— İnanılmıyacak Bir Maceranın Kahramanı: Düken .SON | Lort Kiçneri Bir Zırhlı _İl;ğ;raber Ba- tıran Adam Müthiş Bir İradeye Sahiptir Lord Kiçneri Hampşayr zırh- lisile beraber batıran Dükenin bu hâdiseden on altı sene sonra Nevyorkta tevkif edildiğini ge- çenlerde yazdık. Düken ozaman- danberi İngiliz polis ve entellijens- Bervis tarafından aranmakta idi. Son gelen haberler, bütün hayatı, aklın kabul edemiyeceği kadar heyecanlı ve tehlikeli ma- teralarla dolu olan Dükenin ser- Büzeştlerile doludur. Cenubi — Afrikada — doğmuş, Oksford Darülfünununu bitirmiş Ve Brüksel Harbiye Mektebine girmişti. Transuval — muharebesi ilân edildiği zaman Düken genç bir delikanlı- idi. Muharebenin İlânından sonra memleketine av- det etti. Babasmın evile çiftliğini Yanmış ve harap bir halde buldu. Bu manzara onda İngilizlere karşı derin bir nefret hissi uyandırdı. Ve babasının intikamımı almıya © gün yemin etti. Düken Bir İngiliz zabiti sıfa- tile İngiliz cephesine kadar geldi, oraları keşfetti ve Boerlere harp tephesinin plânını verdi. Buradan Kaptavna geçti. Orada da mü- bimmat depolarını, meb'usan bi- hasını, vzli konağını berhava etti. Bunun Üzerine İngilizler Dükeni tevkif ederek divanı- harbe verdiler. İdama mahküm oldu. Düken — başkumandanın huzuruna çıkıp bazı ifşaatta bu- Tunacağını söyledi ve idam ceza- tının affedilmesine mukabil Bo- erlerin şifresini vermeği teklif Gt, kurtuldu. Fakat — şifrenin Bahte olduğu sonradan anlaşildı. Sahtekârlık anlaşılınca İngilizler Dükeni tekrar idam etmek İste- Mediler ve Bermüt adalarında Mücbbet sürgüne mahküm ettiler, Düken bir müddet orada kaldık- tan ıuın':' tahsil ve kterbiyeıi düzgün için kendisine bapishanede bir vazife aldı. Bir gün Bermüt adaları valisinin kızı hapishaneyi gezmiye — gelmişti. Kız, yakışıklı bir adam olan Dü- ken ile alâkadar olmuş ve onun- la uzun müddet konuşmuştu. Bu #ayanı hayret adam kıza mace- Falarını — anlatmıştı. Bu temas ve konuşma — neticesinde — kız genç adama Gşik — olmuş- fu. Kız, onu hapishaneden kaçır« Mayı ve beraber evlenmelerini feklif etmişti. Fakat Düken has- Mi canı olan bu İngiliz dilberinin teklifini büyük bir soğuk kanlı- reddetmişti. Kızın aşkı uzun zaman devam Etmiştir. Kız birçok — defalar Dükeni ziyaret etmiştir. Düken bu kalp — macarasının kuvvetine edememiş ve nihayet kızla beraber Cenubi Amerikaya ve evlenmişlerdi. O esnada — harbiumumi de Patlamıştı. Alman istihbarat teş- kilâtı “Dükenin Transuvalyada Muvaffakiyetli hayatını — bildiği derhal onunla temasa geç- Bişti. Düken de İngilizlere düş- Manlık olsan diye bu teklifi kabul —etmişti. Düken Kendisine bir nebatat âlimi süsü Yererek mütemadiyen deniz ke- dolaşıyor, oralardaki :’h ve İngiliz vapuru mürettebatı huşuyor, onları akşamları ko Ehnıze davet ediyordu. Ken- B” muhitte bir İngiliz va- olarak tanitiyordu. *Lort Kiçner, Ayni adam, Boer zabit büyük üniformasile rek limandaki gemilere giriyor, onların - ambarlarına — sandıklar içinde bombalar yerleştiriyordu. Riyo dö Jeneyro, Valpareza, .Böeynos Ayres — limanlarından hareket eden 22 gemi, — yo- la çıkıp — açıldıkları, — zaman biribiri arkasına berhava olmuş- tu. Bu vaziyet önünde İngilizler kuşkulanmışlar, bu hükümetler nezdinde teşebbüsata girişmişler- dir. Düken tehlikeyi görür gör- mez bir bitaraf gemiye binerek | Almanyaya gitmişti. Dükenin bindiği gemi Bahri- mubiti Atlasiye gelince bir İngiliz torpitosu, gemiyi durdurmuştu. Torpito, gemi mürettebat ve yol- cularının pasaportlarını muayene ediyordu. Düken hemen bir Fe- lemenk siyasi pasaportu ibraz etti ve yakayı kurtardı. * Holândaya vasıl olduktan sonra Alman- yaya geçmişti. 