14 — Fİazirân Atlas Denizi Üzerinde Tayyare İstasyonları Deniz Üzerinde z ei Üsite: Çetik adanın umum! plânı, altta: Müstakbel Yapılacak Adalar Ka N faaliyet manzarası Mis Amelya Erkostun, tayyare Ho bir hamlede Nevyorktan Lom- draya uçuşu bütün dünyanın hay- retini mucip olmuştur. Bu cessur Amerikalı kadım takdir etmemek kabil değildir. Londrada ve Pariste ona karşı gösterilen samimi alâka, memle- keline avdet ettiği zaman kim Bilir ne kadar coşkun bir hal ala- caktır. Cessur insanlara karşı halk kütleleri daima hassas - olurlar. Tabit olan bu his, sevki tabiileri- mizin en iyisidir. Bahrtmubitiatlasiyi — tayyare ile geçmek ancak birkaç güzide Ve cessur tayyareciye nasip ol- muştur. Okyanos hava yolunu tesis etmek Lindbergin uçuşundanberi günün meselesi haline gelmiştir. Herkes bir proje hazırlamış, fa- kat hiçbiri tatbik edememişti. Bu hususta alâkadar makam- lara Mister E.R. Armstrong is- mindeki Aamerikalı mühendisin plânmı muvafık bulmuşlardır. Bu proje yakında mevkii tatbika konacaktır. Bu projeye nazaran Amerika ile Ayvrupa arasında uçacak tayyarelere birer istasyon vazifesini görecek adalar ya- pılacaktır. Bu istasyonlar re- simlerimizde de görüldüğü veçhile yekdiğerine bağlı küçük dubalar üzerine mevru çelik birer satıhtan ibarettir. Fırtınadan ve dalgadan mü- teessir olmamaları için dubası denizin 55 metre altında buluna- caktır. Sütunlar 20 metre tulün- dedir. Dubanın sathı denizden 15 metre yukarda bulunmaktadır. Tamamen “çelik olan bu adanın 32 dubası ve 32 sütunu buluna- “taktır. Her ada 17500 ton sikletin- dedir. Bir ada 4 milyon dolâra Mmalolmaktadır. — Tayyareler bu adaların üzerine konacaktır. Nevyorktan Avrupaya kadar Ber 650 kilometrede bir ada ih- tiyacı bulunduğundan tayyareler için 5 ada lâzımdır, beş ada da 20 milyon dolâra malolmaktadır. er adanın Üstünde otel, lokanta, Tadyo, berber dükkânı, tenis kor- tu, sinema gibi her türlü konfor Uunacaklır. Tayyarelerin üzerin- J Mühendis Armstrang deki muazzam projektörler tay- yarelerin oturacakları bu istas- yonları birkaç yüz — kilometre uzaktan tenvir edebileceklerdir. Tibetli —— Dilberler Tibet arazi- sinin cenup kı- sımlarına — son zamanlara kadar ye kadar meçbhu; C kalmıştı. Fakat bir İngiiz âlimi sor. zamanlarda buraya girip tetkikat yapmıya muvaffak olmuş, bu kısımdaki kadın tiplerine ait muhtelif fotoğ- raflar almıştır. Buradaki resim- lerde gördüğünüz kadınlar cenu- bi Tibette yaşıyan iki kadın ti- Resminizi Bize Gönderini: * * oturucu olmı- yan ameli iş- lerde — muvaf- fak olur. Eğ- lenceyi sever, tahakküme ve seri muamcle- ye — gelemez, iğbirarı devam- h olabilir. Ka- dın mesailinde kıskançlık gösterir. 35 Ziya Bay: (!nmgı—ıfımn der- cini istemiyor.) Açık kalpli ve tok sözlüdür. — Tavrü hareketlerinde mizaha kaçar. Sözleri pek batmaz. Çabuk ahbap bulur. Fazla konuş maktan sıkılmaz, arkadaşları tara- findan aranır ve sevilir. Fotoğraf Tahlil Kuponuna Hi inciSayfamızda bulacaksınz. 14 Haziran Salı İstanbul — ( 1200 metre ) 18 gra mofon, 19,5 alaturka aax Hafız Burhan — beyetinin iştirakile. Ajans haberleri, saat ayı ile opera parçaları Hafız Burhan heyetini orkostra, Bükreş — ( orkestrası, 20,5 £1,10 orkastra. Belgrad — ( 129 metre ) 20,50 ses 22 ştirakile 804 metre ) 80 Radyo konlerans, 20,45 şarkı, konseri, 21,5 Zagraptan nakil, 23,50 akşam konseri, Roma — (44l metro )20 Haber ve telgraf derslerişs 21 gramefon, 21,45 muhtelit konser . Prağ — (488 metre )19 Brünodan nakil, 20,£5 fakülte