S SON POSTA üşkündü Paşa Sarayın Yemeklerini Beğenmez, Evinden Yemek Getirtirdi. Bunu Bir Maharrirt »4 Her Hakkı Mahfuzdur ğ Odasına geldiği zaman saydı. Zarfın içinde tamam iki bin beş yüz Hiralık banknot vardı. Süreyya Paşa, evvelâ Reşat Efendiyi görür görmez kerku ile başlıyan, sonra hallaç dükkânın- da kendisini gülünç bir vaziyete sokan ve en nihayet, böyle büyük bir lütuf ve ihsan ile netice bulan bu hâdisenin meserret ve mem- nuniyeti içinde iken kapı açıldı. Mabeyinti Arif Beyin mütebes- sim çehresi göründü. Süreyya Paşa, yine —bir iradei seniye tebliğ — edileceğini anladığı için derhal ayağa kalktı. Arif Bey, Süreyya Paşayı se- lâmladıktan sonra, gülerek: — Paşa hazretleri.. Efendimiz irade buyuruyorlar. (Paşa; sakın bir daha Beşiktaştan Akaretler civarından geçmesin.. Eğer yayan gezmesi İâzımgeliyorsa, Iblamur tarafındaki şosede gezsin..) bu- | yuruyorlar. Diye bir irade tebliğ etti. Sü- reyya Paşa da bir daha o taraf- lardan geçmedi. Süreyya Paşa, nefis ve müte- nevvi yemekleri pek — severdi. Buna binaen sarayda çıkan ye- mekleri — yemiyerek, konağında hususi ahçısma pişirttiği yemek- leri saraya getirtir, onları yerdi.. | Paşayı çekemiyenler tarafından bu mesele hakkında Abdülhami- de jurnal verildi. Abdülhamit, | bundan müteessir oldu. Mabeyin- ci Arif Beyi göndererek: — Paşa, bizim yemekleri be- ğenmiyor mu.. Niçin tan yemek getiriyor 7.. ye sordurdu. — Süreyya di- Paşa, bu sualden fena halde şaşırmakla | beraber kendisini derhal topladı: | — İstağfurullah.. Böyle birşeyi akla getirmek bile, velinimeti- mize nankörlük etmek demektir. | Evimde pişirilen yemeklerin pa- rasım nereden alıyorum? Efen- dimizden değil mi? O yemek- ler de, kendi Tütfü ihsanıdır: Yal- ,nız bir mesele ben, boğazına düşkün bir ada- mım. Bugün canım bir yemek ister, tesadüfen o yemek o gün sarayda yapılmaz. Halbuki sayei şahanede canı- mun istediği her yemeği yiyebile- cek küdretim varken, niçin on- | dan — nefsimi mahrum Onun için aklıma bir yemek gelir gelmez, bemen ahçıya söyler pişirtir, yerim. Bunu başka bir şeye atfetmek, füzult yere güna- | bimi almak - olur. Cevabını - verdi, Süreyya Paşa, en büyük teh- | likeyi 1308 senesinde atlatmıştı. | O tarihte sadrazam Kâmil Puşa, şeyhislâm da Bodrumi zade Ömer Lütfi Efendi idi. Bir akşam, Babıâliden ve sair nezaretlerden gelen resmi ve hususi maruzatın | mtat olan muameleleri yapılarak “en sonra, Süreyya Pa- konak- |* var. —Malüm ya, | edeyim. | Abdülhamldin Başkâtibi Süreyya Paşa şanın sarayda işi bitmiş, konağı- na gitmişti. Ertesi sabah saraya geldi. Ar- zedilen evrakım iradei seniyeleri- nin şerefsüdur etmesini bekledi. Her zaman, saraya gelip te ma- kamına oturur oturmaz; musahip- ler, mabeyinciler sıksık gidip ge- lirken, bugün aradan bir saat, iki | saat, hatta üç saat geçtiği halde odasına kimse gelmedi. Halbuki, yarım saatte bir, dairci seniyeye dühule mezun olanlar ) ın sıksık (iradei seniye) tebliğ etmeleri icap ederdi. vaktine kadar sabretti. Yine bir irade tebliğ edilmeyince, ( sıhhat ve afiyeti hümayün ) un muhtel olması — hatırıma geldi. Gizlice sordurdu, Bilâkis.. ( Afiyeti hümz- yun ), gayetle yolunda gidiyordu. Şu halde ?.. Zavallı Süreyya Paşa, aklına Borsa Fiatleri Kambiyo ı Fransız Frangı —| 00 İngiliz Hrası Dolar Liret Belga Drahmi İsviçre frangı Leva Florin Kuron Ç. Şiling A. Pezata Mark Zleti Kapanış 12 Buğt€üRS8 Si888888 Tahvilâat L Dahii — D. Muvahhide A. Demiryolu Harici opt ) 2 |sı Borsa YA y ar Mecidiye ı Banknot 00 Gün Abdülhamide Paşa bu hale, öğle | | pe Fitlediler bin türlü şeyler getirerek gecenin tam saat dördüne kadar odasın- da yalnız başına oturdu. Hiç kimse, odanın semtine uğramı- yordu... Her gece, aynı saatte avdet ettiği için, saat dörde gelir gelmez ayağa kalktı. Odadan çıkmıya hazırlandı. Fakat tam © anda oda kapısı açıldı. Arif B. içeri girerek kendisini selâmladı. Sabahtanberi devam — eden muannidane bir süküttan sonra gecenin bu vaktinde birdenbire Mabeyinci Arif Beyi görür gör- mez Süreyya Paşanın eli ayağı buz kesildi. Dikkatle Arif Beyin yüzüne baktı. Mutat olan tebes- sümden — hiçbir eser bulamadı. Artık o zaman, başının üstünde bir felâket dolaştığını anladı. Arif Bey, muhteriz ve müte- essir bir vaziyetle: — Paşa Hazretleri.. Efendi- miz irade buyuruyorlar.. Beş aydanberi Dairei Kitabetten Babı Meşihate yazılmış olan resmi ve husust bütün tezkerelerin birer süretlerini istiyorlar. Bu iş saba- ha kadar bitecek ve sabahleyin erkenden huzuru şahaneye tak- dim edilecek.. Zinhar, hiçbir tezkerenin — unutulmamasını da ayrıca irade buyurdular. Dedi. Babı Meşihat... Süreyya Paşa, bunu işitir. işitmez, hafiçfe titre- di. Çünkü Abdülhamidin bu ma- kama ne kadar ehemmiyet ver- diğini, buradan ne kadar çekin- diğini bilirdi. Demek ki, hünkârı zuhura gelmişti. Süreyya Paşa hemen | desüsünü çıkararak bir koltuğun üstüne attı. O gece nöbetçi olan kâtip beyleri çağırdı. Tebliğ edi- len iradei seniyeyi anlattı. Za- vallı kâtipler, — kolları — sıvadı. O gece hiçbiri gözlerini kırpma- dan bütün tezkere suretleri ç- karıldı. O geceyi ıstırapla geçi- ren Süreyya Paşa, daha şafak sökerken saraya geldi. Hazırla- nan evrakı harfbeharf tetkik etti. İstanbulda Hâ;a;azı ve Elektrik ve Teşebbüsatı Sınaiye Türk Anonim Şirkeli (SATGAZEL) (SATGAZEL) İstanbulda Ha- | vagazı veElektrik ve Teşebbüsatı | sınaiye Türk Anonim Şirketi ahi- ren en iyi tesisat ile teçhiz edilmiş olan Yedikule Gazhanesinde is- | tihsal edilen taktir olunmuş kat- ran, zilt, petrol, hafif yağ, nafta» | lin ve saireyi piyasaya çıkarmıya Ş başladığını mühterem ahaliye arz ile kesbi şeref eyler. Mezkür gazhbane, aynen (car- bolincum ) un evsafını haiz olup | mükemmel bir surette onun yeri- ne kaim olabilen Satgazel da is- | tihsal etmektedir. Şirket, hariçten gelenlerden hiç aşağı olmıyan bu yerli sanayi mahsullerinin muhterem ahalinin rağbetine mazhar olacağını Ümit eyler. Toptan mübayaat için Beyoğ- lunda Şirketin İdare Merkezi olan Metro Hanında (Müşteriler dairesi) Linci katta 12 numaralı odaya müracaat buyurulması mercudur. çok korkutacak bir hâdise | par- | Temmur 5 îârk kadın ı « Mâîıîık ) Mıdı; ?= ( Baş torafı | İnci sayfada ) gün iş ve san'at “sahasında | erkeklerle atbaşı gittiğini hesaba katmasak bile, geçen kadını sizin yuvamızı yapan, çc- cuğunuzu yetişliren, evinizi bek- liyen, kederlerinizi lahfife çalışan bir mahlüktu. — Herşeyinizi eder, size takdim ederdi. Bugünkü kadın dünkü | kek kadar mühlik olmamıştır. Helâk eden sizdiniz. biz, helâk olmaktan kurtulduk. Sizin eski kuvvetiniz, kalmadı, — biz biraz kuvvetlendik.. bu size o kadar aykırı geldi ki yarının kadınından korkup bugünden feryat edi- yorsunuz: (Kadın mühlikç bir yola girmiştir!) diyorsunuz. (Terbiyenin cici bici kısını) nın yalnız kadınlara musallat olduğu- nu iddia etmek biraz tuhaf olur. Size bir mesele söyliyeyim: Bir | adam gülü hiç sevmez mızır olduğunu iddia eder, Fakat buna senelerin © elde er- ııık . l ük Şayiaları | aa tareli 1 GÜD1 GA Te Bugün kabineye dahil bulu- nan ve ayni zamanda Makedon- ya umumi valisi olan — Jeneral Gonatas Anadolu inhizamından sonra, — Yunanistanda — teşekkül eden ve altı kırallık - taraftarı nazırı kurşuna dizdiren hüküme- tin reisi idi, Jeneral Plâstras o hükümeti tutan İhtilâl Komitesinin Reisi ve | Jeneral Otoneos ta kurşuna -di zilen nazırları muhakeme ve ida- ma mahküm eden Divamıharbin reisi idi. Bunların her biri de muhalif partiler için korkulu bir kâbustur. Diktatörlük şayiaları, bunların mazideki hareketlerinin mukayesesi ve M. Venizelos ile temasları dolayısile kuvvet bul- maktadır. Akhisar ( Hususf ) — Himayel | ların Etfal Cemiyeti semere veren mesaisile — muhitin — ihtiyaçlarını temin hususunda büyük bir faa- liyet sarfediyor. Kimsesiz çocuk- ları himaye için elbise, ders alet- leri gıda, sıhhi tedavi gibi elzem ihtiyaçları temin ediyor. Altı ay zarlında yüzden fazla kimsesiz çocuk giydirilmiş; ayrıca 90 mek- tep talebesine de yazlık keten elbiseler verilmiştir. Cemiyet bundan başka hasta- Kadınları Şîr.;diye Erkekler Helâk Etti! 3 Bedia H. l)â;ıor K “Bugünkü Kadın, 'Dünkü Erkek Kadar Mühlik Değildir.., derdinizle hemdert olup | Akhisarda Himayei Etfal Kadar rağmen senenin her mevsiminde göğsünde gül taşır. Bu kendi zevki, kendi görü- şü değildir. Yalnız başkalarına şık görünmek, güzel görünmek içindir. Evli bir adamın kadın aley- hinde bulunmasını ben buna benzeterim. İşte, terbiyenin cici bici tarafı. Biraz evvel de söyledim ya.. Bu ithamıf Fazıl Ahmet Bey değil, başka kadın alayhtarlığı ile maruf biri yapacaktı. Bahusus Fazıl Ahmet Bey şairdir de.. Dü- şünün ki bugzüne kadar bütün sermayesini — kadından almıştır. Kadın için terennüm etmig bugüne kadar kadın onun için müstehlik değil, müstah$i olmuş. Eğer bugün şiir yazmıyorsa kadından ilham almıyor demektiş bu kabahat te kendisinin. Eğer, kadına bunun için mühlik diyor- sa yanlış, bence bu tabiri kendisi için kullanmalıdır. wçün;jrıistâ—ı;id; Diktatör - Aldı, Yürüdü Tekrar edelim ki M. Venize- Tosun böyle bir vaziyet ihdasına yaklaşmıyacağı ve esasen buna lüzum da hasıl olmıyacağı muhale kaktır. Çönki M. Venizelos her zaman olduğu gibi bu buhran hengâmesinde de vaziyete hâkim- dir. Veefkârı umumiyedeki mev- kü, kendisini kanunun fevkinde bir harekete mecbur edecek derece- den çok yüksektir. Nitekim gerek bizzat Başve- kil, gerek Ceneral Gonatas bu şayıaları müteaddit defalar ve kat'i lisanla tekzip etmişlerdir, Bütün bunlara rağmen muhalif partiler mensupları bu şayialara kuvvet — vermekten — vazgeçmi- yorlar. * * Tilak ü:çlmw etmekte üyül ir h göster- mektedir. Altı çocuğile kimsesiz kalan bir valdenin iaşesi cemiyet tarafından deruhde olunmuştur. Cemiyetin kıymetli veisi eczacı Esat kyln arkadaşlarını, göster- dikleri yorulmaz mesaiden dolayı tebrik ederiz. Gönderdiğim resim- de himaye edilen ve kendilerine elbise verilen fakir mektep yav- rularını görüyorsunuz.