Uzak Şarkta Hindiçini Mektupları Siyam - Bankok ( Hususi ) — Siyamın en meşhur mahsulü olan pirinç, iktisadi bulrandan çok müteessir oldu. Köylü geçen sene ektiği mahsulü hâlâ sata- madı. Buna Siyam parasının yüksek olmasi da tesir etmiştir. Siyam köylüsünün en büyük derdi tefecilerdir. e Tefeciler £ köylüye ayda yüzde yirmi faizle para vermektedirler. Köylü, tefeciler- den borç olarak aldığı tohumdan hâsıl olan mahsulün yarısını te- fecilere vermektedir. Hükümetin 75 milyon tical olan bütçesi sarsılmış, kendine eni varidat aramıya başlamıştı. ükümet bütçeyi tevzin o için | memur maaşlarından yüzde yirmi tenzilât yapmıştı. Hükümet yine | ayni endişe ve zaruretler vergi- leri yükseltmiştir. Yeni bir vergi ile Siyamlılar, zengin fakir, senede Türk parasile 5,5 lira vergiye tâbi tutulmuşlardır. Yöz lira ma- aş alan bir memur bugün 55 li- ra vergi vermektedir. Vergilerin birdenbire bu kadar artması halk arasında büyük bir ıstırap doğur- muştur, halk: — Biz hükümete bu kadar para veriyoruz.j Hükümet buna mu- kabil bize ne yapıyor? demek- tedir. Sokaklar insan ve hayvan pisliklerile doludur, geçilmez bir haldedir. X Burada gün geçmez ki yan gın olmasın. Dünyanın hiçbir ta- rafında tesadüf edilemiyen bu bi- ribirini takip eden yangınların yegâne sebebi iktisadi buhrandır. Halk sigortalı bulunan ev dükkün-| larını yakmakta ve bunların sigor- ta paralarını alarak küçük şehir- lere, köylere çekilerek mutavazı bir hayat sürmektedir. Geçenler- de buranın en büyük sineması bir rekabet yüzünden yandı İngilterede İslâmlik Londra ( Hususi) — Son za- manlarda (İngilizlerin ( arasında İslâmlığı kabul etmek âdeti ge- niş bir hal almıştır. Bunların ibadet yeri son zamanlarda Bo- king'de yapılan son derece güzel bir camidir. Şimdi de Londranın merkezinde Kensigton'da güzel bir caminin yapılmasına karar verilmiş ve bunun İçin şimdiye | kadar 100.000 isterling toplan- mıştır. Teberruda bulunanların başında Ser Roulend Allenson - Binna, Baron Hedli ve Garri, Brijer Fi bi bulunmaktadırlar. Maruf bir mühendis olan Lord Hedli 1913 senesinde İslâmlığı kabul etmiş ve hacca gitmiştir. Kâbeye giren ilk Avrupalıdır. Müslümanlar ona Al Faruk ismi- ni vermişlerdir. Brijer Filbi 1930 senesinde İslâmlığı kabul edip cenubi Necide gitmiye muvaffak olan ilk Avrupalıdır. İçki Yasağı Nevyork 18 — Şikago Cüm- buriyetperverler Fırkası Meclisi, içki yasağının bilâkaydü şart red- dine ait olan takriri reddetmiş- tir. Bu vaziyet, içki yasağı yüzün- den çıkan şiddetli mücadelelere nihayet vermekte ve mubtelif hükfümetlere (içki (o memnuiyeti meselesinde müstakil karar ver- mek salâbiyeti vermektedir. İŞKEMBE ÇORBASI Sirkeli Sarmısaklı Bir Çorba, Körkütü .sarhoşları Ayılt Çengele asıl mış sıra sıra ko- yun başları... İn- san oğlunun zu müne karşı, müte- vekkil ve sessiz zehir saçan bir tebessümle, diş- leri meydanda, acı acı yorlar. Dükkânm bir köşesinde, oko- caman bir kazan, fıkır fıkır kay- nıyor. Beyaz tak- keli bir adam, elinde uzun bir kepçe, durmadan kazanı karıştırmakla meşgul... Arada bir: — Tak tak tak!... İşkembe kıyan satırın sesi. Ve çırakların dar merdivenlerde mekik dokuyuşları: — Tuzlama iki.. — Yümurtalı bir. — Sade ver, sarmısağı olacak!, Örtüsüz mermer taklidi ma- saların üstünde yüzer dirhemlik ekmek.. Küçük fincan tabakla- rında birer avuç tuz.. Genizleri yakan keskin bir sirke kokusu, havada dalgala- nıyor. Tırnaklarının içi simsiyah bir garson, elile parçaladığı bir koyun kellesini, müşterinin önü- ne sürerken içimde tarif edilmez bir tiksinti kabardı. Sade suya işkembe çorbasına kaşık atan yanıbaşımdaki ihtiyara Obakıyo- rum. Mayonezli istakoz da ancak bu kadar iştahla tenavül edilir. Hem çorbasını içiyor, hem anlatıyor: — Kalmadı, eski işkembeci ustaları... Bir zamanlar, Kalyon- cukulluağunda bir barba Yani vardı. Herif kusursuz çorba ya- pardı. Ya pişirdiği paçanın İez- zeti... Alimallah, parmaklarını da yerdin.. Müşteri de nah böyle... Kum gibi kaynardı. Kimi, akşamdan kalmış, ay- mak için gelir. Kimi ayıp yeni den başlamak için gelir, Dükkâ- nın içi, dolar, dolar boşalırdı. Öyle günler olurdu ki otura- cak yer bulunmazdı da çor- bamızı ayak üstü içerdik! Hey gidi günler.. Hasır iskelesinde çekerdik kayık düzünü.. Çeker- dik kayık düzünü... Ondan sonra verirdik (kendimizi baştankara işkembeci dükkânına... Bir gece, hiç unutmam, Ba lıkpazarında kafaları tütsüledik- ten sonra aklımıza esti, Beykoza paça yemiye gitti idik. O saatte bangi paçacı dükkânı açık kalır? Baktık ki hepsi kapanmış. Dolas bre dolaş... Sabah, şa- fak sökerken düştük dükkâna... İkinci kâsede, mahmurluk filân hak getire... Pirüpak oluverdik. Çatalla masanın üstüne vurdu: — Bana bir yumurtalı dahal.. Şoför kasketli bir genç, gar- sona soruyor: — Beyinli baş yok mu? Be- yinli baş... — Yok, beğim... başlar, hepsi beyinsiz... sırıtı- bol Buradaki İşkembecide çorba içenler Herif, acaba müşterilerini mi kastediyordu ? Dükküna giren bir başka müşteri, kızarmış kellelerin üstü- ne karpuz muayene eder gibi parmağının (o tersile. vurduktan sonra hükmünü verdi: T İMURLENK İ Tarihin kaydettiği adamların en bü- M yüklerindendir. TİMURLENK İskender, Atild, Na- L poleon ve Cengizden E N K daha müthiştir Pek yakında SON POSTA Sütanlarında mıya Kâfi —Bunlar, piş- kin değil! Garson, mü- dafan etti: —Daha nasıl olsun pişkin ? Dedi ki: —Kelle dedi- ğin mar gibi kızarmalı 1. Sonra dili, bembeyaz olma- lı.. Baksana,bun- lar ciğer gibi. Garson, camı hiddetle kapadı: —Bizdeki bu.. Herkes beğeni- yor, siz beğenmiyorsunuz!. Etrafta, geğirtiler başladı: — Sarmısağı fazla kaçırdık.. Gööööy... — Geeeey.. Estağfurullah.. Kılık kıyafet düşkünü bir müşleri, uzun bir “Yarabbi şükür,, savurduktan sonra, mendili İle ağzını sildi. Garson, vakit ge çirmeden aşağıya seslendi: — On iki buçuk al.. On kuruş bir kâse çorba, yüz para da ekmek için.. Bu ucuzluğa diyecek yok ha- ni.. İki şişe Taşdelen suyu para- sile işkembeci odükkânında pe- kâlâ karın doyuruluyor. Bu sırada üç kişi, biribirleri- nin omuzlarma abanmış vaziyette içeri girdiler. Üçünün de gözleri kan çanağı gibi idi. Bir masa bulup çöktüler, Birisi, çöktüğü gibi sızdı. Ya- nındakiler, dürtüşlüyorlar, — Hiş.. Kalk bel. Ömer dikilince e iy EŞ ulan, ayıp bel. Garson başlarına hemen sipariş verildi: — Bol sarmısaklı, bol