müderrisi Dokotor Burian tarafından bugünkü cerrali hakkında bir konlerans, 21 Brünodan nakil, 29 konser, Viyana —( ÖL7 metre ) 20,15 Hava raporu, musahabe, haftanın baberleri, 20,90 operadan naklan Faust. Peşte — ( 5Z0 metre ) 20,30 Ko- medi, 21 gen gece, 23,45 Çigan orker- trası. Varşova — ( 1411 metre ) 21 Viya- nada Stofan kilisesinden nakil, 21,90 musahabe, 21,45 hafif konser, 22,50 radyo gazetesi, sonra dans havaları. Berlin — (1635 metre ) 20 Eski zamanlar, 20,35 Şimalt Prusya gazole- #İ, 21,35 Kolonyadan naklen Genovevya trajedisi. 15 Haziran Çarşamba İstanbul — (1200 metre) 18 Gramo- fon, 19,5 alaturka saz Bedayi musiki heyetinin İştirakile Ajans baberleri, #aat ayarı 20,5 gramefon İle opera parçaları £1! Refik Münir Bey konseri, 22 cuzbant. Bükreş — (894 metre ) 20,45 Piya- no konseri, Madam Lahovari tarafın- dan, 21 Lida gazinosundan nakil. ( 429 metre )20 grame- fon, 20,30 kötferans, 2i komedi 21,45 keman konseri, 22,15 gramofon, 22,55 orkestra . Roma — ( G1 metre ) 21,45 Ope- radan naklen Tuntauser operası. Prağ — (488 metre) 20 Askeri ban- do, 21,05 Sınetea salonundan — hakil, Vasa tarafından keman ile solo. Viyana — ( 517 metro ) 20,95 Haber, gramofon, konferans, 21 Viyana, Vi- yana kalacak İsmindeki operot. Peşte — ( 550 metre ) 20,15 kon- ferans, 20,40 salon orkestrası, 21,45 operanın örkestrası ve Kora . heyeti, 23 Çigan orkestrası. Varşova — (1411 metre) 20,15 Muh- telif, 20,3ö radyo gazetesi, 21fşarkı, 23 davs havaları, 29,23 Fransızca konfe- rans, 28,00 5 haraları. Berlin— ( 1635 metre ) 20 Halk bil- gileri, 20,40 gazete baberleri, 21 Vi yanadan nakil ——— en güzel tipleridir. Burada yaşı- yan kabile Daras ismini taş- pidir. Bu kadınlar cenubi Tibetin | maktadır. Size Tabiatinizi Söylüyelim 32 İsa Et.: Çalışkan ve ataktır. sallıyarak içeri girince Harun | sordu: — Bu dairenin kapısını ka- padın mı? — Evet, ya Emir! | | — Halayıkları, köleleri ne | yaptın? , , HARUNURREŞİT GARASR 171 GEREETRDARAAANN. Yezcr: x N Tarihin Esrarengiz Sayfaları Abbase yerinden sıçradı: l — Çocuklarımı da öldüre- eeksin ? Behey zalim, behey in- safsız, behey vahşi, onların cürmü nedir? Onlar iki masumdur, iki melektir. Elini onların kanına na- sıl sokacaksın ? Harun, artık kendini zapte- demedi, bağırdı: — Mesrur! Kara ve kavi köle, kılıcını — Hepsi mahpustur. — Beraber getirdiğimiz köle- ler nerede? — Burada. — Gelsinler! Köle çıktı ve biraz sonra bü- yük — bir sandık — taşıyan iki zenci ile geri geldi. Abbase, Harunun yüzüne baktı, Halife başını iğdi ve Mesrura bir işa- ret verdi. Cellât, yalın — kılıç | ilerleyince güzel kadın, talisiz prenses ve zavalh ana haykırdı : — Ölüyorum, fakat alçaklığı- | nı da yüzüne tükürüyorum ! — Belki çocuklarını anacaktı, belki Caferin ismini zikredecekti. Lâkin mesrurun indirdiği darbe, ogüzel dudaklardan başka bir kelime çıkmasını menetti; zarif baş, Harunun — eteğine doğru yuvarlandı. O, gözünü kapamıştı. Üç, beş dakika geçipte kara kara bulutlar taşıyan gözlerini açınca cesetle başın sandığa ko- nulmuş olduğunu gördü !... * Bu faciaların cereyan ettiği, Ercivanla Abbasenin öldürüldüğü | | sıdan çok sonra Halifeden — bir | gece, Cafer saraya gelmek ve Halife ile görüştükten — sonra sevgilisine mülâki olmak - fikrin- de idi. Harunun Darülikarar sarayına — gittiğini — haber ab ması Üüzerine evde — kalmak mecburiyetine düştü. Gece yar- sından sonra sessizce “Yari can,, - nın yanına gidecekti. Fakat yat- haberler geldi. Halife reyinizi