6 Ekim 1932 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 12

6 Ekim 1932 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 12
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Fuat Pş. Kendisini Boğmak Ve Oldur- — mek İstiyen Adamları Istıcvap Ediyordu Paşa Kolunu Oğdurmak İçin Hareme Gitti Müuharriri -x Her Hakkı Mahfuzdur —149— çıkar emir Fuat Paşa — iskoleye çıkmaz, Nurl kaptana verdi: — İstimbot, burada kalsın, Yarın erkenden mabeyine gide- ceğim. Sen de, benimle beraber gel... O ande Nuri Ef, yi omuzla- rından tutup ta denize daldırıp çıkarsalardı bu kadar üşümez ve titremezdi. Fuat Paşanın sakalı- nın uçları dimdik olmuş, gözle- rinde şimşekler çakıyordu. Paşa- ları bile ayağının altına alarak: — Aman Allah.. çağırtan - (Deli Fuat Paşa) ya karşı: — Efendim, mazur görünüz. Bendeniz gelemem. F — Demenin imkânı var d idi?.. Gecenin karanlığı içinde, kılıcını sürüye sürüye yürüyen bu hergül | iğ gibi müşir, şimdi Nuri kaptanın gözüne, korkunç bir dev gibi görünüyor, sanki aldığı emrin tıl- | sımile bağlanmış gibi, onu takip ediyordu. Fuat Paşa önde, Nuri kaptan arkada olduğu halde orada du- ran bir kira arabasına doğru giderlerken, iskelenin köşesinde, karanlıklar içinde bir adam da yanında duran atın dizginlerini sıkı sıki tutüyor, bir eli taban- casında olduğu halde, Fuat Paşa- nın arabaya binişini gözetliyordu. Paşa, arabaya binip te hareket eder etmez, bu adam da derhal alının Çerkes eğerine - sıçıradı. Arabayı takibe başladı. Bu adam, meşhur, ( Kadıköy — tulumbacıları reisi, (Çerkes Agâh ) dı... Araba, Üsküdar caddesinin bozuk kaldı “ yımlarında sarsıla sarsıla gidiyor; Fuat Paşa, arabanın köşesine çekilmiş, yeni bir hâdiseye karşı gafil bulunmamak için yolları gözden geçiriyor, Nuri Kaptan da Fuat Pş. nın karşısında büzülmlüş, derin derin düşünüyordu. Artık ( Kurbağlıdere ) ye yaklaşmışlardı. Fuat Paşa, bir- denbire içinden doğan bir hisle başını arkaya çevirdi; arabanın arkasındaki küçük pencereden baktı. O zaman, karanlıklar için- de bir süvarinin arabayı takip ettiğini anladı. Derhal tabanca- sırı çıkararak eline aldı. Sık sık pençereden — bakmıya — başladı.. Araba — Kurbağlıdereye geldiği zaman, Agâh, birdenbire atını mahmuzladı. Arabanın sağ tara- fına yaklaştı. O zaman Fuat Paşa, | yavaş yavaş arabanın sağ taraf penceresindeki camı indirdi. Ken- disi de köşeye çekildi...Agah, atını biraz daha sıkıştırarak pencere hizasına gelir gelmez, Pş. derhal rövelverli elile başını pencereden çıkardı : — Dur... tirim... Diye bağırdi. Kıııı_ldınn, geber- Agâh, tam taarruza hazırlan: dığı zaman hiç beklemediği bir müdafaa ve hatta mukabil taar- ruz karşısında kalınca, birdenbire şaşırdı. Paşayı ateş edecek zan- nile hemen atının boynuna yattı. Kuvvetli bir mahmuz darbesile ileri fırladı. Karanlıklar içine daldı... Önlerindan yılan gibi ka- yan ve zulmetler içinde kaybolan bu heyulâdan, arabanın hayvan- ları Ürktü. Şahlanan ve sağa sola saldı- ran hayvanların arkasında araba, âdeta bir kibrit kutusu gibi sü- rüklene sürüklene beş on adım gittikten sonra, oradaki hende- ğin kenarına devrildi. Fuat Pş, ile Nuri kaptan, ıstıraplar için- de arabadan — çıkmıya uğraşa dursunlar, arabacının — yanında oturan Paşanın Ağası, (Çerkes Şakir Ağa) yuvarlandığı yerden kalktı. Rövelvermı çeke- a zammam aa e eee z ee rek, Agâhın kaçttığı istikamete doğru fırladı. Fakat