Tasarruf - Azizim evle- niyor muşsunuz, teb rik ederim Teşekkür e- 4 ' derim !.. ha fazla tebrik ede- rim! Esmerlerden hoşlanmaz mişin?. Hoşlanırım , lakat ben — &enin için Böy Anlaşılmıya- cak şey değil azi- — Ben Naciyeyi hiç sevmem. Sebebi de de- <im, pudra parı- dikoducu olmasıdır. Herkesin aleyhinde bulunur, — sindan - bir derece- sanki kendi hiçbir şey yapmazmış gibi. Bak, sa- ç. kadar tasarrnf na yaptıklarını birer birer anlatayım... #deceksin!, Gözleri Güzel Kadın Bağlıyor büyü gibi, Gözleri güzel kadın.. Bir şeytan tüyü gibi; Gözleri güzel kadın.. Bakışı kalpte gezer, Ne olsa hemen sezer, Bir içim suya benzer Gözleri güzel kadın.. Süzer gibi bakıyor, Alev mirdir, yakıyar.. Gönüllere akıyor Gözleri güzel kadın.. XX Zayıflatan (den gülne zayıflıye Yoksa mı oldun?,. fişık Hayır, bana fşık olanlar var da. Maşukaların sırnaşık mı ? Hem pek far- la. Adeta kanımı emiyorlar. yah, vah! nereden di Hayır — üzi- zim köşk komşu- larım. değil, sivri- ginekler. Her gece yüzümü, — gözümü isıriyor, kanımı & miyorlar!.. — Yoo0, artık çok oldu.. Hararetimi almak istiyen hasta bakıcıların. sen onuncusu | Berber müşterisine nezaketle sordu: — Efendim, tıraş ederken ustura yüzünüzü acılıyor mu?.. Müşteri güldü.. — Eğer söylememiş olsaydın, ben yüzümü bir ustura ile tıraş ettiğinin farkında bile olmıya- caktım. Berber bu iltifata sevindi.. — San'at Beyefendi, berber- lik te bir san'attir.. Müşteri ilk sözünü tekrar etti: — Dedim ya, sen söylemesey- din ustura ile tıraş ettiğinin farkında olmıyacaktım, ben yü- zümü rende ile kazıyorsun zan- netmiştim.. Kırkını Geçmiş Büyükadada sahbildeydiler.. Er- kek gye:t. kadın, hatırı kalmasın amma, biraz daha yaşlı idi. Baş- başa oturmuşlar, konuşuyorlardı. Kadın erkeğe: — Dinle, dedi, gökyüzündeki yıldızlardan benim yaşım kadar say, sonra gözlerime bak. Ben bunu annemden — öğrenmiştim. Böyle yaparsan mes'ut oluruz. Erkek göğe baktı yıldızları saydı.. — İmkânı yok mes'ut olm- yacagız!.. — Niye? — Kırktan fazla yıldız saya- madım kil.. Kola Girmek — Niçin, erkekler kadınların değil de; kadınlar erkeklerin kok larına girerler... — Erkekler, kadınlar kaçacak olursa pek fazla müteessir olmaz- lar, Fakat kadınlar bir erkek yakaladılar mı bir daha bırakma- mak için sıkı sıkı koluna girerler. Korkuluk Kadınla erkek yanyana — yürüyor- Tardı.. Kadının bi şinda — kıpkırınızı bir. şapka vardı. Bir aralık erkoek dikkatli — dikkatli ba! Bu şapka ile sizi çaylâk —kap- masından korkmu- yor musunur?.. Hayır yanım- da giz varken!.. İltifat — edi- — Senden otomaobil mi istiyeyim, at mı isliye- BEĞYEANE » bak- B tanlarına — çaylâk ""7— diye düşünüyorum, fakat bir türlü karar — celmesin diye kor- Eremiyorum!.. kuluk — dikmezler — En iyisi budur, karar verememeni.. miz.. 5 ÜRCÜ L ;lt'undlıu. * Siz burada yok, 0n sıcaktan patlıyor'duk, iyi ki geldiniz. Günlerinde Neler yaparız dinle: Biz bu yaz günlerinde.. Gezelim hep seninle, Biz bu yaz günlerinde.. Yazıktır boş durmağa, Gidelim kıra bağa; Uzanalım hamağa Biz bu yaz günlerinde.. Gidelim bizim her yer.. Kim kariışır, kim ne der?.. Eğlenelim beraber Biz bu yaz günlerinde.. ** İSAN Kendi Ağzile Ahmet — Böyle Mehmet Bey vapur- da yanyana otür- muşlardı. — Ahmmet Bey Mehmet Beye sordu: — Şapkanızı çı- karıp yanınıza koy- sanız, birisi de ge- llp şapkanızın üze- rine otursa bu ©- dam hakkında ne düşünürsünüz, — Ne düşünee yim,| budala, terbiyesizin .er gom, biridir. Ben de bunu öğrenmek — istiyor- düm, şapkamın - zerine — oturdunuz dal. - eee Dostum — Niyazi Londradan gelirken bir tabak getirdi. Kena- '::_d. İngilizce bir şeyler yazılı Â — Senin küçük içinde yemek yedirirsin!. Dedi, tabak güzeldi, köpeğin önüne koymıya kıyamadım.. Bir ir misafir gelmişti, ye- meğe kaldı, çorbasını bu tabağa koydum. Misafirim daha bir ka- köpeğine .kı:lkıî"h. içmeden — sofradan — Bu hakarettir, dedi, bir ha sizin evinize gelmem!.. Çık- tı gitti. Sebebini anlıyamamıştım. Geçen gün Beyoğlunda bir mağazada — Niyazinin getirdiği tabağın aynımı gördüm. Girip sordum. — Bu tabağın kenarındaki İngilizce yazı ne demektir?. Satıcı — matmazel — gülerek okudu: — Köpeklere mahsus tabakl, Ayrılmışlar — Nişanlından ayrılmana se- bep ne?.. — Ehemmiyetsiz bir şey — Nedir söyle bakalım? — Geçende gazetelerden bi- rine, evlenmek — istiyorum, diye bir ilân verdimdi. — Anladım, nişanlın da bunu haber aldı ve senden ayrıldı. — Anladığın gibi değil azizim; ilâna ilk cevap veren nişanlım oldu. Saadet — Nerimanla — evleniyormuş- sunuz. Artık mes'ut olacaksınız. — Yani ben Neriman mes'ut olacak demek istiyorsun. — Anne, artık kardeşim kiap okuürken sizi a rahatsız etmiyecek!.. — Afarin, nasıl oldu söyle bakayıml.. — Götürüp havuza atlım.. evleneceğim, -