l Sayla — Siyaset Âlemi Avrupa Birliği Komisyonunda Türkün Sesi Evvelki günkü Anadolu Ajanın haberleri arasında Hariciye Vekili Tevfik Rüştü Beyin Cenevrede top- lanan Avrupa Birliği Komisyonunda ı'öykditl kısa bir. nutuk vardı. Umümi haberler — arasında gözden kaçması mümkün olan bu nutkun :ıdı ııfiıi fiklr, üzerinde durulmıya B:ıu bir mahiyettedir. Tevfik Rüştü he:. bu nutkunu, Sitreza konferansı l kında tanzim edilen raporun ko- misyon tarafından tetkiki sırasında töylemiştir. Streza. konfaransı bakkında, bu ı.;lluıılıııdl birkaç defa izahat verilmiş u.du'u için tekrar uzun uzadıya teş- ;ıh!ı buluamiya lüzum görmüyorum. akat Son Posta karilerinin hatıralarını FaıılFıek için şunu tokrar etmek ıı'torıııı ki bu konlerans, iktısadi va- ziyetleri bozülan Tunaya mücavir devletlerin çektikleri mkıntıya — bir îırı .Iıulııık için toplanmıştır, ve iriaci rolü, şimdilik Fransa hükü- Meti oynamaktadiır. Konferansa işti- rak eden devletler şunlardırı Yugoslavya, Çekoslovakya, Ro- ;ı:]nyı, Avusturya, — Macaristan — ve Julgarlttan, Konferana “müzakerele- vine riyaset eden Bone - isimli bir Fransızdır. n Bu devletler, hemen umumiyetle ziraatçi — memleketlerdir. — İçlerinde Çekoslovakya, Avusturya gibi sanayil bir hayli ilerlemiş olanlar da vardır. Büyük devletler, gerek doğrudan doğruya, gerek Cemiyeti Akvam vastasile bu altı devlete birçok paralar ikraz etmişlerdir. Onların variyeti müşkülleşince, alacaklıların akıbeti de — tehlikeye — düşmüştür. Maksat, herşeyden evvel, bu tehli- kenin önünü almaktır. Burada, ayrıca mühim bir siyas mülâhaza da meyki ahyor : Yugoslavya, Çekoslavakya, Ro- manya Fransanın askeri — müttefikle- ridir. Bu moktadan, Fransanın birçok yardunımı — görmüşlerdir. Malt ve IktısadI vaziyetleri, sırf umum! hare bin Merkezl Ürvrupayı ufak, ufak Parçalara —ayırmış olmasından ve Müşterek menfaatleri ihmal etmesin- den ileri gelmiştir. Aradaki eski düşmanlık münaferetleri de nazarf .ı.kk“e alınırsa, ne müşkül — şartlar İçinde yuvarlandıkları görünür, Avus- turya, bir ara, kendisini kurtarinak (için Almanya ile bir gümrük ittihadı Yapmı vi ya kalkışınca vaziyetin siyasi *hameti - kendisini göztermiş oldu l" böyle bir konferansın tops Anması da bir zaruret halini aldı, ü Çünkü her geyden evvol, Avus- uryanın Almanya ile birleşmemesi Matlüptu. Diğor taraftan, teşebbü- #ün siyasi mahiyeti Almanyayı ve ;*'Ylîl kuşkulandırdı. — İtirazlarını '::İ etti. Fakat bütün bu elektrikli ya rağmmen Streza içtimaı ya- Pildi, — birtakım h.rırl:r vu.l’di, Vöğe l elt kiymeti olmadığını ' doğruya alâkadar eden tarafı şudur ki, konferans, eksik teşekkül e'ı'ı'uı.