2 Teummuz TİMURLENK SON POSTA Muhrriri: 3p af Ordu Yürüyordu. Kışmırı Aldı. Delhi İstikametinde llerlıyordu Timur Seyyar Ordu İçınde Bir Münzevi Gibi İdi Kumandanlar, kudretli âmir- lerinin bu elemli, bu çekingen, bu inzivakâr vaziyetinden teessür duyuyorlardı. Fakat onun kahra- man ruhundaki hassasiyeli bil- dikleri için elemine candan ve gönülden hürmet gösteriyorlardı, kendisini mümkün olduğa kadar rahatsız etmemiye çalışıyorlardı. Evet. Küre üzerinde insan yüzü belireliden ve insan sesi işitileliden beri Timur kadar sert, Timur kadar azimkâr bir ziruh görülmemiştir. O, icabında kıt'a- ları harabeye çevirir ve varlıktan yokluğa münkalip olan bu beşeri ankaz Üzerinde alnı kırışmadan dolaşırd.. Kan kokusuna, gül kokusu kadar alışkındı. Boğazla- nan insanların iniltisini at Iıışne- mesi kadar mühimsemezdi. Lâkin sevdiklerinden birinin ölümü karşısında metaneti erir, iradesi sarsılırdı. Büyük oğlu Ci- hangirin vefatını işittiği gün sab- B s ai HAÜ aat eeei tanatım birakmak derecelerinde | mefturiyet göstermişti, — Sevgili karısı Olcayla, hemşiresi Türkân Hatunun ölümleri üzerine de sa- raya kapanarak günlerce ağlamış kimselere görünmemiş ve hiçbir işe bakmamıştı. Kumandanlar onun bu husu- siyetini bildikleri için müteenni davramyorlardı, bubrandan kur- tulmasını bekliyorlardı. — Fakat çıplak Hintliye de diş biliyorlardı. Çünki kudretli şahinşahı, onun « -mlendirdiğinden haberdar idi- ler. Timurdan çekinmeseler herifi didim didim didikliyecekler, dilim dilim doğrıyacaklardı. İşte bu vaziyette “ Lâhur ,,da alındı, İfasis nehri kenarına va- rildi. Bu su, büyük İskenderin kendi saltanatına şarkta çizdiği son hattı. Kumandanlar, “Zülkar- neyn,, diye dillerde dolaşan, abı- hayat aramak için buralara ka- dar geldiği söylenen efsanevi hü- kümdarın içinde yıkanıp kenarın- da uyuduğu nehre — yaklaşınca toplandılar, Timurun huzuruna çıkmayı kararlaştırdılar. Maksat- ları, Büyük İskenderin ordusile ancak kenarına kadar geldiği bu nehri, kendi ordularının şan ve ve şerefle geçmek üzere bulun- masından dolayı kudretli hakanı kutlulamaktı. Timur, kumandanların istedik- leri izni verdi ve onları huzuru- na kabul ederek sözlerini dinle- diklen sonra acı acı gülümsedi: — Evet, — arkadaşlar; — dedi; İskenderi geçmek - bir şereftir. Bana bu şerefi temin eden sizle- re ve askerlerinize teşekkür ede- rim. Lâkin İskenderin üzerinde yürüdüğü ikinci bir yol daha var ki biz onu da takip ediyoruz. Acaba o yolda İskenderi karşılı- yan akıbet, bizi de kucaklıyacak mı? Hayat yolundan bahsediyo- rum: İskender, bütün kuvvetine rağimen © yolun bir noktasında sendeledi, göçüp gitti. Fütuhat yolunda onu geçen bizler, maale- sef öbür yolda kendisile hem- hal olacağız. Binaenaleyh gurura -düşmiyelim, faniliğimizi unutmı- yalım. Timur, bu menfur sözleri söy- Dmekle beraber kumandanları yanına alarak İfısıı ııehrını seyre çıktı. Nehir, Sint suyundan kü- çüktü. Lâkin Gdüşündürücü bir hususiyete malikti. Bu hususiyet, sağ sahilinde sıralanan bir - sürü harabelerden