ÇANAKKALE SON POSTA — Ingiltere Hükümeti tarafından Gafi Ez. no hediye edilen oserin tercümoal, azan : Ceneral Oglander 30 — Boğazlar Herhalde Açılacaktır, Ge- liboluda Vâsi Harekât Yapılacaktır Lort Kiçner böyle bir harc- | kete girişmiye pek taraftar olma- makla beraber, artık temerütte mâna kalmamıştı. Evvelki günün ağır zayiatından sonra, bu teşeb- büsü yarıda — bırakmak - artık büsbütün —imkânsız bir hale gelmişti. Uzun müddet deniz taarruzuna bağladığı ümidin zeva- linden mütevellit teessürle, fakat bilâtereddüt şe cevabı. gönderdi: * Benim noktai nazarımı bili- yorsunuz. — Boğazlar — herhalde açılacaktır. Bunun için Gelibolu Yarımadasında vâsi harekâta da ihtiyaç hissedilirse, tereddüt et- meksizin derhal buna da teşeb- " | | | büs edilecek ve mutlaka başarı- | lacaktır. Lord Kiçner, Mister Çorçil ve hükümet hâlâ donanmanın or- duyu böyle güç — bir vaziyetten müstağni kılacağını ümit ediyor- lardı, Fakat bu Ümit boştu. 22 martta Kuin Elizabette aktedilen sekeri ve bahri Robek te, Jeneral kontrolile yardım donanmanın — Boğazları mıyacağı — kanaatinde Amiral — Wemys'te edilmedikçe zorlıya- bulundu. bu Ertesi rara iliraz etmedi. gün Ceneral Hamilton Lord Kiçnere, | bütün ordu kuvvetile donanmaya yardıma karar verdiklerini bildir- di. Şimdi havanın bozukluğu bu harekâta mâni olabilirdi. Fakat niğanda hava düzelecekti ve o vakit muvaffakiyet mu- hakkaktı. Yalnız muvaffakıyet ha- zırlığın tamam olmasına bağlıydı. Bunun için de sevkiyat için İs- kenderiye gibi münasip bir yerin Üssü askeri ittihazı lâzımdı. Ayni zamanda Amiral Robek te amiralliğe “Yarımada — zap- tedilmedikçe donanmanın Mar- maraya selâmetle varmasına im- kân olmadığını bildiriyordu. Fakat ordu da, nisan ortasına kadar, faaliyete geçemezdi. O — vakte kadar da seyyar ve sabit torpi- lerin de — temizleneceğini ümit ediyordu. Mister Çorçil hâlâ donanma- nın yardımsız büyük bir İş göre- bileceğine inamıyordu. Bu mak- satla onunla Amiral De Robek arasında birçok telgraflar teati edildi. Fakat erkânı harbiyı mahall! kumandan ve amiralin mütalcalarına istinat lâzım geldi- ğinde müttefiktir. Hükümet için bu fikre- muvafakatten başka yapacak bir şey yoktu ve 27 martta Mister Çorçil Amiral De Robek'e gönderdiği telgrafta, or- dunun müdahalesi olmaksızın do- nanmanın arzu edilen neticeyi elde edeceğine emin olmakla beraber şimdi ordu ve donanmanın müş- terek bir hareket yapmaları lü- zumu kabul edildiği bildiriliyordu. Binaenaleyh amiralin teklifi res- men tasvip ediliyordu. Artık donanmanın, yardımı — olmaksızın — Boğazları geçmesi — fikrinden — vazgeçilmiş bulunuluyordu. Şimdi bilâkis vâsi mikyasta askeri harekât icrası fikri hâkim oluyordu. 22 marta ilk nakliye gemileri Mondrostan ordunun bir konferans | toplandı. Bu konferansta Amiral | Hamiltonun | fikre | iştirak etti ve hiç kimse bu ka- | Arıburnunda bir taarruzdan evvel İıkcndnriyeye hareket etmiş, 24 nisanda da Jeneral Hamilton ve maiyeti onları takip etmişti. * Bu yeni ve müşkül askeri harekâta karar verilmiş olmakla beraber, harp meclisi henüz bu harekâtın saha ve devamı hak- kında bir plân böyle bir plân münakaşa edilme- mişti. 