Agâh, yel gibi kaçıp gittiği için hiçbir. şey bulamadı. Kazaya — uğrayanlara yardım için tekrar geriye doğru koşmıya başladı. Fuat Pa. ile Nuri kaptan, ara- badan çıkmışlardı. Paşanın sol kolu incinmiş, Nuri kaptanın diz- leri zedelenmişti... Arabacı, Şakir ağa ve Nuri kaptan, bin müş- külât ile arabayı — kaldırmıya çalışırlarken, Agâh, takip edilme- diğinin farkına varmış; talihini bir defa daha tecrübe etmek Üüzere | geri dönmüştü. Onları bu vazi- yette görünce yavaş yavaş so- koluyordu. Silâhı elinde olduğu halde, karanlıklar - içine — iğilerek Fuat Paşanın gölgesini arıyordu. Bu esnada, araba atlarından - biri, koku alarak kişned', ( Arkası var) OPERA SİNEMASINDA Mevsimin en heyecanlı filmi VATAN UGĞRUNDA Kemali muvaffakiyetle devam ediyor. İlâveten: FOX halihazır dünya havadisleri. Bu akşam: ARTİSTİK Sinemasında Büyük Gala müsameresi olarak Kadın Peşinde (RUBACUORI) İlk İtalyanca sözlü ve şarkılı muazzam film ARMANDO FALCONİ GRAZİA DEL RİO EDUARDO BİANKO Arjantin orkestram. “Pampa Ar- gentina, nın tarihi tabloları mra- sında en mükemmel ve baş dön- dürücü tangoları tereannüm edecektir. 42851 İlâveten : Telefon : ETUAL SİNEMASI Büyük Program: Mi NİTU Ş operetinin Fransızca ve Almanca kopyesi birden gösterilmektedir. CHARLOTTE SUSA ve R.K.O. dünya havadisleri. MA JİK Bu akşam başlıyor. “KANUN NAMINA,, ilakiki bir şeheser olduğundan bor- BÜT y LAT L CHARLEF VANEL Bu akşamdan itibaren GLORYAda Kahramanlik... Lüka... Aşkan Yabancı Bir Bayrak Altında Büyük Rus filmi | cu | tibi | kürsüye gelerek birçok yerlerin- GUSTAV FRÖHLİCH Büy (Baş tarafı | inci sayfada ) cağı işin ehemmiyetini ve bu sahadaki müşkülâtı izah ederek cemiyetin iki senede toplanma- sını müdafaa — etmiştir. Ne- ticede — Kurultayın iki senede bir defa toplanması kabul edil- miştir. Dün münakaşalı bir hâdise de Oğuz Bey isminde bir zatin sözlerinden çıkmıştır. Bu zat şun- ları söylemiştir: “ — Dil işinde fertçi miyiz ? Devletçi miyiz ? Meşrutiyetçi mi- yiz?Şimdiye kadar hep kelimeler- den bahsedildi. Halbuki bu İşte en mühim nokta gramer ve nahiv meselesidir. Türk dili diğer dillerin anası olduğu için Osmanlı türkçesinin cümle akışı, diğer medeni dillerdek cümle akışına benzememelidir. ,, Bu sözler gürültülerle karşı- lanmış, Oğuz Bey kürsüyü ter- ketmiye mecbur olmuştur. Samih Rifat Bey bir aralık bu suale cevap vermiş, Kurultay müzakereleri esnasında muhtelif hatiplerin gramer ve nahiv mese- lelerini de münakaşa ettiklerini ve cemiyetin bu sahada tetkikler yapmakta devam edeceğini söy- lemiştir. Müteakıben 26 eylülün kuru- tay azaları için bir bayram addedilmesi ve ogün azalar tarafından konferanslar verilmesi, propaganda yapılması hakkındaki teklif kabul edilmiştir. Müteakıben söz alan Maarif Vekili Reşit Galip Bey bir nu- tuk irat etti. Reşit Galik Bey nutkuna şöyle başladı. *— Büyük Gazi Reis, Büyük Kurultayın Muhterem azaları; Çalışmıya başladığınızın. onunm- günündeyiz. Bu — müddet içinde derin — ilimden ve | coşkun — milll duygulardan kana kana feyiz içtik.. Bu müddet içinde Türk dili uğruna emek vermeyi, Türk dilinin kurtuluşu yolunda çalışmayı bütün dünya işlerinden üstün tutunuz.,, Vekil Bey tesbit olunan ça- lışma programının tam manasile tatbik edileceğini, bütün hükümet namına Reisicümhur Hz. ve Baş- vekil Paşanın emirlerile tekrar te- min ettiğini,müstakbel neslin Türk dilinin ıslahı