SON POSTA (Güzel Kadın Billür Sesini Çınlattı Ve... Yiğitim Neye Sustun? Konuşsana Dedi adam, bir müddet zi- yanın taradığı ipek tellere baktı, sonra gözünün iştiyakını © küme altında pırıldıyan çebreye çevirdi yüreği elemle nitüst oldu. Uicay, hakikaten güzeldi, eşsiz malikti. Genç | ipek ve yeni denilecek bir sabahate Gözlerinde - peri hikâyelerinde görülen - sihirli bir mana, yanak- Jarında gülleri utandıran bir renk, ağrında — hiçbir sadefin yarata- madığı inciler, dudaklarında tas- müşkül bir halâvet “vardı. birer hazine viri AÂytı ayrı eden bu imtizaç ile kaynaşarak cidden müstesna bir yüz vücude geti- riyorlardı. temsil bir | bir bir raya Yeni pusu mu kuruyorlardı, yeni av mı bekliy gelmemişlerdi. yorlar mıydı noktaları düşünerek — bir çaresi, bir kurtuluş yolu arıyordu. | Karısmın çirkin bir tasrruza uğra- | maması için mutlaka kaçması lâzım güzellikler, asil bir | dı. Onu kurtulmuş görmek şartile kendisi uçurumlara atılmıya, çar- mıha gerilmiye ran idi. Lâkin zalım bağlar, yol bulmayı değil, kımıldanmayı bile menediyordu. Maamafih bir şey yapmak, bir teşebbüse girişmek zarureti de ©o hareketsizlik içinde kendisini | mütemadiyen kıvrandırıyordu. Kar Genç binbaşi, bu enfes çek- | reye melöl melül baktıktan sonra gözlerini kapadı. Böyle yapmasa ıslak kıvılcımlar gibi göz bebek- | lerini yakan yaşları karısına gös- termiş — olacaktı. Evet. Altınış yoldaşla bin kişilik bir müfrezeye saldırmaktan korkmıyan ve böyle bir savaştan muzaffer çıkan cesur adam, büngür büngür ağlamak ihtiyacını duyuyo'rdu. Üç _L»-.:çıık dağ bırsazının esiri olmak bir fe- lâketti, karısını bağlar içinde ya- tar görmek bir musibetti. Fakat şimdi ofelâketi ve © musibeti mnutturan başka bir mülâhaza ile yüreği yanıyordu, güzleri sızlıyordu. Bu mülâhaza, güzel Ulcaya çirkin bir muamelenin reva gö- rülmesi — endişesinden - ibaretli. Dağlarda — yol kesip —adam soyan — bu. çarık — hazsızları, şüphe yok ki, her türlü insanl duygulardan mahrum kimselerdi. Ulcay Hatunun göz kamaştırıcı güzelliğine hassasiyet — göstermeleri muhte- yapacaktı? Genç binbaşı, kulağı çekilen bağlı bir arslan gibi ipler için- de kıvranarak, göz bebeklerinde toplanan ıslak kıvılcımları - yüre- akıtmıya —savaşarak hep düşünüyordu. — Ser- ayağı hareket temiz tenine herhangi bir hevesin temas elmemesi için berşeyi yapabilirdi. Lâkin bağlı kaldıkça öyle bir Lemasın ancak ve ancak ğine o faciayı best olsa, edebilse eli ve karısının murdar Aciz ve zelil bir şahidi olabile- çekli ! rak gözlerini açtı. Kızıl tuğlu bayrağa ve süvarilere baktı, mü- | teakıben yine temaşasına daldı. l Mahpus geuç, ölüm teneffüs ediyormuş gibi bitkindi, Ulcay Hatun hâlâ o ziya şelâlesinin ak tında yıkanıyordu. Mağara met- ruk bir yuva gibi gamlı bir sü- kün taşıyordu. Güzel kadın, 16s1z- hıktan sinirlenerek — billür sesini çınlattı : — Yiğitim, yine sustun; koe- puşsana ! — Kapana düşen düşünür ! — Yolu var m | Hırsızlar, — sanki unutmuşlardı, vakit hayli ilerle: tutsaklarını doğduğu ve ği halde mağa- karşı hayvani bir | | mek kaygusile sürünüyordu,. meldi. O vakit, işte o vakit ne | | Timurlenk hizlı bizlı soluya- | | gayriihtiyari rısının son sözü üzerine içindeki kurtulmak ihtiyacı bir kat daha ziyadeleşti ve dudakların dan bir kelime düştü: — Yaklaşalım! O, yaklaşmaktan belki olarak Fakat Ulcay