Mt l(?r Sayfa legiltere Hükümeti taralından Gazi Hx. ne hediye edilen eserin tercümesi ÇANAKKALE — 136 — Türkler Henüz Yazan: Ceneral Oglander Harbe Girmemişti Karargâbı umuml! yine Orca- dian gemisinde bulunacaktı. Gemi | ile kara arasında kablo ikmal edildiğinden bu defa Jene- ral Hunter Weston ve — Jeneral Damadenin raporları da sur'atle alınabilecekti. Jeneral Hamiltonun bu muharebe Üzerinde de hemen hemen hiç icrayı tesir edemiye- belli idi. Son ihtiyatını da et- ceği karadaki kumandanına tevdi miş ve kendisine işgal etmekte olduğu Başkumandanlık mının ancak mes'uliyeti kalmıştı. İkinci Kirte Muharebesi 6- 8- Mayıs 1915 İkinci Kirte müharebesi gibi, | mütemadi bir surette harp otmiş, yorgun ve uykusuz efrat ile y bir taarruz — hareketine Harbi — : umoömlde —. bile pek nadir — tesadüf — edilir. Harbe iştirak eden kıtaattan yalız sol hattın sol cenahında — bulunan 125 inci liva yeni ve taze kuvvat- lerden mürekkepti. Fakat bun- ların efradı da Çanakkale hare- kâtının ve katedecekleri arazinin tamamile yabancısı idiler. Mer- kezde bulunan ve boş rayık ta- burdan mürekkep 88 liva evvelki halinin bir iskeletin- den ibaret kalmıştı. Bir tabur kumandanı müstesna olmak üzere diğer bütün tabur, bölük, kıtaa ve manga kumandanlarını kaybet- mişti ve hivayı teşkil eden efradın hiçbiri on beş gündenberi bir gece bile adamakıllı istirahat ede- memişti. Sağ cenahta Fransız fırkası dahi uykusuz bu- pılan olan inci gece hücumlarının tesiri altında idi. Müstemleke taburlarının Av- ropalı zabitlerinin kısmı telef olduğundan, kendi kuma danlarımın bile bu efrada itimat- ları kalmamıştı. Muharebeye gayet bati bir gurette başlandı. Merkezde, Çam- bardıman — denemiyecek ve serpinti kabilinden olan bir ateşinden sonra Üç taburu önde, Ciki taburu arkada düşmanı Arıyan keşif kolları ve uçlar ile setredilmiş olmak Üzere 88 inci liva — ileri hareketine başladı. Gayet yavaş yapılan bu hareketi bidayette hiçbir. muka- vemet veya — maniaya tesadüf etmeden devam etti. Fakat bir kaç yüz yarda ilerledikten sonra ilerideki keşif kolları düşmanın ileri — karakollarının füfsnk — ve mitralyoz ateşlerile tevkif edildi- ve ileri #arreaneeee e a Resim — Tahlili Kuponu #ğrenmez 5 adat Hkla gönderlnli. Tabixtinisi stiyoraraa resninici Gbidie vo lade edilmes. slm, meşlek veya san'al? | Hulunduğu memloket 30 *ymukabİl vda gön lar Lesiimin klişox kuruş tesisatı | maka- | | edilen bulunan | | l bi tunmakla beraber elân Türklerin | Göyanarak azamı | | suz yere ağacı mahmuzunda, topçunun bom- | fasılalı | ler. Ayni zamanda Türk topçu- su da ilerlemekte olan — kıt'atın üzerine şarapnel ateşi açtı. Öğle- ye doğru, ne 125 inci livanın ve nede Fransızların ilerlemedik- ve her iki cenahın da bu suüretle açıkta kaldığını gören 88 inci liva da olduğu yerde tevakkuf etmiye mecbur kaldı. Öğleden ormanının lerini sonra Küçük çam her iki tarafında da bir miktar ileriye gidilebildi ise de, mahalleri tesbit edilemiyen gizli