Safi B. meşhur ayyaşlardandı. Geçen akşam Balıkpazarı mey- hanelerinin birinde oturmuş, rakı içiyordu. Meyhanecinin hini köpeğe uzattı. O da eski bir ayyaş gibi kadehteki rakıyı içti. Safi B. köpeğin sarhoş olup olmadığını anlamak için, elinin dört parmağını köpeğin gözle- rinin önüne götürerek sordu : — Söyle bakalım bu kaç ?.. Lokantada Garson garsona sordu: — Şu çok yemek yiyen adam kaç kuruş bahşiş verdi.. — Hiç, çıkarken parasını unutuyorsunuz, dedim.. — Yine vermedi mi? — Hayır, onu yemedim, dedi, çıktı. Elli Senelik Nâzım Bey çok hasisti. Evin- de kendini ziyarete gelen dost- larından — birine — minimini bir kadeh şarap ikram etti. — Bu şarap, dedi, seneliktir. Dostu minimini kadehe karak cevap verdi: — Olabilir, fakat yaşına gö- re çok küçük!.. Temizlik İki anne, çocuklarından bah- sediyorlardı.. — Benim oğlum, ne kadar temiz çocuk bilmezsiniz dedi, iki tam celli ba- ay evvel bir havlu çıkarmıştım, | diyo | dün kirlendise değiştireyim baktım. Elle tutulmamış gibi ter- temiz duruyordu. Niçin Hâkim maznuna sordu: — Niçin gece Ahmet Beyin evine girip elbisesini çaldın? — Mahkemeye temiz pak ge- lebilmek için, hâkim efendil.. Derste Hayvanat muallimi ders veri- yor, taleden çoğu dinlemiyorlar- dı. Muallim kürsünün Üstüne bir- kaç defa elile vurduktan sonra bağırdı: köpeği | yanına geldi. Safi B. rakı kade- | garsonun | — Efendiler, dersin en cazip | kısmına geldik. Size maymunların hususiyetinden Dikkatle bana bakın... Borç Meselesi Bir arkadaşıma dedim ki: — Sana elli kuruş versem ben ne olurum? — Alacaklı! — Beş lira versem.. — Budala! L — Bu şapkaları modası geçecek.. — Nereden anladın.. — Karım bugün bir tane aldı.. bahsedeceğim. | gördün müÜ? Bir ay sonra Doktorun yanın- genç bakıcı acıya- k başını salladı. kadın, galiba hayal görü- r. — Hakikaten bulunan — Zaval görmüş süyle — süylemeye- cekti.. Taş Devri Koca — karısiınş ay bir Ziyafette hi Boy arka aşlarına bir ye k ziyaleti vere d. z ve z rladı. Hi azam. — Yanla- | zünü ftutt sını - diğerlerinden evvel bitiren bir misafirin nozaketle yanına asokuldu. Alfe der Bi niz GCarba- Beyefendi, bir çor- ba daha işter misi- — Vurduğun kuşunba ağ nda on Iki yazılı bir etiket yapışık.. - Her kuşu vurduğum saali unutmiyayım — diye bir etikot yazıp yapıştırmışlım.. Kokmuş Yumurta —Bakkal, de- min senden ak diğim — yumurta- ları pişirecek ol duk, hepsi boruk Pis pis kokuyorlardı. — N? yapalım hanım, öç kuru- şunurzu alacağım diye yumurtaları levantaya batırıp satacak — değiliz Yüzü boyaz toparlak, Bir kalaylı tas gibi.. Şu sağlam vücuda bak, Yontulmuş kalas gibill.. A Yoktur onun değeri, Sevtlim erzeldenberi; Gerdanı biraz eğri Çarpılmış makas giblil. * Âşıkım işta âşık, Hem sevgilim ne de şık, Saçlar karmakarışık.. Tıpkı bir papas gibil! sen vurmasaymışsı mıyacak derecede kokacak -| mışl. Terzide N. Bey terzisine gitti; — Yeni bir kowr tüm diktirmek is tiyorum! Terzi ellerini - —a dim. eski bore dan on be | Hapse girmem boşuna | tashihi ahlâk etmiyorum. Bahçeye kurdum asma da salıncak - Yar gelip yar gidip sallanacak değilim ya! Satıcı Satıcı bağır- yordu: — Çoraplar, men- diller, daha ne- ler var, yolcu bak ta alma.. Bir hanım sa- tıcıya darıldı: — Yüzüme bakıp ne bağ- rıyorsun. Senden bir şey almıya gelmiyorum, ba- şımda şimdi ne- ler dolaşıyor. Satıcı hiç ak dırmadı.. ce, sık taraklarımı var... Yüzünü göürdüğüm an, Ben sana güönül verdim.. Yalvarima fazla aman; Ben sana gönll verdim.. * No yaparsan darılmam, Kovsan yine ayıl'mam; Bu sefer işte tamam Ben sana günül verdim.. Bağlıyım bir ek gibi, Sürünen etek gibi.. Bir sadık köpek gibi Ben sana gönül verdim.. * Razıyım sen ne dersen; Bir gün eğer istersen, Kaçarım emrederse!: Bon sana gönül verdim,. 1 H — Baba tuzu nereden çıkarırlari? — Tuzlu sularaanl. — Şekeri de tatlı sulardan mı çıkarırlar 7.. Dilenci Sait Beyin âdetiydi. Evinin ol- duğu sokağın köşesinde oturan dilenciye hergün bir kuruş verirdi. Bu sabah yine kuruşu verir- ken dilenci Sait Beye: — Efendi, dedi, bugün ne | olur bana beş kuruş verl!.. — Ne yapacaksın!.. — Beş gün tebdilihava Boğaziçine gideceğim, de ne olur ne olmaz ölümlü dünya alacağım kalmasın. Oda Takımı Mağaza sahibi müşteriye bir oda takımı gösterdi. — On dokuzuncu asra ait bir modeldir. Müşteri hiddetlendi : — Ben sizden müstamel eşya almıya gelmedim ki bana yüz sene kullanılmış bir şey göste- riyorsunyz! Mahkemede Hâkim Naznuna dönerek : — Hakkınızda hüküm verile- cek, kendinizi müdafaa için söy- liyeceğiniz bir şey var mı? — Var! Hâkim Ef., şimdiye | kadar yirmi defa daha hırsızlık!a mahköm olup hapse girmiştim. oluyor; İtaat Bey evde bekliyordu, hanım koltuğunda — birçok — paketlerle geldi.. — Hanım bunlar - ne, ben sana mümkün olduğu kadar az şey al, dememiş miydim. — Ben de böyle söyledin | diye alacağım şeyleri mümkün oldağu kadar azalttım. Hatta bir paket sigara istemiştin, onu bile almadım.. Dalgınlık İsmet Hulüsi dalgınlığı yü- zünden ikide bir bastonunu şu- rada burada unutuyor, — evine bastonsuz dönüyordu. Dün akşam kapıdan girmez karısına: Bak, dedi, — bastonunu unutuyorsun diye benimle alay ederdin, işte bugün unutmadım, elimde.. — İyi amma sen bugün evden çıkarken — bastonunu — almamış- Yaş — Ben seninle evlendiğim gün yirmi yaşımda idim.. — Evet amma ertesi gün on yaş birden büyüdün!.. Kabahat Kadın — kocas anlatıyordu: — Kızımız. evle neli on beş gün e- girer | tın ki! kizim yok ki.. Nasıl var diye d taml. lur, yınuş