z Ü le. A ADT 10 Sayfa ÇANAKKALE SON POSTA Ingiltere Hükümeti tarafından Gldı Hz. no hediye edilen eserin terciümesi Yarzan : Ceneral Oglander Bütün Plânlar Hazırlandı Fakat Siya- sette Mühim Bir TebeddülHusule Geldi Top ateşine maruz kalan bir İngiliz süvari mülrezesi Bahriye Nezaretinde, günden güne Çanakkale boğazının kara- dan yardım yapılmadıkça yalnız denizden yapılacak bir taarruzun kâfi gelmiyeceği kanaati teessüs etmiye başlamıştı. 6 şubatta Mis- ter Çorçil küçük bir ihraç kıt'ası olmak (üzere bahriyeye mensup iki alay göndermişti. Fakat yakında mühim kuvvetlere ih- tiyaç — hissedileceği için, Bab- riye Nezareti — fazla — kıtaatın başka bir cepheye gönderilmek- tense Çanakkaleye sevkini isti- yordu. 15 şubatta bu maksatla amiral Jakson — tarafından bir muhtıra yazılmıştı. Eğer Boğazla- rın gemilere açılması isteniyorsa, donanma geçtikten sonra iki sa- hilin işgal edilmesine ihtiyaç var- dı. Bunun için en iyi yol, Boğaz- ları karadan ve sahilden hep birlikte işgal etmekti. Bahriye Nezaretinin bu mü- talcatı derhal tesirini gösterdi. Amiral Jaksonun raporu 15 şu- batta yazılmış, 16 şubatta na- zırlar içtimamda tetkik olunmuş- tur. İçtima derhal bir harp mec- lisi haline kalbedilmiş ve derhal Çanakkale için mühim askeri kuvvetler ihzarı takarrür etmiştir. Verilen karar şunlardır: 1 — İlk'fusatta 29 uncu fir- ka Mondros adasına gönderilecek- tir. Bu sevkiyatın sekiz on, günde yapılınası ümit edilmektedir. 2 — İcap ederse Mısırdan da takvive kıtaatı gönderilecektir. 3 — Çanakkaleye — denizden yapılacak bir askeri yar- dunu ihtiy irse, bu kuvvet- ler derhal oraya gönderilecektir. Bu içtima, Çanakkale taarru- zunda ikinci mühim — adımdır. Daha henüz vâsi mikyasta kara kuvveti kullanılması tekarrür et- miş değildi. Fakat şimdilik bu kuvvetler civarda tahşit edilecek ve ilk fırsatta Boğaza gönderile- cekti. Teşebbüs yeni bir safhaya giriyor demekti. Taarruz muvaf- fak olmazsa, işe nümayiş şekli vererek donanmanın — çekilmesi fikri zail oluyordu. — Siyasette bu mühim tebeddüle rağmen Amirallik plânının değiştirilmesini, hatta, askeri kuvveller hazırla- nıncıya kadar, donanma taarru- zunun tehirini bile istemiyordu. Harict istihkâmların dövülmesine Üç güne kadar başlanacaktı. Hal- buki askerler, ancak bir ay sonra tayin edilen yerlere gelebilecekti. Amirallik askeri yardıma ihtiyaç olduğuna kanidi. Fakat bu mühim noktayı kimse söylemiyordu. Ma- demki kara askeri gönderilecekti; hiç olmazsa deniz taarruzunun da tehir edilerek, müşterek bir | taarruz yapılmasını kimse müda- faa etmiyordu. Hatta, göderilecek askerlerin ne suretle kullanılacağı hakkında erkânı harbiyenin plân yapması bile düşünülmemişti. İşte müstak- bel muvaffakıyetsizliğin esası bu- radadır. O vakte kadar hükümet, Ça- nakkale taarruzunda donanmaya yardım için vâsi kara kuvvetine ihtiyaç bulonduğuna kani değildi. Filvaki eylül ve teşrinisani ayla- rında Çanakkaleye yapılacak en iyi taarruzun, evvelâ kara kısmı- nı işgal Oolacağı düşünülmüştü. Fakat bu defaki taarruz bir bahri taarruzdu. Bu taarruzun muvaffak olacağı kanaati, donanma topları- nn istihkâmları susturacağı em- niyetinden geliyordu. Bunda muvaffakıyet hasıl ol- mazsa, teşebbüsten vazgeçmek fikri de henüz tamamen terkedil- miş değildi. Boğazlar geçildikten sonra kara kısmını işgal etmek ve İstanbulu zaptetmek için askere ihtiyaç olacaktı. Fakat