bambaşka neyi istih- daf — ettiğini bilmiyordu, artu izhar etmişti. Hatan o kelimeden mânalar — serinsedi, lümsedi, hafilçe gü- eşini biraz daha tahris isityen şuh bir ceylân gibi boyaunu uzattı, mırıldandı: etmek — Nasıl yaklaşalım, bağlıyız. — Sürünerek ! Şinidi karı koca ters Çevrilmiş kaplumböaalar gibi, ipler içinde kımıldana kımıldana yanyana ge- | miye savaşıyorlardı. Kadın, mus- tarıp kocasının yanık dudaklarına serin bir buse gölürmek azmile didiniyordu. Erkek, aziz eşini daha yakından himayesine al- mak ve ona yaklaşacak herhangi bir tehlikeye vücüdünü siper et- Uzunca bir çırpımmadan som- gelecek surette yaklaştılar, Her tarafı in- cinmiş olan Ulcay, kocasının ne- fesini yüzünde hisseder hür bir hava almış gibi, leşti: — Obh, dedi, ne tatlı. Genç muharip, bavai bir buse gibi içini gıcıklıyan bu müferrih mırıldanışa — kulağını kapadı. ve Ani bir ilham altında emir verdi: — Beleğimdeki ipi kemirl ( Arkası var ) ra karı koca başbaşa zinde- Mavadıs — ve Halk Yevmi, Siyasi, gazotesl | ydare: — İstanbul: Faki Zaptiye Ş » tokağı 25 Tetefon İstanbul - Postu kutusu: İstanb TÜRKİYE 2709 Kr. M0 » 80) » 0 * Sena bBAyY 400 » » y * » 1400 K 150 » verilmaz. mes'uliyot alınmaz tuplara © kuruşlar Put Üüvösi Tâzımadıe cevap Aâres değiştirilmesi (2); kuruştar. böyle bir | etlmez, | | | 1928 senesinde bunların | rin ilban | birkaç misal arasmda Amerikada M! inŞn ;-;er_&;:_;ı let İ(;';n de V Bir İngiliz İktısatçısî Dünya Buhranının Gizli Sırlarını Anlatıyor Kazanılan Parayı Kaybetı_n_emek Büyük Bir Hünerdir Miyarder Forl Son iktısadi buhran, diyebi- liriz ki ayni zamanda milyoner- ler için de bir iflâs devresi ve bir. buhran safhası olmuştur. Milyonerler diyarı, miktarlarının çokluğundan dolayı, Amerika idi. adedi 43184 idi. 1929 da bu miktar 38650 ye düştü. 1931 deise ancak 19688 milyoner kaydedilebildi. Bu sütunlarda, birkaç defa kaydetmiştik ki Amerikada, mil- yöner İismini alan bir adamın behemehal senede 50 bin dolâr kazancı olmak Tâzımdır. Miyarder addedilebilmek için | de senelik kazancın bir milyon dolârı bulması lâzımdır. Amerikalı milyarderlerin adedi 1928 de Siti geçmiyordu. 1931 senesinde ise bu rakam (149) a döştü. Amerikada niçin bukadar zengin vardır da başka memleket- lerde yoktur. veya — miktarları daha azdır? Bu mühim mevzu üzerinde tetkikat yapan ve birçok mil- yenerlere müracaat ederek fikir- lerini soran — İngiliz — iktısatçışı Farkazt, çok Şayanı dikkat nmeli- celere varmıştır. Size, topladığı — cevaplardan birkaçını arzetmek istiyoruz: Milyoner Astor'un Cevabı 8 hİZE- CV mevkide babamdan P verecok eçinmek'te başka bir p varidatile £ "” Üttısatçi Stevart <Para t “P eayesindo toplanır. lasıdır. * b B N Karneji Diyor Ki «Ben, para getirecek adam bul 4 başka bitşey yapımam, E h a ona e maktağ böyle bir ver N fikir verir ve bu oDu ete göliririm.