al- mak istiyor. Cafer, istemiye istemiye kalk- tı, sırtindaki “siyabölmünademe,, yi çıkardı, resmi elbise giyindi; beline bir kılıç kuşandı, çıktı. Maiyetinde süvari ve piyadeden mürekkep bir mevkip — vardı. Mesrur başta yürüyordu. —Hult | sarayının kapısı önünde mesrur atından indi, mevkipteki süvari- lere orada durmaları için işaretle emir verdi. Şimdi Caferle piyade askerlerin önünde yürüyordu. Ve- zir, bu erken davetin hakiki se- bebini düşünmekle meşgul idi. Süvarilerin dışarda kaldıklarının farkında değildi. İkinci kapı önün- de Mesrur, piyadeleri de alakoy- du ve Cafere yol gösterdi. An- cak üçüncü kapımın önünde kud- retli vezir, yalmz - bulunduğunu anladı ve sarsıld. Ne çare ki geri dönemezdi, geçilen kapılar kapanmıştı. Üçüncü kapının örttüğü büyük avluda büyük bir çadır görünü- yordü, İark zenci köle çadırın etrafını sarmıştı. Cafer Halifenin bu çadırda bulunduğuna hük- metti. Zaten Mesrur da oraya teveccüh etmişti. Genç vezir, çadıra girince irkildi. Orada halife yoktu, min- der yoktu, şilte yoktu, yalnız bir cellât kütüğü vardıl. Artık şüpheye mahal kalma- mıştı. Bu çadır, mezarı örten bir perde idi ve o kütüğün altında mezarın deliği sırıtıyordu. Neden ve niçin?.. Cafer bunu düşünme- di. Sebep me olursa olsun ölü- yordu. Mukavemet imkânı "yoktu. Maamafih bir teşebbüste bulun- mak — istedi, Mesrure — döndü, sordu: — Ne var, ne oluyor? — Ölüm sizi bekliyor! Cafer, yalvardı: — Kardeşim, dedi, verdiğin haber, müthiştir. Anlıyorum ki bir ifliraya uğradım. Sen, alçak münafıkların hiylelerinin beni yol etmesine alet olma. Seni ne kadal takdir öttiğimi bilirsin. Seni, bir çok ricale tercih eylediğimi bi- Hirsin. Her zaman arzularını ye- rine getirdiğimi bilirsin. Halifenin adam geldi, Harunun kendisini | kendi konağında ziyaret edeceği- ni haber verdi. Artık Abbaseye gitmek imkânı kalmıyordu ve Ha- lifeyi beklemek lâzım geliyordu. | Lâkin, Halife gece yarısı olduğu | halde gelmemişti, ancak sabaha karşı. bir köle gönderip geleme- diğini, gelemiyeceğini, — Vezirin beyhude beklemeyip rahat etme- sini tebliğ etmişti. Cafer, uykusuz kaldığına de- ğgil, Abbaseyi göremediğine ha- yıflandı ve hemen yatağına girdi. | Harunun birçok mamasızlıklarına alışık olduğu için o geceki ha- reketini de tabii buldu, endişe- lenmedi, güzelce uyudu. Uyanır uyanmaz da bir sabah safası sür- miye karar verdi, sofra kurdurdu, muganmnileri getirtli, eğlenmiye ha- | z rlandı Lâkin ilk kadehi içmeden Mesrur içeri girdi: — Seyyidina Emirülmüminin | hazretleri sizi çağırıyor. — Bu kadar erken?.. Görü- yorsun ya gözlerimin henüz ça- paklarını silmedim. | — Horasandan — bir ıaluıııl nezdinde işgal ettiğim mevkii de bilirsin. — Halife, bir tehüvyür ânmda beni mahküm etmiş ola- bilir. Muhakkak ki biraz sonra nadim olacaktır. Gel, sen beni bırak, buradan savuşayım, çölün ortasına kadar gideyim, gizlene- yim, bayatımı koruyayım. Sana yüz bin dinar veririm. — İmkânı yok! — O balde beni Emirülmümi- ninin huzuruna götür. Görecek- sin ki bana merhamet edecek- tür, affını esirgemiyecektir. — İmkânı yok! — Bana yabız bir saat mü- saade ver. Sen, git, Harunürreşidi gör.*Ona beni öldürdüğünü söy- le. Vereceği cevabı dinle, Sonra yine buraya gel Eğer — senden başımı isterse, ozaman — beni öldür. Yok, eğer beni öldürttüğü- ne nedamet gösterirse hayatla bulunduğumu haber ver. Eğer Halife beni affederse Allaha ka- | sem ederim ki servetimi serinle paylaşacağım ve seni orluya emir yapacağım, ( Arkası vaz )