bunun için de fazla bir kuvvete ihtiyaç mevcut olmadığı kanaati vardı. Bahriye N_,e,ııreti karaya çıkarak topları zaptetmek üzere istediği küçük bir kuvvetten başka, aske- ri yardım istememişti. Sir Edvar | Greyle Lord Kiçner, boğazlar | geçildiği takdirde, İstanbulda bir ihtilâl olacağına kani bulunuyor- lardı. Ayni zamanda Türklerin, denizden muvasalaları kesilince, Yarımadayı — tahliye edecekleri ümit olunuyordu. | İngilizlerin Boğazları zorlaması | ümidi ve İngiliz kıtaatının İstan- | bula çıkarılması ihtimali, Fransa- da mühim hâdiselere sebebiyet verdi. 16 şubatta, yani İngiliz harp meclisinin Çanakkaleye asker sevki- ne karar verdiğinden iki gün sonra, Fransa hükümeti, bir filo ile de- nizden taarruza iştirakle kalmı- yarak, Şarki Akdenize bir fırka piyade askeri de — göndermiye muvafakat etmişti. Fakat Jeneral Joffre Fransız hükümetinin bu fikrini kabul etmedi ve cephe- den bir neferin bile ayrılma- sına muvafakat etmiyeceğini bil- dirdi. Bunun üzerine hükümet, Harbiye — Nezaretindeki Erkânı Harbiye — dairesine, müstemleke askerlerinden — yeni bir — fırka teşkilini emretti. Bu fırka Je- neral Amedenin — kumandasına | verilecek, bir martta hazır olacak ve bir iki gün sonra da sevkoluna- caktı. Jeneral Joffrun bu yeni fırka hakkındaki fikrini, 25 şubatta İn- giliz karargâhında bulunan Fran- sız askeri heyetine gönderdiği bir telgraftan anlamak müm- kündür. Jeneral Joffre Rus cephesin- den gelen haberlerin Fena oldu- Eunu bildiriyordu. — Almanların erhagi bir anda yarpta taarruza geçebileceğini binaenaleyh son ka- lan muntazam fırkanın da İngiliz kumandanının emri altında bu- lunması lâzım gelir. Buna mukabil Mırısta bulunan — Avustralya — ve yeni Zelânt fırkaları Çanakkaleye gönderilebilir ve zaten bu fırkalar oraya daha süratle gelebilirler. ( Arkası var ) Posta Memurları Arasında P. T. T. Teavün Comiyetinden. Posta T. T. momur'arı Teavün Cemiyeti geçen cuma günü senelik kongresini aktetmiştir. Heyeti İdare riyasetine murakip — Yaşar, kâtibi umumiliğe Şevket, muhasipliğe Baki, Veznedarlığa Niyazi, aralıklara Sa- lâhaddin, Hasan, Refik, Faik, İlhami, Kazım Beyler intihap olunmuştur Yeni Neşriyat Holivut Memleketimizin — yegzâne — Sinena mocmuası olan Holivat'un ? inci sene 17 inei nüshast intişar etmiştir. üneli sar Havacılık ve Spor 73 ği or, (pervanesiz tayyarelor) gibi Taydalı movzular var- dır Atsız Mecmua Bu moomusnin 14 düncü sayısı çik- miştir. İçinde birçok daydalı yazılar vardır , | HİKÂYE Haziran 20 Bu Sütunda Hergün Yazan: İsmet Hulüsı BEHÇET BEY Dünkü Kısmın Hulâsası Sahil ticaret dairesinin 20 senelik veen dürüst emektarlarından Behçet Beyin grip gibi ehemmiyetsiz bir hastalıktan ölümü bütün arkadaş- larını müteessir etmişti. Ancak, yirmi beş yaşına geldiği İçin evlenmek istiyordu. Bir gün küçükken mahallede beraber oy- nadıkları bir kızdan mektup aldı, Zaten bu kıza son zamanlarda siksik tesadüf etmişti. Naciye, kendisini ailesinin istediğini, fakat allesinin bulduğu genci beğenmediğini yazıyor ve mihayet “siz ne dersiniz?,, diyordu, Behçet Bey düşündü, bu kız aile- sinin bulduğu genci beğenmiyor, | saat Üçe çeyrek kala çıkıp yarım fakat bunu bana niçin zoruyor? Acabal Acabal Acabal * Fazla tereddüde lüzum yoktu. Bohçet Bey evlenecek yaşta idi, Naciye ile evlenmek hiçte fena bir şey olmıyacaktı. Derhal mektuba cevap verdi. *“ Seni ben almak