> Bir Başka Zengin « İyi bir fikir yaralmak ve bu (lk- Ti istismar etmek. » Bu neticelere varan Farkart bilhassa şu hâdiseyi kaydediyor, Meşhur otomobil Amili Ford, herkes bilir ki bir — demircinin oğludur. Babasından kalan de- mirci dükkânını, bir makine ima- lâthanesi haline koymak - fik- rine düşmüştü. Ford ©o za- man — kark yaşlarında — idi. Bu işi başarmak için kendisine 500 dolâr lâzimdi. Bu - parayı bulmak için dükkânnm yanındaki bakkala müvracaat etmişti. Fakat bakkal, Fordun fikrimi öğrendi Na> Milyarder Morgan ve gülerök ret cevabı verdi. Fa- kat Ford fikrinde musırdı. Bu parayı, dükkânının muhasebe def- terini tutan Kuzens ismindeki adamdan buldu. Buna mukabil hisse senetleri verdi. Ayrıca, elde edilecek kâ- rın yarısını vermeyi taahhüt edi- yordu. Bugün, eski mubasip Amerika Âyan Meclisinde aza- dir. ve 1932 de buü eski alacak meselesinin hesabı görüldüğü za- man Kuzensin — hissesine 27 milyon dolâr isabet etmiştir. Ford'un — teşebbisüne itimat etmiyen bakkal ise, az sonra bu muvaffakıyeti görerek teessürün- den ölmüştür. Talih Buna Derler Amerikada, para kazanmak, bir parça da görüş meselesidir. Meselâ 1864 tarihlerinde Singer Dikiş Makineleri Kumpanyası, hisse senetleri çıkardığı zaman, bunları 65 dolâra satmıştı. Şim- di, bu hisse senetlerinin kıymeti 100 bin dolârdır. Demek ki para kazanmak bir görüş, bir de bir parça iyi tesadüf meselesidir. Para kazanmak için para ka- zandıracak adam intihabini fikir olarak ilk süren Karneci ise teşriki mesai : ettiği kimselerden 30 unu milyoner derecesine çıkar- maştır. Demek ki kendisi de, on- ların kazancının birçok — mislini cebine indirmiştir. Asıl Mesele Nerede? Milyardez Rokteller milyonerlerini işgal eden ası vü- him mesele, parayı kazanınakla beraber muhafaza etmenin sırrını da bulmaktır. Çünkü bugünkü — İkte- sadi buhran büyük — tahribat yapmaktadır, sonra miras vergisi çok ağırdır, o derece ağırdır ki bir servet, bu suretle üç defa in- Hkal etse, dördüncünün eline beş para geçmemektedir. Maamafih Amerikalıların ekse- risi, parayı kolayca elde etmekten ziyadoe kazanmıya ehemmiyetverir- ler. Nitekim Şarl Dobyon ismindeki milyoner, babasından 16 milyon dolâra tevarüs ettiğini öğrenince | derhal reddetmiş ve şu cevabı vermişlir : — “Kazanmadığım bu para Özerinde biçbir. mülkiyet iddia edemem. Garip Bir İstirahathane Birçok milyonerlerin kısa bir zamanda servetlerini kaybettikle- Tini gören bazı zenginler, bunla- rın bilâhare sefalet içinde sürün- memeleri için San Fransisko ci« varına bir istirahathane yaptır- mışlardır. 300 kişiyi alacak ge- nişlikte yapılan bu müessesenin açılması, son buhran üÜzerine ge- Maamafih, bugün, Amerika | cikmiştir. Manisada Yardımcı Ka- Manisa (Husu- s1) — Şerimiz- deki — Yardımcı Kadınlar Cemi- yeti Biçki ve Di- kiş Yurdunun bir sergi açtığını bil- dirmiştim. 926 se- nesinde teşekkül eden ve bugün | 300 azası bulu- nan bu teşekkül hakkında Cemi yet Reisi Şük- fiye Abbas H bana şu izahatı verdi : — Gayemiz Türk kadınlığını biçki ve dikişe alıştırmak, fakir | kadın ve çocuklara yardım. et- mektir. — Cemiyetimiz hiçbir ta- raftan müavenet görmediği hal- de, müsamereler, balolar ve eşya piyangoları tertip ederek sessiz bir şekilde mesaisine ve yardım- larına devam elmektedi. y mali kuüdreli n evlenecek kızlara çeyiz petinde hazırla- İ 'dınlar Nasıl Çalışıyor Sağda Yurt Müdriresi Zahide, solda Cemiye! Relsesi Şükriye Abbas Hanımlar mış, İzmir çocuk - yuvasına dört yavru vermiştir. Bunlar metruk — çocuklardı. Yurdumuzda nalcış biçki ve dikiş öğretiyoruz. Yurt her sene mec- cani olarak yetiştirdiği 25 tale- besine elbiseler yapmak şırtile hayata atar ve istikballerisi te- min eder. Yurt en ziyade muvaffakıyet — gösteren taleb bir makine hediye eder. 7 ve değ isminde kıymatü müdiremiz vardır.