yolundaki -bugünkü mesaiyi — minnetle — anacaklarını söylemiş ve nutkunu şöyle bitir- miştir : “Yüksek kumandası altında yeni milli cidal ve zafere yürü- yeceğimiz Büyük Reis ve muh- terem Kurultay arkadaşlarım cüm-! lenizi sağlı ve muvaffakıyet içinde tekrar buluşmak tememnilerile ve en derin saygılarla selâmlarım.,, ( Alkışlar. ) Maarif Vekilinden sonra Kâ- Umumi Ruşen Eşref Bey ük Dil Kurultayımn Mesaısı Hitam Buldu / | yolun başında bulunmuş olduğur — | Mustafa Kemali görerek, reyleri" | rek işin çok mühim olduğunu: Teşrınîewel 6 den alkışlanan bir nutuk - söyle- miştir. Ruşen Eşref Bey hitabes — sine şöyle başlamıştır: “Büyük Gazi, arkadaşlar; İlk Dil Kurultayı bugün sonur — na eriyor. Böyle büyük ve tarihi bir vazifeyi gören Kurultayı say- gi ile selâmlıyorum, güzel bula ne mutlu ki, harf inkılâbi ilkin onda hazırlanmıştı. Dil inkı- lâbının ilk hızı da (şimdi ondan başlıyor.,, 4 * Umumi Kâtiplik — elindeki yazıları umum! merkez heyetine — verecektir. Bunlar ileride bastır rılıp yayılacaktır. Böylece Kuruk — taya yurdun dört bucağından getirilmiş olan hiçbir ırıııııl ! sayılmadan unutulmuş, sunulma- dan saklanmış olmuyacaktır. Arkadaşlar, Bütün hatiplerin sözleri, Ku- rultay programının altı maddesi — üzerinde toplandı. Bu program Türk dilini üç zaman içinde dü- şünüyordu. Dilimizin dünü, bugü- nü, yarını. Onun için diyebilirim ki, bu program, tariht ve coğrafyası olan bir programdı. Çünkü Türk dilini zaman ve mekân içinde göz — önüne koydu. Gördük ki, Türk — dili, genişlikten yana Asyanın göbeğinden büyük ve Atlas Ose- anların kıyılarına, Hint Oseanının kıyılarından Finlândiya körfezi — kıyılarına kadar yayılmış bir umr —— mandır. 4I Derinlikten yana iİse insan zekâsının en ıraklardaki belirti- sine kadar gider, uçsuz bucaksız bir yoldur. Gördük ki dilimiz tarihin en ilk izlerinin de ötesine varabilen — devirlerdeki büyük muhaceretle- rin dili olmuştur. En ilk ve eski kültürlerin dili olmuştur. En bü- yük zaferlerin dili olmuştur.,, Ruşen Bey Türk dilinin Türk fatihler tarafından dünyabın her köşesine götürülmüş olduğunu, Mustafa Kemal devrinin düşünce hamlelerinin bizim için diğer ta- rihi devrelerden çok uyarıcı ve başarıcı olduğunu söylemiş ve — demiştir. ki: “İşte Mustafa Kemalce düşü nüş bu demektir. Bu kurultayın programı da bn cemiyetin kurul- ması gibi düşünüşün bir örnegi- dir. Mustafa Kemalce düşünmek demek - tahlil ve terkip etmek; şuurlaştırmak; — nizamlandırmak, sistem haliney komak demektir. Bu usul, Çanakkaleden dil kuruk tayına kadar ayni hızı ve sırayi gösterir. Yaptığı işlerin hiçbiri kolay değildir. Ounun ve hepimizin şimdi bu sarayda toplanmamız için önce onun yıkılmış Türkiyeyi — verilmiş — İstanbulu — kurtarmasi gerekti. Onun ve bizim İstanbul- da oturmamız için onun yeni | Türkiyeyi kurması gerekti. ,, Ruşen Bey Büyük Gazinin vatanı olduğu gibi dili kurtarmak — karar ve azminden bahsetti ve — nutkunu şöyle bitirdi : * — Unutmasınlar ki bu yolu Mustafa Kemal açtı, böyle bif — nuz için bahtiyarsınız, hem nizle bu dile yol başında hizmet ederek..., Müteakiben Reis Kâzım Paşâ — kısa bir kapanış nutka söyliye” Gazi — Hz.nin müzakereleri hergün — takip buyurmılırıul'- bu ehemmiyeti tebarüz ettirdiği” — ni söylemiş ve: “Aziz ve muhte” rem kurultaycılar, birinci büyük — Türk dili — kurultayını kapatıy0” rum.,, demiştir. ğ

Bu sayıdan diğer sayfalar: