Derviş Paşanın İstidasında Kâmil Paşa Ağır Ve Büyük . İthamlar Altında Kalıyordu Muharriri * Her Hakkı Mahfuzdur -T8— (307 senesi Ramazamı ) nin | on sekizinci pazartesi gecesi, Yıldız. Sarayına iftara davetli olan vükelâ ve rical arasında Derviş Paşa da vardı. Davetliler, mühtelif odalarda iftar ettikten sonra, Hünkârla beraber kılma- tak teravi namazını beklemek için bendegân dairelerine dağıl- mışlardı. O zaman sadrazam olan Kâ- mil Paşa, mabeyinci Hacı Ali Beyin odasında otururken kapı açıldı. İçeri Derviş Paşa girdi. Odadakiler, ayağa kalkıp Paşa Ye selâmlaştıktan sonra, Kâmil Paşa: — Ne iyi tesadüf. Ben de, Zâütdevletlerile görüşmek istiyor- dum. Şöyle buyurunuz. Diye, Devriş Paşayı yanına davet ettli ve o esnada Paşanın ele geçirmek istediği mühim bir maden meselesinin Babıdliyi ne müşkül bir vaziyete koyduğu hakkında izabat verdi, Serez civarında bulunan bu zeagin Aantimvan madeni esasen Almanlar — tarafından — keşfedil- mişti. Fakat Almanlar, bunu İşletemiyerek bir Avusturyalı ile iştirak etmişler,işe başlamak iste- mişler. Fakat aralarında bir ihtilâf zuhur etmiş. Bu sebeple de maden işletilememiş... Derviş Paşa bunu haber alir alınaz, hünkâra müra- caat etmiş. Mülkümüzde iki ec- nebi devlet arasında zuhur eden bu münazaanın hal ve fasli için, madenin ilk kâşifleri hiç mazarı ehemmiyete —alınmıyarak — güya yeni keşfedilmiş bir maden gibi imtiyazı Derviş Paşaya verilmiş. Paşa da derhal faaliyete geçerek adamlarını maden işletmiye — yol- lının. albuki Almanlar bımu haber alır almaz sefire koşmuşlar. İşi anlatmışlar. Sefir evvelâ bir nota vermiş — ve sonra da — bizzat Babıâliye gelmiş, devletin. kanun | ve — nizamlarından — bahsederek tobaalarının hukukuna vuku bulan bu tecavüzün men'ini talep etmiş. Babıâli, meseleyi tetkik ettikten sonra Almanların iddiasını haklı bulmuş; Derviş Paşanın ameliyata başlaması için usulen Babıâliden yapılacak — olan heyeli vükelâ mazbatasının tanzimini durdurmuş. Derviş Paşa, sefirin Babıâliye müracaatını — duymuştu. — Fakat tanzim edilecek mazbatanın teah- hur ettiğini bilmiyordu. Şimdi Kâmil Paşa izah etti ve: — Canım Paşam.. Bu yüzden devletin başına bir gaile çıkmasın. Arzu buyurursanız Babiâliyi teşrif buyurunuz. Sefirin verdiği notayı görünüz. Bu adamların ellerinde fermanları var. Ortada bu fer- manın ahkâmını iptal edecek bir sebep te mevcut değil. Dedi. Derviş Paşa, büyük bir tees- sürle bu sözleri dinledikten sonra: — Mademki iş böyledir. Şu halde madeni Almanlara da iş- lettirmeyin. Olduğu gibi kalsın. Cevabını verdi. Fakat.. İş bu şekilde bitmedi. Ertesi gün Der- viş paşa Abdülhamide bir istida verdi. Paşa bu istidasında, yak nız bir hak talep etmekle kalımı- yor; Kâmil paşayı da en ağır ilhamlar altında bırakıyordu. Derviş Paşa, milyonlarca lira- hk servetine rağmen, toprak altında bulunan ve henüz ne çıkacağı malüm olmıyan — bir madene tamah ederek, Kâmil Paşa ile olan yirmi beş senelik hukukunu, bu yüzden ayak altına Hicazdaki İsyan S ( Baş tarafı | inci sayfada ) lerle temas etmiş, hazırlıklar ya- pılmiş ve Hicaza başlamıştır. Fakat bu akın, bir eemiyet halinde — yapılmamıştır. İbni Rifadenin adamları, tebdili kıyafet — ederek sekizer, — onar kişilik gruplar halinde ve adi