1916 — senesi Lort Kiçner, Rusyaya gide- cekti. Alman istihbarat şe- bekesi bu se- yahati Raspu- tin — vasıtasile saldırmışlardı. Rusyadansi - yasi — evrakile birlikte — bir Rus Kuriyesi istemişti. AL- man istihbarat şebekesi bu vaziyeti ve Kuriye- nin hususi bir vapurla kveç tarikile geleceğini de öğrenmişti. Kuriyeyi hâmil olan gemiyi Alman tahtelbahirleri batırmışlı. Tahtelbahir geminin içindeki mü- rettebatı kurtardıktan sonra bu Kuriyeyi de elde etmişti. Alman tahtelbahiri esir zabitin bütün evrakını elde etmişti, bunun Üüze- rine bu evrak Düken'e verildi ve Düken kendisine rus kuriyesi süsünü vererek Londraya gitli. Düken uzun müddet Fenlân- diyada otorduğundan mükemmel sürette Rusça biliyordu. Londraya gelir gelmez ilk iş olarak umum İngiliz filosu ku- mandanı Amiral Jelikoyu ziyaret etti. Rus bahriye, harbiye, Hari- Bu ahpaplıktan istifade ede- | siye nezaretlerinin tevdi ettiği evrakı Amiral Jelikoya vermişti. Amiral Jeliko, Dükene husust bir vesika tevdi etti. Bu vesika Lord Kiçneti — hâmil olacak — trene girmiye yarıyacaktı, bu — trenle Kiçner, Jeneral Eleshart İstihba- rat Müdürü Miralay Fiçs Jerald ve Hariciye nezareti kâtibi umumisi Mister Göolerjen gemiye binmek üzere İskoçyanın şimaline gelmiş- lerdi. — Tabiatile Düken de bu heyete dâhil bulunmaktadır. Vapurun elektrikleri sönmüş- tü. Kamara pencereleri siyah per- delerle örtülmüştü. Heyet mahrem bir şekilde gemiye binmişti. Bahriye Nezareti geminin sü- varisine kapalı bir zarf vermişti, bu zarf geminin, hareketinden muayyen bir saat — geçtikten sonra açılacak ve süvari ancak © zaman gçeminin nereye gidece- ğini anlıyacaktı. Bu, herhangi bir casusluk teşebbüsüne mâni olmak için yapılmıştı ! Geminin hareketinden sonra müthiş bir — fırtına başgöster- mişti, yağmur, dolu bir afet ha- Tinde yağıyordu. Bu fırtmada bu civarda Alman tahtelbahiri bu- lunmasına imkân yoktu, geminin hareketinden' bir saat sonra Dü- ken kamarasına İnmişti. Düken çantasından üstüvanevi bir kâğıt çıkardı, bir metre tu- lünde olan bu kâğıdın üstü fos- forlu idi. Gece parlıyordu. Üstü- vanenin bir kaidesinde bu kâ- ğıdı deniz sathında tutacak ufak bir duba, —bir tertibat vardı. Kâğıt deniz suyunda ıslanmıyacak şekilde yapılmıştı. Düken, ka- marasının pencerlerini açtı, ve bu kâğıdı denize salıverdi. Bundan sonra geminin salonuna gitti. Kiçner ve heyetle salonda bir saat gayet tabii bir hal ve eda ile görüştü. Bir saat geçer geçmez yalnız geminin güvertesine çıktı. Fırlına ve yağ- mur devam ediyordu. Düken al- dırmadan bir tahlisiye simidinin yanında intizara başladı. İşareti gören Alman tahtelba- hirleri gemiyi — torpillemişlerdi. İngiliz heyetini hâmil olan gemi batmıştı. Tahtelbahirler — batan gemiden ancak 30 kişi — kur- tarabilmişlerdi. Bunların - içinde Düken'de vardı. Lort Kiçner bo- gulanlar