıktı. Bilet parası aramak için ceple- rini karıştıran bir yolcu, beş li- ralık bir. banknotu — bozulmak Özere kondoktora uzattı. Köşede, kendi hâlinda mü- tevekkil, boynunu bükmüş du- ran genç bir adam, bu beş —- ——— —- mahrumiyetli bir hayat yaşıyor, bu yüzden karı koca arasında sık, sık kavgalar oluyordu. Bu hayat, nihayet tahammül edilmez bir hale gelince ayrılmıya karar verdiler. Cinayet işte bu sırada işlendi. Çünkü karısının kazancı ile geçinen binbaşı, bu rahat vaziyetten feragate rıza göster- mek- istemiyordu. | caklı gibi, daima ay başlarını | | kulağınızın dibinde bir ses, du- | |ocanım I. değil, | | tesek bu sıkıntıyı çekmeyiz! yanınıza porayım size, ğ £ | tereddüt... Ümitle karışık bir uğraşa uğraşa | « . caba?,.. nihayet size bir bilet aldırırlar. | aKN Geçen gün, Fatib-Harbiye tram- | l liranın sahibine başile kırk yıllık abap kadar teklifsiz. bir selâm caktıktan sonra herkesin alâka- dar olduğu bir bahis üzerinde söz açtı: — Yayan yürümesi — vallahi daha hayırlı... Nedir bu rahatsızlık Beş bükerek : — Eh... dedi, ne yapmalı... çekeceğiz ! Demindenberi kimsenin na- zarı dikkatini celbetmiyen “ken- di hâlinde adam,, pek ateşli idi: — Kabahat, bizde.. dedi, i-- Tiranın sahibi boynunu Yolcu sordu: — Çekmez de ne yaparız? Artık harekete geçmek za- manı gelmişti. Koynundan bir tomar piyango bileli çıkararak gösterdi: — Otomobile bin gez efen- dim.. tayareye atla, şehir şehir dolaş efendim... Gözlerini kapayarak parmak- larını biletler arasında bir kaç saniye dolaştırdıktan sonra rast- gele bir tanesini çekti: — Kim bilir ki şu bilete kırk bin lira vurmayacak?... Ha,.. Soe- büyük — ikramiyenin bu wumaraya çıkmayacağına dair elinizde senet mi var? Bütün yolcularda, hafif bir Satıcı devam ediyordu: Kırk sene, pabuç estkiltseniz, kırk bin lira sahibi olamazsınız. Amma, taliiniz varsa bir buçuk | lira ile 40 bin liraya kavuşursu- nuz. n Tramvay sahanlığında — derin bir süküt... Piyango satıcısı bu süküttan istifade ederek yüksek sosle Bağırdı: — Haydi. Ne düşünüyorsu- nux? Çekin birer tane bakalım... | Baş tarafta duran şişman bir | adam, biletlerden gözünü ayırmaz oldu. Belli ki kendi kendisile mü- cadele ediyor.“Alırsam şöyle olur, almazsam böyle olur,, diye düşü- or. Nihayet kararını verdi: — Dur bakalım, dedi, her | | başına konu | midir? şeyde bir hayır vardır. Söyliyene bakma, söyletene bak! Ve satıcı- mım uzattığı zarfın içinden hayli nde Senet Mi Var? Seyyar piyanka bileti satanlara İstanbulda çok tesadüf edilir. güçlükle bir bilet seçildi; parasını verirken: — Göreyim — seni... — Diyor, şuna 40 bin, bir vurursa yok mu? Satıcı memnun gölümsüyor: — Sen hiç merak etme Be- yim... Bugün, beni senin karşına | Allah çıkardı. Ve ilâve ediyor: — Kahve paramızı da artık unutmazsınız?.. Bu ilk müşteri, ötekileri de | bayağı hırslandırdı. E... Malümya, dünya Ümit dünyası... Vurdu mu vurur... Devlet kuşu bazan hiç beklenmedik zamanda, — adamın verir. Zenginlerin çoğu, kazançlarını böyle küçük birkaç tesadüfe borçlu değiller İkinci piyangu —müşterisinde, mütekait bir kalem efendisi hali yardı: Parmaklarını zarfın için- den bir türlü çıkaramıyor. Rüyük ikramiye isabet edecek | bileti bulmağa çalıştığı nasıl da belli.. — Bir tane çekiver, a efen | dim... Diyenlere, kaşlarını çatarak itiraz etti: M : Mengene Gelen Sıhhiye Memuru Mengenin Beşler köyünden yazılan bir mektupta haftalık mecburl! tedaviye tâbi tutular köylülürin eskiden her hafta köye gelen seyyar sıhhiye memurları tarafından tedavi edilirken şimdi kasabaya gitmiye mecbur tutuk | duklarından bunun kış günlerinde pek müşkül olduğundan bahsedil- mekte ve eskisi gibi seyyar memurların köylere gitmesi rica olunmaktadır. Yine bu köyden gelen mektupta Gerede ile Dev- rek arasındaki köprünün tamiri tenmenni edilmektedir. Ziraat Bankası Tütün Aisın İzmit Bahçecik nahiyesinin tütün çiftçisi imam oğlu Kâmil | EE. yazdığı mektapta; köylünün satılmıyan tütünlerini ambarlarda saklamaktan — zarar gördüğünü, ambar kirası verdiğini ve tütünü- nü satamadığı için borçlarını öde- yemediğini bildirmekte ve Ziraat Bankasının — buğday satınaldığı gibi tütün de satın almasını te- menni etmektedir. Adana'da Makinist Mehmet Emin Efendiye! — Şiiriniz — güzeldir. Fakat Hir neşretmek mutadımız deği- | dir. Bunun için yazınızı maattees- söf neşredemedik efendim. * İzmir'den M. Yusul Beye: | — Bir — opratöre — müracaat | ediniz. Küçük bir ameliyatla tır- | nağınızı çıkarır, kendiniz birşey yapmayınız. Başınıza büyük bir iş açarsınız. Krögerin Arkadaşı Da Mahüm İstokholm, 5 — Meşhur müm | tehir — kibrit — kıralı Krögerin iş arkadaşlarından ve bir Fele- | menk şirketinin müdiri olan M. Svil Hul bir sene hidmetten mahrümiyeti ve 337,500,000 za- rar ve ziyan tediyesine mahkünt olmuştur. Svil Hul, birçok makbuzları tahrif ettiğini itiraf etimiştir. — Yooo... Kazın ayağı öyle | değil! Beni kendi halime bırakın.. Üçüncü müşteri kolay kolay zu- hür etmedi. Tramyay, Sirkeciye yaklaşır- ken satıcı son bir hamle daha | yaptı : — Başka istekli yok mu bey- ler... Beni çok ararsınız amma bir daha ele geçiremezsiniz.. İki yolcu aralarında gülüşü- yorlar : — Herif, galiba Hızır... — Nereden anladın ? — Baksana beni çok arartı- nız amma bir daha ele geçire- mezsiniz... - diyor. — Aman küçük parmağının boğum yerine baksak... Malüm ya Hızırın sağ elinin küçük parmağı kemiksizdir derler. Tam bu sırada üçüncü müşteri zuhür etti: — Oldu olacak, bir tane de | ben çekeyim bakayım |., Taksimden Sirkeciye kadar yirmi dakikalık bir yolda üç müş- teriye bilet satan kurnaz ve açık- göz satıcının Hızır olduğundan ben de şüphe etmiye başladım. | Keskin zekâ keramete meydan okur, diye tevekkeli söylememiş- ler.. ** |Bir Paraşütçünün İ Ka a Feci ÖOlümü Berlin, S — Bir mühendis, yeni bir paraşütün tecrübesini | yapmak üzere Berlinin telsiz is- tasiyonunua 140 metre irtifam” l?ki kuiıılııdınp kendisini ıı[lmr | atmıştır. Paraşütün kayı$ş ılğ:mı iyi işlemediğinden biçare | adam, dehşet içinde kalmış olan halkın gözü önünde yere düşmü$ ötesi berisi kırılmıştır. Vaziyeti ümitsizdir. Bulgar Kapinasi Belgrat 4 — Yeni kabineyi teşkile müstafa Başvekil Srkif | memur edilmiştir. Batan Tahtelbahirler Roma, 5 — Artigliyo tahlisiy€ misi, 1918 de Pola sularındâ | batırılan 15 tahtelbahiri yüzdür” | miye başlıyacaktır. |._=_=_—===_£4 | Arap Saz Heyeti | Beyoğlunda Mulen Ruj salor |nunda birkaç gündenberi icray! ahenk eden Arap saz heyeti s rakkaseleri, ecnebi — tabilyeti haiz oldukları için çalışmaktaf menedilmişlerdir.