Okyafıus Kı urbanları Tayyarecıye Mezar Oldu - Picslerin DD Brkak, A Kadındai Okyanusta son kazazede Hosnerin tayyaresi Hasner isminde bir tayyareci Amerikadan tayyare ile Okyanus | denizini aşmak ve doğru Varşo- vaya inmek Üzere hareket etti. Fakat bu teşebbüs yarı yolda akamete uğradı, zavallı adam | tayyaresile denize inmek mecbu- riyetinde kaldı. Ancak dün ha- ber verdik ki bir posta vapuru, kazazede 1tayyreciye tesadül et- miş ve onu kurtarmıştır. Bu münasebetle Okyanus de- nizi Üzerindeki tayyare seferleri hakkında meraklı malümat treyi muvafık bulduk, Tetkikat neticesinde anlaşı- mıştır ki Şimali Okyanusun üze- rinden tayyare ile geçmek ekse- riyetle mümkündür. Nitekim Mis Erhart ismindeki Amerikalı ka- gıniın yekdiğerini takip eden n vaffakıykti bunun en son delille- ridir. Fakat bu coşkun deniz, ha- vadan uçmak suretile dalgalarını istihkar edilmesine — ekseriyetle tahammül — edemez. — Filhakika şimdiye kadar Amerikadan Ayv- rupaya hava tarikile gelmek is- tiyenlerden, bu cesaretlerini ha- Yatları ile ödiyenlerin adedi 26 ya baliğ olmuştur. Bunların (22) si erkek kadındır. Fakat bilir m ilk kurbanlardan biri mof ,, adını taş bir. Türktü. 21 eylül 1926 tarihinde makinist iafitlle. Fuülk'ce Büyyüedlnde Ole yanusa açılmış ve dalgalara gö- mülmüştü. Bu kahraman Türk, annesine yazdığı bir mektupta: — En büyük emelim hava tarikile İstanbula gelmektir, di Yordu. Okyanusun — ikinci bu Türk , kahramanının yanında bulunan telsiz telgrafçı Klavger Olmuştur. Bundan sonra ransızların meşhur - tayyarecisi Nüngesser — ile arkadaşı Kuliye Belmiştir. Ölüm tarihleri 8 Mayıs 1927 dir. İstatistiklere narzaran Okyanusu geçme teşebbüsünde en fazla — zayiat kaydeden '967 senesi olmuştur. Filhakika © senenin 31 ağustosunda Mira- y Minşen, Yüzbaşı Hamilton, renses, Lovenştayn, 6 eylülde | ertran, Hil, Payn, 7 eylülde | Tum. Matkalf, 23 eylülde Gray- ten, Omdal, Golsbavt, Kohlen “'nllılerdir. Yani 1927 de koca İkyanus denizi, tayyarecilerden S0 dört kurban almıştır. 928 senesine gelince, 13 ma- Yısta Mak Key ile Hinçklif'in, 17 Eşrinievvelde ise mülâzim Mak- | mald'ın ölümleri kaydedilmiştir. 1929 genesinde, evvelâ 13. | ver- dü- , (4)ü iz; bu | cisi İslâ- an kurmanı sıra | ney temmuzda Lebli İdzikavaki, Asor adalarına inerken tayyaresi tu- tuştuğu için yanarak ölmüştür. 19 Ağustosta İsviçreli Kaso | ile Luşer, Amerikalı Ditman kay- bolmuşlardır. 1930 senesinde zayiat yoktur. 1831 de Baril Hart ile yüzbaşı Maklaren ağustosta müşlerdir. İsimlerden anlaşılacağı üzere | kurbanların biri Türk, diğeri- | lerinin ekseriyeti İngiliz, Ameri- kalı, kısmı cüz'isi de Lehli, İ.ıviç- reli ve Fransızdır. Şimali Okyanusu geçmek için yapılan teşebbüslerin az çok mu- vaffakıyet verenleri 919 senesinde yapılmıştır. Filhakika bu 919 senesi mayısının 16 1ncı günü üç tane Amerika deniz tayyaresi birçok vapurların, torpitoların ve | olarak de- İçlerinden yalnız bir tanesi ara sıra denize inip tekrar havalanmak - suretile denizi geçmiye muvaffak - olmuş- tur, diğerleri gemilere alınmış- lardır. zırhlıların — üstünde nize — açılmışlardır. Bu teşebbüsten bir gün sonra Avusturalyalı Harka ile Makenzi on dört saatlik bir uçuştan sonra denize inmek — mecburiyetinde kalmışlar ve tesadüfen — kurtarıl- mışlardır. 