arasında idi. İşte, inatçı Boer İngilizden — intikamını al- mıştı. Düken'in, — elinden evrakını almış olduğu Rus kuriyesi hâlâ Pariste yaşamaktadır. Bu hâdiseden sonra Düken'in izi ortadan kaybolmuştur. Fakat ©, 1919 da Nevyorkta yakalan- mıştı. Amerika kendisini İngilte- reye iade edecekti. Fakat Dü- ken bir delilik —iddia ederek kendisini hapishanenin tımarhane kısmına atmış ve buradan tekrar kaçmağa muvaffak olmuştu. Düken şimdi son defa olarak Nevyorkta yakayı ele vermiştir. TEŞEKKÜR Refikamın uzun müddettenberi müp- telâ olduğu apandısit ve ( Matrlu ) gibi müşkül bir ameliyat ve bir mevti mühakkaktan kurtaran Gülhane has- tanesi nisaiye doktorlarından Muallim Esat, M, Kemal, Muavin Ziya ve Salın Beylerle hemşire — Naciyeo —Hanımla diğer hemşirelere toşkkürü bir vecibe südeylerim. Mürettip; Salın HARUNURREŞİT BENSURNU 113 EEREEEEAAİ Yecan: x Ç AAA — Tarihin Esrarengiz Sayfaları Bu istihza, İbnürrebii müte- l essir. etti: — Cariye, kiymetli bir casus- | tur. Caferin evinden geliyor. Berifin nezleye tutulduğunu ha- ber verse yine bir müjde getir- miş sayılır. Kendisini karşılasam çok mudur? İbnülhâdi, bu izah Üzerine tavrını değiştirdi. — Casusunuzun getirdiği ne- şeden ben de hisse almak isterim Mahzur yoksa buraya çağırmız, yanımda konuşunuz. Zaten bura- ya gelişimin sebebi, sizinle Cafer hakkında — görüşmekti. — Herife harp ilân etmek istiyorum. İbnürrebi, bu muhteris gencin kuru bir hasbıhal, sade bir dert- leşme, çocukça bir dedikodu için kendisile bağdaşmadığını esasen takdir ediyordu ve onda bir hamle ihtiyacı bulunduğunu sezi- yordu. Binaenaleyh hain bir neşe ile gülümsedi. — Sizden saklı, dedi, biş- şeyimiz yoktur. Yüreğimiz gibi bütün hareketlerimiz de hanedan erkânına karşı açıktır. Celileyi çağıralım, —huzurunuzda — konu- şalım. Biraz sonra yüzü sımsıkı örtülü bir kadın salona girdi ve onun girmesile beraber rakkase- ler, sazendeler, Fenhas odadan çekildi. İbnürrebi, cariyeye ilkin yüzünü açmasını, Prensin ayak- larına kapanmasını ve getirdiği baberi açıkça söylemesini emretti. Kadın bu emri yerine getirdi. — Seydi! - dedi - El'ulvi serbesttir ! İbnülâdi de, sabık verir de yerlerinden fırladılar : — El'ulvi serbest mi? — Evet. Vezir Cafer onu ikram ile, izaz ile sahverdi. — Emirülmümininin iradesile mi ? — Hayır. Kendi iradesile ! El'ulvi Abbasilerden hilâfeti almak iddiasile Horasanda kanlı bir isyan çıkarmıştı. Harun ona karşı kumandanlar sevketti, ye- nemedi. İsyan —günden güne büyüyordu. Nihayet — üzerine Caferin biraderi gönderildi. Bu yeni kumandan asiyi sıkıştırdı, inhizama uğrattı, yakalamak üze- re iken büyüklük gösterip aman verdi. El'ulvi, bu aman üzerine dehalet etti. Caferin kardeşi de | teslimiyet şartlarının hepsini ka- bul etmekten çekinmedi ve El"- ulviyi yanına alarak Bağdada ge- tirdi. Harun, galip kumandanın sözünü kırmadı, El'ulviye hürmet gösterdi ve serbest bıraktı, hatta köyler, çiftlikler vef'di. Lâkin münafıklar, gammazlar durmadılar. Caferi ve kardeşini dolayısile ezmek için Elülvi hak- kında birçok dedikodu yaptılar, Harunu şüpheye düşürdüler. Ha- life, günün- birinde sözünü geri aldı, Elülviyi zındana attırdı. İşte cariyenin serbest bırakıl- dığını söylediği adam, Jböyle bir