istiyorum, Mudanyaya geleyim, seninle bera- ber İstanbula döneriz. Burada düğünümüz olur... Vesaire vesa- ire,,, Behçet Beyin içi içine sığmı- yordu. Acaba nasıl bir cevap alacak?.. Sabredemedi, ertesi gü- nü bir telgraf çekti. *“Cevap ver, almıya geleceğim.,, Bir gün sonra telgrafın ceva- bi geldi.. “Sen gelme, ben geliyorum., | * Naciye gelecek, Naciyo gele- cek, oh ne mesut bir haber,Beh- çet Bey daireden on gün izin aldı... Hergün rıhtıma gidiyor, Mu- danya vapurunu bekliyordu. İlk günü vapur geldi, yolcular çık- madan evvel biribirini ite kaka vapura giren hamalların en önün- de Behçet Bey vardı.. Güverte- yi, salonları kamaraları aradı. Kamarotlara Naciyenin — eşkâlini tarif etti.. — Böyle bir kimse vapura bindi mi?.. — Hayır efendim görmedikl. Behçet B. melül, mahzun evine döndü... — İhtimal bir gün sonraki vapurla gelir!. Ertesi gün yine vapuru bek- ledi, yine Naciye yok.. —İhtimal bir gün sonra gelir!. * Böylelikle Behçet Bey on gün mütemadiyen vapuru bekledi. Ar- tık çimacılar, hamallar, kamarot- lar onunla alay etmiye başladılar. — Yolcunuz, nerdeBey; suya mı düştü?.. Behçet Beyin on günlük me- zuniyeti bitmişti, vapur saat öğle- den sonra üçte geliyordu.. Üçe çeyrek kala işini bırakıyor rıhtıma koşuüyor.. Bekliyor, Naciyesini bekliyor, fakat Naciye gelmiyordu.. Günler geçti, aylar geçti, se- neler geçti vapur beklemek Beh- çet Beyde bir itiyat halini almıştı. Gerçi Behçet Bey Naciyenin Mudanyada — evlendiğini — hatta gocuğu bile olduğunu duymuş, | hergü evlsadirmek (| LT | kadar fakat bir Naciye : “Sen gelme, ben geliyorum. » Diye telgraf çekmemiş miydi? Muhakkak gelecekti. — İhtimal — bir gelir... türlü — inanamamıştı. gün sonra On beş sene böylelikle geç- ti. Behçet Bey; evlenmedi, çap- kınlık etmedi, on beş sene muntazaman — Naciyesi- nin — vapurdan çıkmasını bek-« ledi.. — Sahil — ticaret — dairesin- de kendisile beraber çalışan ar- kadaşları, âmirleri, Behçet Beyin saat — sonra tekrar geldiğine o alışmışlardı ki bu garip itiyat hiçbirinin nazarı dikkatini celbetmiyordu. * Doktorlar — hastalığı — doğru teşhis etmişlerdi. Behçet Bey gribe tutulmuştu. Fakat yanıldık- ları nokta ölüme sebep olarak grip hastalığının gösterilmesiydi. Behçet Bey hasta yatıyordu. Fiyevrisi otuz dokuza çıkmıştı. | Saat üçe doğru hazırlanmık, mutadı veçhile Mudanya vapuru- nu beklemiye gitmek istedi. Fakat bacaklarında — yürüyecek — değil, | ayakta duracak bile kuvvet bu- lamadı. — Kim bilir bugün gelir!.. — Ya gelir de kendisini arar bulamayınca darılıp geri dönersel.. — Ya Naciye şimdi vapurdan iniyorsa!.. — Ne olurdu bir parça kud- retim olsaydı da vapura gitsey- dim... — Naciye bugün muhakkak geldi... belki Naciye * Behçet Beyin dimağı bu dü- şüncelerle sarsıldı, çarpıntısı ço- ğgaldı.. — Naciye geldi.. — Naciyeyi karşılıyamadım.. — Naciyel!. Naciye!. Naciyel. Derken birdenbire ârız olan bir kalp sektesinden öldü. Yoksa gazetenin yazdığı ve herkesin söy- lediği gibi gribin tesirile ölmüş değildi. SON POSTA Yevmt, Siyası, Havadis gazelesi « İstanbul: Eski Zaptiye m' Çatalçeşme sokağı 25 Tetefon — İstanbul * 20903 Posta kutusu: İstanbul - 741 Telgraf: İstanbul SON POSTA ABONE FİATİ TÜRKİYE 1400 K 1 Sene — STOOER 150 » 400 » 150 » B Ay 8 . H Gelen evrak geri verilmez. Hânlardan — mes'üliyot alınmas cevap için mektuplara 6 kuruşluk Pul ilâvesi Jazımdır. Adras değiştirilmesi (20) kuruştür.