doğuyordu. Harabe- ler, büyük İskenderin İnşa ettir- diği mabetlerin anvkazıydı. On ye di asırlık bir taribin bu yırak sayfaları cidden ibrelengiz ili. Vaktile pervasız bir- kudreti i©- tar ve ifham için — yapılmışlardı. Şimdi — o kudretin hayâl olmuş şaşaasını, dişsiz bir ağız gibi, hüsran içinde takrire çalışıyor- lardı! Timur, bir müddet o hara- beleri sözdü, — kumandanlarla “ Delhi ,, yakınlarında yaşılması muhtemel harpler hakkında gö- rüştü, bazı emirler verdi, çeriye çekildi, çadırıma girerken durak- ladı, bir nebze düşündü ve Hint- liyi istedi. Maksadı onu biraz daha söyletmekti. Herif huzuruna getirildiği zaman, © maksadı bı- raktı, sadece şunu söyledi: — Bak, bir su daha geçiyo- ruz. İskenderin adım atmadığı yerlere — giriyoruz. Fakat hâlâ senin hudalarından haber — yok. Hindin ilâhları da Hintliler gibi galiba uykuda! Çıplak adam, âdeta acır gö- rünen bir bakışla Timuru sardı: — Haber yoldadır, dedi, bu- bugün gülenler, yarın ağlıyacaktır! Timur, dudaklarımı ısırmakla beraber kızmadı, clile adamlarına işaret elti: — Götürün! — Ve ülkesiz bir hükümdar gibi ağır ağır çadırdan çıkan çıplak Hintlinin arkasından söy- lendi: — Eğer ber Hintli bunun gibi ürkmez olsaydı şu sular, ne İs- kenderi tanırdı, ne beni! Birkaç gün daha geçti. Ordu, bergün bir yangın yaparak ve arkasında harabeler — bırakarak Delhi islikametinde ilerledi. Ke- şif kolları, muazzam bir düşman NY İzmir, (Hususi) — tecssüs eden “İzmir Kadınlık Mücssesesi, şimdiyo kadar 892 talebe yetiştirmiştir. Bu mütevazı mü- essesede, Türk kadınları, biçki, üzerine yağlı boya ve sulu boya SA A R Büze tü da l kuvvetinin müstahkem bir mev- |kide tahaşşüt ettiğini bildiriyorlardı. Kumandanlar, karşılaşacakları ordunun — kemimi — kıiymetinden endişe etmiyorlardı. Askerde de korku yoktu. — Lâkin bir nokta, VArkası var| /'Sadakat Yemini .Etrafında î Dublin, 30 (ALA.) — Tngilte- re kıralına sadakat yemini kanun lâyihasının meb'usan meclisi ta- raf ndan müzakeresi — esnasında | M. de Valera ile başlıca —nazır- larından kimsenin bulunmıyacak- | ları gayet manidardır. Bu lâyihanın mebusan meclisi tarafından — müzakere - edileceği haber verildiği zaman hükümet namıma müzakere için hiçbir ta- rih tesbit edilmemiş olduğu be- yan edilmiştir. Kabinenin arazi vergisi tak- sitlerini hususi bir içltimada mü- | zakere edeceği zannolunuyor. 'İtalyada 'Trenlerden . İstifade Rama 30 — ( ALA. ) — 5 ha- ziran pazar gününden itibaren işlemiye başlıyan halka mahsus tenezzüh katarları daha fazla re- vaç bulmaktadır. İlk pazar günü 28.349 yolcunun seyahat ettiği kaydedilmiştir. Bu ayın ikinci pazar günü 3.998, üçüncü pazar 34.876 ve dördüncü pazar günü | de 42.687 yolcu adeta hücum | edercesine tenezzüh katarına bin mişlerdir. Amorikada Bir Tren Kazası Hamilton “ Ohio , 1, — (A. A.) — Bir yolcu katarile mar- şandiz treni arasında — vakubulan müsademe neticesinde 8 kişi öl- müşlür. elişi, bez vi Öğren- | görünmektedir. ! ! ' Ş !