— SON POSTA İnsanlar Tek Olarak Yaratılmaz! İzmirde yangın harabelerinin arasından geçenler bir kovuğun içinde yarı çıplak ve yarı vahşi bir kadın görmüşler ve öğrenmiş- ler ki, bu biçare senelerdenberi burada yaşamaktadır. Hâdiseyi uzan vzadıya yazmıştık, elbette hatırlarsınız. Fakat son gelen Avrupu ga- zetelerinde gördük ki, Fransada tıpkı bu şekilde bir hâdise vu- kua gelmiştir. Orada da tam on senedenberi (Sen Klu) orımanının içinde yaşıyan ve cda teayyüş eden bir kadın buluswuştur. Bu kadının adı Dümollidir. Zabıta tarafındau kovuğundan çıkarılmış, ili. huwmlede timarha- neye gönderilmiştir. Aklında bir bozukluk — olmadığı — anlaşılacak olursa bir müddet - sonra bir İş evine verilecektir. e Görgülofun İstidası " Sabık Fransız Reisicümhuru Müsyü (Dumer) i öldüren Gor- gulof muhakeme esnasında mü- temadiyen: — Beni idama mahküm edi- niz, zira ölmek istiyorum, diye bağırıp duruyordu. Bununla beraber hakikaten idama mahküm edildiği zaman itiraz ve kararı temyiz etti. İşte bir Fransız mizah mu- harririnin izahı: — Gorgulof'un ölmek istiyo- rum derken, cümlesinde eksik vardı, hakikatte: Ölmek - istiyorum amma şimdi değil, beş on sene sonra, diyecekti. Vahşileşen Bir İnsan Büyük İngiliz edibi Kipling'in romanlarından birinde cemiyet hayatından ayrılarak hayvanların arasına karışan ve vahşileşen bir çocuktan bahsedilir. İngiliz gazetelerinin anlattıkla- rına göre bu roman hayal mah- sulü değildir ve bir Fransız konso- losunun raporunda geçen bir hâ- n ilham alınarak yazılmıştır. Romana mevzu teşil eden hâdisşe şuduür: 1857 senesinde — Fransanın Kalküta konsolosu îpu civa- rında (Sullıııpo? adını — taşıyan küçük bir Hintli köyünde bir kurt —sürüsünün minimini — bir çocuğu kaçırdığını işitmiş, tahkik etmiş, doğru olduğunu görmüş. Bu çocuk 1843 senesinde ebe- veyni tarlada meşgul iken iki kurt-tarafından alınıp götürülmüş “ve izi kaybolmuş. Hâdiseden tam altı yıl sonra, yani 1849 — senesinde bu kö civarından geçen nehirde hılıı tutmakla meşgul olan köylüler bir kurt sürüsüne rastgelmişler ve bu sürünün içinde kurda benzemi- yen garip bir mahlükun bulundu- ğunu görmüşler, işi gücü bırakarak takibe çıkmışlar ve — bir “hayli müşkilâttan sonra bu garip mah- lüku tutmuşlardır. Bu suretle an- lamışlar ki, mevzuu balisolan mah- lük 10 yaşında bir insan çocuğu- dur. Çocuk köye getirilmiş, altı sene evvel kurtlar — tarafından götürülen yavru olduğu anlaşıl- mış, annesine teslim — edilmiş. Fakat annesi ne yapsın, biçare çocuk tamamen vahşileşmiştir. söz söylemesini bilmemekte, yal- nız çiğ et yemekte ve ellerini ayak gibi kullanarak dört ayakla yürümektedir. Kadın bıkınış, nihayet çocuğu sokağa salıvermiş, bu defa çocuk bir köpek ile arkadaş olarak köy civarında tarlalarda yaşamıya koyulmuş ve nihayet günün - bi- rinde ansızın ölmüş! İşte Kinling,in ilham aldığı ' hüdise budur. ğırmışlardı : “ Yakında Tarihin Bilmediği Esrar Büyük Muharebenin Nasıl Başladığı Henüz Meydana Çıkıyor Sırp Zabitleri, Avusturya *Ataşemiliterine Şöyle -. ..