2 Haziran 1932 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 12

2 Haziran 1932 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 12
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

“UZ OTUZ YENE EVVEL, 7. BiZi iDARE EDENLER... Sait Paşayı Kurtaran Adam! Sait Paşa, Henüz nüz İngiliz Sefiri Gelmeden Evvel Arabayla Evine Gönderildi. Abdülhamit Sefiri Nezaketle Kabul Etti Muharriri X Her Hakkı Mahfuzdur e di Yine bu esnada Abdülhamit, Mabeyinci Ragıp Beyle karşı karşıya bulunuyor ve ona soru- yordu: — Babıâli ketebesinden Çer- kes ... Efendi hakkındaki tahki- kat bitti mi? Ragip Bey mütehalikâne ce- vap vredi: — Evet Efendimiz. ... Bey, Sarıyerden getirtildi. İsticvap edi di. Kendisi her nekadar Çerkes ise de, ne Fuat Paşa ile, ne de Mehmet Fazl Paşa ile hiçbir münasebeti yok. Sait Paşa ile de »ir defa bile temas etmemiş. Çünki, ne mevkii ve ne de vazifesi buna müsait değilmiş. — Şahsen vaziyeti nasıl. Bu gibi işlere burnunu sokabilecek bir adama benziyor mu? — Bilâkis efendimiz. Yaşlı başlı, kaba saba bir adam. Hatta vazifesi de kitabet değil, evrak kaleminde âdi bir mukayyitmiş, “Doğru sözlü ve dindar bir adama benziyor. meselenin tavzihi zım- nında kendisine, Allah gösterme- sin, hal keyfiyeti hakkında malü- matını sorduğum zaman hüngür hüngür ağlamıya başladı. Abdülhamit, bu cevaptan mem- nun oldu. Sakalını karıştırarak gezinmiye başladı. Sonra masa nın üzerindeki kâğıtları aldı. İs- bievap varakasına birdaha baktı. — Demek ki Fuat paşa ile Sat paşa arasında vasıtalık etti- gire dair hiçbir delil yok.. yle mi?,. — Öyle görünüyor, efendimiz. — Pekâlâ.. Bu meseleden hiç kimseye bahsetmemesini sıkı sıkı tembih ediniz. Elli lira ihsan verilsin.. Evine gitsin, dua etsin.. Ragıp Bey, yerle beraber temenna ederek: — Ferman efendimizin.. Dedi ve geri geri çekilerek süratle odayı terketti. * Abdülhamit, öğle yemeğini henüz yemişti ki, İngiltere sefareti baştercümahının geldiğini ve ga- yet müstacel bir mesele hakkında sefir (Lort Dafrin)in iki saat sonra huzura kabulünü rica etti- ğini Abdülhamide arzettiler. Abdülhamit, bu ziyaretin Sait Paşa Omeselesile alâka- dar olduğunu derhal hissetti. Fakat, biç renk vermiyerek iki saat sonra sefiri kabul edeceğini söyledi. Saat, alaturka yediye geliyor- du. Sefirin gelmesine bir saat vardı. Abdülhamit, esvapçıbaşı İsmet Beyi çağırdı. Cebinden çıkardığı anahtarı vererek: — Git, Sait paşayı çıkar. Söyle, doğruca konağına gitsin, Sadaretten azline dair de refika- sına bile bir şey söylemesin. Dedi. Ismet Bey, anahtarı aldı, gi diyordu. Abdü Abdülhamit, & derhal bir. şey hatırladı: — Az kalsın, unutuyordum. Diye bağırdı. İsmet Bey, dur- muş dinliyordu. Abdülhamit, sö- züne devam etti: — Paşanın arabası, akşam konağına gönderilmişti. | Şimdi haber gönderip getirtmek güç olur. Bizim tepdil arabalarından birine binsin de gitsin. Bilirim, evhamlıdır, şimdi bizim arabaya da emniyet edip binemez. Siz. ken- disine teminat veriniz. (Uşağı Ahmet ağayı da yanma alsın. Lâ- kin, yolda giderken perdeleri indirsin kimseye görünmesin, Diye tembih etti. Abdülhamit, bu emirleri ver- dikten sonra yanında Hacı Mah- mut Efendi olduğu halde derhal Çit Köşküne geçti. Biribirine geç- me üç odadan ortadaki odada pencerenin önüne bir koltuk çekerek oturdu. Pancurların ara- sından, Sait Paşanın geçmesini bekliyordu. On dakika sonra, İsmet Beyin refakatinde olduğu halde, Sait Paşa haremi hümayun kapısından çıktı, Büyük kapıya doğru gidi- yordu. Sait Paşa, o kadar bitap ve bitkindi ki, âdeta ayakları sürükleniyordu. Tüfekçilerin da- iresi önünden geçerlerken elin- de çanta bulunan iri yarı bir adam göründü. Boynunu bük- müş, mahzun bir halde bekliyor- du. Bu adam, Sait paşanın ( gi- diş ağası) Ahmet ağa idi. şamdanberi evde