iki mitralyoz tarafından müdafaa ormana girmek — kabil olmadı ve saat 4de doğru 88 inci Bva hareket ettiği 400 yarda ilerisinde siper kaz- miya başladı. Zığındere üzerinde bulunan sol cenahı, 125 inci liva- nın ilerliyememesi yüzünden el'an açıktı. — Kirle deresi bulunan sağ cenahı ise fzerinde akşama doğru Kirte deresi ile Kanlıdere- de bulunan Lancashire Fusilliers taburunun arasındaki boşluğu dol- durmak üzere ilerileyen muhtelit liva tarafından emniyete alınabildi. Akşam saat 8,30da S8inci livayı kumanda etmekte olan kolonel Willianis karargâha bir rapor göndererek bütün gün düşmanın ancak ilerisiz kuvvetlerile temasa girdiğini, Türklerin kuvvayı kül- liyesinin henüz muharebeye işti- rak etmediğini ve kendisi zayia- ftının tabur başında elli neferi tecavüz etmediğini bildirdi. Sol cenahta muharebe daha şiddetli idi ve okadar ileriye gidi- lememişti. Cephenin bu kısmında, ancak saat 11,30da, yani muay- yen zamandan yarım saat gonra kayalıkların dayanarak ilerileyen altıncı Lan- casbire Fusilliersin ilerilemesi yedinci taburun da - onları etmesi ve ile harekâta — başlandı Efrat yerlerinden kalkar kalkımaz | ere serilmiye başladı ve İleri y y Ş bölükler Y sahilinin Üst tarafında | bulunan ve 26 nisan günü lüzum- terkedilen düz araziye vâsıl olur: olmaz, derenin karşı | yamacından isabetli ve öldürücü bir mitralyoz ateşine maruz kal- dılar. Arkadan takviye — kılaatı yetiştirildiyse de bu kurşun fırtı- nasına karşı koymak kabil olma- dı. İleriye gitmek için yapılan her teşebbüs bir kurşun tufanile | karşılaştı. Cenahta bulunan kru- vazörün de yardımı dokunamadı, çünkü Tütk sperleri” denizden görülemiyecek bir mevkide idi. Seri bir çevirme sahne olacağı tasavvur ve tahmin edilen bu mevkide akşama kadar bir adım - bile ileriemek - kabil olmadı. Karanlık bastığı zaman Kiyanın muharebeye iştirak getmiş | olan üç taburunun zayiatı ( 350 ) | , kişiye bi iğ olmakta idi. Saat bir raddelerinde İngiliz ileri barekâtmın — her dradan, Harbiye mühimmat ve cephane hakkında kararg âhı bir telgraf “Jeneral Hamilton 4 mayısta Harbiye umumiye geldi. bundan evvel Neza- retine bir telgraf çekerek, karaya çıkalıdanberi har- bedildiğinden, bil- hassa (8 librelik cephane mese- lesinin sow dereca endişoyi mur cip olduğunu mütemadiyen cephanenin, ve acilen (Arkası var ) mevzilerin | kenarına | takip | bunların” | | yetiştirilmesi tüzumunu bildirmişti. 3ON POSTA — İki Yeni ' Yıldız Semiha Cenap Hanım Halk temaşa — hayatındaki zetkı günden güne ( operet ) e doğru yürüyor. Hatta-sinemalarda bile gperet filmleri rağbet görl- yor. stüdyolarında, çevri- miş milli operetten ümitler bekliyor burada ( Müzehher Hanım ) bir Türk yıldızının görmekle iftihar ediyoruz. Sesinin güzelliği ve san'at istidadının ile büyük istikbale namzet olan bu genç Türk yıldızı (İpek >larak çok ilk ve isminde genç parladığını bir çalışırken, y *Opereti ) de boş dı m.ıınış. , Aydım' Beyin metelei zayesinde operet he bir hal almıştır. Çarşamba gecesi Süreyya tiyat- rosunda mevsimin ilk temsili olarak (Emir ) öperetini (oymyan beyet, tiyatroyu dolduran halkı memnun etmiş ve uzün Hzun alkışlanmış- tır. (Emir ) opereti kuvvetli ve nafiz bir kalemin mahsulü oldu- ğu gibi musikide genç ( Kapı- çelli )nin babasından mevrus olan san'atinin kıymetli mahsulü idi. Tiyatro mektebi meninlarından olan Prima Donna ( Semiha Ce- nap Hanım), henaüz İstanbul konservatuvarını ikmal etmemiş İolduğu halde, daha bugünden gösterdiği yüksek musiki kudreti, yakında mümtar bir mevki kaza- nacağı bizzat müjdelemiştir. Geş çen seneye nazaran iki misline iblâğ olunatı kı erkek bale heyetinin de çok çalıştığı ” görül- | öştür. — —1i ee Ceçen Bilmece- |mizi Doğru Halledenler sayfada ) eti çok canlı Baştarağı 6 vac dönlünet hareketine | vah (İpekçi Kardeşler ) in yeni | efendim? | daki HİK Bu Sütunda Teşrinievvel  YE 21 —et Hergün : Naci Sadullak Yazan Satıcı Guze | Reşat Lütfi İstanbul E;—r:ıhlı- bankalârdan birinde me- murdur. Taksimde oturur. O ak- şam Karaköyde işi — vardı. Köprüyü yayan geçecekti. İ bitirdikten sonra Tünelden Beyoğ- bir İşini | luna çıkacaktı. Eminönünde elini pantalonunun cebine attı. bir sigara tellendirmekti. Paketi | çıkardı. Açtı. İçi boştu. Boşalmış | nin önüne gelmişti. yüksekliği | sigara paketini cebine yerleştirmek onun için ufak dalgınlıklardandı. bir tütüncü dükkâne- Durdu. "Başı önünde, — bozukluklardan sigara hedelii delducüya, cabayaeda: — Ne emrettiniz Bu sırada; 'sigarası Başını kaldırdı. Birdenbire ani bir tokat yemiş gibi afalladı. Kekeledi. Bu can çıkaracak kadar cana yakın olan kızın yüzgörüm- lüğü ona ma! oldu. Ötedenberi onbeşlik sigara içer- di. Hazırladığı on beş kurüşü cebine indirdi. Cüzdanındak bir lira çıkardı: — Bir Yenice lütfedin! dedi. efendim ! beş kuruşa — Buyuürunuz Teşekkür ederim efendim. — Estağfurullah efendim. * de mez Kendinin görünmez, * anlıyamadığı günden sonra onun hayatının | yeknesak gidişi üzerinde milessir | işi oldu. Reşat Lütfi o günden aonra döktü. sabah on Yenice Üç dört beşliğini cigarasına senedir. her aldığı keserken acem tütünciyle hesabını adeta — eski karısına, sevgilisile ihanet eder gibi olmuştu. Şimdi artık hergün Karaköyde — iniyor, Köprüyü geçiyor; aşkm ilk gönlüne düşüren kişenin önünde mola veriyordu: Boojur efendim, Bonjur Beyefendi ! Nasılamız efendim ? Teşekkür ederim efendim! tramvaydan yayan kıvılcımını ? — Teşekkür ederim efendim. Bonjurları, teşekkürleri ufacık mükâleme — yavrucukları — takip etti. Mükâlemecikler — büyüdü, muhaverecikleri doğurdu. Roşat Lülfi açıldı;. Muallâ Hanım da yelkenleri fora etti, ©6 açıldı. öteki geri kalmadı ve nihayet açıklarda buluştular. Otomobil kornalarının, tran- gİ | vay çanlarına karıştığı, satıcı fer- noklada | | tevkif edildiği bir zamanda Lon- Nezaretinden Mesude, İndon İstaudbauk V4 üncü 147 Taoknalaa Teuka, met tördüne Bınıltan üairlü Beyler. | yatlarının © | yerini düdükleri ara- sında kaybolduğu İstanbulun bu i hareketli, yürültülü işlek bir köşeciğinde- dil- vapur | ber tütüncü kızile Reşat Lüt | aşkları doğdu büyüdü. Ve “wiha- | yet birgün | Finin ruhuna: ' | büyüdüm, kıvama geldim, böyle “ sevgi y Reşat Lüt- * Ben, dedi artık köprübaşlarında falan olamam, kendime münasip, 'yeşil ve sakin bir köşecik isterim, ,, Reşat Lütfi v gece kâğıda sarıld.. sığmaz kaleme dün- metreye Sevgilisine aşkının, büyüklüğünü, bitmez sons yalara endazeye gelinez mezarlarda lağunu sayfa sayfa anlatlı ve nihayet ondan — vaziyetlerine kat'i neticeyi vermek — hususunda görüşmek üzere bir mülâkat ta- Niyeti | sebepler o | meşru ve | | lep etti. Ertesi sabah gözlerinde kalbinin bütün muhabbet ve vefa hislerini anlattığını zannettiği ga“ | rip bir bakışla tütüncü güzelinin gözlerinin içine baktı. Mektubur nu verdi. Bu sırada ne söyliyeceğini sa- baha kadar düşünmüş, kararlaştırmıştı. — Onları yu- murtladı. Akşama cevabını aldı. Seyilisi muvafakat etmişti. Tram- vayda yer bulmuşlardan - fazla sevindi, bulmuş, da * Nihayet bir türlü gelmiyece- | ğini zannettiği bugün de gelmişti. Yıkandı. Yüzünün cildini kana- tırcasına —perdah — etti. Bayram arifelerinde — çocukların — yaptığı gibi, şapkasından jartiyesine ka- dar akşamdan hazırladığı elbise- lerini giy Sirkeci İstasiyonuna | Saat onda burada buluşa- | caklardı. Daha yarım saat vardı. Böyle zamanlarda sevgili bekliyen kher âşıka olduğu gibi yarım sa- atin ona da yarım asır gibi gek diğini saat ona kadar neler çek- | tiğini tasvire bilmem lüzum var | mı? Nihayet... Omuzuna bir el dokundu. Heyecanla döndü. Oh... Evet oydu... Lâkinl!!?.. Bua feciydi, bu.... Bu... Evet.... Kiyvr - kıvır altın gibi — saçları derin de- rin gözleri, beyaz beyaz elleri | ve yüzile, hokka gibi ağzı, kiraz | gibi dudakları, keman gibi kaş- ları, ut gibi, tanbur gibi pardon pardon; velhasıl herşeyile Muallâ yine çok güzeldi. Fakat.. Gişe önünde © güne kadar onun hep belinden yukarısını görmüş olan Reşat Lütfi bir ayağının diğe- rinden altı parmak kısa, biçimsiz çok sakil, ve bilimem kaç santini olabileceğini — hiç hesaba katınamıştıl!!... indi. ince * akşama kadar bera- O günden - sonra Reşat Lütfi o tütüncü dükkâm civarında hiç yörünmedi. Güne lerce döktüğü dillere mi; yukusuz geçirdiği gecelere mi, duyduğu heyecanlara mı, sarfettiği para- lara mı, onunla yanyana - gidişle- rini görmüş olan muzip ahbap- larının acı alaylarına m hangisi- ne, hangi birine yanacağını kendi ğ de hâlâ kestiremiyorl!ll.... l — | Yeni Neşriyat O gün ber gezdiler. Mimar ay mualazaman İ etmekte MU1M- mübe- Hor olar ba mimari vumaralı mesleki Ponin ©8 sddi esörler We zoagin elmilştir. nushasi dolgüv muştır. Bu sayıda Ahmıt Küdsi ve zaiları vardır. Totitadın 906 | bir mündorevat Ahdıllah Cevdet, a ai Beylerin ya Hvatılık ve Spor Havacılık ma B inci sayısi yyaro mühendisi Mi M veni inlerle aşuran — hava simler vardır. aa haberlere ari limâamr vardır. yat, hariel - ti ân fanlıyet makalöleri