sirkeli, üç sade çorba... Demin sızan sar- boşu uyandırmak pek kolay olmadı. Halden anlıyan müşterilerden biri tavsiye etti: — Soğan yok mu, soğan. Bir parça soğan koklatın... — Sirke de iyidir.. Şakakla- rını sirke ile oğun... Nihayet bir bardak soğuk su sarhoşun aklını başına getirmiye | kâfi geldi. Hele çorbaya kaşık atınca, mahmurluk filân kalmadı. Yak nız herkesin kendine baktığını hissettiği için sarhoşta hafif bir mahçubiyet belirdi: —Bayağı gaflet basmış yahul.. diye söyleniyordu. O sırada bir şeye dikkat ettim. Tuzun işi bittiği gibi, tabak derhal ortadan kalkıyor. Garsona bunun hik- metini sordum; biraz sıkılarak: — Başka çaresini bulamadık, dedi, eskiden küçük tuzluklar koyuyorduk. Müşterinin hepsi bir olmuyor. Tuzluğu cebine koyup gidenler de var. Tuzu tabakta getirmiye başladık amma, bu sefer de tabak dayandıramıyo- ruz. Affedersiniz, haniya, lâfımız size göre değil|... Sabaha kadar açık olduğu- muz için her türlü insan geli- yor da... yo Bir k Tramvay Geliyormuş! Virajı Küçük Lânga ile Yenikaf arasındaki (dönemeç tra yolu, son günlerde tehlikeli vi hal © almıştır. Buradan tramvaylardaki halk, sık sık end göstermektedirler. Tramvay ketinin nazarı dikkatini celb deriz. Ben De Rica Ediyorum Geçen gün gazetenizde, lediyenin hayırlı bir kararına di küçük bir haber gördüm ve rusunu söylemek lâzımgelirse kandım. Bu haber belediyei Cihangir — yollarını yaptırmı! karar verdiği hakkında idi. B€ lediye reisinden çok rica ederif Bizim Beşiktaş tarafını defa gelip gezdiği takdirde, nim ki buradada tamire m: yollar görecek ve yine eminim bunların da tamiri için d emir verecektir. Bu sebeple V* de rica ediyorum. i Beyiktaşı N Otomobil Korneleri Her memlekette otomobili bir istirahat vasıtasıdır. Fi bizim memlekette nedense oluyor. Bir kelime ile söylüyoru Otomobillerden değil, fakat ot? mobil kornelerinden . bıktık. şoförler korne öttürmek hu“ sunda müsabakaya (girişiyorl Belediyenin alâkadar memurlar nın nazarı dikkatini celbederink Aksürüy: Vid Cevaplarımız Beşiktaşta Mediha Hanima! Bir istida İle Evkaf Müdür lüğüne müracaat ediniz. Evka” bahsettiğiniz işler hakkında 18” sisatı vardır. Bu tahsisatten isik fade edebilirsiniz. İstidanıza nf halle ilmühaberi raptetmeyi * mal etmeyiniz. t * İ Suphi Beye: 4 Bu iş hakkında ecnebi #| ketlerden © birçok müracast vaki olmuştur. Fakat teklif eti leri şerait çok ağır olduğun bittabi kabul edilmemiştir. ! * i Kâmil Yusuf Beye: Mektubunuzdan anlaşıldı göre hastalığınızın vahameti y9, tur. Bu kabil ameliyeler meyli” ketimizde doktorlar tarafınd” da mükemmelen yapıl i Bu itibarla mutlaka Viyansf! gitmiye < hiçbir (o mecburi bi yoktur. Kendinizi bir kere "| radaki mütehassıslara gösteri” Papaya Gönderilen o | Garip Hediyele”, İtalyada © Vatikanda Papa mütemadiyen dünyam” tarafından kıymetli hediyeler Bir müddet evvel Hristi kabul eden Yeni Gine lisi de Papaya bir hediye dermişlerdir. Bu hediye Gine ahalisinin Hıristiyanlığ' bul etmeden evvel tapın ve önünde kurban olarak ların kesildiği bir Iheykeldir: heykelin üstü, Yeni Gine si tarafından öldürülerek 6 kişinin derisi (ile kapla Bu heykel misyonerler konulmuştur.