Maharriri 4 Her Hakkı Mahfuzdur — 12-— Bereket versin ki Sait Paşa- ma gidiş ağası, Ahmet Ağa, uzakta değildi. Harem kapısının önündeki — odada, — tüfekçilerin mezareli altında oturuyor, saraya — ayak bastıkları dakikadan itiba- rea gerek paşasına ve gerek “kendisine yapılan soğuk muame- lenin ne neticeye müncer olaca- gımı düşünüyordu. | Sadrazamın evrak çantasını İ “dizleri üzerine koymuş, kendisi — (e çantanın üstüne eğilmiş, elin- — deki sigarayı sıksık ve asabi — mefeslerle cekiyordu. Odaya, te- — haşla Hacı Mahmut Ef. nin girdi- ğini görünce hemen sigarayı br- Uraktı. Çantayı kulpundan tuta- — gak ayağa kalktı. Ğ Mabmut EL.; — Çantayı ver. Paşa istiyor. Dedi. Ahmet ağa, biran dü- gşündüklen sonra: — Emirleri vardır. Çantayı — kendilerinden — başka kimseye teslim edemem. ' Cevabını — verdi... Vaziyetin münakaşaya — tahammülü yoktu. — Hacı Mahmut Efendi, öfke ile — gantanın kulpuna sarıldı : — Paşa, huzurdadır. Ver di- yorum sana... Diye çekti. Ve zaten ak- şamdanberi maneviyatı bozulmuş olan Ahmet Ağaya, birden- bire gelen şaşkınlıktan - istifade ederek çantayı kolayca ele ge- çirdi ve sür'atle avdet etti. K Zavallı Ahmet Ağa, Hacı Mahmut — Efendinin arkasından, baka kalm ştı. Koşa koşa dairci mahsusa- ya girdi. Kapıyı açtı. Çantayı Âiçeri uzattı. * Sait Paşa, çantayı görür gör- mez geniş bir nefes aldı. Hemen kapıya atılarak âdeta çantayı kaptı. Orada bir koltuğun üstü- ne koydu ve açtı. Altından ör- me mühür kesesini çıkardı. Boy- nunu — bükerek — Abdülhamide #zatlı. İ Abdülhamit, henüz öfkesini z 'nıwııeıı'ıti. Mühür kesesini alıp — yeleğinin cebine koyduktan sonra: . — İşte, senin gibi nankör — bir vezire, yapılacak muamele bundan ibarettir. Hem benim — ( Vekili mutlak )ım ismini taşı, — bhem benim mnanü — nimelime garkol, hem de git, Sultan Mu- radı cülüs ettireceğim diye, onun sarayına bir takım Kürtleri sakla. — < Bu son itham, Sait, Paşayı — bir daha kıvrandırdı. Bütün bu mğır töhmetler alt ndan nasıl çı- — kacağını düşünerek mustaribane — gızıldandı: — Havpgi Kürtler, Şevketpe- — mahım.. Hangi Kürtler... Bütün /— bunlar isnadattan " ibaret.. Emin — olunuz... ân Abdülhamit, derhal Sait Pa- et “sü kestir Sait Paşanın o zamana al! resimlerinden birisi — Fazla lâkırdıya lüzum yok. Eden, bulur. Daha henüz tahki- katım hitam bulmadı. Bak sana söylüyorum paşa,. Eğer bu haller tahakkuk ederse; vallahi, billâhi en evvel seni parçalatacağım. Bu- mu aklına koy, anladın mı?. Ha- di bakalım.. Düş önüme,. Abdülhamit, bu kat'i emri ve- rirken, parmağının ucile de ka- piyı göstermiş ve kendisi de yü- rümiye başlamıştı. Fakat Sait Paşa, olduğu yerde mıhlanmış gibi duruyor ve bir türlü yürü- yemiyordu. Abdülhamit, — hiddetle hay- kırdı: — Sana söylüyorum.. Yürü.. Düş önüme.. Sait Paşa, artık ölüme doğru sürüklendiğini anlıyor, Abdülha- midin elinden kurtulmak için bir çare arıyor.. Fakat bu vaziyette hiçbir şey bulamıyordu. Hiç ol- mazsa, tazim ve ihtiramda kusur göstermemek suretile Abdülha- midin merhametini celbetmek is- tedi: — Önünüze geçmek haddim mi şevketpenahım. Sadece fer- man buyurun. Maktelime — kadar, kendim giderim. Zatı hümayununuzun kulluğunu cana minnet bildikten sonra, hizmetinizde sarfetliğimiz hayat ile, uğrunuzda feda edece- ğimiz canın ne farkı var. Sait paşanın, bu sözlerinde hazin bir belâzat vardı. Artık evzau etvarı da cidden merha- meti celbedecek 'bir hal almıştı. İhtimal ki Abdülhamit te, gösterdi- ği şiddette pek ileri vardığını anladı. Yavaş yavaş sönen hidde- tinin bakiyesile, dişlerinin