Siyaset Âlemi Bulutlu Bir Havada Açılan Konferans Tahdidi Teslihat Konferanın Ce- toplandı. Bu konferansın diğerler'nden farkı şudur ki, bu de- fa, murahhası, — konferani azaları arasında bulunmuyor. Çünkü Almanyanın silâhlar bahsinde tam bir hakkı müsavat istemesi, Fransa- nn itirazına, İngilterenin de kısmen kısmea tenkidine uğradı. İngil- bukaki etti, Fakat ameli nevrede Alman tasvip, tere, muahaze nmoktadan Almanyayı bakışla işin er, geç hak müsavatına varaca- ğgımı hissettirdi. Tavşana kaç, tazıya da tut diyen bir cevap. Bu şermit altında, Almanya, ev- velce de söylediği gibi, konferansa İştirak edemezdi ve etmedi.. Fakat onun bıraktığı derin boşluğa rağmen celse aç reik M. Henderson kü- şat nutkunu okudu, Bu münasebelle herkes, bir hâdise çıkmasını, Alman noktai nazarımı benimsiyen murahhas heyetlerden birinin bu vesile ile bir münakaşa kapısı açmasını bekliyor- du. Reis Hendersonun ihtiyatlı birkaç tümlesi, vakitsiz hüdise zuhür etmesine müni oldu. M. Henderson, bu sözlerile, sureta Almanyanın ka- rarından döneceğini ümit ve temenni ettiğini bildirdi ; Alman Hükümetine gönderdiği mektubuna — behemehal bir cevap geleceğini tahmin ettiğini söyledi. Bu birkaç cümle, herkesin beklerdiği gürültü çıkmasını tehir etti. Hele reisin: “Mühim bir dönüm bulunuyoruz,, eözü, teenni tiyat düşüncelerini galebe ettirdi. Şimdi herkes, bu dönüm nokta- nasıl döaüleceğini bekliyor. Alman hariciye mazırı Cenevreye gilmektedir. Fransız Başvekili M. Musolini ile görüşmek arzusundadır. Bütün bu faaliyetler, Cenevre yel- kenlisinin albure olmasından doğan derin korkuları ifade ediyor. bir noktasında ve ih- smın karşıya mevki alan fikirler, biribirin- den okadar uzaktır ki, bir sadme vukua gelmeden işin içinden çıkma- nin mümkün olamıyacağını gösteri- yor. Fakat bütün insanlığın menfaa- ti, mucizevi bir surette bugünkü müşkülâtın iktiham edilip aşılmasını emrediyor. felâketi hafif kal, Deniz Dibinden Gönderilen Telsiz Londra 25 — Doktor Bebe denizin meçbul — derinliklerinde bir takun araştırmalar — yapmış ve bu maceralarını telsizle bil- dirmiştir. Doktor 668 metre de- rinliğine inmiş, ve Profesör Pi- kardın balaonuna benziyen made- ni bir balonun içine girmiştir. Bir Hava Faciası Mı? Tokyo, 28 — Büyük Okya- nus iki merbalede geçmek üzere hareket eden Baba, Homma ve İrroşita, ismindeki tayyarecilerden 20 saatanberi haber alınama- mıştır, akıbetlerinden endişe edil- ınekledır. —a TEFRIKAN UMARASI:79 nında pek Cenevredeki Siyasi Temaslar Bu Konuşup Görüşmelerin Faydalı Neticeler Vermesine İntizar Ediliyor Cenevre, 25 — İngiliz Murah- hası Sir Jon Simon, dün Alman Murahhası Fon Nörat ile yaptığı mülâkat bakkında Fransız Murah- hası Pol Bonkura izahat vermiş- K , Ş z e Ti böyle bir talebin silâhlanma ya- Aksi tıkdlrdı 1914-1919 | tir. Bu suretle iki devlet adamı, müstakbel — teslihat — mukavele- namesinin hudutları — hakkında müşterek — bir noktai nazarı divan — âzasının ekseriyetine kabul ettirmek imkânlarını ara- mışlardır. İtalyan murahhası Ba- ron Âloisi de Pol Bonkur'la görüşmüştür. Baron Aloisi, Fran- | sız refiklerine, Almanyanın yeni- den silâhlanmasına esas itibarile mâni olmak arzusunda olduğunu temin etmiştir. Almanyanın talebi hakkında P umuml bir müzakere yapılması ve bunun faydalı neticeler ver- mesi muhtemeldir. İspanya, İngiltere Ve Fransaya Hak Veriyor Madrit, 25 — Resmi İspanya mahafili, Almanyanın teslihatta müsavat talebine taraftar değil- dir. Bilhassa talebin şekil ve zamanı muvafık bulunmamakta- dır. Zira İspanya kabinesi, mü- savatı. prensip itibarile — kabul etmekle beraber, Tahdidi Teslihat konferansının içtimaı arifesinde rışına sebep olacağından kork- maktadır. Bu mahafil, bu mese- lenin konferansta