Biz İçtikten Sonra Ayılırız! Bir oturuşta yarım okka rakı içtiğini, iftiharla anlatan bir ah- baba geçen akşam Sirkecinin ayak meyhanelerinin birinde rast- ladım. Önünde ağzına kadar do- lu bir kadeh vardı. Fakat içmi- yordu. Dalgın ve neşesizdi. Ya- vaşça yanına sokuldum. Selâm- laştık: — Hayrola hazretl Bu akşam pek durgunsun! Hiç cevap vermedi. Ben sor- dum: — Yoksa akşamki mahmur- luk mu? Gülümsedi: — No münasebat? Dedim ki: — Hâlâ ayılmamışgibisin de.. Başını salladı: — Dur bakalım, daha ikinci kadehdeyim. Malüm ya.. Biz iç- tikten sonra ayılırız! Sevdalı... Vatman, çanını öttürerek, bü- tün bızile tramvayı koşturuyordu. Salkımsöğüt dönemecinde, ansı- Kin arabanın Öönüne biri çıktı. | | birer tetkik mevzuudur. Herif, o kadar dalgındı ki, ne çan sesini duydu, ne vatmanın Feryhdına kulak verdi, ne de yolcuların": — Eyvah ezildi! diye haykı- rışmalarını işitti. Vatman arabayı | durdururken kendini tutamadı: — Hey gidi sevdalı !.. Amma | sevdalı imişsin be ! Bir yolcu, sordu: — Kim sevdalı acaba ? Vatman, hiddetle cevap ver- di : — Kime sevdalı “Ölüme sevdalı.... Daha Ayıp.. İki kişi idiler. Ayakta konuşuyorlardı. olacak... Birisi burnunu karıştırdı. Ar- | kadaşı, istikrahla yüzünü buruş- turarak: — Bak dedi, bu ayıp işte... Hem de en ayıp şey... Anlamamış gibi göründü * — Nedir o ayıp olan? — Burun karıştırmak ! Bu sefer öteki atıldı: — Burun karıştırmaktan daha ayıp bir şey vardır! — Nedir 0? — Bunu ihtar etmek... Uzatma İşareti Ayakkabılarını tamir için bir kunduracıya bırakmış., Beni de beraber sürükledi: — Ne olur, şöyle uğrayıveririz. Dedim ki: — Hazır mı bakalım? — Bir hafta evvel bırakmış- am. Hazır olmaz mı hiç? — Peki öyle ise... Kunduracıya uğradık. Fakat adamcağız, daha eline bile alk- mamış: — Yarın akşama ancak ye- tiştiririm | dedi, kesti. Bizim arkadaşın keyfi kaç- mıştı; camekânda — asılı levhayı göstererek: — Canım dedi, tamirat “der bal,, yapılır. diyorsun, hem de müşterilerini böyle bekletiyorsun! Bari levhayı “kaldır. — oradan... Levhada “derhal, kelimesi “der- | hââl,, şeklinde yazılmıştı. dedim ki: — İtiraz etmeğe hakkın yok, *“Derhââl,, deki çifta uzatma işa- retini görmedin igaliba! Ben Diyarbekirin Âbideleri ı Bu Şehrimizde Çok Eski Devirlerden Kalma Birçok Tarihi Eserler Mevcuttur Diyarbekir, (Hususi ) — Bi- zim şehir, diğer şark — kasabaları arasında eski ve tarihi — kiymeli haiz — camilerile şöhret almıştır. Burada kısmen Araplardan kal- ma bin küsur se- nelik camiler mevcut — olduğu gibi Karakoyunlu ve Akkoyunlular zamanından bu- güne kadar ma- muriyeti mu- hafaza edilen camiler de vardır. Bu camilerin bir kısmında eski Arap ve Türk ümerasının mezar- ları mevcuttur. Bu tarihi âbidelerin herbiri Bu ara- da Camiikebiri zikredebiliriz. Bu eski âbidenin asıl cami kısmı, yani namaz kılman yeri kadim | Göüldani kiliseleri tarzında inşa edilmiştir. Bu bina çok eski de- virlerde esasen bir Güldani ma- Bitliste | Şoförlerin Mühim Bir Ricası Var Bitlis, ( Hususi ) — Bu ha lide otomobillerile nakliye işlerini temin eden şoförlerimizin mühim bir dertleri var. Ercişin üç kilometre mesafe- sinde Örene köprüsü el'an tamir edilmediğinden şoförler otomobil seyrüseferinde büyük müşkülâta düşmektedirler. Yolculuğun bu kısmında ge- rek şoförler, gerekse yolcular büyük — zararlara — uğruyorlar. Köprü bozuk olduğu için otomo- bili bataklıktan yürütmek zaru- reti hâsıl oluyor. Fakat derin salar içinde yürüyemiyen otomo- biller öküzler vasıtasile çekiliyor, Şoförler öküz masrafı — olarak her seferinde 6 lira veriyorlar. Niyazl Yılmşz Akhisarda Bir Cinayet İzmir ( Hususi ) — Akhisarın Kızıldamlar köyünde çok Feci ve kanlı bir cinayet oldu. Köy hal- kından Büyükbaş — oğlu Süley- man ve Mustafa <voğlu - Ahmet arasında eskidenberi bir tarla meselesi vardı. Bu yüzden mü- teaddit defalar kavga eden bu iki şahıs, yine bir kavgaya tutuş- muşlar; Süleyman bir fırsat bula- rak Ahmedin valdesini çifte tü- feğile öldürmüştür. Bu beklenmedik ölümden te- | essüre kapılan Ahmet te Süley- manı ayni tüfekle öldürmüştür. Katil Ahmet zabıtaya leslim ob- muştur. Bu hâdise Akhisarda Büyük bir teessür uyandırmıştır. Esnaf -Kıyafeti Menemen (Hususi) — Belediye heyetinin verdiği karar Üzerine bakkallar mavi, kasaplar kirmızı, kabveciler de beyaz gömlek gi- yeceklerdir Diyarbekirde meşhur Cam'ikebirin müştemmnâtı bedi olarak inşa edilmiş, sonra- dan cami haline konulmuştur. Binanın avlu kısmını çeviren inşaatın Akkoyunlular zamanında vücude getirildiği, kaplan hey- kellerinden — anlaşılıyor. Esasen Akkoyunlular tarafından yapılan bütün eserlerde bu kaplan ka- bartmaları vardır. Büyük kapının etrafı küfi yazılarla ve çok şayamı dikkat tezyinat ile süslenmişlir. Yak | auz bu tarihi âbideyi ve diğerlerini |Beypazarında Ceviz Ağacı Ticareti Beypazarı (Hususi) — Bugün- lerde kazamızda ceviz ağacı ko- misyoncuları hararetli bir muba- yaa — faaliyetine — girişmişlerdir. tın almışlardır. Bu — ağaçların herbiri en az 3000 kilo ağırlı- Zandadır. İçlerinde 4000 kilodan fazla olanları da vardır. Fakat kusursuz. bir ağaç İraya satılıyor. Adanada Bir Cinayet Davasında Bir Yalancı Tevkif Edildi Adanada bhizmetçisi Fatmayı | döverek öldürmek suçundan maz- nun ve mevkuf Doktor Rüştü Beyin muhakemesine Ağır Ceza mahkemesinde devam edilmiştir. Mahkeme, — yalancı şahit Gi- ritli Selim hakkındaki tahkikatın ikmal edilip edilmediğinin sorul- ması için talik edilmiştir. Yalancı şabit Selim istintak hâkimi tarafından tevkif edilmiş- tir. Havza Hükümet Tabibi Geçenlerde Havza hükümet tabibi Veysi-Bey—hakkında Sıh- hiye — Müfettişliğince — tahkikat yapıldığını yazmıştık. Havza Be- lediye Reisi Mebmet Bey bize gönderdiği bir telgrafta böyle hâdise olmadığını ve bunun bir dedikodudan — ibaret — olduğunu yazmaktadır. Adanada Gazi Heykeli Adana, (Hususi) — Şehrimize | bir Gazi beykeli rekzi maksadile bir heyet teşekkül etmiştir. Hey- kel yakında münakasa ile sipariş edilecektir. Bir Firart Yakalandı Geçenlerde Bergama hıöı'ixhı- nesinden kaçan Ezineli man isminde bir mahküm berberde traş olurken yakalanmışlır. en çok 20 ls. Bunlar mühim miktarda ağaç sa- | | valide şayanı | bolluğu var. Bol bol kayısı yiyo- harabiden koru- mak için biraz masrafa ihtiyaç hissedildiği görü- lüyor. Camiin lusu çok muaz- zam bir yerdir, büyük bir havu- zu vardır ki bu havuzda meşhür Hamrevat suyu €cimi — surette cereyan halinde- dir. Halk, busu- dan, her zaman istifade eder. Camün Şark tarafındaki kısım milli kütüphane ittihaz edilmiştir. İçerisinde üç bin cilt kitap vardır. Bu kitapların ekserisi ilmi kiymeti. haizdir. Bu eserler ara- sında — İngilizce, Fransızca Arapça olanları — çoktur. niz kitapların iyi bir muhafazası için kütüphaneye bir ve Yal- miktar tahsisat ayırmak lâzım gel- diği anlaşılıyor. 'Tekirdağda Kayısının_Ok kası | 10 Kuruşa Satılıyor | Tekirdığı(—lîuîud ) — Geçen | haftanın son (gününde şehrimizde yağmur yağdı ve epey etti. Bu yağmurun bostan mahsu- lüne ve üzümlere çok faydası Ü Aokümdü ww bepbaki tevtadiriik fiatler çok ucuzdur. 3000 kilaluk | Bu sene şehrimizde ve bu ha- dikkat bir kayısı ruz. En iyi kayısımın okkası 10 kuruşa satılıyor. Bu sene bostan mahsulü de çok mebzul olacaktır. Bazı taraflarda şimdiden kavun ve karpuz kesilmiye başlanmış- tır. Eğer para ederse çiftçinin yüzü gülecektir. Şüpheli Bir Adam Bergamadan yazılıyor: İstan- buldan — pasaport ile Midilliye giden ve motöre atlıyarak Dikili iskelesine çıkan bir Ermeni şüphe üzerine tevkif olunmuştur. Tahki- kat henüz neticelenmemiştir. Gülnar Hükümet Konağı Silifke ( Hususi) — Geçen sene bir kaza neticesinde Gülnar hükümet konağı yanmıştı. Kaza merkezine yeni bir hükümet ko- | nağı inşasına başlanmıştır. İlkmektepler Sergisi Edirne, ( Husust ) — Geçen gün şehrimizdeki bütün ilkmek- tepler bir sene içinde yaptıkları eserleri — “İstiklâl Mektebi, nde teşhir ettiler, Sergi merasimle küşat edildi ve çok beğenildi. Havalar Çok Sıcak Edirne (Hususi) — Uzun za- mandanberi şiddetli ve bunaltıcı sıcaklar hüküm sürmektedir. Ay- ni zamanda havalar kurak gidi- yor. şekilde | devam | | —a — 'Bir Trajedi Tercümesi Nurullah Ata Tiyatro ile meşgul! olanl meşhbur Fransız aktörü Mounet | Suliy'den ve onun — tarafındal oynanmış olduğu için “Oedipus, trajedisinden — bahsedildiğini © bette — duymuşlardır. - Sofoklis' bilenler daha azdır. On doki zuncu asırda et yüksek baddin wâsıl olan romantik zihniyet kiye | metler silsilesini karıştırmış vi ikinci derecede olan şeyleri, ı.':' rinci derecedekilerden üstün tut-g miya başlamıştı, Fransız tiyatrosunda umuml harbe kadar devam eden ve hâ< lâ da birçok izleri görülen bu. garip zihniyete göre aktör sah-s neye eseri değil, kendini göster< mek için çıkar, muharrir eserini. aktörün — kendini — göstermesine vesile olsun diye yazar. Bunun neticesi olarak Fransada hakiki büyük edipler uzun müddet ti- yatrodan yüz çevirdiler ve daha yeni yeni san'alin ©o tarzını da canlandırmağa heves ediyorlar. Fransız tiyatrosunun bu bah-s settiğim devirdeki aktörlerinden pek azını gördüm; ( Mounet - Sul- İy)yi, (Sorah Bernhard ) | bi mem, fakat görebildiklerim ve bilhassa bu san'atkârlar hakkında okuduğum gayet — medihkârane | yazılar onlar hakkında bir fikir | edinmeme kâfidir. Onlar gayet cazip, hattâ bir nevi deha sahi- bi san'atkârlarınış; fakat iyi bî-l rer aktör değil Bu meseleden | başka bir sefer uzun uzadıya j bahsedeceğim. j Kemal Emin Bey (Sofoklis) in ( Oedipus ) ( Türannos Junu (1) daha doğrusu bu trajedinin Fran- sızcaya adapte edilmiş bir şekli- ni Türkçeye manzum olarak ter-« cüme etmiş. Fransızcada aslına | daha yakın tercümeler arasay- dı, meselâ (M. Masgueray ) nin, hiç olmazsa (Leconte de Lisle) in tercümeleri üzerinde çaliş- saydı elbette — daha iyi olurdu. | | Fakat yine himmeti var olsun! | Eski Yunanlıları ve Lâtin'eri ta- mumağa başlıyalım da isterse ev- velâ böyle kusurlu İ | şekillerde | (Oedipus Türannos), (Sefoklis) in en meşhur trajedisidir, bence en iyisi değildir. ( Filoktetes ) i, (Ayas) , hatta (Antigone) yi ona tercih ederim. Fakat itirai ede- yim ki bu trajedi, karii değilse de seyirciyi daha ziyade celbe- der: İlk sahneden sonuna kadar merakımızı artırarak idame eder. Başlangıçta (Oedipus) banıtiyar bir baba, millet tarafından sevi- len bir kraldır; fakat her sahne, her yeni gelenin sözleri onu fe- lâkete, gözlerini oyup tahtını ter- ke sevkeder. Büyük bir şair olan (Sofoklis) bü eserinde, âdeta ra- manımızınkiler gibi bir tiyatro muharriri olabileceğini de isbat Her yeni gelen kralı, kendisi- ni ezen ittihamlardan kurtaracak haberler gelirdiği ümidiudedir. Fakat kral onları - dinledikçe mücrimliğine —inanmıya başlar; böylece (Sofoklis) eserine zahir | haileden başka bir de dahili haile ilâve etmiştir. Zaten traje- diyi kurtaran da budur; çünkü zahiri hailenin mevzau olan efsane doğrusu (Yunanistatıın en güzel eserlerinden değildir. Kemal Emin Beyden başka * trajediler tercümesini, hiç olmaz- sa bunun zeyli olan “Ocdipus Kolona'da, nn tercümesini bek- keriz. V) Kral Edip, İstiklâl lisosi tar lebe kooperatifi, 6ö kuruş.