bedeviler gibi Maveraüşşeria ile Hicaz hududuna kadar inmişler ve orada birdenbire birleşerek bin kişilik bir kuvvet vücuda getirmişlerdir. Bu kuvvetler arasında Huveytat ve Amran kabilelerile Bi'rüssebi civarında yaşıyan Şeyh Mahmut Ebu Dakikanın adamları vardır. Maamafih Billi aşiretinin tamamı isyan hareketine iştrak etmemiştir. Bu yözden, kıyamcıların iaşe- si meselesinde müşkülât çıkmak- tadır. Şimdi bütün — meselenin anahtarı Şammar kabilesinin elin- dedir. Bu kabile kıyamcılara - il- tihak ederse cenup kabileleri de harekete geçecek ve Vehabi Hü- kümetinin düşürülmesi için uğra- RADYO — 27 Temmuz Çarşamba Istanbul — ( 1900 metre ) 18 gra- mofon, 19,5 alaturka saz Bedayi mus- | kiyo heyoti tarafından, Ajans haber- leri, Baat syarı, 20,5 gramofon, S1 | Münir Nuraddin Bey ile arkadadaşları- | nn konseri, 29 cazbant. Bükreş — (834 metre ) 20 Keman konseri, 20,5 konferans, 20,1ö flüt kon- seri, 91,15 piyano koönseri . Belgrat — (429 tiğtre) haberleri, 21,40 şarkı könseri, 22, komedi, 22,40 keman koönseri. Roma — (441 metre) S1 Gramolon, plâkları, 21,1ö doktorun tavsiyeleri, 21,45 M. Cimarosanın <« Ev > isimli oporası. Prağ —( 488 metre ) 20 Leh şarkı- Tarı, 21 konser. Viyana — (517 metre) 20,30 Askeri konser, 23,15 askerf bando. Peşte ( 6Ö0 metro )| 20,45 Stud- yoda komedi, 22,45 piyano konseri, Bonra Çigan orkastrası. Varşova — (1411 metra) 21 şarkı konseri, 21,50 Cello konseri, 28 dans havaları. Berlin — (10395 metre) 21 Hamburg- dan naklon — mülli Alman — şarkıları, 21,85 Breslâvadan naklen Burlesk operat. l ı | iy;sî: ;i_rmgîiî'et Aldî doğru akın | görünmemektedir. Hai aa ea amame . | alıyor ve istidasında aynen şu satırları yazıyordu : (.. Müşarünileyh — kullarının ısrarı, mücerret, ecnebileri tesa- hüp edip onlara yaranmak ve hukuku mukaddesei hükümrani- lerini sektedar etmek — fikir ve emelinden münbais olduğuna hiç şüphe olmamakla... Madeni mez: kürun emrü fermanı hümayunla- rı mucibince işletilmesine müsa- ade buyurulmasını — istirham ey- Tei ) Abdülhamit, bu istidayı okur okumaz fena halde sinirlenmişti. Çünkü Derviş Paşa Hünkârın en hassas damarlarını tahrik etmişti. ( Ark-sı var ) şılecaktır. Aksi - takdirde asiler için yüzgeri etmekten başka çare * Hayfa, (Hususi) — Hicaz ve Necit asilerinin başında bulunan ibni Rifadenin tenkili imkânsız bir hale gelmiştir. İngiliz kuvvet- leri Şimali Hicazı işgal ve Akabe- de Öörfi idare ilân etmişlerdir. Buraya bir de İngiliz vali tayin olunmuştur. İbni Rifade kuvvetlerile Hicaz askerleri arasında kanl: çarpış- malar vuku bulmaktadır. Hicaz kükümeti asilere karşı on tane tank göndermiştir.Fakat bu tank- lardan üç tanesi asiler tarafından tahrip edilmiş, diğerleri de ricat etmiştir. Hicaz kuvvetleri Ziya kalesine çekilmişlerdir. Asiler tarafından bu kalenin muhasara edildiği ve kanlı müsademeler vukubulduğu haber alınmaktadır. İbni — Rifas denin çocuklarından Şeyb Yasin beş yüz süvari ile Ziya kalesine hücum etmiş, fakat bir miktar maklul vererek geri dönmüştür. bi birlm dit 28 Temmuz Perşembe İstanbul — ( 1800 metre ) 18 Gra- mofon, 19,5 birinel kısım alaturka kön- ser Vedis Rıxa ve Cennet Hanımların iştiraklerile, Ajans haberleri, #at aya- » 20,6 gramoloa Si İk kısım e ıser Vildan Niyazi Beyin ve Fikriye Hanımın iştirakile 322 ge- kestra. Bükreş — ( 994 metre ) ZD,20 Son- fonb 21 konlerans, 21,15 İkinci kisım senfoni, 21,45 ajans haberleri. Belgrat — (429 metro) 21 Doktorun konferansı, 21,80 Laybahtan nakil, 28,80 akşam haberleri, sonra Çizan, Roma — ( 441 metce) 20,15 Memle- ket bahisleri, 21,5 ev kadını için fay- dalı malâmat, 21,45 konser, keman ve piyano sonatları. Prağ — (483 metra) 20,5 Konser, 20,50 çiçek Onhçosinde 28 inci alayın v amere, bando, 99? koman piyano konseri — (Ö17 metro ) Dans havaları, 22 sonfoni 239,9 kestrası Peşte — ( 830 metre ) 20 Şarkı konseri, 20,45 gramofon ile İtalyan musikisi, 21,145 siyaset bahisleri, 29 Çigân orkestrası, Varşova — (1411 metre) 20,45 Mem- leket haborleri, 21 hafif musiki, 28 danş havaları. Berlin — (163ö8 motre) 21 Konser, 82 senfoni. Çigan or- (Baş tarafı | inci sayfada) rilirdi. Şimdi mücazat ıslah mak- sadile tertip ediliyor. İşte iki büyük devir arasındaki müthiş fark... Yedikule zindanları yedi büyük kuleden — mürekkeptir. Bunlardan kümdarı Büyük Teodos, dör- dünü de — Fatih — yaptırmıştır. Kuleleri geziyorum: Şimdi altın kapının solundaki “Zindan kule,, nin Önündeyim. | Bekçi, bir dağ heybetinde duran bu kulenin küçük, fakat kalın kapısını soğuk bir şangırlı ile açltı. Kan ve ölüm kokan ka- ranlık bir dehlizi döne döne ilerle- dik. Önümüze bir mağara çıktı. Ma- ğaranın otuz metre yukarısında ölü gözü gibi parlıyan ve esen rüz- gârı uğuldatan küçük bir delik metre derinliğinde bir kuyu var. Kuyunun bir ucu denize ka- dar uzanmaktadır. İsmi “ Kan- hkuyu,, dur. Bu mağaranın altına tahta dö- şenmiş, ayrıca ölüm mahkümla- rının yatması için de uzun kalas- larla üç dört katlı bir tahtaboş yapılmış. Duvarlarında Arap ve Lâtin harflerile oyulmuş birçok yazılar var. Birisini — okudum: * Katile; er geç kendisinin de öldürüleceğini tebşir et! ,, mealin- de bir hadis. Bunu, Fatihin ikinci Sadrazamı Mahmut Paşa yazmış. Kuyunun bir metre önünde ka- hn bir kalas — dikilidir. — İşte meşhur (Ölüm tahtası ) budur. Mahkümlar burada yağlı kayış- larla boğulduktan sonra kafaları kuyunun — kenarında -kesilir ve kanları kuyuya akıtılırdı. Kafa- ları da bir gümüş tepsi ile padişaha — gönderilir, sonra da ( İbret Taşı ) üzerinde halka sey- rettirilirdi. Tabanca ve tüfek icat edil- dikten sonra (1070) tarihinden itibaren mahkümlar burada kur- şunla öldürülürmüş. Kalın ölüm tahtasının insan kalbine tesadüf eden yörleri kurşun darbelerile incelmiş ve kopacak bir hale gelmiştir. Kalasın üstünde bin- lerce kurşun — var. — Arkadaki kulenin taşları kurşunlardan delik deşik olmuş. Bu zindanda ilk boğulan Türk, Fatihin ilk sadrazamı Çandarlı Halil Paşadır. Fetihteniki ay sonra Halil Paşa ihanet ithamile bu zin- dana atılmış, 40 gün işkence yapı- | dıktan sonra boğulmuş ve kanı ku- |yuya alkatılmıştır. Zindanın ikinci ölüm | mahkümu da Çandarlıdan sonra | Fatihe 14 sene sadarazamlık ya- pan Devşirme Mahmut Paşadır. Rüşvet aldığı için buraya atılmış kulakları, — elleri, burnu ayrı ayrı kesilerek öldürülmüştür. | Yavuz — Selimin — Mısırdan getirdiği Abbasi halifesi Mütevekkil ( 1520 ) senesine kadar burada hapsedilmiş, Ka- nuni zamanında serbest birakıl- mıştır. Kanlı kuyunun bulunduğu yerden çıktıktan sonra dar — bir yol, bizi kıvrıla kıvrıla -kuülenin | yukarısına doğru — götürüyordu. Burada yanyana iki hücre daha var. Bu sessiz ve sağır duvarların içine saklanan kovuklarda bin bir facia işlenmiştir.. Genç Osman burada boğulmuştur. Padişah Genç Osman, yeniçe- rileri kaldırmak İstiyordu. Sadra- Üçünü Bizans Hü- | ve tam bu deliğin altında da 40 | LAstanbulun Li/ort Koşesi Yedikuledeki Ölüm Zin- danları Ço_k_ Korkunçtur zam Davut Paşa derhal yeniçe- rileri ayaklandırdı. İhtilâl esna- sında Genç Osmanı bir arabaya koyup Yedikuleye getirdi. Bin müşkülât ile boğdular. Sürüye sürüye kanlı kuyunun başına getirdiler. Kafasını ustura ile kopardılar. Sonra bir kulağını Valde Sultana, (burnunu da Su- tan Mustafaya gönderdiler. Fakat bir müddet sonra Davut Paşada — kendi — yardakçılarile birlikte buraya getirilerek binbir işkence ile itlâf edilerek cesedi kuyuya atıldı. Bu zindanda öldürülenler o kadar çoktur ki, tarih bile kav- rıyamamıştır. * Yazılı kule: Yedikuleye kap- dan girilince sol tarafta Fatihin yaptırdığı büyük bir kule daha vardır. Buraya siyasi ve idarl İ | mahkümlar hapsedilirdi. Padişah- lar ecnebi devletlere harp açınca Türkiyede bulunan bütün sefirleri ve memurlarını buraya hapsettirir- lerdi. Bu mahkümlar kule kapı- sının iç ve dış taraflarındaki bü- yük taşlara almanca, fransızca, ingilizce, italyanca, rusça, ma- carca yazılar kazmışlardır. Bun- ların çoğu kısmen silinmiştir. Ben burada 30 kadar kitabe saydım. Osmanlı donanması - tarafın- dan 1600 senesinde esir edilen Venedik donanması kumandani Stefan Albertinin burada güzel bir kitabesi var, Stefan bufada tamam yedi sene kalmıştır. Ko- rent kumandanlarından — Yülyüs Andre de bir taşa 1600 senesin- de esir edildiğini yazmış. Ulah prenslerinden Kostantin Brankovano da burada mahpus- ken ölmüştür. Rus Sefiri Tolstoy ( 1711 ) de buraya hapsedildi. Ruslar Lehis- tanı istilâ ettikleri zaman Osmanlı padişahı protesto mahiyetinde ©o zamanki Rus Sefiri (Olereskov)u (3) sene burada bırakmıştır. Birinci Napoleon Mısrı işgal ettiği zaman (1798) senesinde Fransanın İstanbul Sefiri (Ruffen) ile doktoru (Pukvil) üç sene bu- rada yatmışlardır. Bunlar Yedi- kulenin son siyast mahkümları olmuşlardır. * » Biunılılılr ;ımıgıııdı adalar- a manastırlardan başka oktu. Buralara yüzlerce =z parator ve imparatoriçelerile prens ve pri hapis ve ulyıdu=l ler. Birçoklarının göz- lerine mil çekilerek, her bir uzuvları ayrı ayrı kesilerek öldü- rülmüşlerdir. Bunlardan birçokla- rı İstanbuldaki yaldızlı sarayları- ni bu köhne manastalardan sey- rvede ede açlıktan ölüp gitmiş- lerdir. Bu adalarda birçok Selçuk prensleri de h:codıw O- nun için bu adalara eskiden Prens adaları ismi verilmişti. Bizaslıların hapishanelerinden birisi de Ayvan- saraydaki ( Anemas ) zindanları- dır. Buraya — ölüm konurdu. Bu zindanın altından Ayasofyaya kadar yol vardı. Sul- tan Ahmet camlinin alt tarafında (Magnos) sarayının bodrumları da Bizanslıların hapishanesi idi. W * | MEVLİT Temmuzun 29 uncu Cuma namazı mütoakıp Üsktdar'da Doğancılar par- kı eivarında Nesuhi efendi camlinde Belim Bey Lâlinep Hanım ve elradı ailesine ithafen mütevellisi Solim Bey taralından mevlidi Nobevi okutturu- lacağı ilân olunur,