mevkuf bulu- nuyordu. Abdülhamit bu üç kişiyi, çam ve taflanların arkasında kaybo- luncıya kadar gözlerile takip etti ve sonra ayakta duran hacı Mahmut efendinin yüzüne bakıp omuzlarını kaldırarak: — Ne yapalım ?.. Emniyetsiz- likten, emniyet doğar. Ak- Dedi. Tam bir saat sonra, İngiltere sefiri (Lort Dafrin) geldi. Abdül hamit, sefiri güler yüzle kabul etti. Mümkün olduğu kadar ne- | şeli görünüyor ve arka arkaya bahisler açarak âdeta birşey sor- masına meydan vermek istemi- yordu. Mülâkat, - üç çeyrek kadar sürdü. Sefir, bahsi oaçamadığı için, sinirleniyordu. Nihayet saati- ne baktı. Başka ziyaretleri oldu-" ğunu söyliyerek ayağa kalktı. Abdülhamit, yine kurnaz dav- randı; masanın üstünde duran cıgaraları göstererek: — Bu tütünü nasıl buldunuz aziz Lordum. Diye sordu. Sefir, birdenbire şaşalıyarak, hiç düşünmiye vakit bulmadan cevap verdi. — Nefis. Çok nefis.. Abdülhamit, gülerek muka- bele etti: — Evet. Hakikaten nefis. Bu tütünü bana yeni getirdiler. Biraz cıgara yaptırdım. Bir mik- tarını da size göndermeyi düşü- nüyordum. Zannederim makbule geçecektir, Sefir, eğildi: — Teşekkür ederim haşmet- meap.. Beni bu suretle hatırla- manız, cedden mucibi şereftir, Dedi. Ve artık.. bu fırsatı da kaçırmak istemiyerk, sözüne de- vam etti: — Müsaade buyurulursa haş- metmeap; bir istirhamda buluna- cağım, Abdülhamit durdu, hissiyatını tamamen ketmederek sefiri din- liyordu. sefir: — Sait Pş. hakkında istirhamlarda bulunacaktım, Dedi. Esasen Abdülhamit te bunu bekliyordu. Beşuş vaziye- tini hiç bozmadan, büyük bir te- cahülle sordu: bazı L Arkası yar) Liman Şirketinin Koo- peratifi Dün Liman Şirketi Memurin Koo- peratifinin, Sirkecide balk için tesis ettiği satış mağasının açık ma resmi dün, saat ikide yapıl mıştır. Mahdut mes'uliyetli olan Liman Şirketinin Kooperatifinde, her nevi yiyecek şeyler bulun- maktadır. Fiatler piyasaya nazaran bazı maddelerde yüzde on, bazı mad- delerde de vüzde elli kadar noksandır. Meselâ hariçte on dört liraya kadar satılan Avrupa jambonları 7, on sekiz liraya satılan siyah havyar 13 liraya satılmaktadır. Mağazadaki eşyalardan ba- zlarmın fiatleri şudur: Beyaz peynir 95, yüz otuzluk ka- şar, 90; 9Olk rakılar 87, Riyo kahvesi 150, lüks pirinç 38, Anamor pirinci 30, Bombay 43, en iyi patates 10, seçme soğan 15, Adana balık yumurtası 600, tarama havyar 220 kuruştur. Mağazanın Omerbut olduğu Liman Kooparatifine tb ko- operatif bir istihlâk kooperatifi- Açıldı di Kooparatife ancak Liman Şirke- tnde memur olanlar girebilmektedir. Şirketin (250) kadar memuru birer liralık hisse senetlerinden asgari on hisse ile tamamen koo- peratife hissedar olmuşlardır. Ko- operatifin sermayesi mahduttur. Her? memur hissesini mahdut bir nisbette arttırabilir. Kooperatif halk için de iyi bir esas kabul etmiştir. Hariçten olup ta mağazadan alış veriş eden kimselere birer karne verilecek, sene nihayetinde, kâr tevzii zama- nında, yaptıkları alış veriş nisbeti- ne göre, müşterilere de bir mıktar kâr ayrılacaktır. Küşat resminde Şirket Mü- dürü Hamdi, Belediye namına Hâmit, Fırka namına Gevdet Ke- rim Beyler bir nutuk irat etmişlirdir. | Seyrisefain Kooperatiti Yakında Seyrisefain idaresi de memurları için bu şekilde bir kooperatif tesis edecektir. Erenköy Sanatoryomu Açılıyor Verem Mücadele cemiyetinin, İş Kanununun Son Hazırlıkları Yapılırken. Eskiden Kalma, na, Elde Mevcut Eser. lerden İstifade Etmeyi Unutmıyalım —4— Yazanı Ahmet Amele Lavuvarda kömür boşaltılırken Yeni İş kanununun meriyet mev- kiine girmek için son hazırlıkları yapılıyor.Bu münasebetle Zongul dak muhabirimiz Ahmet Bey, kümür hazvamızda eskiden tat bik edilmiş ve iyi neticeler alın- maş bir nizamnamonin bazı 6844“ larını bize göndermiştir. Alâka- darları tenvir eder fimidile neş- rine