Hai — DAĞ €) ı u.v_ BiZi iDAR :bıN F n EL, L E R.... Saraydaki Fesat Dolabı Abdülhamit, Rüştü Ve Mithat Paşaları Atlatmak İçin Bahane Anyordu. Fakat Çekiniyordu... Muharriri X4 Her Hakkı Mahfuzdur el z Sait paşa arzu etseydi, Sultan Hamidi büsbütün başka yollara sevkeder: hem kendisi vatan ve milletin hayır duasımı kazanır, hem de padişahına hakikaten hüsnü hizmet etmiş olurdu. Fa- kat, muktazayi tâli midir, nedir, böyle olmadı...) Bu satırlarda cidden büyük bir isabet vardır. Ve bu da, yukarda naklettiğimiz (113 üncü madde) meselesi ile pek beliğ bir surette sabit olmaktadır... Karilerimiz unutmamışlardır ; Abdülhamit, cülüsunun ilk za- manlarında Kanunu Esasiye mu- halefet etmek istiyenleri bilâ mu- hakeme nefyetmiye razı olmamış, ancak vükelânın şiddetle israrı üzerine kendisinden muvafakat ceva- bi alınmıştı. O vakit kanun namına ve hürriyeti şahsiyeye bu derece rlayetkâr olan Abdülhamit, şimdi (kimden emniyeti münselip olursa) onu istediği yere sürmek hakkı- ni ele geçirmiye teşvik ediliyordu. Mabeyn ricali, bununla da kal- miyor; artık Babıalinin son kud- ret ve nüfuzunu kendi ellerine almak istiyorlardı. Eski ve kurnaz bir idareci olan Sadrazam Rüştü Paşa buna bir müddet mukave- met etti. Fakat her mukaveme- tine mukabil, ağır bir darbe yedi. Ekseriya, mühim maruzatı reddedildi. Çok”"zaman da tasdike gönderdiği evrak, matlubuna mu- halif iradelerle geri geldi. Rüştü —Paşa artık sarayın vaziyetini ve kendisinin sadaret mevkiinde barınamıyacağını an- lamıştı. Taallül ve temaruz etmiye başladı. Haftalarca ne saraya ve ne de Babıaliye gitmiyerek konağından dışarı çıkmadı. Abdülhamide gelince: Esasen | üözek Roğtu Foşa. ve -gerek Mi | Artık sadaret mevkünde son da- tat Paşayı başından atmıya ba- hane arıyordu. Eğer bu iki vezi- rin halk üzerinde mevki ve tesiri olmasa, ikisini de çoklan yere vuracaktı. Buna binaen Abdül- hamit kurnaz davranıyor, Rüştü Paşanın — sitemlerini — anlamıyor gibi hareket ederek arada sırada istifsarı hatır için konağına ma- beyinciler yolluyordu. Hatta bir defasında ; — Sadrazamımızın, hamdolsun büyük bir rahatsızlıkları olmadı- ğını haber alıyoruz. Halbuki ko- naklarından çıkmayıp, bize küs- kün gibi davranıyorlar. Eğer bazı umur ile meşgul olmamızdan münfeil olup ta, maksatları bizi işe karıştırmamak ise, bari söyle- sinler de, biz de evrakı havadis mütaleasile imrarı vakit edelim. Diye haber göndermişti. Rüş- tü Paşa, Abdülhamidin, infial ile karışık olan bu - iltifatını südan bir cevapla geçiştirerek — yine eskisi gibi hareket etti. Abdülhamit, - artık muhitinin kendisine zorla verdiği bir gu- rurla, zikudret bir hükümdar , a başladığından bittabi bu tıfrıfuruglugu çokemeıh Esasen saray ricali de işin bu dereceye gelmesini korkulu şah- siyetlerin birer birer' devrilmesini istiyorlardı. O esnada zuhür eden bir hâdise, bu arzularının kolayca husul bulması için işe yaradı. O günlerde, Rumelideki ha- rekâta iştirak etmek üzere M- sırdan - ianeten - bir alay asa- kiri nizamiye — gönderiliyordu... Vakit kıştı.'Asker gönderen Hıdiv İsmail —Paşa, soğuklar — geçin- ciye kadar bu askerin İstanbulda kalmasını rica etmiş Sadrazam da buna söz vermişti. Asker, İstanbula geldi. Seli- miye kışlasına misafir edildi. Tam © anda da saraydan