24 şubalta nazırlar Boğaz- ların herhalde zorlanmasına karar vermişti.. Donanma Marmaraya dahil olmadıkça karadan askeri | harekâta ihiyaç olmadığı zenne- | dilmekle beraber, Yarımadada vâsi mikyasta —askerl harekât icrası harp meclisince ciddiyetle | nazarı dikkate alınmamış ve 19 Martta verilen fakat askeri me- hafilde donanmanın bu işi başlı- başına başaramıyacağı ve ordu- nun teşriki mesaisine de ihtiyaç olduğu kanaati vardı. Bu sebeple 16 martta halledilecek — bütün meseleler — Başvekile — arzedildi. Bombardıman başlamadan iki gün evvel Harbiye nazırı tarafından verilen raporda şu mütalealar vardır 1 — Harbiye Meclisinin nok- nazarına göre, Çanakkale hakkındaki — vaziyet tai taarruzu yapmamış ve | vaziıh olmaktan uzaktır. Harp Meclisinin son içtimamda do- nanmanın Boğazları — başlıba- şına geçeceği bildirilmişti, fakat mahall! şeraite vâkıf olan birçok bahriye erkânının tahmin ettiği veçhile, donanma torpil ve seyyar toplar sayesinde tevkıf edilmiştir. Bu mâniin izalesi için kuvvetli kara harekâtına ihtiyaç vardır. 2 — Bugüne —kadar, ordu küvvetinin ancak boğarlar geçil- | dikten sonra kullanılması teklif ediliyordu. Bugün ise vâsi mik- İ yasta harekâtı — askeriye icrası | zaruretile karşılaşıyoruz. | 3 — Harp Meclisinin yapıla- cak harekâtı askeriye saha ve W vüs'atini va yapılacak hazırlıkların tamamını evvelden tesbit edilmesi W şayanı arza değildir. Yalnız donan- i ma ile müşterek harekâtı askeriye | icrası daha geniş hazırlıkları istilzam | ı etmektedir. Tarihimiz bu hazır- lıklar tamam olmadığı zaman' bu | kabil teşebbüslerin daima iflâs ile ! neticelendiğini göstermiştir. Her | zaman muvaffakıyet, mükemmel hazırlık yapılmış olması sayesin- de mümkün — olmuştur. Harp meclisi, bu hazırlıkların etrafile düşünüldüğüne emin olmak ister. (Arkası var) î—[ristiyan Kilisesinde Çinli î)ıiğünü Çinin umum! erzak işleri müdürü Şiyu Hong Ma'nın oğlu ile Mis Rebekka hristiyan usulü üzere gayrımalüm olduğu için hâdise bir şeydir. evlenmişlerdir. Hristiyanlık Çinde Çinde hemen hemen görülmemiş ea ——— — — Temmuz 2 HİKÂYE Bu Sütunda Hergün |Yazan: İsmet Hulüsı Hayalden Hakikate | Apartımanın merdiveninde karşı karşıya geldik.. Ben ona | baktım.. Ö bana baktı.. Ben onu şapkasından pabuçlarma — kadar | yukardan aşağı süzdüm. O beni pabuçlarıma kadar aşağıdan yu- karı süzdü.. Hiçbir şey söyleme- dim, Hiçbir şey söylemedi.. Ben aşağı indim. O yukarı çıktı. Apatımana yeni taşınmış ola- caklardı. Acaba hangi katta oturuyorlar ? Acaba kimin nesi- dir? No de güzel bir kızdı am- ma, ne de güzel — giyinmişti. Şunlarla bir ahbap olsak ne iyi olacak. Yolda kendi kendime düşündüm,. Tam vakti, mevsim yaz, ha- valar güzel gidiyor.. İşimden çe kıp apartımana geldim mi? artık can sıkıntısımdan boğulmam, ce- ketimi, şapkamı çıkarır çıkarmaz doğru taraçaya, boğaza karşı koltuğumu yerleştiririm.. — biraz sonra o da gelir.. — Bonjur komşu Bey!.. — Bonjur komşu Haniım |.. — Hava sıcaktı değil mi?.. — Hava şimdi iyi, epeyce serinledi.. — Evet rüzgâr da var. —Ne tatlı esiyor.. şöyle dursanıza, yüzünüzü deniz tarafına çevirin.. Ne hoş, yüzü- nüz gurupta ne güzel bir renk alıyor, hele saçlarınızın uçuşu yok mu?.. — Kahi. Kah!.. Kahli.. Kahl.. — Ne güzel gülüyorsun, kom- Biraz şu l — Fazla iltifat !.. — Hayır, doğruyu söylüyo- rum.. Bu vücuttaki endam, bu yüzdeki güzellik, hele gözlerin bakışındaki mana... — Size öyle geliyor. — Bilmem, fakat herhalde yanılmıyorum. Bugün günlerden neydi ? — Perşembe !.. — Yarın cuma desenize zinle Filoryaya gidelim mi?.. — Hay hay