- tin. Tuta İle ve Balkanlarla ya- —a e z SON POSTA — — Silâhlar Azaltılmşılıdır Amerika, Silâh arın Üçte BirNisbetinde İndirilmesi Teklifini Tekrarladı Vaşington 4 — Amerikanın Cenevre mümessili M, Norman Davis, silâhların üçte bir nisbe- tinde indirilmesi şeklindeki Hoo- ver teklifinin kabuli lehinde ısrar etmesi — için talimat — almıştır. Amerika, tahdidi teslihat işinin şimdi içinde bulunduğu çıkmaz- dan kurtulması için yegâne çare- nin bu olduğu kannatindedir. Norman Davis son Londra seya- batinde İngiliz hariciye nazırı Sir Jon Simon ile uzun uzadıya görüşmüştür. Bu mülâkatta, ileride yapr lacak müzakeralerde Hover pilâ- Dinin esas tutulmasının kararlaş- tırıldığı — zannedilmektedir. AF manyanın şimdi ileri sürüdüğü taleplerde bu teklifin kabul edile- ceğine bir delildir, Fransa, Al- manya karşi bazı fedakârlıklarda bulunacak ve en ameli çare Al- manyamn — silâhlarını arttırması yerine Fransanın silâhlarını azalk- İtmasıdır. Ştrezmanın Ölümünün Senei Devriyesi Berlin, 4 — Sabık Hariciye Nazırı Ştrezmanın ölümünün - çüncü seneyi devriyesi merasim yapılmadan — hususi — mahiyette tesit edilmiştir. Lokarno — muahedesini imza- layan Şterzmanın — dostları, bu muahedenin imzasından bugüne kadar 3 sene geçtiğini, fakat A man siyaselinin bu müddet zar- fiında tamamile değiştiğini, bil- hassa bu değişikliğin Alman-Fran- sız münasebetlerinde daha bariz bir şekilde görüldüğünü söyle- mişlerdir. nn 0 kın alâkası bulunan Türkiyenin de Sirezada temsil edilmesi lâzımge- lirken Türkiyenin davet edilmesine lüzum görülmemiştir. ve Avrupa Bir- liği komisyonunda, Tevfik Rüşta Beyin söylediği sözler, işte bu ek- gikliğe işaret (eden bir mevi ikazdır. 'mit edelim ki Türk Hariciye Veki- linin büyük bir nezaketle hatırlattı bu ihmal, bir an evvel telâfi edil- mek iİstensin. Çünkü payidar olabile- cek eserler, ancak hakiki ibtiyaçlara mukabele eden kararlardan — doğar. Sun'i ve bilhassa siyasi tedbirlerle tabil sıkınti. ve ibtiyaçlar gideri- lemez,—Sureyya . TEFRIKAN UMARASI:88 Alman Başvekili Fon Paj Fırkasının Lidori olan Hitler m, Rahyıştağı feshettiktan #onra Milli Sosyalist en hiç bahsedilmez oldu. Yalnız gazoteler arasıra, Hitlerin sinir buhranına uğradığından, kendisini tedavi ettirmek için bir akıl tıhbat yurduna girdiğinden bahsetmektedtrler. Bu münasebette bir Rus garer tesi yukarıda gördüğünüz karikatürü yapmış ve altına şu «Lojandi» yazmıştırı — Galiba Hitler gömleği değiştirecekl.. | Hitler dalma kıhvırfmgı bir göm- lek giymektedir. Karikatürde gömleği değiştirmekten maksat, Bitlerin fırkaar nın gömloğini çıkarıp deli gömleğini giyeceğini telmih etmektedir. Avrupada azgın dolilere « Kamitol dö Fors » gömleği giydirilmektedir. ) Litton Raporu Komisyonun Raporu Amerikada Çok İyi Bir İntibşla Karşılandı Vaşington, 4 — Litton rapo- ru — Japoyanın — tecavlizi — bir hareketle — elde ettiği arazi- nia mülkiyetini tanımamaktadır. Rapor M. Hoverle, M. Stimso- nun bu husustaki siyasetlerini teyit ettiğinden burada iyi bir intiba bıııkmıı;ll'. ,Siyasl! mehafil, raporun « Japon — ihtilâfının hıîll ıtrıfıçıi:lki tekliflerini tas- vip etmektedir. Çin Ve Japon Murahhasları Cenevre, 4 — Milletler Cemi- yetindeki Çin ve Japon muralhr- hasları, Litton raporu bakkında ihtiyatlı bir lisan kullanmakta- dırlar. “Almanya Ne Diyor? Berlin, 4 — Litton raporunun ÇOCUKLUĞUM Meşhur Rus Edibi Maksim Goörkinla hayal! ronamn Sokakta tüfek patlar patla» :fi eğer Peter amca evde ise k men) kır saçlı başına büyük enarlı, yazlık şapkasını geçirir ve lı.ıpınıı önüne koşardı. Orada ellerini caketinin altından arka- ;ını bağlar, — arkasında horoz Uyruğu gibi bir kabarıklık hâ- &l olur, karnını da dışarı çıka- :ı;k yaya kaldırımda bilâperva ağrur, aşağı yukarı dolaşır du- rurdu. Bütün ev halkı kapının Snlne yığılırdı. Pencorede za- Türkçeye Çeviren: Muvaffak bitin morarmış yüzü ve onun Üstünde — karısının sarışın başı görünürdü. (Betleg) lerin evinden bile birkaç kişi dışarı uğrardı. Yalnız — Ovsyanikovun — ölü kurşunl renkteki evi önünde kimse görünmezdi. Bazan Peter amcanın dolaş- ması neticesiz kalırdı. Avcı önu anlaşılan bir atıma bile değer bir av telâkki etmiyordu. Fakat müteakıp bir gezinti de çifte iki defa patladı: e— —— Bam, tm1. — Peter amca hiç yürüyüşünü bozmadan bize yaklaştı ve haber J| verdi: — Cekelin —altından — içine geçti ! Diğer bir defasında saçınalar omuzlarına ve boynuna tesadüf etmişti. Ninem kurşun parçalarını iğine ucu ile derinin altından çıkardı ve ona çıkıştı: — Niçin bu budala berife cesaret veriyorsun ? Ya mazallah gözüne nişan alırsa |.. Peter amca: “O mu? ,, diye mukabele elti “ asla Akolina İvanna bütün hayatı müddetince uğraşsa bu kör nişancı muvaffak olamaz! , — Ne için mahsus onun önü- $ * metni henüz hariciye nazaretine tebliğ edilmemiştir. Bununla be- raber siyas! mehafil, bu rapora, bir tahkik komisyonu raporundan başka bir mahiyet vermemekte- dirler. Bir Gazstenin Mütalaası Paris, 4 — Mançester Gar- diyan gazetesi diyor ki: Rapor hem makul hem de — mutedildir. Milletler Cemiyeti şimdi — kat'i olarak harekete geçmelidir. Bu harekete Amerika daima yardım- cı olacaktır. Biz akisleri uzak şarkta ol- duğu kadar Avrupada hissedile- cek olan bu hale karşı müca- dele etmeliyiz. Dün Severken Bugün Niçin Sevmeyiz? “Bundan 3 sene evvel o be- nim hissiyatıma ilk giren ilk er kek olmuştu. O zamanlar ben lisenin onuncu sınıfında iken ta- nıdığım bu erkeğe dünyanın en sevgili erkeği derdim. zeciğim, bir zamanlar dünyanın en sevgili insanı diye tanıdığım bu genci şimdi zamanın korkunç bir adami olarak görüyorum. Onu seviyor miyim bilmiyorum. Fakat bütün affedilemiyecek ka- bahatlerine rağmen yine içimde onun lebinde bir nokta var. Fa- kat o noktanın mahiyeti nedir?.. Onu hakikat seviyorum da beni sinirlendiren bahisler hareketler nvşmhı' önüne perde mi çekiyor! Yoksa onu ilk zamanlarda sevi>- yordum da bu nokta ondan arta- kalan