Babıaliye bir emir gönderildi. Mısırdan gelen askerlerin (üç gün zarfında ihti- yaç ve nevakısnın ikmalile derhal Tuna boyuna sevk ve izamları ) talep edildi. Rüştü Paşa, bu talep karşı- sında şaşırarak Hıdive olan va- dinden bahisle, mevsimi şita ge- çinciye kadar beklemek zarureti olduğunu — söyledi. İşte ozaman saraydaki tezvir ve fesat dolabı, harekete geldi. Mabeyin — ricali, Abdülhami- din etrafını aldılar: — Amcanızı — hal — edenler, Şamdan — gelen Arap askerleri idi. Bu defa da İstanbulu — yine Arap — askerlerile — doldurdular. Bahusus Sadrazam bunları İstan- buldan — çıkarmamak için vahi bahaneler buluyor. Hem Sadra- zam kim oluyordu — (Hıdiv ) e söz veriyor. Ve böyle asılsız sebeplerle — (iradei seniye ) ye muhalefet — gösteriyor. Şüphesiz bunda bir gizli maksat vardır, Sözlerile Abdülhamidin evham ateşini körüklemiye başladılar. Rüştü Paşa bunu baber aldı. kikalarının geldiğini anladı. Sa- daretten azlolunarak takibat ve tazyikata uğramamak için ihti- yarlığından ve rabhatsızlığından bahsederek istifanamesini saraya yolladı. Saray, bu suretle dirinci | muradına ermişti. Fakat bu meseleden azami bir iş- | tifade temin etmek istenildi, Asıl büyüle arzularına nail olmak için derhal bir plân tertip edildi. Mithat Paşa, sadaret mevkiine getirildi. Mithat Paşa, başına örülecek çorabı bilmiyor, halkin kendisine gösterdiği büyük teveccüh ve iti- mada mağrur olarak kendisini her kuvvetin, hatta.. hükümdar- lık makamının bile fevkinde gö- rüyordu. Kolaylıkla iki padişahı hal'edivermek, beş on softa ta- rafından da alkış ve takdir gör- mek ona hudutsuz bir gurur ver- miş; aleyhinde dönen fırıldakları, hiçbir. zaman — mühimsememişli, Halbuki, cevval zekâsı ve kıldan nem kapan evhamile hem saray hem de hünkârı fıril fırıl çeviren | Başkâtip Sait Bey, Mithat Pıııyı diş biliyor. Onu mümktn olduğu kadar — yüksekten düşürerek bin parça etmek istiyordu. Sait Bey, herşeyi gözüne aldı. Hatta bir müddet, Babıalinin serkeşane hareket edeceğini de çok iyi hesapladı. Kuvvetine emin olan bir peh-« livanın, karşısındakile oynaşmak istemesine benziyen bir vaziyet aldı. Mithat Paşanın sadaretini, büyük bir memnuniytle karşıladı. Mitbat Paşa, ( doksan üç se- nesi, zilhicce ayımın dördüncü gü- nü ) Sadaret mührünü alır almaz, derhal — Selimiyedeki — askerlerin vapurlara irkâp ve ( Varna ) ya izamını emretti. Bu hareketile de, Abdülhamide karşı hiç bir ( sui- niyet ) beslemediğini isbat et- mek istedi. Saray memnun görünüyor; Mithat Saşa da müsterihane ça- hşıyordu... Sadaret mevkii, Mithat | Paşaya daha fazla bir kudret ve salâhiyet — verdiğinden, artık işini gücünü bıramış, bir an ev- vel Kanunu Esasinin ilânına ça- lışıyordu. Saray, Mithat Paşanın bu mesaisine bıyık altından gü- mekle beraber, hiç renk vermi- yor ve icap eden yardımı da deriğ etmiyordu. Nihayet gün kararlaştırılmıştı. (Bin iki yüz doksan üç senei hic- riyesi zilhicce ayının yedinci ve bin sekiz yüz yetmiş altı senci milâdiyesi kânunuevvelinin onun- cu günü, merasimi mahsusai fev- kalâde) ile (Kanunu Esasi) ilân edilecekti. O gün hava mağmumndu. Halkta, garip bir neşesizlik vardı. Böyle olmakla beraber, İstanbı- lun dört köşesinden taşan halk, akın akın Babıâli caddesinden iniyor, dairei hümayun pişgâhın- daki meydanı dolduruyordu. (Arkanı var) Profesyonel Olalım Mı ? 