gidelim?.. * Geceyi sevinçten hemen he- men uykusuz geçiriyorum.. Sa- bahleyin erkenden kalkıyorum... Yazlık kostümlerimi giyiyorum. “Zarrrrrrrrrrr., Üstümüzdeki apartımanın zi- lini çalıyorum.. Hazır mısın?.. — Yok daha şimdi uyandım. Kıhvıl(ııı; bile etmedim.. Bu- yursanıza !.. — Bilmem miyim ?.. — Estağfurullah, siz yabancı mısınız ?.. Giriyorum.. Sarı saçlı, lâci- vert gözlü, beyaz vücutlu kom- şum kendi elile bardağıma çay- mı koyuyor.. Ekmeğime tereyağı #ürüyor.. — Ben gidip hazırlanayım.. Salonda yalnız kalıyorum.. Ma- sanın üstündeki albümü ahyorum.. Komşumun birçok fotoğrafları.. — Ne kadar dalmışsınız., Komşum geyinmiş, karşımda duruyor. Arkasında beyazlı pem- beli bir entari, başında geniş ke- narlı bir hasır şapka, ayakların- da beyaz iskarpinler var. Bu kıyafet ona nekadar yakışmış.. Zaten güzele ne yakışmaz ki.. x4 Beraber çıkıyoruz, beraber Floryaya gidiyoruz, beraber de- nize giriyoraz. Herkesin gözü bizde, bütün kadınlar yanımdakini, bütün erkekler beni kıskanıyorlar. Akşam geç vakit beraber dönüyoruz. Gece mehtap var, yine tara- çadayız, yine beraberiz. Beraber, beraber derken, günün birinde rahatsız etmez büsbütün beraber oluyoruz. Yani evleniyoruz. x Ben aşağı indim o yukarı çıktı.. Bütün bunlar ogün sabah- tan akşama kadar benim aklımda: geçti. İşimi bitirir. bitirmez eyve koştum.. Evvelâ kapıcıya sordum. — Apartmana yeni taşınan- lar mı var? —Yok beyim!.. — Bugün merdivende bir ya- bancı hanım gördüm de... — Belki misafirdir. beyim.s. Alt katın kiracılarına, — üst katta oturanlara, daha üst katta oturanlara sordum.. — Size bugün, şöyle giyin- miş, şöyle biçimde bir misafir geldi mi — Hayırl. — Hayırl. — Hayırl. Geriye döndüm; merdivenleri indim. İhtimal, civardaki apartı- manlardan birine gelecekti, yan- | lışlıkla bizim apartımana girdi, düşüncesile bütün sordum. Ban y essiyDel Hepisi aysi cevabı verdiler.. — Hayırl... Hayallerim mahvolmuştu. Me- lâül mahzun oturduğumuz apar- tımana döndüm. Ne demeli? Tâli.. * Hikâyem burada bitebilirdi.. Fakat sevgili okuyucularım, ba- şımdan geçen macerayı sonuna kadar anlatmayı tercih ettiğim için devam ediyorum., Apartımanın zilini çaldım.. “Ürrrrrrrrrrr, Kapıyı tahmininiz gibi hiz- metçi açmadı, çünki bizim hizmet- çimiz yok; annem de açmadı, sokağa gitmiş, kız kardeşim de değil, O da annemle berabermiş.. Bizim evde de başka kimse kalmıyor. Fakat bütün bunlarla beraber kapı yine açıldı. Şey- tanlar mı açtı?.. Hayır sabah- leyin ben merdiveni — inerken merdiveni çıkan genç kız açtı, o beni pabucumdar — şapkama kadar süzdü. Ben onu sarı saç- larından, minimini ayaklarına ka- dar süzdüm. — Benim kalbim pat diye çarptı. Öyle bir çarpış çarptı ki, aksi sadasını onun — kalbinde duydum. — Siz burada !.. Dedim. — Siz burayal.. Dedi.. — Evet, bizim ev.. — Pardon efendim, buyrun ben hemşirenizin eski bir arka- daşıyım, bugün ziyarete gelmiş- tim.. bırakmadılar.. — No iyil.. Ne iyi oldu,sabahtan akşama kadar kurduğum — bütün hayaller az zamanda birer hakikate dön- düler.. Başka kata taşınan değil, bize misafir gelen güzel, çok güzel kızla daraçada oturduk. Filoryaya gittik, ve nihayet evlen- dik.. komşulardan * İnanmazsanız, — gelin — görün, diyeceğim ammal.. Gelirken bi- rer yüzgörümlüğü getirmezseniz bilmiş olun bu kadar ballandıra ballandıra anlattığım güzel karı- mı göremezsiniz hal..