19 Teşrinievvel 927 de Mis Elder ile Halman âdeta bir ha- rika ile tahlis edilmişlerdir. 1926 da yolcusu 2 Ağustos ile üç denize inmek — mecburiyelinde kalmışlar ve bir gemiye iltica etmişlerdir. Yine o tarihte Lehli İdzivoski ile arkadaşı Kubala 38 saatjik bir | uçuştan sonra denize düşmüşler ve talih eseri olarak bir. gemiye tesadüf etmişlerdir. Maamafih bu Lehli tayyareci - bilâhare yine kurbanlara iltihak etmiştir. Hulâsa görülüyor ki: Okyanu- su geçmek henüz basit bir iş halini almış değildir. Muallimler Birliğinin Tavzihi İstanbul — Muallimler Reisliğinden: İstanbulda ayda bir olmak ürzare Birliği | intişar etmekte bulunan ( Muallim Sesi ) gazetesinin, ismi dolayısile Birliğimiz tarafından neşredildiği zehabının hasıl olduğu, arada vaki olan bazı müracaatlardan anlaşıldığından mezkür gazetenin ve sahibinin birlikle hiçbir alâkası elmadığı bir güna yanlışlığa ntabal kalmamak üzere tavzih olunur. : Parker ö Kurt- | 33 Cemal Bey: Vakurdur. Süsü inlızamı çabuk alınır ve müte- sever, essir olur. Gürültücü ve kavgacı değildir. Hususiyetlerini işac etmek is- temez. Pek yo- rulmıya taraf- tar değildir. 34 Ömer Lütfi Bey: İşinde bece- rikli olur, uğ- raşır, her şeye el viyet ver. m ul ve merasim — ku- yudatile hür. riyetini takyi- de taraftar de- ğildir. Tevazuu ve sadeliği se- ver, çabuk asa- bi olursa da iğbirarı devamsızdır, sözleri pek batmaz Fotoğraf Tahlil Kupanunu 11 inciSayfamızda bulacaksın x. ——— Z RADYO 15 Haziran Çarşamba l.ıanbuı (1200 metre) | bant Bükreş — (504 metre ) Madam 21 Lida gazi Belgrat — ( 42 | fon, 20,80 konferans, 21 kom keman koönseri, 22915 gramof, no kouseri, Roma 41 metro ) 21,45 Ope- radan naklen Tantauser op gramoton, kalacak ıırıı.u.ı.ı operet Peşte 20,40 aalon trası orkestrası, ve Kora hoyeti, ÜST1 metre) 20,15 Muh- radyo gazotesi; 21fşarkı, 9 izca könfe- Varşova Halk bil- | Vi ' 16 Haziran Per şembe İstanbul —( 1200 metro ) 18 gr mofon, 19,5 alaturka — gsz, — Ajans haberleri, saat Aayarı, 20,5 gramofon ile opeta p'ın':l'l"ı 21 alaturka sar, (894 metre ) 20 şarkı, konsari, 290,20 senfoni, Re!grad — ( 129 metre ) 20,20 Dok- Rusalka operası. Roma — (1 metre) 21 Gramofon, haber, 21,4ö8 muhtelit konser. Prağ — (488 metre) 19 Ostravadan nakil, 22 Viyanadan naklan 10 uncu beynelmilel konser. Viyana — ( ĞİT metro ) 20,10 Kon ferans, 21,50 bir perrdelik komedi, 22 onuncu beyutlmilel konser, Haba | aa Ğ nu alı keman konseri, Mode- rata & Peşte — ( 550 metre ) £ bir temsil, «İnsan facisları» ismind piyes. Varşova— Rady Berlin — ( 16 biyat bahisteri, 2 28,20 siynst gareteni re) 20,20 Ede- orköstrâsı, 3,40 dans hw vaları. (C 560 metre ) 20,15 kon: | 21,45 | torun tavsiyeleri, 21 operadan naklen | Mesrur, tamaa düştü. Kölelik- ten emirliğe yükselmek gibi bir ihtimal, onu hırsa düşürdü ve mırıldandı: — Bunu yaparım! Sonra Caferin hılıcını, köme- rini aldı, siyahi kölelere verdi, mevkufun iyi muhafaza olunma- sını tembih etti ve halifenin bu- | zuruna gitti. | Çadırda kalan Cafer, affolu- nacağını ummuyordu. Çünkü an- sızın cellâda teslim edilmesini mühim ve sebeplere müstenit görüyordu. Harunun kolay kolay azminden dönmiyeceğini seziyor- du. Bu sebeple ölüme karşı garip bir tevekkül — beslemiye başlamıştı. Yalnız Abbaseyi ve çocuklarını düşünüyordu. İzdivaç