'İstanbul Mıntakası Reisi Orban Bey Diyor Ki: Bizim İçin Profesyonellik Mevsimsizdir. Fayda Yerine Zarar Verir (Baş tarafı 1 inci sayfada ) fesyonel olması, Ben bu iki de alehtarım. En aşağı daha beş sene bekle- mek lâzımdır. Sporda gayelerimiz, yani gençliğin iradeli, kuvvetli, seciyeli yetişmesi demek olan maksatlar temin edildikten sonra sporun ziyneti gibi olan profes- yonelliğe gidebiliriz. , Orban Bey Ankaradaki spor köngresine İstanbulu temsil et- mek üzere gittiği için bu fikirle- rini orada da mevzuubahs edeceği | tahmin olunabilir. Neşredilen bir istatistiğe göre Bulgaristanda 1910-1913 senele- rinde devletin tabii masrafları se- nede vasati olarak (183.000.000) altın leva tutuyormuş ve adam başına vergi olarak 41,5 leva isabet ediyormuş. Halbuki bu miktar 1924, 1925, 1926 senele- rinde yükselmiş, yine altın hesa- bile (241.000.000) levaya çıkmış | ve adam başına vergi olarak 45 leva isabet etmiye başlamış! Bulgarların hesabına göre bu büyük kısmı düyunu umumiyenin faizlerine ve azim paranın en ıı:rıııyeıiııin itfasına gitmektedir. şeklin — ikisine | Bulgarıstanm Para Vaziyeti Adam Başına 45 Altın Leva Vergi Düşüyor Bulgaristanın hükümet merkezi olan Sofyastan bir manzara Bu miktar tam 1,801,000 levadır. Bulgarların ikinci mühim mas- rafı da Harbiye Nezaretine aittir ki miktarı — 1.110.104.000 — dır. Bunun sebebi ordunun gönüllü suretile tutulan ücretli askerler- den mürekkep olmasıdır. Bu itibarla bulgaristan evvelâ harp borçlarının ilgasını, sonra da muahedenin Bulgaristana milli ordu beslemeyi meneden madde- sinin tadilini istemektedir. Buna muvaffak olduğu takdirde Bulga- ristan kendisini dünya buhranının tesirlerinden kurtarmıya muvaffak olacaktır. Beynelmilel Petrol Kon- feransı Akamete Uğradı Kafkas havalisindyeki petrol Kuyuları Nevyokrta toplanan beynelmi- | lel petrol konferansı akamete uğramıştır. Müzakerat neticesinde neşredilen tebliğe göre, itilâf hâsıl olmamasının sebepleri şunlardır : 1 — Rauslar üç sene müddetle | bir mukavele imzalamak istiyor» lardı.Halbuki diğer müstahsiller on senelik bir mukavele 2 — Ruslar 1931 ihracatlarının miktarını arttırmak istiyorlardı. 3 — Amerika, İngiltere ve | Felemenk petrol müstahsillerinin, cihan petrol tevziatı hakkında tertip ettikleri tevziat panıı- nın Ruslar tarafından kal memesididir. Şu halde petrol rekabetinin es- ki haline gelmesi çok muhtemeldir. Son gelen telgraflar, rekabetin | bahçesinde icrayı ahenk edecektir. Bedava bir FORD otomobili veya İstiyenlere bunun bedelini nakden verdiğimize herkes hayret ediyor; Bunda şaşılacak bir şey yok. EKEN BİÇER Üher iki taraf için zarar intaç ede- ceğinden buna meydan vermemek üÜzere temmuz nihayetinde İsviç- rede toplanarak kat'i surette bir anlaşma zemini temini için müstahsillerin yeni bir konfe- ransta toplanacaklarını bildiriyor. Bu haber doğru olmakla be- raber Rusların kabul edip etmi- yeceği henüz malüm değildir. Musiki Meraklılarına Müjde Birkaç senedenberi Avrupa turne- lerinde bulunan İstanbulun kıymetli san'atkârlarımızdan (Deniz Kızı EF- talia Hanım ve Kemani Sadi Bey) Avrupadan avdet ettiler ve muhte- rem halkımıza bir cemile olmak Üz“ re pek yakında Harbiyede Belvü