devam ediyoruz: Zonguldak ( Hususi) — Bu asırdide nizamnamenin (o—oen mühim ve başlıca hususiyet- lerinden biri “tertip ve istih- dam nizamı ,, ismini taşıyan be- şinci fasıldır. (Bu faslın ihtiva ettiği maddeler amele hukukuna ait ahkâmı şamil bulunmaktadır. “ Tertip ve istihdam nizamı , nın ilk maddesi şudur: “ — Mâdeni mezkür ocakla- rında istihdami lâzımgelen sunufu ameleden, ( Kazmaciyan ) ve ( Küfeciyan ) ve ( Kiraciyan- Katırcı ) Ereğli sancağı dahilin de kâin on dört kura aha- lisine (o munhasır olup kurayı mezkürenin nüfusu cedidelerinde on üç yaşından elli yaşına değin müracaatle atiyüzzikir usule tev- fikan celbolunacaktır.,, Bu maddeden sarahatle anla- şıldığı gibi, Dilâver Paşa, maden işçiliğini yalnız Ereğli köyleri halkına inhisar ettirmekte, daha doğrusu kömürü keşfeden uzun Mehmedin bemşerilerine maden- lerde çalışmak için bir hakkı rüçhan vermektedir. Diğer taraftan da madenler- de çalışabilecek amelenin yaşla- rini asgari on üç, azami elli ola- rak tesbit etmektedir. 337 sene- sinde yapılan “Zonguldak amele kanunu,, nun sin bahsine temas eden maddesi aynen şudur: “« — Maden işlerinde amele- nin cebren istihdamı ve angarya suretile herhangi bir işe sevki ve maden ocakları dahilinde on sekiz yaşından dun olanların is- tihdamı memnudur. Görülüyor ki, elyevm mer'i olan kanunda Dilâver Paşanın ocakta çalışabilmek için on üç diye kabul ettiği asgari yaş çok yerinde ve haklı olarak on se- kizde tahdit edilmiş fakat, ma- den kuyularında çalışabilmek için azami yaşa bir hudut çizilme- miştir. Müteakip maddeler, nizamna- menin yapıldığı tarihe kadar Havzada angaryacılığın ve ceb- ren amele islihdamı şekillerinin hüküm sürmekte olduğuna çok canlı ve manidar birer vesikadır! “ — Yirmi birinci maddede halk için elverişli şartlarla Eren- köyünde tesis ettiği sanatoryo- mun küşat resmi bu cuma saat on beşte yapılacaktır. beyan olunan sunufu selâse ame- leden güruhu kazmaciyanın ma- den ocaklarında çalışmaları mec- buriyet tahtında olmiyarak mü- cerret (o kendilerinin ol ocak sahibi tarafından hüsnü' rızaları tahsilile olduğundan her kazma- cının liyakatine ve işine göre ücreti lâyika itasile istihdam olu- nacaklardır. ,, Zonguldak amele kanununun amele gündeliklerine teallük eden maddesi aynen şudur: “ Madde 11 — Maden ocak- larında çalışan amelenin haddi asgari ücreti, ocak âmil veya mültezimlerile amele birliği ve İktisat Vekâleti tarafından mün- tehap üç zat mariletile tayin olunur. ,, Vazı kanının âmele İehine en güzel usul olarak tesbit etti- ği bu şekil maatteessüf son se- nelerde tatbik edilmemektedir. Amele gündelikleri, bilhassa bazı ecnebi şirketlerin, kömür satışı ve maliyet fiatile makösen mü- tenasip bir surette ve mütema- diyen düşürülmektedir. Bugün, amele ücretlerinin tayin ve tespiti için kanunun tarif et- tiği bir komisyon mevcut değik dir. Ocaklarda çalışan maden aâmelesinin bir günlük yorucu ve yıpratıcı sâyine mukabil ücretin nasıl ve ne şekilde verildiği me- selesi, başka bir yazıma sakladı- gım, facialarla dolu başlıbaşına elim bir mevzudur. Otomobil Yarışı Türkiye Turing ve otomobil kulübü ile Milliyet gazetesi tara- fından müştereken tertip edilen otomobil yarışı 17 haziran cuma günü yapılacaktır. Yarış İstinye köprüsünün (Maslak tarafından başlıyacak ve Zincirlikuyu önln- de bitecektir. Yarışa, amatörlerin (o hususi otomobilleri ve taksiler iştirak edecektir. Yarış günü sahada sa- at 9 dan itibaren seyrüsefer tatil edilecektir. Yarış yolunda te lefon tesisatı yapılacaktır. Bugün matineden itibaren M A J İ K sinemasında senenin en kudretli şaheseri 6No.lı Ocak Arkadaşları Frnsrzes, Almanca sözlü, İlâveten: Hanım Sinema Yıldızı Olmak İsiiyor. Marguerite Moreno tarafından Fransizca sözlü.

Bu sayıdan diğer sayfalar: