SON POSTA İki Müşir, Fuat Pş.nın Mahpus Bulun- duğu İzzettin Vapuruna Alınmadılar Çünki (Paruladan) Haberleri Yoktu, Geri Döndüler Buharriri 4 Her Hakkı Mahfuzdur —163— Hasan Paşa, Fuat Pş. dan özür diledi ve müteecssir bir balde gerl çekildi. - Çerkerz Mehmet Paşa, süratla bareket ederek Fuat Poşadan evvel — istimbota gicmişti, Şefik Paşa ile Sadettin Paşa uzakta duruyor, Fuat Paşa- ya sokuülmaktan çekinerek vazi- felerini sadece cereyan eden ahvale nezaret etmek — suretile ifa ediyorlardı... İstimbot gecenin zifiri karanlığında, sessizce ilerli- yor, ( Haliç )ten henüz gelerek Beşiktaş açığına demirleyen, ve nazarı dikkati celbetmemek için fenerleri söndürülen ( İzzettin ) yatına doğru ilerliyordu. islimbotla vapura yanaştı. run süvarisi, davlumbazın yanın- daki iskeleye gelerek Fuat Paşa- yı selâmladı. Fuat paşa, vapurun altın yak | işlemeli salonuna girer gir- | dız mez, fesini çıkardı, bir attı. Gurür ve izzeti nefsine kar- şı indirilen bu ağir mütecasir bir halde, al ploş ko- tağunun Üzerine uzandı. * Hiçbir hüdise zuhur. etmeden Fuat Paşanın böyle sessir sada- sız vapura bindirilmesi, bu işle alâkadar olanları memnun elmiş- ti. Çerkez Mehmet Paşa, vapurun süvarisine derhal şu emri verdi: — Bu dakikadan — itibaren vapurun hariçle irtibatı kesilmiş- tir. Ne içeriden dışarı, ne dışar- dan içeriye hiç kimse girmiyecek- tir. Yalmız parula verenler müs- tesnadır. Parulaya gelince... Mehmet Paşa, sakalını eline alarak düşündü. Avucunun içini dolduran sert kıllar, şeyi onun aklına getirdi: tarafa — Parula, (sakal) dır. Bu pa- | rulayı vermiyenler, vapura tekar- | rüp ettirilmiyecektir. Mehmet Paşa bu emri, vapura yerleştirilen yaver ve tüfekçiler de tekrar - etti. Vapurun her ta- | rafına silâhlı nöbetçiler dizdirdi. | Saraya | Tekrar istimbota bindi. gitti. Abdülbamide son jurnalını verdi, Bu esnada, sarayda telâş he- | nüz bitmemişti. Hiç ümit etme- | darbeden | şündüğü | Bı.l:uıp Tahsin Paşanın odıımı | oturtulmuşlardı. Abdülhamit evvelâ, Şevket Paşa ile Şakir Paşayı huzura ça- ğırtti. Oda kapısını sıkı sıki ka- pattırdı ve ancak onların işite- bileceği derecede hafif bir sesle şu emri verdi: — Şimdi büradan çıkacaksı- nız. Hiç kimse ile ihtilât etmeden Beşiktaşa gideceksiniz. Oradan bir kayığa binip İz- zettin vapuruna gideceksiniz. Fuat Paşanın vapurda ne halde bulun- dağunu, nerede oturduğunu göz- lerinizle görüp.. yine hiç kimse ile ihtilât etmeden buraya gele- cek ve bana haber vereceksiniz. Dedi, Bu iki paşa, irade mu- cibince derhal Beşiktaşa indiler. İskeleden bir kayığa bindiler. Vapura gittiler. Fakat vapura | yaklaşır yaklaşmaz, karanlıklar içinde bir ses yükseldi: — Hey, sandal.. Parola, Şakir Paşa, Şevket Paşanın kolunu dürterek mırıldandı : — İşittiniz. mi?.. ( Parola) diyor. Halbuki Efendimiz, bize paroladan bahsetmedi. Şeket Paşa, sıkıntılı bir sesle sordüa : | —— Ne yapacağız şimdi?. — Kondimizi ” kaptana — tanr | talım. — Münasebet alır mı? — Almaz mı?, Bu nazik vaziyet üzerinde bir hayli münıkıııdan sonra vapurun Kıhkıh daima kabkaha TAN LAUREL ve OLİVER HARDY| Tarafından temsil edilmiş tanamen Feansızca Sözlü KİLİT ALTINDA (Demir kafes filmiain taklidi ) Filmi pek yakında ASRİ SİNEMADA Kletro * Goldwyn - Mayer flimi EM D EN Korsan Kruazör Pek yakında MA Jİ K'le ALKAZAR SİNEMASINDA Sisemacılığın bir harikası olan ve dörl milyon dolara mal olan yegâne Film CEHENNEM MELEKLERİ Tekmili sözlü heyecan ve süvarisini