ÜZÜZENE , Mala Harı Nasıl İdam Edıldı? z 'V EL,; OT BIZİ İDARE EDENLER. Abdülhamit Sarardı, Sonra Kızardı Astarcılar Kâhyası Ahmet Ef. Abdülhamide Karşı Ateş Püskürüyordu. Mıllet Çekiçle Örs Arasında Eziliyordu Maukharrirl 3f Her Hakkı Mahfuzdur O gün sarayda mühim bir meclis vardı. Bu meclise, bütün nazırlarla vükelâyı sabıka, birçok devlet ricali, meclisi meb'usandan da boş zat davetli idi. dan, meclis reisi ile iki reisi sani çağırılmış ve diğer iki meb'usun intihabı da reise bırakılmıştı. Re- is, mecliste bir. pot kırılmaması için muhalefette bulunmıya — ve batta bir mütalea bile dermeya- mmna kabiliyeti olmıyan astarcılar kâhyası Ahmet Efendi ile Muse- vi şekerci Kemal Efendi namın- da iki zatı refakatine almış, sa- raya götürmüştü. Mecliste müzakere edilecek mesele çok mühimdi. — D> hayat ve mematına aliti. raftan ( Ayastafanos ) a dayanan Rus orduları — İstanbula girmek istiyor, diğer taraftan da İngiliz donanması, Çanakkale Boğazını geçerek buna mâni olmağa geli- yordu. Bunların biri dost, biri düşmandı. Fakat dostun muave- meti inzimam etse bile, yine İs- tanbul — muhitinin pek feci ve kanlı bir harp sahnesi — olmak ihtimali vardı. Buna binaen Mec- lis bunu düşünerek — ve böyle kanlı akibete meydan vermemek için tedbirler alacaktı. Sarayın büyük salonu, bu mü- bim meseleyi müzakere edecek zevat ile dolmuştu. Abdülhamit, meclise bizzat riyaset ediyordu. Evvelâ başvekil kalktı. Vaziyeti tasvir etti. Devletin örsle çekiç » yani İngilizlerle Ruslar - arasın- da kaldığını izahtan sonra bu elim vaziyetten kurtulmak için düşünülen tedbirleri söyledi. Mecliste bulunanlar, — hükü- metçe düşünülen tedbirleri wm- valık görerek makımı tasvipte başlarını salladığı sırada, meb'us Ahmet Ef. ayağa kalktı. Abdâl- hamide karşı dönerek, Abdülha- midin o vakite kadar işitmemiş olduğu bir lisan ile irticalen şu sözleri söyledi : — Siz bizim fikrimizi pek geç — sorüyorsunuz. — Felâketin önünü almak mümkün olduğu zaman, bize — sureti ciddiyede müracaat etmeli ediniz. Meclisi meb'usan, cinde olarak husulüne sebebiyet verilen bir halden dolayı asla mes'uliyet kabul etmez. Bundan başka, meclisin müzakere ettiği umur ve hususata dair verdiği reylerin hiçbiri mesmu olmamış- tır. Verdiği — kararların hiçbiri fera — edilmemiştir. Yine tekrar ediyorum, Meclisi — Meb'usan, müşkülâtı hazıraya sebebiyet ve- ren ahvalden dolayı hiçbir mes'u- Hiyet kabul etmerz. Astarcılar kâhyası Ahmet Ef. nin bu sözleri, Abdülhamidin su- ratında bir kırbaç gibi şaklamış- tı. Herkes başımı eğmiş, önüne | Tahsin Paşa. ılklt hüküm ferma olııyordn. Abdülhamit, evvelâ sarardı ve sonra kıpkırmızı oldu. Pirden- bire ayağa kalktı. Yüz ».. ve bütün vücudünün Asabı gerilmiş bir halde, Ahmet Efendiye bak- tı. Gür ve hiddetli bir sesle ba- ğırdı : — Milleti ikna ve müessesatı ahrarane ihdas ederek ıslahat icrasına çalışan pederim Abdül- mecidin isrine iktıfa etmek is- temekle meğer yanılmışım. Bade- ma, ceddim Sultan Mahmudun isrini takip edeceğim. —Onun gibi ben de şimdi anlıyorum ki, Cenabı Hakkın, muhafazasını ba- na tevdi ettiği akvamı, kuvvet- ten başka hiçbir. şeyle yürütmek kabil olmıyacak (1)... * Abdülhamidin kuru bir tehditten kal- madı. Bu sözlerin ihtiva ettiği acı hakikat, ertesi günü Meclisi Meb'usan salonunda, heybetli bir bomba tarrakasile patladı. O güön, şubat ayının ilk güönü idi. Başvekil Ahmet Vefik Pş. askın bir çehre ile meclise geldi. Mevkii mahsusuna geçti. Elinde — tuttuğu beyannamei hümayunu okudu. Bu beyanname abvali hazıradaki vahamete binaen Meclisi Meb'usanın bilâ müddet tatil edildiğini ve Meclisin, derhal dağılması lâzım geldiğini emredi- yordu. Vakıâ bu beyanname - artık ziri idaresindeki akvamı ceddi Sultan Mahmut gibi — idareye karar veren - Abdühamit tarafın- dan imza edilmişti. Ancak, Ah- met Vefik Paşanm sadarete geti- rilmesinde ve hünkârı Meclisi Meb'usandan — kurtulup — sarayda merkeziyet usulünü tesis için o beyanname ile — kanunu siyi mer'iyetlen kaldırmıya ketmekte, Sait paşanın dığı vol malümdur. (2) Sait Paşanın yazdığı ve Ab- dülhamidin imzaladığı bu beyan- name, yalnız meşruliyet ve Os- manlı meclisi meb'usanını feshet- mekle kalmamış; bugünden baren Osmanlı ülkesinde, bir zulüm ve seyyiat aç Imasına sebep olmuştur. bu ibaret sözleri, esa- iti- yeni devrinin vunu Esasideki 113öüncü maddeyi Abdülbamidin eline bir silâh ola- | rak veren ve bu silâhi da sarayın kendi malümatı hari- | kudret ve nüfuzu Üzerinde biliyen Sait Paşa, Meclisi Meb'usanın fesholumdağu istikbaldeki parlak — programını — hazırlarken Kabataş önlndeki Fevait vapuru gece hazırlamyor.. İstanbulun muhtelif yokülerind Öğğümü Bkda mürüek U) (Abdülhamidi Sani ve devri saltanalı ) Osman Nuri, fa &lü. 12) ( Abdülhamit raları ) esbak ve Yıldız. hatı- başk, Sayfa — T8, ( Abdülha- midi sani ve devri saltanatı ) Osman Nurk. Cilt 2 - sayfa TIO. V( Esvatı sudur ) esbak Dabiliye nazırı Meh- met Memdulh, sayfa 90, ( Esbak ma- beyin erkânından N, Beyin hususi mabeyin b Mecliste korkunç - bir ] notları. ) sev- | oyna- | Bi | sanüdüne Ka- | Cilt 1. Say- | | | | | | | | le lın. Bem( Meb'usu Bedran, Ha- lep Meb'usu Manuk, Berut Meb'- usu Ganem, Halep Meb'usu Nafi, İzmir meb'usu Yenişehirli zade Ahmet, Selânik meb'usu Mustafa, Yanya meb'usu Mustafa, Kudüs meb'usu —Yusuf Ziya Bey ve Efendileri yataklarından kalde rıyor, kapalı arabalarla Tophane meydanına getiriyor. Hazır duran tersaneci âmire sandallarına bim- diriyor, harekete müheyya - olan Fevait vâpuruna naklediyordu. CArkası var| Pıya;aw;ııızda Birtakım Sahte Tacirler Türedi (Baş tarafı 1 incl sayfada) tin esası şudur. Bazı gümrük komisyoncuları, | | eşya alım ve satımile zerre kadar alâkaları olmadığı halde, kendile- rini tacir diye Ticaret Odasına yazdırıyorlar. Bu uydurma taçir- ler, bir kaısım ithal tacirlerile muvazaalı iş yaparak ©o tacirler hesabına Gümrükten eşya çıkar- maktadırlar. Bu vaziyet karşısın- da diğer tacirler sıralarını kay- bediyorlar. Halbuki yalancı tacir- lerle iş gören bir kısım tacirler birkaç dela gümrükten mal ç- karmak suretile- tahdit listelerin- | deki miktarları kapatıyorlar. İşte bu şikâyet ve ihbar üze- rine gümrük idaresi tekrar tah- kikate girişmiştir. İthalât tacirle- rile muayazalı iş gören sahte tacirlerin meydana çıkarılmasına ve bu suretlede fili inhisara nihayet verilmesine çalışılmaktadır. |Türk - Fransız Dostluğunun İzleri Belirmiye Başladı ( Baş tarafı | inci sayfada ) meselesile çok yakından alâka- | dar olduğu öğrenilmektedir. Hat- ta Türk - Fransız dostluğuna ait ilk işaretler görülmiye başlamı- mıştır. Yakın bir istikbalde bu vadide, hiç kimsenin aleyhinde olmıyacak ve bilâkis bir sulh te- zemin — teşkil edecek mahiyette müsbet ve esaslı neli- celere varılması çok müuhtemel- dir. Bu sayede Türk - Fransız siyasi, bilhassa mali ve iktısadi münasebatı, iki taraf hayırlı bir mecraya ceklir. Kadın Birliği Bu Teşekkiüle Daha Fay- dalı Bir Şekil Verilecek Kadın Birliğinin kendisinden beklenen faydayı gösteremediği ve gayesine varamadığı düşünü- lerek Birliğe yeni bir şekil veri- için de | intikal ede- Bu Dilber Kadın Orman: da Kurşuna Dizilmişti! Meşhur Casus Kadm, “ Alman Veliahtını Seviyorum !,, Diyordu! Ayni zamanda meşhur artist olan kadın casus Mata Hari, kurşuna dizilirken “Yaşasın Almanyal,, diye bağırmıştı Paris (Hususi) — Harbı Umu- mide Fransanın casusluk teşkilâtı reisi olan Yüzbaşı Piyer Ladu meşhur kadın casusu Mata Hari ile nasıl knışıl.