hayatını bir günah gibi geçiren kadın, şimdi ona pek acıklı görünüyordu. Doya doya öpemediği çocuklar ve henüz ana karnında bulunan yeni yavru yetim birer tebessümle burnunu hırlatıyorlar, gözlerini — yaşartı- yorlardı. Cafer, gözünün yaşını yavru- larmın hayaline akıtırken, çadırın kapı perdesi açıldı. Mesrur gö- ründü. Kaşlari çatıktı, meş'um bir neticeyi hâmil olduğu belli idi. Nitekim içeri girer girmez kara haberi sert bir sesle mahküma bildirdi: — Emirülmüminine seni ök- | dürdüğümü söyledim, başını is- tedi! Cafer, kollarını kavuşturdu: — Pekâlâ, dedi, ne istersen yap. Yalnız bir şey soracağım. Bana hakikati söyle. — Ne soracaksın! — Abbaseden haberin var | mı, Emirülmüminin ona da kız- gin mıdir? — Abbase mi? O, çoktan öldü ? — Öldü, öldürüldü ha. Öyle ise durma, hiç durma, beni de öldür ! Mesrurun — kılıcı havada bir | kere döndü, Caferin ensesino indi. Milyonlarca halkın yıkılmaz | bir ehram zannettikleri kudretli baş yere yuvarlanc Bu baş beş dakika sonra | Harunun elinde idi, Halife iki | gün evveline kadar pek aziz ta- nıdığı, sevimli başı, eviriyor, çe- infiallerini anlatı- viriyor ve ona yordu: — Cafer, hain Cafer! Ben seni yüreğime koymuştum. Hayır, öyle de değil, seni yüreğim san- | mıştım. Sen bana hiyanet ettin. | Aramızdaki ahdı ayak altına dın. Lütuflârumı unuttun. — Taliin | keyfi - tahavvüllerini düşünmedin hareketlerinin sonunu hesaplama- | dın. Arapların da, ecnebilerin de nazarında namusumu lekeledin, beni küçülttün. Harun, fildişi kakmalı abanoz bir deynekle Caferin dişlerine vuruyor ve sözüne devam edi- yordu. | — Sen nihayet bir vezir idin. | Servetin vardı, kuvvetin askerin vardı, taraftarların vardı. Belki benden zengindin, benden | kavi idin. Benden de fezla sevi- | liyordun. Lâkin nihayet bir vezir idin.. O kudret, o güvendiğin kudret, benim parmaklarımdan | senin eline dökülüyordu. Ben vardı, | HARUNURREŞİT F EEİ e— L Tarihin Esrarengiz Sayfaları x » MA parmağımı — çektiğim dakikada, sen kaynağı kuruyan bir çeşme gibi susuz kalacaktın. Bunu dü- şünmedin. Acaba zeki mi değil- din ? Hayır. Aklın vardı, idrakin tamamdı. Yalnız hırsa kapıldın, uzun emeller beslemiye koyuldun. Ab- baseyi alet yapacaktın, beni dü- şür klarmı balifeliğe geçirecektin. Evet, fikrin bu idi. O halde beni hakkmı da helâl et. Kendim düşmemek için seni dü- şürdüm, kendim yaşamak için seni öldürdüm. Haklıyım - değil mi Cafer? ktin, çocu Beni düşürmekti. marur gör, O sırada müezzinler minare- lerden müminleri öğle mamazına davet ediyorlardı. Harun, elindeki kelleyi Mesrura verdi: — Bunu, — dedi, blir çukura at! götür, Ve sonra apdest aldı, camie gitti, büyük bir cemaat arasında namaz kıldı. Saraya avdelinde İbnürrebii çağırttı, vezaret mansa bını ona verdi. Caferin pederini kardeşini ve bütün yeğenlerini hapi se attırdı. Saraylarını, çiftliklerini, hurmalıklarını müsadere ettirdi. (Arkası var) Tenis Kıraliçası Furada resmini gördüyüaüz Amerikalı Mis Helen Vils maruf ve teniste dünya şampiyenodur. Bu şampiyonluğu senelerdenberi — muhafaza eden Mis Helen Vilse son zamanlarda beynelmilel — teşkilât — tarafından ( Tenis Kıraliçası ) unvan: miştir. Mis birkaç Ameri Parisı Mis He Pariste müsabakalarına bir tenisçidir verik gün gel Vayt- işli- evvel miştir. man kurası vak edecektir.