küpeşteye çağırttılar. Kendilerinin kim olduklarını ve mühim bir vazife ile vapura çıkmak mecburiyetinde bulunduk- larını anlattılar, Fakat süvari: — Aldığım emir kat'ldir. A& fınızi istirham ederim. Dedi ve buiki müşiri, vapura tekarrüp ettirmedi. Paşalar derhal mabeyine dön- düler ve vaziyeti söylediler. Abdülhamit birdenbire bu (parola) meselesini kavraya- firar ettiğine veyahut vapur mü- rettebatının Fuat Paşa taraftar- gizli bir jurnala inandı. Büyük bir telâş Başkâtip Tahsin Paşayı çağırttı. Meseleyi anlattı.. | 'Tahsin Paşanın paroladan haberi Vapura kömür - tedariki için giden Mehmet paşa avdet ederken - her — ihtimale karşı - parolayı Başkâtibe — söylemişti. Tahsin Paşa parolasız | girmek imkânı olmadığını söy- liyerek Abdülmamide — sükünet verdi. Paşalar parolayı öğrenerek tekrar vapura gönderildi. Bu esnada artık mukadderatın hükmüne tâbi olmaktan başka bir şey yapamıyan Fuat Paşa, geniş bir kanepede ayak ayak Üzerine atmış, sigarasını derin nefeslerle —— çekiyor, havaya — savurduğu helezonlarını seyrediyordu... ket Paşa ile Şakir Paşa, süratle mabeyine avdet ettiler. | lerini Abdülhamide söylediler. Abdülhamit, Fuat Paşanın gös- terdiği bu sükünetten memnun oldu. Esasen oön sekiz saattanberi geçir faaliyetten Fena halde ile vardır. | yorğundu | Paşalara teşekkür etti. Başkâtip Tahsin Paşaya da s8on emirleri Müsterih bir halde barem | dairesine geçti: verdi. Hasta Mısınız. _1_ Son Postaın | Küçük ilânlar- / ınrda Bulabilirsariz, Pazartesi-Patşembe Abdülhamide | madı. İhtimal ki de Fuat Paşanın | larma iltihak ettiğine dair ve rilen vapura | | mel'un saltanat ağzından dumanların, | Şev- | V ocakların Gördül- | | susunda | lâhiyet | ret | dislerin, amele gündeliklerini tes- | Hf ne kadar | kuüvvetli istihsal yapabi | mnispet | primin cazibesidir. Halbuki, Zon- kanununun, amele İ Hayatı ÇEn büyük havzasındaki binlerce amelenin umumili vaziyetini; Teuımewel 20 İ Kömür Ocaklarımizü 5 Yazan: A. Naim istihsal merkezimiz olan Zonguldak kömür hayat ve çalışma şartlarını gösteren şu yazılar, Üzerlerinde dikkatle ve ibretle durulacak salhaları ihliva etmektedir. Buğün bu salha- lardan bazılarını daha göreceksiniz. | Oluklardan vapurlara kömür taşıyan katlar İşçinin Kaybolan Hakları Zonguldak (Hususi) — Maden ocaklarında işe yeni başlıyan amele, kaç kuruş gündelikle ça- lışacağını bilmez. Bilmediği için- dir ki, ay sonunda; bütün bir ay çok yerucu ve yıpratıcı bir sainin mukabili — olarak — eli- ne geçen paraya, “ Kadere rıza ,, kabilinden boyun eğer. Şunu da yazayım ki burada amele hukukuna taallak eden işlerde hassas bir şekilde- hareket eden müesseseler de yok değildir. Havzada, Türk — köylüsünü tam bir surette iİdare, tam bir surette istismar eden sermaye birlikleri de eksik değildir. Topraklarımızı hâlâ bir yarım | | müstemlike gören zihniyetlerle eden bu teşekküller, idaresinin kötü hareket bir mirasıdır. Amele Karanlık İçinde Yevmi ücretinin ne olacağını bilmiyerek işe başlıyan amele, mesaisini tamamladıktan sonra ocak idaresi bir bordro tanzim eder. Bu — bordro — yapılırken ecnebi — mühendisleri, amele — gündeliklerinin — yazıldığı deftere yevmiye ücretlerini bil- dikleri ve diledikleri gibi tesbit ederler. Bugün, maliyet fiatinin | ucuzlatılması için, makine kuvveti t dan ve sarfettiği | ile istihsalâtın ği heyecandan ve sarfettiği | a önlaği hraktllerdanitake lli nn | satış tezyidi, en seri üsülleri gibi daha birçok çareler varken