bir şey mi?.. Onu asla sevmedim de, bu bir alışkanlık ve arkadaşlık neticesi mi?.. Yoksa onda gizli iyilikler var da ileride iyi olmak — ihtimalini düşünerek bunu hissettiğim için mi onun lehinde nokta var?.. V: vakit canımdan beziyorum. Ölmesem diyorum. Acaba ondan uzaklaş- sam o nokta büsbütün söner mi?. Yoksa yanmak istidadını JW rebilen esaslı bir şey midir?.. Bak Teyzeciğim bütün bunlara cevap vermekten âcizim. Bunlara sizden bir cevap istiyorum... Bana kendimi ve onu anlatınız.. Böoşiktaşı A, B. Kızım, yukarıdaki suallerin şu suretle hulâsa — edilebilir. Dün sevdiğimiz adamı bugün niçin sevmiyebiliriz? Evvelâ sevdayı ebedi ve söne merz bir ilâht ışık sanmak, genç- leri çok aldatan bir zehaptır. Sevmek ruht bir ihtiyaçtır. ki ancak mukabele görmekle tatmin olunabilir. İnsan dikçe sevebilir, fakat sevilmedi- gini anladıkça sevdiğinden soğur, Evvelâ mabut gibi tapındığınız halde sonradan uzaklaşmanızın birinci sebebini burada arayınız. Sonra insan başlangıçta sev- diğini ilâh gibi temiz, yüksek ve her türlü âdiliklerden münezzeh zanneder. Zaman ile onün da in- san olduğunu anlayınca şaşırır ve sukutu hayale uğrar. Sizi uzak- laştıran ikinci âmili de burada arayınız. Amma hâlâ içinizde onu ari- yan bir bağlantı var. Bunu niye söküp alamıyor sunuz? Çünkü kendinizi bütün bütün boşluğa düşmüş görmekten korkuyorsu- nuz. Çünkü ruhunuzun boşalaca- ğım — zannediyorsunuz. — Ondan uzak yaşamıya, onu hayalınızdan silmiye çalışınız, kalbinize başka bir arkadaş arayınız, o vakit son rabıtanın da çözülüp gittiğini göreceksiniz. HANIMTEYZE —e z ne çıkıyor, yol üstünde dola- şıiyorsun?. : — Çünkü izzetlü efendiyi bi- raz kızdırmak keyfime gidiyor!. Sonra avucu içerisinde tuttu- ğu saçma tanelerine baktı: — Pek domuzcasına — ateş ediyor. Bir zaman bizim muhte- rem kontes Tatyan Lekoyevnanın yanında — Mamunt - İjiç — iaimli bir zabıit yaşıyordu. Bak, bu adam atıcılıktan —anlard.. Bu - herif hanımın bir nevi kocası gibi idi. Karı gömlek değiştirir gibi koca değiştirirdi. Budala İgnoşka kırk adım mesafede düurur, beline bir ip bağlar, bacakları arasından bir şişe sallandırırdı. İgnoşkanın ayaklarını iki yana açar, alık alık gülerdi. Mamont İziç tabanca ile nişan alır: “Boml ,, şişe parça —— ——7 parça olurdu. Fakat bir defa- sında her halde İgnoşkayı eşek arısı veya bir böcek sokmuş ola- cak ki — yerinden ml:;'l!ü ve kurşun — bacağına - tesa: etti. Doktoru çağırdılar, oda derhal bacağım — kesiverdi. “ Bir, iki, Üç! , bacağı — ayırıvermişti. Ve sonra bu bacağı gömdüler. — Peki İgnoşkaya, bu buda- laya ne oldu? — Ah.. o bu işten tamamile memnundu. Bir ahmağın ne ba- <cağa ne de bir kola ihtiyacı vare dı. Budalayı herkes sever, çünkü onun kimseye zararı yoktur. Bun- dan dolayı “memurun ahmağı ile güzelce yaşamak mümkündürl,, denir. CArkası var ) İşte Tey- : sevildiğini — bil-