ıylıs Sandıklardakı Esrarengız Kokainler Beynelmilel Bir Kokain Kaçakçısı Yakalandı 150 Bin Liralık Kokaın Yakalandıı Fransız Emniyeti Umumiyesi uzun taharriyattan sonra beynel- milel kokain satan bir çetenin elebaşılarından iki kişiyi yakala- mıya muvaffak olmuştur. Hâdise şöyle cereyan etmiştir: Geçen 7 nisan tarihinde Nev- yorka vasıl olan İ! dö Frans va- purundan çocuk oyuncağını havi yirmi adet sandık gümrük am- barlarına — çıkarılınış. — Amerika gümrükçüleri, sandıkları muayene eltikleri zaman, sandıkların son derecede itina ile imal edi- lişi we İstimal edilen ke- restenin — ekseriyetle —bu gibi ambalâjlarda kullanılmadığından vaziyeti şüpbeli bulmuştur. Me- murlar sandığı açtıkları zaman dört kenarında gizli kokain bul- muşlardır. Ertesi gün Frankel isminde bir tüccar sandıkları tesellüm etmiye gelince, polis tarafından derhal tevkif edilmiştir. Fakat Frankel edildiği zaman, benim hiçbir. şeyden malâmatım yok, bana bir konşmento geldi, ben de içinde çocuk oyuncağı var diye almıya geldim! demiştir. Polis, konşmentoyu — tetkik edince sandıkların mürsilinin Kon- disye namında biri olduğunu öğ- renmiş ve Pariste Fransız Emniye- ti umumiyesini meseleden haber- dar ederek Kondisyenin tevkifini istemiştir. Fransız polisi ve emni- yeti umumiyesi bu işin takibine en güzide detektiflerini memur etmiş, iki buçuk aydan fazla süren bu takibat, nihayet bu kaçakçılığın failleri olan Yakup Polukevitz ile Moris Herzlerg namında iki kişi- nin tevkif edilmesile neticelen- miştir. Fransız polisi bu mesele hak- kında hiçbir şey söylememekte isticvap İzmü Kadınlık Müessesesinin Yeni Mezunları Şehrimizde 927 senesinde | mektedir. Bu müessesenin açlığı sergide Türk ka-| =_ kudret ve kabiliyetinin şaheserlerine tesa- edilmektedir. Resimde yurdun bu seneki mezunlarile — sergi Kokain kaçakçıları sağda: Jako Polakeviç solda : Her Berg ve tahkikatına ketumiyetle de- yam etmektedir. Nevyorkta yakalanan kokain- lerin 150 bin liradan fazla kıy- mette olduğu söylenmektedir. ——— K b | 86 Mustata B.: Zekidir. Fiil ve hareketlerinde acele — vardır. Bir şeyin «0 | nunu müşkü- lâtla — bekler sabra — tahim- mülü zayıftır. Kadın ve his- süratle heye- cana gelir. Süs sü ve intizamı sever, sn'gi mesa- ilinde kıskanç olur. H 85 Ahmet Et: Azimkârdır. güler, hiddet ve şiddete mü- tomayildir. yük- sek - sesle ve sert konuşur. Olduğu — gibi görünmek is- ter, sözünü eğirgemez, tok söyler. Çabuk kızar, iğbirarı kinsiz ve devamsızdır. Az 78 Remziye ll.ı.(Fo(ogrıfının der cini istemiyor.) yapi bir ev kadınıdır. Yeni tereyanlara kariş- maz, gördüğünü ve bildiğini tat bik eder, kondiliğinden yeni bir şey ilâve etmez. Din bahsinde taassup — gösterir, — teşvika kap- hr, İsraftan içtinap eder. 88 Ali Remzi I..(IIMC):( Fotoğ- rafınin dercini istemiyor.) — Peyo- eanlı ve atılgandır. Çabuk - parlar tahakküme gelemez, bir işte baş olarak calışmak ister. Mümakaşa- dan ve mücadeleden — çekinmez. Manevi vorlıklara daha çok ehem Miyel vurir. 1 Kuponuna Resminizi Bize Gönderiniz| Size Tabiatinizi Söyliyelim | si hâdiselerden nizli bulazaksıs a