sergüzeşt —sahibi olup tehlikeli bir şahsiyetti. İbnülhadi ve İbnür- rebi, vak'anın ehemmiyetini kav- radıkları için halayığa soruyor- lardı: — Buna emin misin? — Kendimin yaşadığıma hu- zurunuzda — bulunduğuma — emin olduğum kadarl! — Demk ki Elülvi şimdi zin- danda değildir? — Sizin ve benim gibi ser- besttir, taraftarlarına kavuşmak için de yola çıkmıştır. — Bu ne cüret? — Müsaade buyurursanız kene di gözümle — gördüklerimi size arzedeyim. — Caferin iki düşmanı sus- tular, cariyeyi dinlemiye koyub- dular, casus kadın hikâyesine başladı: — Vezir sarayında, hususi odasında idi. Cariyeler, köleler, — işlerile — uğraş.yorlardı. gözetliyordum, içeriye hırsız adımlarile birinin girdiğini gör- düm ve tanıdım. Bu gizli ziyaretçi “Elülvi idi.. Kapı kanatlarının aralığından sahneyi takip ediyor- dum. Cafer, Halifenin düşmanına güler yüz gösterdi, yanına otur- tu. — “ Mahpesinden — memnun musun? Dedi. Öteki şu cevabı verdi: “ Allahtan kork, Cafer! Ben hapse lâyık olacak bir iş yaptım mı? ,, Bunun üzerine Ca- fer, uzun bir nutka girişti, neler söylediğini işidemedim. — Yalnız son sözleri, şöyle kulağıma ça- hındı: *“ Kaç, istediğin yere git! , İbnülhâdi haykırdı: — Allah ona 1ânet etsin. Amcamın mevkufunu kaçırmak küstahlığında bulundu ha. Ey sonra? ( Arkası var ) —— RADYO —— 6 Haziran Pazartesi İstanbul — (1200 metre) 18 Gramo- fon, 19,5 Cennet Hanım ile Yesari Asım Bey, Ajans haberleri, saat ayarı, 20,5 gramofon ile opera parçaları, 31 Stüdyo sax hoyeti,şonra Bolkıse Hanım, 22 orkestra. Bükreş — (894 metre ) 20 Salon orkestrası, 90,5 konlerans, 20,45 Har fon Sola, 21,05 salon orkestrası. Belgrad — (429 metre) 80 gramofon, 20,50 akşam konsori, 21,40 — piyano, 22,30 Viyanadan nakil. Roma — (4d1 motre) 21 Haber, gramofon, 22 Del Petrolionun 16 uncu Benfonisi, 28 Hafif muslki, Prağ — (488 metra ) 20 dan itiba- ren Ostravadan nakil, 22,05 Trio, 22,80 piyano konseri, 23 son haberler ve gramofon. Viyana — ( SiT metre ) 20,35 hava raporu. 20,85 filarmoni cemiyetinin konsori, 22,5 şarkı ve musiki, 28 kon- kendi sör. Peşte — ( 550 metro),20,30 Yüksek musiki mektebinden nakil. Varşova — ( 14il metre ) 20,45 gazçtesi 21 halk kanseri. N Berlin — (163ö metre ) 20 Siyaset bahbisleri, 30,85 Lenin ve Bolşevizm hakkında bir konferans, 20 konser, 22,10 * Viyanada Nurenbeg> ismi » al- tında öperet havaları. 7 Haziran Salı İstanbul — (1900 metre) 18 gramo- fon, 19,5 Hafız Burhan Bey heyeti, ajats haberleri, saat ayarı, 20,5 gra- mofon, 21 Hafız Burhan Bey heyeti, 29 örkestra. Bükreş — ( 804 metre ) 20 Piyano Bolu, 20,5 Hüt solo, 23,15 keman solo. Belgrut — ( 420 metre ) 20 Komodi, 21,5 Paristen naklen Avrupa konseri. Roma —( 444 metre ) S1 gramofon, ajana haberleri, 29,15 saat 19,05 treni, ismindeki komediden bir parça, 22,45 konser. Prağ — (488 mötre ) 9O Rus şarke- ları, 21,90 kemân konzeri. Viyana — ( 517 metre ) 20,30 Küçük Kavalye ismindeki operetten bazı par- çalar, 21,90 Fransadan naklen Avrupa * konseri. Peşte — ( 560 metro ) 2145 Paris- teb naklen Avrupa konteri, bu konse- rin hitgmından sonra Çigan orkestrası. Varşova — (1411 metro) 21,16 Paris- tor nakil. Berlin— ( 1685 metre ) 20,90 P fortdan naklon bir komedi. risteu uaklen Avrupa könsi ank-