başvurulan yegâne usul, amele — gündeliklerini hu- dutsuz, nisbetsiz bir tarzda dü- şürmekten - ibarettir. Mühendislerin Salâhiyetleri Amele güöndeliklerini tayin hı- otakların cenebi mü- geniş — birer olduklarına Ecaebi hendislerinin sahibi etmiştim. sa- işa- mühen- bit ederken takip ettikleri direk- az işçilik ücretile rse o dahilinde — kazanacakları guldak amele yeymiyeleri - bahvipe / tetıüs- edun bir üükddösi şatları der Paracı, tevkifat yapıldıktan son: ra amelenin eline geçecek paranın miktarını gösteren hanenin yanı- na işcinin mühürünü basar. Te- diyat bu suretle yapılmış olur. Ocakların para servisi için muntazam bir kişe voe sırayı te- min için teşkilât olmadığından amele, kalabalık halinde para tevzi edilen küçük pencerenin önünde toplanır. Biribirinin üstüne itişe kakışa, bir aylık yorucu me- sainib hakkını almıya uğraşır. Bu esnada bayılan, hatta ya- ralanan çok olur. Onun içindir ki, amele para almaktaki müş- külâtı telmih için, ay başlarında biribirine, “bu iş çalışmadan daha çetin geldi,, der. Şurasını da ilâve edeyim ki: Bir ecnebi şirketinin tediye me- murları; amelenin aylık istihka- kını tevsiye ederlerken (7-8) kuruşa kadar olan küsuratı kati- | yen vermezler. Mühim bir yekün halinde biriken bu para mücase- nin yardım sandığına irat kay- dolunur. — İşçinin, canımı — dişine takarak, çok defa hayatı baha- sına kanndışı gündeliklerinden kırpılan paralarla nümalanan bu sandıktan ise, meden — kazaları neticesinde ölen ve yaralanan amele ailelerine, şirketlerin esa- sen kanımen vermeğe — borçlu olduğu tazminatlar temin edilir. —- Burada bir iltibasa mahal bırakmamak için bahsi geçen “taavün sandığı, nn amele bir- liği yardım teşkilâtına mensup “Taavün sandığı,, ile alâkası ol, madığının tasrihini lürümlü ” bul- dum. Sirkecide İstasiyon Lokantası severererene Bugünden itibaren Alaturka - alafranga en nefis yemekler ve en temiz servis ile'işe bağlıyacaktır; » Çileler için hususi. salonlar 8 - 10,30 a kadar kahvaltı İtinalı mezelerle büfe « Maden amelenin hudd amil — veya- mültex orile birliği ve İktuat vekâleti dan müntehap üç zat layın olünür,,, | Çetin Bir hak Tevzil Amelenin aylık ücretleri, her ocağının zıhacesinde merkezden gönderilen bir tediye memuru tarafından tevzi edilir, Amele gemurlarına 'Daracı , verir, MAKL L JOHANN STRAUSS-AŞKI tarafındınn Jemal edimiş büyük musikili (e İKâvetea 1972 Los Ançelos Ölüapiya Br ocuklarında çalışan İ ari ücreti, o6 Düğün yemekleri Hasusi ziyafetler Kabul olunur. * Fiatlerdeki — ucüzluğu, yemeklerdeki nefaseti, hizmetlerdeki — sürat, sühulet ve nezaketi bir defa tecrübe ediniz. dikleri bir zamanda birdenbire eşt film saraya celbedilen Faik Paşa ile | Raif Paşanın odasında oluruyor, (irade) — bekliyorlardı. — Halbuki artık Abdülhamit, İzzet Paşayı işe karıştırmıyor, icap eden emir- leri Başkâtip Tahsin Paşa vasıta- | sile veriyordu. Ayni zamanda İkinci fırka kumaridanı Şeyket Paşa ile Tatar Şakir Paşa da L âcilen sarayâ wgırlıhınşlır | imele | taralın- mariletile GLORYA'da Kart bir fahişenin hususi hayatım rövü halinde MARY DUGAN'IN DAVASI Fevzalâde #izminin ilk iraesi HUGUETTE DUF LOŞ ve CHARLES BOYER Hugüne uadar vücüde eti en mülessir bir dram ve Pransızca sözlü Mera * Go'deya - Mayer filmidir. tem: FOX JURNAL Yubnam'stan zelzelesi, tarafından Ö maden baPhanır düaya huvad'aleri vei Hai P GAlrei vlek Viyana operası- tenoru MICHAEL BOHNEN, LEE - PARRY ve GRETL THEİMER Telon 4X00