ıştıîım vebu meş- hür casusu nasıl kapana düşür- düğünü, Fransa aleyhinde çalış- tığını nasıl tesbit ettiğini anlat- maktadır. Piyer Ladu diyor ki: — Mata Hariyi evvelâ teşki- lâtımızın merkezinde — gördüm. Onu buraya ben davet etmiştim. Odama girdiği zaman çok sakin- di. Kendisine yer göstermeme vakit kalmadan bir sandalye çe- kerek oturdu. Kendisine, cepheye yakın mıntakalara gitmek isti- yenlere izin vermek salâhiyetini haiz olduğumu söyledim. Derhal şu cevabi. verdi: “ Son zamam- larda rahatsızım. Tedavi - için Vitlele gitmek istiyorum. Esasen polis hafiyeleri beni burada ra- hat bırakmıyorlar. Adım adım takip ediliyorum. Otelde bulur- madığım zamanlar, odama gire- rek taharriyat yapıyorlar.,, Mata Harinin Vittele gitmek istemesinin sebebini anlamıştım. Erkânı Har- | biyemiz o esnada Vittel'de bü- yük tayyare karargâhı yapmak tasavvurunda idi. Buradan uça- cak tayyareler hadada- “yakmn olan Alman fabrikalarını bardıman edecekti. Mata Harinin Vittel'e gitmesinin sebebi malâüm olmakla beraber, | saade ettim. Ve lâzimgelen ter- tibatı da aldım. Malahari gitti, | fakat arası çok geçmeden avdet etti. Bir gün beni ziyarete geldi. Aramızda şu muhavere — geçti. Bana dedi ki: — Fr namına etmekliğimi ister misiniz ? casusluk mesi alâkadar müakamlar tarafın dan muvafık görülmüştür. Birkaç İgün evvel yapılan Birlik kuııgıreımeW ancak üç beş hanımın iştirak et- | mesi bu kararda başlıca âmil olmuştur. Askerlik Davetleri Beyoğlu Askerlik Şubesinden t Yalnız Sişli muvtakasında mukay- — Pahalıya mat olmazsa en- | fes bir teklif.. — Yalnız bir milyon frank, son derece — sevdi gını Ru!ı bom- | gitmesine mü- | zabitine varabilmem için bu pa- raya çok ihtiyacım var. — Biz bu kadar çok para veremeyiz. Yalnız Almanya hesa- bına çalışan casuslar milyonlar alabilirler. — Ya ben Alman voliahtinin sevgilisi olursam? — Buna biraz güç inanırım. Maamafih veliahte daha fazla para vermek mecburiyetinde kalacak- sınız. Mata Hari kalktı ve: — Beni dinleyiniz ben esasen veliahtin sevgilisi idim ve şimdi de onun yanına avdet etmeme bir mâni yoktur ve ben bunu tecrü- be edeceğii Bi | asabiyetle ayağa al at Fransadan gel- diğinizi bildiği halde veliahtin si- zi kabul edeceğini zannetmiyorum. Mata Hari gülümsiyerek — Bana bunu temin edecek bir kişi var ve bu adam Alman- yanın hertarafına girip çıkar ve bizzat Vihlemin üzerinde bile bü- yük nüfuzu olan bir adam. — Böyle bir adamın mevcu- diyetine inanmamakla beraber is- mini öğrenmek isterdim. — Böyle bir adam mevcuattur ismi de Kremer'dir. İşte bu isim meşhur * casus Mata Harinin hayatına malolmuş- tür. Kremer Almanyanın (Frey- len Doktor) ismindeki kadın ta- rafından idare edilen mukabil ca- sus teşkilâtının Hollandadaki şube- nin şefi idi. Mata Hari, Kremer ile olan münasibetini ifşa etmekle hakkındaki idam kararını kendi elile imzalamış oldu. Bu kadın bu hâdise üzerine | Fransada Venson ormanında kur- şuna — dizilerek m edilmişti , ; kadın kurşuna dizilirken : — Yaşasın — Almanya [ bağırmıştı. TEŞEE NĞ diye — aa —D Sıhhi Kumkapı: KADIN ve ERKEK yet ve mukim bulunan 328 doğumlu | yerli ve yabanerların Hik yoklamalar rını yaptırmak üzere Beyoğlu Ae- | kerlik Şubesine temmuz 932 taribine kadar müraca- atleri lüzumu ilân olunur, Deniz hamamları ve gazinosu açıldı