arasın- dan bomurdandı: — Benimle beraber gel. * « Abdülhamit, yürüdü. Salonun kapısını açtı. Sağ taraftaki kori- dorda ilerlemiye başladı. Abdülhamidi takip eden Sait Paşa, salon kapısından çıkar çıkmaz gayri memül bir halâs ümidile, sağa *öla baktı. Dış kapmın —önünde —duran Hacı Mahmut Efendi ile iki hademe âdeta taş kesilmiş bir halde ön- lerine bakıyorlardı. Bunlardan da hiçbir necat çaresi bulam'yacağı- ni anlıyan Sait Paşa, âdeta Abdülhamidin izine bazarak onu takibe başladı. Sait Pş Akıbetınden Korkmıya Başladı İ Paşa, Eğer Bu Haller Tahakkuk Ederse Vallahi Billâhi ; Seni Parçalatacagım. Aklına İyi Koy! Koridorun nihayetindeki de- mir kapıyı, bu kapı ile Dairci Hümayun (*| arasında kovuşa benziyen büyücek salonu geçti- ; elçikda Lsân eselei Buhran Doğurdu Memlekette Fransız Harsile Flâman Harsı Şiddetle Çarpışıyor Brüksel 21 — Belçika Başve- kili M. Renken istifa etti. Bu is- tifanın — sebebi, — senelerdenberi Belçikayı ikiye ayıran lisan mese- klesi olmuştur. Memleketin resmi lisanı Fransızcadır; fakat umumi harpten sonra Belçikanın şimal vilâyetlerinde oturan Flâmanlar parlâmentodaki meb'usları vasıta- sile bir takım imtiyazlar elde et- ler. Harem dairesine geçilecek | meye muvaffak oldular, Meselâ koridora geldiler. Orada Abdül- hamit bir kapı açtı. Burası, bah- çeye ve büyük havuza nazır bir oda idi. Odada, havagazleri ya- myor, köşede de boş bir karyola bulunuyordu. Abdülhamit el'an öfkesini ye- nemiyen bir sesle: — Gir içeri.. Dedi. Sait Paşa, iki büklüm orduda, adliyede ve — alelâmum resmi — dairelerde — Flâmancanın, Fransızca kadar istimal edilmesi- ni kabul ettirdiler. Bu defa meb'usanda Maarif bütçesinin müzakeresi münasebe- tile, lise ve darülfünun tedrisat programları münakaşa — mevzuu oldu. Bir sene evvel iktidar mevkiine bir halde, mükerreren yerle be- | gelen Başvekil M. Renken Flâ- raber temennalar girdi. Abdülhamit, kapıyı çekti. Kilitledi. Anahtarı cebine koya- rak tekrar - sal vd Dü gldl' avdet etti. .. Bu hâdise, hak ve haysiyet mücadelesine karşı, müstebit bir hükümdarın, mühim bir zaferi idi. Hükümdara bu zaferi l:mın eden ise, bilhassa karşısındaki şahsiyetti. Tarihte yüz bin misal ile görüyoruz ki; hükümdarla- rın en rahim ve şefikleri, en mu- nis ve âdilleri bile yine cebbar ol- maktan kendilerini alamamışlardı Her hükümdar. ülkesinde ;ııl:'ı'"ı: halkı, dilediği surette idare et- meyi -Allah tarafından kendisine bahşedilen- bir hak olarak tanı- mış ve bu hakkı da, hükümdar- lığın, an'anevi bir şekilde telâkki ve tedavll eden — manasından almıştır. ederek içeri | man partisine tedrisat hususunda bazı taahhüdatta bulunmuştu. Fa- kat bu defa meb'usanda cereyan eden şiddetli münakaşalar esna- sında kendi partisine mensup birçok meb'uslar, M. Renkenin yaptığı taahhüdatın Flaman par- tisinin malümatı haricinde yapık- dığını söylediler. Bunun üzerine İstita eden Başvekli M. Renken M. Renken de maarif bütçesinin müzakeresi bitmeden kabinenin istifasını Kırala verdi. Kıral Alber, muhtelif fırkala» rın reislerile istişareden sonra, ya kabineyi teşkile M. Renkeni tekrar memur edecek, yahut ta meb'usanı — feshetmiye mecbur kalacaktır. İkinci ihtimalin tahakkukunda intihabın 40 gün zarfında yapıl- ması ve bu müddet zarfında meclisin toplanması şarttır. Manil Şehri Halkı Ce- hennem Hayatı Yaşıyor Çünki 500 Cüzzamlı Kadın, Erkek Kırları İstilâ Etmiştir Bankok, 20 ( Hususi ) — Fi- lipin adalarından buraya gelen İnsanların, birer hayvan sürü- | bir telgrafa göre Manil şehrinde sü gibi idare edildikleri zaman- dan başlıyan bu telâkki, asır- lara ve milletlerin fikren terakki etmesine göre değişmiş, nihayet iosanlığını idrak eden milletler, hükümdarlığın hakiki mana ve çerçevesini tesbit etmişli. Bu sı- retle, hükümdarın kudret ve sa- lâhiyeti, milletin hukuk ve hay- siyeti ile tevazün ederek, kanun kuvveti her türlü (egıllup ve ta- hakkümün önüne geçmişti. ( Arkası tar) V) Abdülhamidin — ikametgâhını teşkil eden küçük daire, Haremi Hümayun denilen muhtelif binalar- dan ayrı idi. Yakında Yıldız sarayı- nin ve bilhassa (Harem Daireleri) binaların haritalarını neşrederken bu hususta da mühim izahat vereceğiz, Sayfiye Arıyanlar ! İstanbulun münasip bir sem- inde yazlık bir ev istiyorsanız; Ev sahipleri! Siz de evinizi mevsimlik olarak kiraya verecekseniz SON POSTA ya hemen bir ilân veriniz. Müşteri bulaca- gımnızdan emin olabilirsiniz, Ertuğru! Sadettin ve arkadaşları Bu gece Kadıköy Süreyya siacmasıbdı Karanlıkla Bir Buse ve ğ Zühal Bureuüdi v halkı dehşete sokan bir hâdise | olmuştur. Vak'a şudur: Filipin adalarında cüzzam has- talığı bilhassa yerli halk arasın- da büyük tahribat yapar. Ame- rika Hükümeti bu — hastalıkla mücadele etmek için Manil şeh- rinde biri erkek, diğeri kadın- lara mahsus olmak üzere iki bü- yük hastahane tesis etmiştir. Bu hastahaneler, sıkı sürette - tecrit edilmişlerdir. Çünki cüzzam has- talığı sari olduğu kadar berbat bir hastalıktır da. Buna tutulan- ların etleri dökülür, parmakları kopar, burunları crir. 23 Mayıs Pazartesi lstanbul — (1200 metre) 18 gramo- fon, 19,5 Vedia Rıza H. 20,5 grame- fon. 21 Belkıs H. 22 örkestra Bükreş — (804 metre) Boothvon kon- veri, 22,45 iki pliyano. Belgrat — (429 metre) 20,50 gramo fon; SL40 bir komedi, 2210 skşam konseri, 28,10 dans bavaları. (44L mötre ) 21 “haber, konlerans, gramofon, 22 senfoni, 23 | mods bahisleri, 28,10 halif konsar. Prağ — ( 488 motre ) 21 Smetea | salonundan nakil, Çay Kovaki konseri, Viyana -- ( 017 metre) 21 Askeri bando, soura orkestra . Peşte — (550 metre) Bal şehrinden naklen büyük konser. Varşova — (1411 metre) 21,15 Puçi- tunio Toska operası, Roma l Halbuki geçen gün, 250 ka- dar cüzzamlı erkek hasta, bir fır- satını bularak kadın bastahane- sine hücum etmiş ve oradaki hastalardan 250 kadımı alarak dağlara kaçmışlardır. Hükümet bunları yakalatmak için polis müfrezeleri göndermiş- se de zabıta âciz kalmıştır. Çün- ki cüzzamlıya dokunmak hastalığı kapmakla — beraberdir, kanaati herkeste umumidir. Şimdi hiç kimse, geceleri Manilde sokağa çıkamıyor. Çünki, tehlikeli bir cüzzamlı —ile —karşı — karşıya gelmekten korkuyor, havası ve iklimi dünyanın cn lâtiflerinden biri olan Manil, bu suretle yeryâ zü cehennemi baline gelmiştir. NİLE 24 Mayıs Salı İstanbul — (1200 metro) 18 Gramo fon, 10,5 Hafız Burhan Bey, 90,5 apora parçaları, 21 Halır Burhban Bey, 22 orkestra Bükreş (8804 metro ) 1040 g- 1 mofon, 20 orkesttra Bm muhtel / parçalar, 20,45 şarkı Gktra Relgrad — ( 429 metro ) 20,50 Mi N şarkılar, 21,90 Zağrepten naklom gece proğramı. Roma — (441 metre) 21,45 Millt bayram müsamereleri, 21,90 Artoslonua açüncü perdesi . Prağ — (488 metra) zo;uııo har berleri ve konlerana, 21 konser, EI.Ö R. J. orkestrası. Viyana — (517 motro) 20,20 Viyana şarkıları, 90383 Elekra isminde bir trajedi. 23,05 akşam konseri, handeler diyarı öperetinden muhtelif parçalar. Peşte — (550 metre) 21,15 konsor, 23,38 Çigan orkestrası, Varşova — (1411 metre) 20,36 grm mofon, 21,15 halk konseri, 23 piyano, 23,30 dans havaları L At vöğk