- Peştede Yine Görüşürüz !,, Ağusto 9 Kari Mektupları :Patlıyan Bir Lâğımın Macerası Kuruçeşmede oturüyorum. Me- zarlık sokağında bir evin - affe- dersiniz - Jlağımı — patlamıştı. Muhteviyatı — bahçeye yıyğ makta, gündüz. ve bilhassa gece etrafa tahammül edilmez koku neşretmekle beraber ma- hallede bu seneye kadar kar — * Sivrisineğe ender tesadüf ec halde — sineklerin üremesin sebebiyet vermektedir. Mesı izah için bizz-' Arnavutköy Na- hiye Müdür' ne gittim. Fakat | Nahiye Mi <ürünü dairede bu- lamadım. , Benim müteaddit defalar mü- dürü sorduğumu gören bir zat sandalda balık tutmakla meşgul bir zatı çağırdı. Tahrirat kâtibi imiş: “ Meseleyi bana söyleyiniz., Ben tahrirat kâtibiyim.,, Dedi. — | Söyledim peki yaparız, de- diler. Aradan günler geçti. Müs teaddit defalar gittim, tekrar sordum. “Tahkikat , ..yıyoruz. — Polis Büyük harbin Wk kurşununu atan Prençep Ismindeki Sırp genci yakalanırken Belgrat ( Hususi ) — Bundan | on sene evvel patlak vererek tam dört uzun sene bütün dün- yayı kan ve ateş içinde süründü- ren umumi harp badiresinin, Bos- nada bir Sırp gencinin attığı kurşunla başladığı malümdur. O zamanki Avusturya - Maca- ristan veliahtını öldüren bu kur- şun dünyayı biribirine düşürmek için kâfi gelmiştir. İşte Sırplılar | bugünün yıldönümünü hiç unu- tamazlar. | O zaman Avusturya-Macaristan | hükümeti Sırbistana 24 saatlik şiddetli bir ültimatom vermiş, bunda ileri sürülen şartların ta- mamen kabul edilmesini istemiş- ti. Fakat Sırbistan bu ağır şart- ları kabul etmediği için 25 tem- muz tarihinde muharebenin ilk ateşleri başladı. Bu sebeple Sırplılar bu 25 temmuz tarihini her sene heye- canlı tezahürat arasında yaşarlar. Bu merasim bu sene de ayni ta- rihte tekrar edildi ve tarihin he- nüz bilmediği birtakım gizli esrar meydana çıî'!ı Umumt! harpte Sırp milletinin uğradığı zahmet ve meşakkatler pek çoktur. — Çünkü — zaman oldu ki Sırp — devleti - orta- dan kalkmış, ve Sırp hükü- meti ancak Yunan hükümetinin misafiri olarak (Korfo)ya iltica edebilmişti. Bütün bu zahmetler- den, ağır meşakkatlerden sonra netice malümdur: Sırbistanın bü- yük Sırbistan rüyası hakikat hi. $ Bu seneki yıldönümü müna- |sebetile, o zaman ÂAvusturya-Maca- ristanın, Belgrat sefiri olan Jene- ral Vladmir meşhur Avusturya- Macaristan ültimatomunun nasıl verildiğine, bunun . tebellüğundan sonra Belgratta nasıl bir vaziyet husule geldiğine ve 24 saatlik ültimatom — müddetinin hitamile beraber harbin nasıl başladığına dair bir makale neşretmiştir. İnsaniyete dört uzun sene kan kusturan büyük harbin ilk gün- lerine ait gizli sırları ihtiva eden bu makaledea sefir şunları anla- tıyor : * 2i temmuz tarihinde Viya- Avusturya - Macaristan lınpın. toru müteveffa Fransuva Jozet nadan Sırp hükümetine verilecek Ultimatomun suretini aldım. Bu ültimatom Avusturya - Macaristan hükümetinin asgari taleplerini ihtiva ediyordu. Sırp İgllkdmetl tarafından bu taleplerin kabul eildmediği takdir- de harp başlıyacak demekti. Ülti- matomu 23 temmuz ı saat beşte tebliğ etmekliğim ve 24 saatlik bir müddet geçmeden cevap istemekliğim için de emir aldım. Biraz sonra da hükümetim- den aldığım yeni bir telgrafna- mede Ültimatomu saat beşte de- gil, saat altıda tebliğ etmekliğim emredildi. Bundan — maksat © zaaman Kronştatta bulunan Fransız filo- sunun — bu limandan — hareket etmiş — bulunması ve bu sı- retle vaziyet hakkında görüşmek üzere Fransızlarla Ruslar ara- sında hemen bir istişarenin ya- pılmasına İmkân bırakılmaması idi. Ültimatomu —saat — altıda tebliğ ettim. Başvekil Pasiç Bel- gratta yoktu. Gece yarısı geldi ve hemen ertesi günü öğleye kadar süren bir kabine meclisi aktedildi. Ben ültimatomu tebliğ ettikten sonra sefarethaneye çe- kildim, bütün sefaret memur- larile birlikte harekete hbazırla- nıyorduk. — Hariç ile alâkamız yoktu. Yalnız beni ziyaret ederek benden mülâkat istiyen gazete- cilerden, Sirp hükümetinin, Kral ailesinin (Niş) şehrine nakli için bir katar hazırlanmakta olduğunu ve Karadağın kendi başına Avus- turya - Macaristana harp ilân ettiğini haber 'alıpıştım. Sırp hükümeti, — Avusturya - Macaristanın — taleplerini kabul etmiye mütemayildi. Fakat Rus Çarından gelen ve bir harp vu- kuunda usyanın — Sırbistanın yanında bulunacağına dair olan telgrafname Üzerine vaziyet de- Kişmişti. Ültimatomun 24 saatlik müd- detinin bitmesine beş dakika kala vekil Pasiç sefarethaneye geldi. Trene yetişebilmek Için kaybedecek vaktim yoktu. Yazı- haneme girer girmez hemen sordum: — Sırp hükümeti Kıraliyesi ültimatomumuzun maddelerini ka- bul etti mi ? Pasiç cevap verdi: — Yalnız bir kısmını. Geriye kalan kısım için de ulüvvücena- bınıza müracaat ediyorum. — Bütün sefaretiniz. müdde- tince sizden daima — memnun kaldık. Trene on dakika vardı. Ce- vap vermiye vaktim yoktu. Za- ten hazırdık, hemen istasyona hareket ettik. Giderken Sırp zabitleri ataşemiliterimize bağırı- yordu: — Budapeştede yine görü- şürüz. Ataşemiliterimizde cvap verl- yordu: — Burası daha yakın! Birkaç dakika sonra da Sırp payitahtı Avusturya - Macaristan topçusu tarafından bombardıman edıi):i;yordu. İki gün sonra Viyanada İm- perator (Fransuva Jozef) in hu- zuruna girdiğim zaman müşarü- nileyhin ilk sözünnü hiç hatırım- dan çıkaramıyorum. İmperator: — Bir bunu görmekliğim kal- mıştı; demişti. — İ.A, ç gönderdik, adresini tesbit ettik, tezkere yazdık, tebliğ ettik. Üç güne kadar yapmazsa Belediye yapacak ve tazmin ettirilecek,, - dediler. Aradan tekrar on beş gün geçlti. Fakat kokunun önüne hâ- lâ geçilemedi. — Senelerdenberi ciğerlerimizi kömür tozu tenelfü- sile doldurduğumuz yetmiyormuş gibi bir de şimdi başımza bu iş çıktı. Kurüçeşme A, B. Kartalda A, Samih Beyo; Birinci ve ikinci sualinizde sorduğunuz şeyler mezkür maka- mın salâhiyeti haricindedir. Fas« kat şu da var ki, ayni makam vazifesini sulistimal ettiği iddia olunan memurlar hakkında taki- bat icrasına salâhiyettardır. Üçüncü suale gelince, işli« yen aylık veya — yevmiyelerin verilmesi lâzımdır. Bu husustaki : şikâyetler en büyük mülkiye me- murlarına veya mülkiye müfettiş« liğine arzedilir. Yapılacak tah. kikatın vereceği neticeye göre muamele İcra edilir. * «ÂAnonim » imzalı mektap sanibine; Evvelâ sarih bir adres bildir- miyorsunuz. Bu #sebeple arzu- nuzu yerine getirmek mümkün değildir. Saniyen, bu husustaki lddianızı polis karakoluna bildire meniz İâzımdır. Fatihte Ümer Lütfi Beye: Bildirdiğiniz. nokta da nazarı dikkate alınacaktır. Bundan son- ra öteki a tafsilâtını da okuyacaksınız efendim. Halk Evinden Davet İstanbul Halk Evi Reisliğinden: İstanbul Halk Evinin Müze ve Sergi şubesi de teşkil edilece- ğinden evvelce bu şube için açılmış olan deftre isimlerini kaydettirmiş bulunan ve yeniden bu şubede çalışmak istiyen va- tandaşların şubenin tesisi müza- keratına ve şube komitesi inti- habına iştirak —eylemek üzere Ağustosun 11 inci perşembe günü saat (15) de Halkevinin Cağaloğ- lundaki merkezinde hazır bulun- maları rica olunur.