müzakeresini münasip görmektedir. İtalyanın Buğday Mahsulü Roma 25 — Buğday komitesi Musolininin riyasetinde — toplan- | maştır. Musolini bu seneki buğ- day — mahsulünün — 75 — milyon kental olduğu, İtalyan toprağının hiçbir zaman bu kadar fFeyirli olmadığımı söylemiştir. Japonya Rusyadan Benzin Alıyor | Moskova — Petrel ihracat Tröstü Reisi M. Riabovel ile Ja- pon tacirlerinden M. Matsukato, | Japonya'ya 200 bin ton benzin verilmesine ait olan mukaveleyi | imzalamışlardır. Fıransada Fırtına Var Paris 25 — Son derece müt- hiş bir tayfun telgraf ve telefon muhaberatını durdurmuştur. Bir balıkçı gemisi batmıştır. İki kişi boğulmuştur. Hasarat çok far- Japonya Mançuriyi <« Mançukuğ » ismi ile, kendi himayesi altında, fakat zahiren müstakil bir devlet halinde tesis etti. Bu yeni devletin, ecnebi hü- | yetlerini benimseyen mürtecilere | kar'a geçmiş ve orada bir kızla ladır. çocuxı.uâum ç Meşçhur Rus Edibi Maksim Goörk...., haya! ranan Türkçeye Çeviren: Muvaffak Sağ kolunu havada savuruyor ve | kabahatli bir yüzle, başı önünde, sol eli ile gözlüğünü tutup tit- riyordu. O uzun zaman dertli ve heyecanlı bir sesle konuştu, dur- du. Bazan bir noktada tutuluyor ve şu kelimeleri — mütemadiyen tekrar ediyordu: — Hayır, hayır! Yabancı bir ruh ve vicdaa ile ve yabancı his- lerle yaşamak mümkün değildir!. Sonra birdenbire sanki sesi ke- silmiş bitmiş gibi sustu; herkesin yüzüne birer birer bakıp mahçup, sessizce uzaklaştı. Mutfakta ka- lanlar gülümsiyerek — biribirinin yüzüne bakıyorlardı. Fakat yal- niz büyük annem ocağın en dip köşesine çekilerek orada derin derin içini çekiyordu. Petrovna el ayaları ile yanak- larını sıvazlıyarak sordu: — Kızdı galiba, değil mi? Peter amca mukabele etti: — Allah göstermesin, yalnız içini döktü, o kadar |.. kümetler tarafından resmen taninması için tedbir aldı. * Mançukuö » devletini Mançuriye — giremiyeceklerkve — ticare Bu suretle Mançurinin bakir ve zeugin, de etmek istedi. Resmimiz Mançuride, Tokyo hükümeti kurnazca bir resimen tazımuıyan devletlerin tebeası t yapamıyacaklardır. diye ilân etti. tabil servetinden sade kendisi istila- mühim Ucaret merkezi olan Harbin şel hvıııx. sular hııııı' bir halde mıılerııelh—dır Hitler Taarruza Geçti. Gazeteler, Reisicümhur Ve Başvekile Ateş Püskürüyorlar Berlin 25 — Hitlerci gazete- ler, Hitlerin sol eli namile maruf olan şefleri Göbbelin idaresi alb- tında, Hindenburg ve Fon Papeni müdafaa eden gazetelere karşı şiddetli bir hücum açmışlardır. M. Göbbel, Hitlerin muvaffakı- karşı çok şedit davranacağını söy- Hitlerciler bir emirname fırkalarına — mensup | lemiştir, neşrederek, olanları diğer gazeteleri okumak- tan menetmişlerdir. Almanyada Çiftçilere Yardım Berlin, 25 — Başvekil Fon Papenin - çiftçilera yardım karar- nameleri kabinede şiddetli mü- nakaşalara sebebiyet vermiştir. Çiftçilerin — ipotekli - borçlarının faizleri indirilmekte, zirai mah- sulât ithalâtı için bir kontenjan kabul edilmektedir. Bu vaziyet sanayicileri kııdırııqtıt Çok Garip Bir Vasiyetname | Kastellon 25 — Bundan 140 | sene evvel ölen Valiik Umumi Bennes, yeçen asırda Madagas- evlenmiştir. — Valii Umumi bu izdivaçtan sonra memleketi olan | Katalonya'ya — döndüğü — zaman | ailesinin istihzalarile karşılanmış- tır. Bu vaziyete kızan Valii Umu- mi ailesini mirastan mahrum et- miş ve mirasının 140 sene son- raki mirasçılarına verilmesini va- siyet etmişlir, vade — geldiğin- den şıııdı yckâııı bir hayli Ninem ocağın üstünden ındı; ve bir şey söylemiyerek semaveri ateşledi. Biraz sonra Peter amca sözünde devam ediyordu: — İşte — efendiler, — okumuş olanlar hep böyledir ! Ne yaptık- larına akıl sır ermez ki! Nalet bir çehre ile — Vâlej | Fransız Eshamla- rının Tahvili Paris 25 — Tahvili kabil es- hama sahip olanlara eshamlarının bedellerini almaları için verilen mühlet dün bitmiştir. Esham sa- hiplerinin ancak yüzde 30 müra- caat ederek paralarını almışlardır. Gazeteler tahvil muamelesinin bu şekilde neticelenmesinden çok memnundurlar. Bu vaziyetin hal- kın hükümete karşı olan büyük î:iııııduıı gösterdiğini yazmakta- Hrlar. — —— A —— çok olan varisler burada bir içti- ma aktederek bir komisyon vası- tasile ıııııı ılıcıklırdu bütün ıımınııyeıı.le ıuyorduıı. Onun yaşlar içinde yüzen bula- tık gözlerini unutamam. O gece 'üvde âkı'ıuınışlı ve ancak ertesi Kün, öğle yemeğinden — sonra | sessizce, bütün geceyi uykusuz | geçirdiği anlaşılan düşünceli bir yüzle eve döndü. Kabahatini mırıldandı : — Vakitleri geçmiş bekârlar hep böyle parlar ! Herkes güldü ve Peter amca tekrar söz aldı: — Gözyaşı bile döktül. Onu î | | arkasından bir şey sokmuş ol- malı |. Mutfağın artık tadı kaçmıştı ve ben üzüldüğümü hissediyor- | dum. ( Pekâlâ ) beni hayretlere düşürmüştü — ve ona kalbimin maskaralıklar — ya- | anlamış bir çocuk gibi nineme dedi ki: — Ben dün burada epey | gürültü yaptım, bana darıldınız mı ? — Niçin ?.. — Sözünüze karıştığım ve çok | lâkırdı ettiğim için! — Hayır canım, siz kimseyi da- rıltmadınız ki!.. Ninemin ondan korktuğunu hissediyorum; onun yüzüne bak- miyor ve tabil, yavaş bir sesle Gönül İşleri I 'Bir Genç Muallimin Derdi *“26 yaşında bekâr bir gen- cim. Askerliğimi bitirdim. Mu- allimim. Bugün için 60 lira olan maaşımdan başka varidatım yok. Muhakkak ki medeni — ihtiyaçları tatmin ederek geçinmek için as- | gari 150 lira lâzım. Mesleği değiştireyim, dedim. Yüksek mektepler tahsilin kâfi değil, bir kısımları da yaşm mü- sait değil! dediler. Yanımda an- nemin mevcudiyeti de mâni oldu buna. Bizde seksen çeşit tahsil derecesi var. Bir işe yaramadık- tan sonra niye okuyoruz bura- larda biz? Öyle bir sistem olma- h ki ilkmektepten itibaren oku- yan genci, fasılasız gayeye ulaş- tırmalı. Biliyorum xi talihiters olanla- rın mukadderatları hep ıstırapla doludur. Benimki de öyle, Ohal ben ne yapayım? Bu yarım ya- malak hayata saplanıp kalacak miyım? — Bugünün — cemiyetinde nasibim bu mu? Evlenmek... Münevver genci frküten bir afet bul Hayatımda birçok kızlar tanıdım. Ve yalnız eğlenmek — için İçlerinde evlilik zaruretlerini, aile sevdim bunları. samimiyet ve sevgisini anlıyanlar da nekadar az! En mühimmi seciye ve düşünüş farkı. En son birini tanıdım. Sarı- şın bir güzel Tabil meziyetleri mükemmel. Karakteri de sağlam. Fakat — bol yaşayışa alışkın. Sevişiyoruz. Bunu idealime de uy- gun buluyorum. Evlensek mes'ut olabilir miyiz ? ,, R. Ö Her genç kız bol yaşamak ister. Bu alışıklığından — değil, arzusundan ileri gelir. Fakat ev- lendikten sonra da ayağını yor- ganına göre uzatmak İâzım geldi- gini anlamakta gecikmez. Kızlar realist olurlar. Eğer bütün gördü- günüz kusur bundan ibaretse mesele yok demektir. HANIMTEYZE -— TAKVİM 3- | PAZARTESİ 30Güe - 26 EYLÜL - 932 Wt 183 Arabi Rumi 29 Cema.evvel- 5l fiZ - Eylâl r 1348 | Vakt | yan | Güm>ş | Oğa İkadi 19 36 S)4 10 konuşuyordu. ( Pekâlâ ) ninemin ta yanına geldi, gayet samiml olarak açıkça dedi ki: — Görüyorsunuz ya, ben müt- hiş bir surette yalnızım, kimse- ciğim yok! Böyle olunca im san susuyor.. Fakat birdenbire insanın içi köpürüp taşıyor.. Böyle bir zamanda bir ağaca, bir taşa bile söz söylemek istiyorum. Ninem kendini biraz ondan uzaklaştırdı. ve dedi ki : — Siz evlenmeli idiniz ! — Abh, bakın Allahınızı se- verseniz |.. Diye alıını — kırıştırarak ba- ğırdı. Ve — ümitsizliğini ifade eden bir el hareketi yaparak uzaklaştı. Ninem onun arkasından emniyetsizlikle bakıyordu. Sonra bir tutam enfiye aldı ve sertçe dedi ki : ( Arkası var )